İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
İçindekiler - İlahiyat Fakültesi - Marmara Üniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
20 A. Cüneyd Köksal<br />
etmektedir. 57<br />
II. Mütekaddimîn Dönemi Hanefî Fıkıh Düşüncesinde Akıl<br />
1. Debûsî<br />
Hanefî usulcülerinin akıl anlayışları -görebildiğimiz kadarıyla- Debûsî kaynaklıdır.<br />
Debûsî’nin Takvîmü’l-edille’deki akıl tarifinin ve bu kitapla çerçevesi çizilen<br />
fıkıh düşüncesinde aklın oynadığı rol ve icra ettiği fonksiyonun dayandığı fikrî ve<br />
felsefî ilkeler, müellifin el-Emedü’l-aksâ adlı eserinde ortaya konulan insan tasavvurunda<br />
temellerini bulmaktadır. Hanefî usûlüne yön veren büyük bir usûlcü ve<br />
fakih olduğu kadar çok yönlü bir düşünür de olan Debûsî’nin bu eseri şeriat,<br />
hikmet ve tasavvuf arasında kurmuş olduğu özgün irtibat ve insanın mahiyetine<br />
ilişkin geliştirdiği düşüncelerle ve bütün bunları ifade ederken kullandığı edebî<br />
üslupla dikkat çekmektedir. Debûsî’nin akıl tasavvurunu, onun genel insan<br />
tasavvurundan bağımsız düşünmek mümkün olmadığı için meseleyi bu umumi<br />
perspektiften hareketle ele almak mecburiyetindeyiz.<br />
Debûsî’ye göre insanda dört temel unsur vardır: Ruh, nefs, kalp ve baş. İnsanın<br />
cisim olan bedeni raiyyedir, bu tebaa üzerinde hükmeden iki emîr bulunmaktadır.<br />
Ruh Allah katından, nefs ise dünya tarafından gelen birer emîrdir. Sırasıyla<br />
kalp ve baş ise bu iki emîrin vezirleridir. Nefs, veziri olan başın duyuları kullanması<br />
vasıtasıyla bedene dünyevî arzularını tatmin etmeye yönelik emreder ve<br />
yasaklar. Ruh ise veziri olan kalbin aklı kullanması sayesinde ahirete yönelik emir<br />
ve nehiylerde bulunur. Kalp, akıl nuruyla nazar eder. Akıl göze nispetle alev<br />
gibidir. Kalbin nazarı, gaib olan hususlarda teemmül etmek demektir. Bu iki vezir<br />
arasında bir anlaşma vardır. Zira kalp gözünün idraki akıl ile, bu gözün kıvâmı<br />
başta bulunan beyin iledir. Kalp fitil, akıl alev, beyin yağ gibidir. Bu iki emîrden<br />
hangisi galebe çalsa vezirler onun olur. 58<br />
Debûsî’nin tasavvufî ve felsefî unsurlar yanında birçok özgün katkılar da taşıdığı<br />
görülen insan tasavvurunda, ruh-kalp-akıl üçlüsüne mukabil nefs-baş (beyin)-duyular<br />
üçlüsü bulunmakta, bu gruplardan ilki ebedî ilkelere ve ahiret<br />
hayatına yönelik iken, ikincisi geçici dünya hayatının gereklilik ve arzularına<br />
teveccüh etmektedir. Buna göre Debûsî’de akıl kavramının zâhirin ardındaki<br />
bâtını, geçicinin ötesindeki kalıcıyı, insanın bu dünyada bulunuşunun gayesini ve<br />
Yaratıcısının emir ve yasaklarını idrak eden bir yeti olduğunu söylemek mümkün<br />
görünmektedir. İnsanın gündelik ihtiyaçlarını ve dünyevî arzularını temin etmeye,<br />
varlığını tehdit eden unsurları gidermeye yönelik düşünme ve hesaplamaların<br />
57 Taşköprîzade, Mevsûatü mustalahâti Miftâhi’s-saâde ve misbâhi’s-siyâde fî Mevzûâti’l-ulûm, 51;<br />
Kınalızade Ali Efendi, Ahlâk-ı Alâî, (nşr. Mustafa Koç, İstanbul 2007), s. 455; Mestcizade, el-<br />
Mesâik fi’l-Hilâfiyyât, s. 47.<br />
58 Debûsî, el-Emedü’l-aksâ (yazma, Süleymaniye-Şehid Ali Paşa 1459), 18a-19b.