You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
242<br />
i K i KULE<br />
Geri gel!" Sam'i koltuk altından tutarak yukan çekti. "Şimdi<br />
birazcık dur da sabırlı ol!" dedi. Sonra yere yatarak, başını uzatıp aşağı<br />
baktı; fakat güneş henüz kavuşmamış olduğu halde ışık büyük bir hızla<br />
zayıflıyor gibiydi. "Sanırım bu işi becerebiliriz," dedi hemen. "En azından<br />
ben becerebilirim; sen de becerebilirsin, tabii eğer akllna mukayyet<br />
olur da beni dikkatle takip edersen."<br />
"Nasıl böyle emin olabiliyorsun bilmem," dedi Sam. "Baksana!<br />
Bu ışıkta uçurumun dibini görmen mümkün değil. Ya tutunabilecek<br />
•bir yer bulamadığın bir noktaya gelirsen?"<br />
"Geri tırmanırım herhalde," dedi Frodo.<br />
"Söylemesi kolay," diye karşı çıktı Sam. "Sabahı, daha bol ışığı<br />
beklesek daha iyi."<br />
"Hayır! Mümkünse beklemeyeceğim," dedi Frodo ani ve garip bir<br />
ateşlilikle. "Her saat, her dakika kıymetli benim için. Bir denemek<br />
için aşağı gidiyorum. Ben geri gelinceye veya sana sesleninceye kadar<br />
beni takip edeyim deme!"<br />
Uçurumun taşlı kenarına parmaklarıyla tutunarak yavaş yavaş<br />
kendini aşağıya bıraktı, ta ki kollan tamamen gerilip ayak parmaklan<br />
bir kaya çıkıntısına denk gelinceye kadar. "Bir basamak aşağıya!" dedi.<br />
"Bu çıkıntı sağa doğru genişliyor üstelik. Bir yere tutunmadan burada<br />
durabiliyorum. Ben..." sözü yanm kaldı.<br />
Giderek hız kazanan aceleci karanlık Doğu'dan saldırarak gökyüzünü<br />
yuttu. Tam tepelerinde gökgürültüsünün havayı yırtan kuru çatırtısı<br />
duyuldu. Gözleri kör eden bir yıldmm tepelere doğru kuvvetle indi.<br />
Sonra yırtıcı bir rüzgâr patlak verdi; rüzgârın gümbürtüsüyle yüksek<br />
tiz bir çığlık duyuldu. Hobbitler böyle bir çığlığı uzaklarda,<br />
Hobbitköy'den kaçarken Batak'ta duymuşlardı ve orada, Shire'ın ormanlannda<br />
dahi kanlannı dondurmuştu. Buralarda, bu viranelikte<br />
dehşeti çok daha fazlaydı: Onlan dehşetin ve çaresizliğin soğuk bıçaklanyla<br />
parçalıyor, kalplerini durduruyor, nefeslerini kesiyordu.<br />
Sam yüzükoyun yere kapandı. Frodo ellerini bırakarak başını ve kulaklannı<br />
kapattı. Sallandı ve feryat figan aşağıya doğru kaydı.<br />
Sam onu duyarak bir gayret uçurumun kenanna doğru emekledi.<br />
"Beyim, beyim!" diye seslendi. "Beyim!"<br />
Hiç'cevap alamadı. Her yanının tir tir titrediğini fark etti fakat nefesine<br />
hâkim olarak bir kez daha bağırdı: "Beyim!" Rüzgâr Sam'in sesini<br />
gırtlağına geri tepiyordu sanki, fakat sonra yanktan yukarı doğraj<br />
SMĞAGOL'UN EHLttEŞTÎRlLMESt 243<br />
gürleyerek esip de tepelere doğru gittikçe kulaklarına cılız bir cevap<br />
gelmeye başladı:<br />
"Tamam, tamam! Buradayım. Ama bir şey göremiyorum." Frodo cılız<br />
bir sesle sesleniyordu. Aslında çok aşağıda değildi. Düşmemiş,<br />
kaymıştı, birkaç metre aşağıda, daha geniş bir kaya çıkıntısında<br />
ayaklarının üzerinde ani bir şekilde sarsılarak durmuştu. Şansına<br />
kayanın yüzü burada oldukça geriye doğru yatmıştı ve rüzgâr da onu<br />
kayaya yapıştıracak şekilde esiyordu, o yüzden de aşağıya yuvarlanmadan<br />
durabilmişti. Yüzünü soğuk kayaya yapıştırıp, kalp atışlarını<br />
küt küt dinleyerek kendini biraz emniyete aldı. Fakat ya karanlık<br />
tamamen her yeri kaplamıştı y^da artık göremiyordu. Etrafı olduğu<br />
gibi kapkaraydı. Kör olup olmadığını merak etti. Derin bir nefes aldı.<br />
Sam'in "Geri gel! Geri gel!" diyen sesini duydu yukarıdaki karanlıktan.<br />
"Gelemem," dedi. "Göremiyorum. Tutunacak bir yer bulamıyorum.<br />
Henüz kıpırdayamam."<br />
"Ben ne yapabilirim Bay Frodo? Ne yapabilirim?" diye bağırdı<br />
Sam, tehlikeli bir biçimde aşağı doğru sarkarak. Beyi neden göremiyordu?<br />
Etraf gerçekten de kararmıştı ama o kadar karanlık değildi.<br />
Altında, uçuruma yapışmış kurşuni renkli çaresiz bir siluet gibi görebiliyordu<br />
Frodo'yu. Fakat Frodo yetişemeyeceği kadar uzaktaydı.<br />
Bir gökgürültüsü çatırtısı daha duyuldu; sonra da yağmur başladı.<br />
Kör eden bir perde halinde doluyla karışık uçuruma doğru yağıyordu,<br />
buz gibi.<br />
"Aşağıya yanına geliyorum," diye bağırdı Sam, gerçi o şekilde ne<br />
gibi bir faydası dokunacağını kendi de bilmiyordu.<br />
"Hayır, hayır! Bekle!" diye seslendi Frodo, artık daha güçlü bir<br />
sesle. "Yakında daha iyi olurum. Daha şimdiden kendimi daha iyi hissediyorum.<br />
Bekle! ipsiz bir şey yapamazsın."<br />
"ip!" diye bağırdı Sam, rahat bir nefes alıp, heyecanla kendi kendine<br />
konuşarak. "Eh, kalınkafalılara ibret-i âlem olsun diye bit ipin<br />
ucunda sallanmayı hak etmiyorsam ne olayım! Avanaktan başka bir<br />
halt değilsin sen Sam Gamgee: Bunu Babalık sık sık derdi bana, onun<br />
sözüydü, ip!"<br />
"Kes söylenmeyi!" diye bağırdı Frodo; artık hem kendini avutacak,<br />
hem de kendine sinir olacak kadar toparlanmıştı. "Babalığını boş<br />
Ve<br />
r! Sen cebinde biraz ip olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun yoksa?<br />
Eğer öyleyse çıkar hemen!"