31.03.2017 Views

Avrupa-Birligi-Kitabi

Avrupa-Birligi-Kitabi

Avrupa-Birligi-Kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

topluluk tek bir Bakanlar Konseyi’ne, tek bir Komisyon’a, tek bir Parlamenterler<br />

Asamblesi’ne ve tek bir Divan’a sahip olacaktı. Böylece artık “<strong>Avrupa</strong> Toplulukları”<br />

olarak anılacak üç <strong>Avrupa</strong> topluluğunun aynı amaç ve hedefe yönelmiş olduğu ve<br />

bütünleşik bir yapı arz etmesi gerektiği fikri resmen hayata geçirildi. Ayrıca aynı<br />

altı devletin yetkilileri, bu üç topluluğun aynı nitelikteki organları için ayrı ayrı toplanmak<br />

durumunda kalmadı. Böylece bürokratik maliyet azaltıldığı gibi, işleyişte<br />

de daha hızlı ve pratik bir döneme geçildi. Kısacası, Füzyon Antlaşması’nı pek çok<br />

açıdan <strong>Avrupa</strong> bütünleşmesi sürecindeki ilk önemli vites yükseltme dönemi olarak<br />

tanımlamak mümkün.<br />

Kaydedilen gelişmelere uygun olarak kurumsal yapıyı gözden geçirme ve yeniden<br />

yapılandırma anlayışı bundan sonra da temel bir uygulama oldu. Nitekim her ciddi<br />

derinleşme ve genişleme süreci öncesinde ya da sonrasında kurumsal yapılanmada<br />

uygun adımlar atıldı. Bu açıdan en çok dikkat çeken düzenlemelerse 1992<br />

Maastricht, 2001 Nice ve 2007 Lizbon Antlaşmalarıdır.<br />

Kuruluştan itibaren izlenen yöntemin “tedrici (aşamalı) bütünleşme” olarak anılan çok<br />

temel bir özelliği var: Bir anlamda nefeslenerek, her bir adımın olumlu sonuçlarını görüp<br />

toplumsal meşruiyeti sağlayarak ve böylece yeni adımlar için de destek toplayarak bütünleşmeyi<br />

derinleştirme.<br />

Bu yöntemin gerekçesi de çok anlaşılabilir: Ulus-üstü olan yapı, nihayetinde mevcut devletlerin<br />

egemenliklerini belirlenen konularda devretmesiyle güçlenmekte ve mevcut sistemi<br />

bozmadan zamanla yenisiyle değiştirmek büyük önem taşımakta.<br />

Genelde genişleme başlığı altında ele alınan gelişmeler, bazı <strong>Avrupa</strong> devletlerinin<br />

1960’larda AET’ye üyelik için başvurmasıyla başlad ı. Bunda <strong>Avrupa</strong> Toplulukları’nın<br />

bölgesinde bir “başarı hikâyesi” olarak görülmesi ve bir “cazibe merkezi”<br />

haline gelmesi önemli bir etken oldu. Nitekim başlangıçta dışarıda kalan ve hatta<br />

Yediler olarak anılan yapıları tercih eden İngiltere gibi devletler de AET’ye üyelik<br />

başvurusu yaptı. Her ne kadar İngiltere’nin üyeliği diğerleri kadar kolay olmasa<br />

da, İrlanda ve Danimarka’yı da içeren üç yeni üyenin 1973’te katılmasıyla AET<br />

ilk kez genişledi. Öte yandan, 1959’da Türkiye ve Yunanistan’ın “ortaklık başvuru-<br />

69

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!