08.01.2015 Views

Gazi'de “DHKP-C Operasyonu” Adı Altında Esnaflara ... - Yürüyüş

Gazi'de “DHKP-C Operasyonu” Adı Altında Esnaflara ... - Yürüyüş

Gazi'de “DHKP-C Operasyonu” Adı Altında Esnaflara ... - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yoldaşları Anlatıyor: Düşmana<br />

Öfkenin, Kinin <strong>Adı</strong>; Alişan Şanlı<br />

Ümraniye Hapishanesi’ndeyiz, Ulucanlar Hapishanesi’ne<br />

saldırıyı duyar duymaz diğer siyasetlerle ortak<br />

karar alarak hapishaneyi işgal etmiştik. Tüm hapishaneyi,<br />

idare bölümü de dahil her tarafı çok hızlı kontrol altına<br />

almıştık. Kapı altında, dışarıya açılan son kapının oradayız.<br />

Nöbet yerimiz orası. Kapıyı patlatıp askerle yüzyüze<br />

gelinecek noktadayız.<br />

Kapının bu yanında biz; elde demirle nöbetteyiz. Diğer<br />

tarafta askerler dizilmiş. Robokop giysili, kasklı-kalkanlı...<br />

Kapının kenarından dışarısı görünüyor. Ayrıca toplu iğne<br />

başı gibi deliklerden de dışarıdaki askerleri gözetleme<br />

imkanı var. Nöbette salt beklemiyor, marşlarla Ulucanlar<br />

direnişimizi selamlıyoruz. Bizim ekibin sorumlusu Alişan'dı.<br />

Hemen kapının önünde, en önde o duruyordu.<br />

Marş söylemeye ara verdiğimiz bir anda askerlerin<br />

komutanları "türkü isteği"nde bulundu. Çatlaktan gözetliyorum.<br />

Asker günlerdir öyle beklemekten sıkılmış. Yorulanlar<br />

duvar dibine çökmüşler. Aralarında duvara<br />

yaslanıp uyuyanlar bile var. Ve komutanları türkü isteğinde<br />

bulunuyor. Gözüm hemen yanımdaki, beraber nöbet tuttuğumuz<br />

diğer siyasetlerden iki kişiye kayıyor. Egosu<br />

okşanmışlığın kıvancıyla biri diğerine "Demek beğenmişler",<br />

"Hangisini istedi ki" vb. fısıldıyor. Öbürünün<br />

cevabını dinlemeden Alişan'a bakıyorum. Gözlerinden<br />

"ateş çıkıyor" sanki. Öfkeyi, kini somut görüyorum. Konuşmaya<br />

başlıyor. Hafif ironi, sesi net, kararlı, kinli...<br />

"Arkadaşlar, düşman türkü isteğinde bulundu. Şimdi<br />

isteklerini söyleyeceğiz."<br />

Tüm konuşma bu. Ve kimse ağzını açmadan başlıyor<br />

"türkü söylemeye." Çatlaktan askere bakıyorum. Uyuyanlar<br />

sıçramış, ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Oturanlar<br />

ayağa kalkmış, kalkanların arkasına gizlenmişler. Diğerlerine<br />

bakıyorum, biraz önceki hallerinden eser yok.<br />

Belli ki, onlar da bunu beklemiyorlardı. Alişan hala,<br />

"türkü söylüyor", düşmanın anladığı dilden. Elindeki<br />

demirle kapıyı dövüyor. Gümbürdeyen kapı hakikati<br />

gösteriyor. Konser vermiyoruz. Katledilen yoldaşlarımızı,<br />

direnen yoldaşlarımızı selamlıyoruz. Marşlarımızı düşmana<br />

öfkemizi, kinimizi büyütmek, neden o kapının önünde<br />

olduğumuzu hiç akıldan çıkarmamak, bir an olsun gevşememek<br />

için söylüyoruz. Kapıyı açmadan irade savaşını<br />

kazanmak için söylüyoruz. Bizden türkü isteme hadsizliğini<br />

yapana haddini bildiriyoruz. Alişan'la hep birlikte dövüyoruz<br />

kapıyı ve bir daha da çıt çıkmıyor. Öylece bekliyorlar<br />

kapının ardında...<br />

Şehitlerimizi<br />

Anıyoruz<br />

Alişan, içi-dışı bir yoldaşlarımızdandı. Ne hissettiği<br />

gözlerinden, davranışlarından belli olurdu.<br />

Emekçi, sabırlı, coşkulu, disiplinli... Ve düşmana<br />

kini, öfkesi en belirgin özelliğiydi. Düşmandan<br />

konuştuğu zaman kini, öfkesi yüzüne yansırdı.<br />

