Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kadar etrafta bisikletle gezdim. Eski bir taşocağı buldum. Kall Gölü’nde yüzmeye çalıştım ama<br />
kayalar ayaklarımı kesti. Keçi sütünden yapılmış lor peyniri aldım. Sonunda daha fazla uzak<br />
duramadım: Yazdım.<br />
Üstünde çalışmak istediğim iki öyküm var. İlki, bir uzay gemisinin makine dairesindeki çocuk<br />
işçiler hakkında bir bilimkurgu öykü. Aslında kısa öykü ama onu genişletip romana dönüştürmek<br />
niyetindeyim. Biliyorum, biçim ya da uzunluk konusuna takılmamanız gerekir –ama onun roman<br />
olmasını çok arzuluyorum. Karakterlerin ve gergin ilişkilerinin uzayda geçen bir Sineklerin Tanrısı<br />
gibi olmasını istiyorum.<br />
Diğer öykü, 1980’lerde Stockholm’ün kenar mahallelerinde yetişen bir ergenin, punk merkezine<br />
dönen küçük ev Ultra’nın 4 en parlak döneminde geçen uydurma bir biyografisi üstüne. Benim daha<br />
havalı ve daha cesur versiyonum galiba. Ayrıca, daha da büyük. Ultra’da takılmak için fazla<br />
küçüktüm. Ben punk’ı keşfettiğimde o ev yanıp kül olmuştu çoktan. Ultra’nın devamı olan mekâna<br />
giderdim –eskiden köpekler için gündüz bakımevi olarak kullanılan bir binada bulunan kulüp<br />
Hunddagis’e. O punk aromasını hâlâ hatırlıyorum: bira, sigara, ucuz saç spreyi ve bayat ter.<br />
İşte yaptığım bu: Birkaç ergenlik anısı yazıp bunları kendimin biraz daha büyük ve cesur modeli<br />
haline dönüştürüyorum; bu da sadece ağır ve sıkıcı bir iş. Bunun yerine bilimkurgu öyküyü denedim<br />
ama işe yaramadı. Sonunda saatin gecenin biri (aslında şu an 1:30) olduğunu fark edip her şeyi<br />
kapattım ve yatmaya gidiyorum.<br />
31/5<br />
Bu sabah köyde yürüyüşe çıktım. Kozaya benzeyen beyaz, erik büyüklüğünde bir şeyler saçakların<br />
altından küme küme sarkıyor. Dokununca sıcaklar. Brita’ya söylemeliyim –bir tür zararlı böcek falan<br />
olmalı. Eşekarısı yuvaları mı?<br />
Kahveden sonra bisikletle taşocağına gidip birkaç güzel kaya parçası topladım –çok güzel siyah<br />
granitler. Hunddagis’teki punkları yazmanın en ufak bir eğlenceli ya da ilginç tarafı yok. Bunun nedeni<br />
en çok, nasıl da ezik bir ergen olduğumu fark etmem. Gece yarısı olur olmaz daima eve dönerdim;<br />
bira içmeyi sevmezdim; seks yapmazdım. Kitap okurdum ve bundan başka her şeyi yapmaktan<br />
korktuğum için aşağılık kompleksim vardı. Agresif bir punk-rock’çı olma konusunda hiçbir şey<br />
bilmiyordum.<br />
Makine dairesindeki çocuklarla ilgili öykü için de aynı şey geçerli –çocuk işçiliği hakkında ne<br />
biliyorum? O tür koşullar altında çocukların birbiriyle nasıl ilişki kuracağı konusunda ne biliyorum?<br />
Ayrıca, uzay gemileri hakkında ne biliyorum? Kıçımdan uyduruyorum.<br />
Buyurun bakalım. Bildiğim şey hakkında yazamıyorum, bilmediğim şey hakkında da yazamıyorum.<br />
Daha da güzeli, herkese ROMAN’ı bitirine dek Åre’de kalacağımı söyledim. Böyle söylemenin, onun<br />
gerçekleşmesini sağlayacağını düşündüm bir şekilde.<br />
Birkaç hafta daha orada takılacağım. Peki, ne yapacağım? Biraz daha deneyeceğim. Bisikletle<br />
gezintilere çıkıp lor peyniri yiyeceğim.<br />
2/6