İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kitâbu’l-Lüm‘a’ya Göre Eşarî’nin Kesb Teorisinin Yeniden İncelenmesi 193<br />
Şimdi artık meselenin rûhuna nüfûz etme zamanı geldi. Yukarıda da ifade<br />
edildiği üzere, Eşarî’ye göre hem iktisâbî hareket, hem de ızdırârî hareket Tanrı<br />
tarafından yaratılır. 33 Birincisinde insan kudrete sahip olduğunu hisseder ve bu<br />
sebeple o, fiil yapmaya mecbûr durumda değildir. Halbuki ikincisinde, o bir<br />
kudrete sahip olmadığını hisseder ve bu sebeple fiilin meydana gelmesine engel<br />
olamaz. İnsan bu farkı, zorunlu bir bilgiyle bilir. Bunu ifade ederken Eşarî, ontolojik<br />
bir tartışmadan fenomenolojik bir tartışmaya intikal eder. Ancak burada,<br />
onun teorisini anlamanın önündeki önemli engellerden biri yatmaktadır. Zirâ<br />
Eşarî, birinin genel fiil teorisinde bekleyeceği üzere, “irâdenin kaynağı” veya<br />
“irâde etme kudretinin kaynağı” gibi insan fiilinin diğer unsurlarını tahlil etmeyi<br />
sürdürmez. O, irâde etme gücünün insanın kendisine mi, yoksa Tanrı’ya mı ait<br />
olduğunu, fiilin meydana gelmesi ânında veya fiil gerçekleşmeden önce onu<br />
Tanrı’nın insan için yaratıp yaratmadığını veya onun insanda mevcut bulunan<br />
bir unsur olup olmadığını bize söylemez. Bununla birlikte Eşarî’ye göre, Tanrı her<br />
şeyi irâde ettiği ve yarattığı için 34 , konuyu inceleyen biri, irâdenin kendisini<br />
olduğu kadar, irâde etme gücünü de Tanrı’nın irâde ettiği ve yarattığı sonucuna<br />
varabilir. Eşarî, irâde etme gücünden bahsetmemesine rağmen, el-Lüma‘’ın 49.,<br />
65. ve 159. paragraflarına göre, Tanrı irâde etmedikçe insanın da irâde edemeyeceği<br />
açıktır. Bu nedenle insan açısından yani onun bilincinden hareketle, onun<br />
kendisini fiil yapmaya özgür olduğunu hissetmesi; fakat ontolojik bakış açısından<br />
insanın kendisinde bulunan irâde etme gücünü ve irâdesini; hem bu irâde etme<br />
gücünün hem de irâdenin, Tanrı tarafından yaratıldığını hissetmesi veya bilmesi<br />
doğrudur. Bunun ışığında Frank’ın: “Kudret insan öznesinde bilincin önsel<br />
(prior) bir özgürlüğüne ve bilinçli tercîhe imâda bulunur” 35 şeklindeki görüşü,<br />
hem özgürlük hem de tercîh Tanrı tarafından yaratılmış olarak anlaşılmadıkça,<br />
savunulabilir bir görüş değildir. Bu nedenle insan özgür olduğunu hisseder, fakat<br />
o gerçekte fiil yapmaya mecbûr edilmiştir. Onun hissi de aynı şekilde Tanrı<br />
tarafından yaratılmıştır. Bunun da ötesinde Eşarî’nin kendisi de “tercîh” ve<br />
“irâde”den söz etmez. Her iki terim de Kelâm’ın daha sonraki safhalarında,<br />
Bâkıllânî’den bu yana, tekrarlanagelmiştir. 36 Şâyet Eşarî, insanın irâde fiilinin de<br />
aynı şekilde Tanrı tarafından yaratılmış olduğunu düşünmemiş olsaydı, kesblerin<br />
sonsuz bir zincir şeklinde devam edeceğini kabul etmeye mecbûr kalırdı. Zirâ bir<br />
irâdenin ortaya çıkmasına neden olan şey, bir başka irâdedir, bu böyle devam<br />
eder ve her bir irâde sırasıyla başka bir kesb fiiline ihtiyaç duyar. 37<br />
33 bk. el-Lüma‘, par. 93-94.<br />
34 bk. el-Lüma‘, par. 49, 65, 159.<br />
35 bk. Frank, “The Structure”, s. 63 ve muhtelif yerlerde.<br />
36 bk. Schwarz, “The Qadi”, s. 249, n. 80-82.<br />
37 bk. Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf, s. 246. krş. S. Pines ve M. Schwarz, “Yahya b. Adî’s refutation of<br />
the doctrine of acquisition (iktisâb)”, Studia Orientalia Memoriae D. H. Baneth Dedicata, Jerusalem<br />
1979, s. 68, 78-79, 92-94.