16.11.2012 Views

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

120 Zeynep Gemuhluoğlu<br />

semâdaki müzik, raks gibi unsurların yerilmesi için kullanılan “oyun ve eğlence”<br />

olmaları bağlamında ele alır. O, adeta esprili bir dille “dünya hayatının da zaten<br />

oyun ve eğlence” olduğunu söylerken oyun konusunda psikolojik açıdan önemli<br />

tesbitler yapar. 33 Düşünürün oyuna ilişkin bu yaklaşımına, semâ meclislerinde<br />

neden sadece Kur’an değil şiirin de okunması gerektiğini açıklarken de karşılaşırız.<br />

Ona göre, Kur’an, hem zâhire hem de bâtına yönelik olduğu için bütün<br />

ayetleri, dinleyenin hâline tatbik etmeye uygun düşmeyebilir. Ayrıca Kur’an,<br />

sürekli okunduğu için kalpler ve kulaklar ona karşı bir alışkanlık kazanmıştır.<br />

Oysa şiirde durum farklıdır: “Her yeninin bir lezzeti vardır, her yeni gelenin bir<br />

çarpması, etkisi vardır, her me’lûfun beraberinde bir ünsiyet vardır ki bu etkiye<br />

zıttır”. 34 O nedenle şiir, form olarak da içerdiği anlamlar itibariyle de sürekli bir<br />

“başlangıç” gibidir. O sürekli “yeni” olmak durumundadır.<br />

Gazzâlî, “semâ’ın âdâb ve tesirleri” bölümünü iki ana başlıkta ele alır. Birincisi<br />

“anlama ve yorumlama” ikincisi de “vecd”dir. Anlama ve yorumlama kısmı,<br />

semâda okunan şiirlerin anlaşılması ve yorumlanmasıdır. Gazzâlî burada, farklı<br />

şiirlerden örnekler vererek, muhâtabın hallerine göre anlamın nasıl değiştiğini<br />

gösterir. 35 Bu noktada, kişinin hali ile ulaştığı anlamdaki idraki hakkında ilginç<br />

bir açıklama yapar –ki bu açıklamanın Heidegger’in hakikat tanımıyla benzerliği<br />

ilginç bir araştırmanın konusu olabilir-: “..Sarhoş bir kimsenin sarhoşluğundan,<br />

lezzet alan kişinin lezzetlenmesinden haberi yoktur. Onun haberi, sadece lezzet<br />

aldığı şeyden olur… Bir şeyi bilmek, o şeyi bilmenin bilinmesine mugâyir ve<br />

muhâliftir. Buna binaen, şey’i bilen kişi, bilmenin bilinmesi gerçekleştiğinde o<br />

şeyden yüz çevirmiş sayılır. Bu hal bazen bir mahlûka olan sevgide bazen de<br />

Yaratıcıya olan sevgide ortaya çıkabilir. Fakat bu hâl, gelip geçer, durmaz, çakan<br />

bir şimşek gibidir.” 36<br />

Gazzâli şiirin hallere göre anlamlarının değişmesi ve çoğalmasını ayna metaforuyla<br />

açıklar : “Bunun misali, berrak bir aynadır. Zira esasında aynanın bir rengi<br />

yoktur. Belki de rengi, ona bakanın rengidir. Şişe de böyledir; şişenin rengi,<br />

içinde bulunanın rengine göredir. Esasen şişenin bir sureti de yoktur, belki onun<br />

sureti, suretleri kabul etmesi, rengi de renkleri kabul kabiliyetinin hey’etidir.<br />

Kalpte bulunan hakikati, orada hazır olana izafeten şâirin şiiri açıklar: Cam<br />

inceldi, şarap inceldi ve biri diğerine benzedi. Böylece ayırdedilmeleri müşkül<br />

oldu / Sanki şarap var kadeh yok; sanki kadeh var şarap yok.” 37<br />

Gazzâli, ayrıca şiiri anlama ve yorumlamanın ondan lezzet almaktan ayrılama-<br />

33<br />

a.g.e., II, 1152.<br />

34<br />

a.g.e., II, 1173.<br />

35<br />

Gazzâlî, İhyâ, 1157, 1158.<br />

36<br />

a.g.e., II, 1159.<br />

37<br />

a.g.e., II, 1160.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!