Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SONSÖZ: BAŞKALAŞAN DÜNYALAR<br />
Kendi yazdıklarımı tercüme etme kararı, eski bir rüyadan çıktı. Yazmaya ilk kez ciddi olarak<br />
eğildiğimde, İsveç’te çok ünlü olacağımı ve dolayısıyla birilerinin eserlerimi başka dillere<br />
çevireceğini hayal ediyordum. Daha sonra bu fikri kafamdan çıkardım –daha İsveççede bile<br />
yayınlanmamıştım– ve üstünden on yıl geçti.<br />
Kısa öykü ve spekülatif kurgu söz konusu olduğunda, ülkemin eski ve güçlü bir geleneği var ama<br />
bunun aynı zamanda yayınlanma zorluğunu da beraberinde getirdiği ortaya çıktı. Kısa öykü yayınlayan<br />
bir avuç dolusu İsveç dergisinin pek azı fantazyayla ilgileniyordu ve bunlar da teker teker vadesini<br />
dolduruyordu. Öte yandan yurtdışında, Weird Tales beni çekiyordu. Interzone, Asimov’s, Strange<br />
Horizons da öyle. Pek çok dergi ise ulaşılamazdı.<br />
İngilizcemin yeterince iyi olduğundan hiçbir şekilde emin değildim. Öyleymiş gibi yaptım, yoğun<br />
çalışmaya ihtiyacım olduğunu fark ettim ve eğlence olsun diye, Clarion Bilimkurgu ve Fantazya<br />
Yazarları Atölyesi’ne başvurdum. Başvurum kabul edildi, ben de o zamandan beri hem İsveççe hem<br />
de İngilizce öyküler yazıyor, her iki dilde de tercümeler oluşturuyorum.<br />
İngilizce deneyimim, benim kuşağımdan çoğu İsveçlinin deneyimini yansıtır. Britanya İngilizcesini<br />
dördüncü sınıftan itibaren, Beatles ve çay saati ritüelleri aracılığıyla öğrendim. Amerikan İngilizcesi<br />
önce MTV’nin ve filmlerin, sonra da bilimkurgu romanlarının dili oldu. Hiçbiri size ait olmayan bu<br />
her iki türe de maruz kalmak, hangi kelimenin (ve genellikle telaffuzun) nereye ait olduğunu takip<br />
edebilmeyi, imkânsız değilse de zor kıldı. Sonunda ikisinin birleşimiyle idare ediyorsunuz. Bu kitap,<br />
o harika birleşimi ve kafa karışıklığını yansıtıyor olabilir.<br />
İsveççe ve İngilizce yazmak, iki çok farklı deneyim. Anadiliniz içinizde yankılanır. Söylenen her<br />
söz, gördüğünüz dünyayı entelektüel ya da duygusal olarak doğrular ya da değiştirir. Çünkü İsveççe<br />
benim anadilim, onunla çok daha fazla şeye cüret edebilirim, çünkü kesinlikle ve içgüdüsel olarak<br />
nasıl işlediğini biliyorum. İngilizce bu şekilde enseden yakalanmaya pek müsaade etmiyor. Bunun<br />
sonucu olarak, yazarken daha dikkatli, belki daha az maceracıyım, çünkü o içten gelen ses olmadan<br />
bir şeyin İngilizce okuyan okura nasıl geleceğini tam olarak bilmek zor. Öte yandan, İngilizcede<br />
anadili İngilizce olan birinin bulamayacağı yollar bulabilirim, çünkü tam ortasında durduğunuz için,<br />
anadilinizin göremediğiniz yönleri vardır. Anadili benimkiyle aynı olmayan birinin, konuştuğum dili