Adeta gözlerinden ateş fışkırırdı. Nöbette de işte<br />

bu haldeydi... Kapıda nöbet tutulacak denilmişti.<br />

Kırılıp çıkılacak denilse onu<br />

da yapardı, hazırdı...<br />

Nöbet değişimi oluyor.<br />

Bizden sonraki ekip geliyor.<br />

Geldiğimiz gibi disiplin içinde<br />

topluca dinlenmeye çekilirken<br />

Alişan peşinen toplanma saatini<br />

ve yerini de söylüyor. Birlikte<br />

aynı disiplin içinde nöbeti devralacağız çünkü. Her nöbet<br />

değişiminde bu uyarıyı yapıyor. Direnişteyiz ve disiplinli<br />

olmak, askeri disiplinle hareket etmek Parti-Cephe kültürü.<br />

Nasılsa herkes biliyor demiyor. Her seferinde bunu<br />

söylüyor. Ve toplanma saatinden önce de arkadaşları uyarıyor.<br />

"Zaman yaklaşıyor, hazırlanın" diye.<br />

Dinlenmeye çekildik. Birkaç saat sonra yine nöbete<br />

gideceğiz. Tam uykuya dalacağım sıra Alişan'ın kapıyı<br />

döverken ki hali geliyor gözlerimin önüne. Birlikte nöbet<br />

tuttuğumuz iki dostumuzun istenen marşı söylemeye<br />

istekli hallerini ve Alişan'ın insiyatifini, anında gereken<br />

cevabı vermesini düşünüyorum. İki farklı tavır var ortada.<br />

Evet, askerlerin komutanı zaten söylediğimiz marşlardan<br />

birini istemişti. O halde bu tavır niye denilebilirdi.<br />

Hayır. İstek bu kadar masum değildi. O an askerin niyeti,<br />

isteği vs. değildi söz konusu olan. İki irade karşı karşıya.<br />

İki ayrı dünyanın iki ayrı iradesi. Duvarın-kapının diğer<br />

tarafında düşman vardı. Ulucanlar'da yoldaşlarımıza işkence<br />

yapanlar, katledenler onların temsilcileriydiler.<br />

Biz kapının bu yanındakiler ise işkence görenlerin temsilcileriydik.<br />

Böyle net görülmezse düşmana kin duyulmaz.<br />

İstek "masum" görülür. Hatta o "istekler" karşılanır<br />

bile... Evet, o marşı söylüyoruz. Ama düşmanın istediği,<br />

dinlediği, hatta hoşlandığı için değil, biz istediğimiz ve<br />

Ulucanlar direnişini selamladığımız için söylüyoruz. Alişan'ın<br />

öfkesi, kini apaçık ortada. Duyguları, düşünceleri<br />

net; her eylemi bilinçli. Niye tavır aldığını biliyor. Kapıyı<br />

dövmek bizi de sarıyor. Anlık gelişen bir şey; fakat istek<br />

düşmanın. Ona cevap misliyle olmalı. Öyle de oluyor.<br />

Ulucanlar direnişi sırasında bir başka kare geliyor<br />

aklıma. Dinlenmeye henüz yeni çekilmiştik. Maltadan<br />

gelen sesleri duyunca maltaya koştuk. PKK'nin temsilcileri,<br />

sorumlu yoldaşlarımızla tartışıyorlar. "Bizim duvara<br />

yazı yazamazsınız." Malta duvarı her zaman onların<br />

olmuş! Yoldaşlarımız gereken cevabı veriyor: “Bu duvara<br />

istediğimizi yazacağız.” Ardından Ulucanlar direnişini,<br />

katledilen yoldaşlarımızı hatırlatıyor. Hapishane maltasının<br />

duvarının ne zamandan beri kendilerinin olduğu soruluyor.<br />

PKK'liler bir an fısıldaşıyor. Benim gözüme Alişan takılıyor.<br />

Yine öyle öfke dolu. Yanında Berkan da aynı<br />

biçimde bakıyor. Sorumlu yoldaşımız gerekeni söylüyor.<br />

Duvara sloganlarımızı yazacak arkadaşlara "yazın" deyip<br />

tam giderken PKK'liler "Heval, provokasyon olmasın<br />

diye bir şey demiyoruz" türünden bir şeyler söylüyorlar.<br />

Sayı: 360<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

14 Nisan<br />

2013<br />

ÇİFTEHAVUZLAR’DAN ALİŞANLAR’A... DEVRİMİN MEŞALESİYİZ!<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!