03.04.2017 Views

zeplin-karin-tidbeck

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mola veriyorum. Üstünde çalıştığım her şeyi attım. Bir araba kiralayıp batıda Norveç sınırını<br />

geçtim ve orada küçücük, yapayalnız bir büfeden dondurma aldım. Çocukken, Norveççe açık demek<br />

olan ÅPEN yazan tabelanın, APAN yani maymun demek olduğunu sanırdım. Bu benim için en eğlenceli<br />

şeydi.<br />

Dondurmamı yedim, Sylarna Dağları’na ve bataklıkta salınan bataklıkketenlerine baktım. Dağ<br />

yazının yoğun, bitkisel bir kokusu vardı. Küçük göletler ve su birikintileri her yerdeydi; tertemiz,<br />

küçük John Bauer manzaraları. Levanger’e gitmeyi düşündüm ama çok uzak geldi. Eve dönüş yolunda,<br />

Gev Gölü’nde yüzmeye gittim. Tıpkı küçüklüğümdeki gibiydi: sıcak ve sığ, ortasına kadar yürüyecek<br />

olursanız su sadece belinize çıkıyordu. Küçücük balıklar ayaklarımı ısırdı.<br />

3/6<br />

Åreskutan Zirvesi’ndeki küçük bir kulübede kahve içiyorum. Aydınlık bir gün, buzul çağının<br />

sivriliklerini körelttiği dağ sırasının batıda inişli çıkışlı uzandığını görebiliyorum. Annem bir<br />

defasında, onun çocukluğundaki, kulübede satmak üzere kahve termosları ve tarçınlı çörek dolu bir<br />

omuz çantasıyla her sabah yürüyerek dağa tırmanan, cildi kayış gibi olan yaşlı bir adamdan<br />

bahsetmişti. Bu 1950’lerde bir zamandı, teleferikten önceydi. Yaşlı adam çok eskiden, ta<br />

büyükannemin ve onun kız kardeşinin bile çocuk olduğu zamandan beri bunu yapmış, dönüşte kayak<br />

olarak kullanmak üzere hamur teknelerini dağdan yukarı sürüklemişti.<br />

4/6<br />

Tatil köyünde yürüyüşe çıktım. Kimse görmediği zamanlarda yapılabilecek şeyleri düşünmek beni<br />

biraz takıntılı hale getirdi. Altı numaralı kır evinin önüne yastıktan bir kale yaptım. Uluyarak<br />

caddelerden rüzgâr gibi geçtim. Kozaları gördüğümde aklımda özellikle bu uluma vardı. Şimdi<br />

yumruğum büyüklüğünde olmuşlar. Bayağı hızlı büyüyorlar. Brita’ya söylemeyi unuttum. Elbette,<br />

birine tekrar dokunmak zorunda kaldım. Elimden daha sıcak geldiler.<br />

Kall’a alışverişe gittim, bir kahve içtim, gazete aldım, Brita’nın evine uğradım. Ona kozaları<br />

anlattım. Tepkisi çok tuhaftı. Kozaların yazın orada durduğu ve onları rahat bırakmam gerektiği<br />

konusunda bir şeyler söyledi. Bu yüzden beni köyün dışındaki kır evine yerleştirmişti, böylece<br />

kozalar rahatsız olmayacaktı. Evet, evet, dedim. Hiçbir şey yapmayacağım. Hiçbir şey<br />

yapmayacağına yemin et, dedi Brita ve birdenbire yalvarmaya başladı. Başka gidecek hiçbir yerleri<br />

yok, dedi; sen ailedensin, sana güvenebilirim değil mi? Evet evet, dedim, söz veriyorum. Neden söz<br />

ettiği konusunda hiçbir fikrim yok.<br />

5/6<br />

Rüyamda, kapıdan bir kazıma sesi geldiğini duydum. Küçük yan camdan biri bakıyordu. İnsan<br />

şeklindeydi ama hiçbir ayrıntısı yok gibiydi. Parmaksız bir pençeyle bana el sallıyordu. Kapı kolu<br />

aşağı yukarı sarsılıyordu. Öbür taraftaki yaratık hiçbir şey söylemedi. Sadece gülümseyip el salladı.<br />

Kapı kolu aşağı yukarı inip çıktı, inip çıktı.<br />

Onu beş geçiyor. Neredeyse on saat uyumuşum.<br />

Kozaların büyüyüp büyümediğine bakmak için köye gittim ama tek kalan, saçakların altından sarkan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!