Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
almak için atkısını yüzünden indiriyordu. O böyle yaparken yaralı dudaklarına bakmaktan<br />
alamıyordum kendimi.<br />
“Anlamadım,” dedim.<br />
“Ekmek bıçağıyla hamile bir kadını kesip içinden bebeği çıkarmak aklına gelir mi?” Konuşurken<br />
ağzında atkısı vardı yine, sesi boğuk çıkmıştı.<br />
Tüylerim diken diken oldu. “Elbette hayır.”<br />
“Ya da bir ataşı birinin gözüne batırmak?”<br />
“Saçmalama.”<br />
“Üç gün, Sara.”<br />
Elbette. Kastettiği şey buydu. Karl.<br />
“Eline geçirdiği her şeyi kullanırdı.”<br />
“Biliyorum, Becks. Bana her şeyi anlattın.”<br />
Ben bir şey söylememişim gibi devam etti. “En berbat kâbuslarında bile onun nelerle çıkıp<br />
geldiğini hayal edemezsin. Anladın mı? Bir de ne var biliyor musun?”<br />
“Ne?” dedim, söyleyeceği şeyi bilmeme rağmen.<br />
“Bir şey yapmaya karar vermeden önce, üç gün sürmesine O nasıl izin verebildi?”<br />
“Onun icabına baktı,” dedim, hep yaptığım gibi.<br />
“Evet, üç gün sonra. Neden bu kadar uzun bekledi?”<br />
“Bilmiyorum.”<br />
Bir süre konuşmadık, kahvelerimizi yudumladık.<br />
“Üstelik ben hâlâ buradayım,” dedi Rebecka. “Ben de cezalandırılıyorum sanki.”<br />
“Öyle olduğunu sanmıyorum,” dedim. “Cezalandırılmıyorsun. Böyle bir şey yapmaz. Daha önce de<br />
dediğim gibi, belki de bir sınavdı.”<br />
Eve gitmem gerektiğini söyleyinceye dek bu monoton sohbeti sürdürdük, onu metroya bineceği<br />
Slussen’e bıraktım.<br />
Metroya binmedi. Kendini onun önüne atmaya çalıştı. Sabah gazetelerinde hepsi yazıyordu:<br />
Rebecka tren tam hız ona çarpabilsin diye platformun sonundan atlamış. Makinist daha sonra<br />
gazetecilere, frene vaktinden önce basması için içinden bir şeylerin aniden dürttüğünü anlattı. Tren,<br />
Rebecka’nın raylara uzandığı yere bir metre kala durmuştu.<br />
“Belki artık sana söylediğimde inanırsın,” dedi ertesi gün, mutfak masasında karşımda otururken.<br />
“Bak, gelip de temizliğimi yaptığın tüm o zamanlardan çok utanıyorum.”<br />
“Sorun değil,” dedim.<br />
“Hayır, sorun. Biliyorum benim gidip kendimi gerçekten öldüremeyecek kadar korkak olduğumu<br />
düşünüyorsun. Biliyorum, kararımı verip ya ölmemi ya da hayatıma devam etmemi diliyorsun.”<br />
Bunu söyleyince gözlerine bakamadım.<br />
“Daima gerçekten yapmaya çalışıyorum,” dedi. “Hakikaten öyle. Tek bir gece bile Karl orada<br />
olduğu için uyanmadan, kesintisiz uyuyamıyorum. Yatağın ayakucunda dikiliyor, bana tüm o şeyleri<br />
yapmak üzere olduğunu biliyorum. Bu bitsin istiyorum. Uyumak istiyorum.” Bana baktı. “Ne zaman