24.10.2014 Views

muhammed abid el-cabiri'nin eserlerinde din ... - Düşünce Tarihi

muhammed abid el-cabiri'nin eserlerinde din ... - Düşünce Tarihi

muhammed abid el-cabiri'nin eserlerinde din ... - Düşünce Tarihi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sağlanıyorsa, toplumsal birlik ve düzenin sağlanması için de hükümdara boyun eğilm<strong>el</strong>idir.<br />

Çünkü onların koymuş oldukları kanunlar Tanrı’dan mülhemdir. Böylece bunlar, Tanrı’nın<br />

kainattaki düzenini tamamlayıcı bir birliğin oluşmasına yardımcı olurlar. 151 Bir de bunun<br />

negatif yönü vardır. Şimdi Doğu toplumlarının hükümdarları bu bakış açısından hareketle;<br />

kendilerinin Tanrı’nın yeryüzündeki vekilleri olduklarını ve, içtimai ve iktisadi düzenlem<strong>el</strong>eri<br />

onun adına yaptıklarını söylerler. Diy<strong>el</strong>im ki; bir sene hiç yağmur yağmadı, ürünler verimsiz<br />

oldu ve bu da kıtlık getirdi. Bu v.b. ya da daha farklı başarısızlık durumları ortaya çıkınca<br />

bizatihi Tanrı’nın iradesi de <strong>el</strong>eştirilmiştir. Yani; bu başarısızlıklar, zalim bir hükümdar<br />

tarafından ortaya konuluyorsa, onun üzerinden Tanrı’ya karşı hoşnutsuzluk sesleri<br />

yüks<strong>el</strong>tilmiştir. 152<br />

Bu hükümdar tasavvuru verildikten sonra Cabiri, yöneten-yönetilen arasındaki ilişki<br />

açısından Doğu-Batı toplumlarının anlayışlarının karşılaştırılmasında, Micha<strong>el</strong> Foucault’nun<br />

araştırmalarının sonuçlarını gen<strong>el</strong> olarak sunar: Doğu toplumlarında bu ilişki çoban-sürü<br />

tasavvuruyla ortaya konur. Bu durum; kendisini, Mısır, Babil ve Asur gibi devletlerde açıkça<br />

gösterir. Fakat bu tasavvura Batı toplumlarında hiçbir şekilde rastlanmaz. Doğu insanı, çoban<br />

kimliğini sadece hükümdara giydirmez. Aynı zamanda bunu Tanrı’ya da giydirir. Çünkü ikisi<br />

de aynı sürüyü gütmektedirler. 153<br />

Cabiri’ye göre Müslüman toplumlar, Batı’nın yapmış olduğu zihins<strong>el</strong> devrimi<br />

gerçekleştirememiştir. Bunlar, çobanın yegane otorite olmasına alışkındır. Bu noktada,<br />

çobanların çoğalması, Tanrıların çoğalması gibi algılandığından, oluşturulacak<br />

çoğulculuğa karşı şiddetli bir teyakkuz uyanır. Dolayısıyla bu durum, siyasi alanda<br />

küfür ve ilhad durumunu doğurur. Cabiri’nin bu son b<strong>el</strong>irlemesinden, siyaset<br />

noktasında yapılanların, akide haline dönüştürüldüğü ortaya çıkmaktadır. 154<br />

Altyapı-Üstyapı bağlamında, Kapitalizm öncesi toplumlarına, bunun sosyal görünümü<br />

açısından dönülecek olursa Cabiri, Batılı araştırmacıların değerlendirm<strong>el</strong>erine tekrar eğilir.<br />

Bunların yapmış oldukları değerlendirm<strong>el</strong>eri şu üç maddede özetler:<br />

- Bu toplumlardaki altyapı-üstyapı arasında bir birlikt<strong>el</strong>ik vardır. Her hangi bir ayrım yoktur.<br />

Dolayısıyla bunlar arasındaki ilişki karmaşık bir bütünlük arz eder.<br />

151 <strong>el</strong>-Cabiri, a.g.e., s. 36. Mes<strong>el</strong>a bu bağlamda, Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerine bakılabilir.<br />

152 <strong>el</strong>-Cabiri, a.g.e., s. 36<br />

153 <strong>el</strong>-Cabiri, <strong>el</strong>-Akl, s. 39-40<br />

154 <strong>el</strong>-Cabiri, a.g.e., s. 42-43

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!