16.11.2012 Views

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

40 A. Cüneyd Köksal<br />

yışlarıyla uzlaştırmaktadır. Hukemanın da dediği gibi, insan nefsi üzerinde tesirde<br />

bulunarak onun hakikatleri idrak etmesini sağlayan şey bu faal akıldır; nefslerimizin<br />

ona nispeti, gözlerimizin güneşe olan nispeti gibidir. Nasıl ki güneş nurunu<br />

saçtığında mahsüsatı idrak edebiliyorsak, faal akıl nurunu saçtığında da ma‘kulâtı<br />

idrak ederiz. 124 Fakat Teftâzânî’ye göre Sadruşşeria’nın buradaki ifadelerinde, ilk<br />

yaratıldığı söylenen cevherle faal aklı birbirinden tefrik etmeye imkân vermeyen<br />

bir kapalılık vardır: “Bilmiş ol ki, hukemanın zikrettiği vechile, aydınlanmasıyla<br />

(işrâk) ve nurunu yaymasıyla idrakin hasıl olduğu, ve nefslere nispeti güneşin<br />

gözlere olan nispeti gibi olan akıl, Akl-ı Faal diye isimlendirilen Onuncu Akıl’dır,<br />

ilk mahluk olan akıl değil. Şu halde musannifin [Sadruşşeria] kelâmında tesamuh<br />

vardır.” 125 Kadı Burhaneddin gerek faal aklın, gerekse faal akıldan insana feyezan<br />

eden eser anlamında aklın, –öyle kabul edildiği takdirde- ilk yaratılan cevher<br />

olan Akl’ın bir eseri olması düşüncesiyle, Teftâzânî’nin bu eleştirisine katılmaz:<br />

Sadruşşeria’nın ifadelerinde tesamuh yoktur. 126 Telvih’e haşiye yazan bir diğer<br />

âlim olan Hasan Çelebi de, Kadı’nın bu ifadelerini tekrarlayarak Sadruşşeria’yı<br />

savunur. 127 Sadruşşeria aklın bir diğer anlamını şöyle açıklamaktadır: “Kimi<br />

zaman da akıl nefsin bir kuvvetine denilir ki, nefs bilgileri bu kuvvet vasıtasıyla<br />

elde eder. Bu mânaca akıl, nefsin o cevherin kendisini aydınlatmasına kabiliyeti<br />

olmuş olur.” 128<br />

Bütün bu söylenenlerden, Sadruşşeria’nın, akıl hakkında Hanefî meşayıhından<br />

intikal eden düşünceleri filozofların esaslarıyla bağdaştırmaya, onların ilkelerine<br />

göre mânalandırmaya çalıştığını mı anlamak gerekir? Kemalpaşazâde bu<br />

kanaatte değildir ve akıl hakkında kaleme aldığı risalesinde, Sadruşşeria’nın faal<br />

akıl ile rivayetlerde ilk yaratılan cevher olduğu belirtilen aklı birbirine karıştırdığı<br />

ithamını bir tevehhüm olarak yorumlamakta ve Sadruşşeria’nın akıl tasavvurunu<br />

şöyle özetlemektedir: Nefs bilkuvve idrak edicidir. İlk mahluk olan Akıl aydınlattığı<br />

zaman nefsin idraki bilfiil hale gelir. Ve bu ilk cevherin faal akıl ile bir ilgisi<br />

yoktur. Şu halde akıldan murad, Akl’ın işrâkıyla vücuda gelen manevî nurdan<br />

ibarettir. 129 Hasan Çelebi’ye göre de Sadruşşeria akılla ilgili mülahazalarında<br />

filozofların değil, ehl-i sünnet meşayıhının yolunu takip etmektedir. 130 Molla<br />

Hüsrev; İbn Sina, Sadruşşeria ve Teftâzânî’nin konu hakkındaki açıklamalarını<br />

124 Teftazani, Telvih, II, 339.<br />

125 Teftazani, Telvih, II, 340.<br />

126 Kadı Burhaneddin, Tercîhu’t-Tavzîh, 549.<br />

127 Hasan Çelebi, Hâşiye ale’t-Telvih (Kahire 1322), III, 144.<br />

128 Sadruşşeria, Tavzih, II, 340. Molla Hüsrev ve Güzelhisârî de bu tarifi benimsemektedir: Molla<br />

Hüsrev, Mir’ât, 318. Güzelhisârî, Menâfiu’-d-dekâik Şerhu Mecâmii’l-hakâik (İstanbul 1273), s.<br />

281.<br />

129 Kemalpaşazâde, Risâle fî Beyâni’l-Akl, Ömer Mahir Alper, “İbn Kemâl’in Risâle fî Beyâni’l-Akl’ı,<br />

İslâm Araştırmaları Dergisi (İSAM), sy. 3, s. 248-249.<br />

130 Hasan Çelebi, Hâşiye ale’t-Telvih (Kahire 1322), III, 144.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!