03.04.2017 Views

zeplin-karin-tidbeck

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gevreği ve sütten başka her şeyi reddediyor. Diğer bütün yiyeceklerin zehirli olduğunu söylüyor.”<br />

Otto, Martin ve anne birbirlerine baktı.<br />

Anne omuz silkti. “O böyle biri işte.”<br />

Otto büzdüğü dudakları arasından havayı içine çekti, hafif bir .jo 11 ile onu onaylayıp konuyu<br />

kapattı.<br />

Evin diğer kısımlarında koku o kadar kötü değildi; belli ki Johann kendini iki odayla sınırlamıştı.<br />

Oturma odasına dokunulmamıştı. Günışığı kirli pencere camlarından içeri süzülüyor, el yapımı ve çok<br />

eski olduğu görülen mobilyayı aydınlatıyordu: çiçek desenleriyle bezeli dolaplar, oturma yeri<br />

yıpranmış ahşap bir kanepe, üstüne O.J. harfleri ve 1898 tarihi kazınmış bir sallanan sandalye.<br />

“Biz çocukken nasılsa aynen öyle görünüyor,” dedi anne.<br />

“Değil mi?” dedi Otto.<br />

Cilla girişe döndü, bir üst kata çıkan merdivenlerden yukarı baktı. “Ya üst kat? Yukarı çıkabilir<br />

miyiz?”<br />

“Kesinlikle,” dedi Martin. “Dur önden ben çıkayım da ışık tutayım.” Cebinden bir el feneri çıkarıp,<br />

merdivenleri tırmanırken yolu aydınlattı. Sara’yla Cilla onun peşinden gitti.<br />

Merdiven, dar bir koridora çıkıyordu; bu koridordaki kapılar bir ebeveyn yatak odasına ve her<br />

birinde ikişer yatak olan iki daha küçük odaya açılıyordu.<br />

“Kaç kişi yaşıyordu burada?” Cilla ebeveyn yatak odasına göz gezdirdi.<br />

“Hangi zamanı kastettiğine bağlı,” diye yanıtladı Martin. “Büyükannenin dört çocuğu vardı. Ayrıca<br />

en azından bir veya iki kuzenleri de hasat zamanı onlarla birlikte burada kalıyordu galiba.”<br />

“Ama sadece dört tane tek kişilik yatak var,” dedi Sara, başka bir odanın kapı eşiğinden.<br />

Martin omuz silkti. “İnsanlar yatakları paylaşır.”<br />

“Ama sen hep burada oturmadın, değil mi?”<br />

“Hayır, hayır. Annem evlenince buradan taşınmış. Ben şehirde büyüdüm. Johann’dan başka herkes<br />

taşındı buradan.”<br />

“Şurada başka basamaklar var,” dedi Sara, ileriyi işaret edip.<br />

“Orası tavan arası,” dedi Martin. “Oradaki eşyaların listesini yapmakla başlayabilirsiniz.”<br />

Cilla’ya el fenerini, bir kalem ve bir tomar kâğıt verdi. “Bastığınız yere dikkat edin.”<br />

Evin üstünü tamamen kaplayan tavan arası iki bölüme ayrılmıştı. Her bir bölüm eşyalarla tıka basa<br />

doluydu: kutular, mobilyalar, eski kayaklar, kızaklar, bir bisiklet. Küçük pencerelerden gelen ışık ve<br />

zayıf ampul onlara yetiyordu, el feneri kullanmaya ihtiyaç duymadılar. Cilla tavan arasının bir<br />

ucundan, Sara diğer ucundan, tasnif etmekten ziyade altını üstüne getirerek çalışmaya başladılar. Bir<br />

süre sonra anne yukarı çıktı.<br />

“Burada kocaman bir sandık var,” dedi Sara biraz sonra, kutulardan oluşan yığını kenara iterek.<br />

Cilla kendi listesini bırakıp bakmak için onun yanına gitti. Bombeli bir kapağı olan, mavi masif bir<br />

sandıktı; rengi solmuştu ve üstünde çiçek desenleri vardı.<br />

“Açılın da bakayım,” dedi anne onların arkasından.<br />

Anne öne çıktı, sandığın önünde diz çöküp açtı, kapak gıcırdayarak kalktı. Üstüne güve ilacı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!