25.04.2017 Views

J.R.R. Tolkien - Yüzüklerin Efendisi - İki Kule

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

98<br />

iKi KULE<br />

sadece eller ile ayakların ritimleri duyulurken.<br />

"Çabuk mu?" dedi Ağaçsakal. "Hum! Evet, elbette. Benim tahmin<br />

ettiğimden de çabuk oldu. Hakikaten, uzun asırlar boyudur hiç böyle<br />

ayaklandıklarım görmemiştim. Biz entler harekete geçirilmeyi sevmeyiz;<br />

ağaçlarımız ve hayatlarımızın büyük bir tehlike içinde olduğunu<br />

bariz bir şekilde görmezsek de hiç harekete geçmeyiz. Bu da, Sau-ron<br />

ile Deniz'in insanları arasında yapılan muharebeden beri hiç vuku<br />

bulmamıştı. Bu ork işi, ahlaksızlar -rârum- ateşlerini beslemek gibi<br />

kötü bir mazeretleri dahi olmaksızın kesiyorlar ağaçlan; işte bu bizi<br />

çok hiddetlendirdi; bir de bize yardım etmesi gereken komşumuzun<br />

hainliği. Arifler'in akıllarının başlarında olması lazım gelirdi: Öyledir<br />

de. Ne ciflerin, ne entlerin, ne de insanların lisanlarında, bu tür bir hainlik<br />

için sarfedüebilecek bir küfür yok. Kahrolsun Saruman!"<br />

"Gerçekten de îsengard'ın kapılarını yıkacak mısınız?" diye sordu<br />

Merry.<br />

"Ho, hm, eh, mümkündür, bildiğiniz gibi! Belki de bilmiyorsunuzdur<br />

ne kadar güçlü olduğumuzu. Trolleri işitmişsinizdir muhtemelen.<br />

Onlar da muazzam surette kuvvetlidir. Lâkin onlar sadece taklittir,<br />

Büyük Karanlık sırasında Düşman tarafından entlerin taklidi olarak<br />

yapılmış; nasıl orklar ciflere karşı yapılmışsa. Biz trollerden daha<br />

kuvvetliyiz. Biz toprağın kemiklerinden yaratıldık. Biz taşlan ağaçların<br />

kökleriyle parçalayabiliriz; hem de çok çabuk, eğer aklımıza koymuşsak<br />

çok çok çabuk! Eğer bizi baltayla devirmezlerse, ateş veya<br />

büyücülük rüzgânyla tahrip etmezlerse îsengard'ı un ufak edip, duvarlannı<br />

moloza çeviririz."<br />

"Ama Saruman sizi engellemeye çalışacak, öyle değil mi?"<br />

"Hm, ah, evet, öyle. Bqnu unutmuş değilim. Hakikaten bu hususta<br />

uzun uzun düşündüm. Lâkin, gördüğünüz üzre entlerin çoğu benden<br />

birçok ağaç ömrü daha genç. Artık hepsi harekete geçti ve hepsinin<br />

aklında tek bir şey var: Isengard'ı paramparça etmek. Lâkin çok sürmeden<br />

yeniden mütalaa etmeye başlayacaklar; akşam içkimizi aldığımızda<br />

biraz sakinleşecekler. Ne susayacağız ama! Ama bırakın şimdi<br />

yürüsünler ve şarkılarını terennüm etsinler! Katedilecek uzun bir yolumuz<br />

var önümüzde; düşünecek zamanımız da. Başlamak da bir şey<br />

sayılır."<br />

Ağaçsakal yürümeye devam etti, bir süre diğerleriyle birlikte şarkı<br />

söyleyerek. Fakat bir süre sonra sesi bir mınltıya dönüştü, sonra hepten<br />

sustu yeniden. Pippin onun yaşlı alnının kınşıklar içinde boğum<br />

AĞAÇSAKAL 99<br />

boğum olduğunu gördü. Sonunda Ağaçsakal başını kaldırdı ve Pippin<br />

onun gözlerinde mahzun bir ifade gördü, mahzun ama mutsuz değil.<br />

Gözlerinde bir ışık vardı, sanki yeşil alev, düşüncelerinin kara kuyusunun<br />

daha derinlerine batmış gibi.<br />

"Elbette dostlanm," dedi yavaş yavaş, "kendi nihayetimize gidiyor<br />

olmamız da muhtemeldir: Entlerin son resmi geçidi. Lâkin eğer evlerimizde<br />

oturup hiçbir şey yapmasaydık sonumuz zaten yakamıza yapışacaktı,<br />

eninde sonunda. Bu fikir uzun zamandır gönüllerimizde inkişaf<br />

ediyordu; işte o yüzden yürüyüşe başladık. Bu ani bir niyet değildi.<br />

Şimdi, en azından, entlerin son resmi geçitleri hakb için bir şarkı<br />

yakmaya değer. Ah," diye iç geçirdi, "göçmeden önce başka bir<br />

ahaliye yardımımız dokunabilir. Yine de, enthanımlarla ügili şarkıla-nn<br />

doğru çıkmasını temenni' ederdim. Hakikaten, gönülden görmek<br />

isterdim Fimbrethil'i bir kez daha. Lâkin işte dostlanm, şarkılar da<br />

tıpkı ağaçlar gibi vakti gelince ve kendi usullerince mey valannı veriyorlar:<br />

Ve bazen de vakitsiz kuruyorlar."<br />

Entler büyük bir hızla, iri adımlarıyla ilerliyorlardı/Arazinin güneye<br />

doğru uzanan uzun kıvnmma inmişler, artık batıdaki yüksek sırta<br />

tırmanmaya başlamışlardır Ormanlar altlannda kalmış, önce oraya<br />

buraya serpiştirilmiş huş agaçlannın olduğu yere, sonra da tek tuk kuru<br />

çam agaçlannın bulunduğu çıplak yamaçlara varmışlardı. Güneş,<br />

önlerindeki tepenin karanlık sırtından batmıştı. Kurşuni renkli alacakaranlık<br />

çöktü.<br />

Pippin arkasına baktı. Entlerin sayısı mı artmıştı yoksa, neler oluyordu?<br />

Geçmiş olduklan, kasvetli çıplak yamaçlann olması gereken<br />

yerde ağaç korulan gördüğünü zannetti. Ama bu korular hareket ediyordu!<br />

Fangorn'un ağaçlan uyanmış, orman ayaklanmış, dağlan tepeleri<br />

aşıp savaşa gidiyor olabilir miydi? Acaba uyku ve gölgeler onu aldatmış<br />

olabilir mi diye gözlerini ovuşturdu; ama kocaman kurşuni şekiller<br />

durmadan ilerliyordu. Pek çok ağacın dallan arasında gezinen rüzgân<br />

andıran bir ses duyuluyordu. EJntler tepenin kenanna yaklaşmışlardı<br />

artık ve şarkı hafiflemeye başlamıştı. Gece çöktü, ortalık ses-sizleşti:<br />

Entlerin ayaklan altındaki toprağın, sürüklenen bir sürü yaprağın<br />

fısıltılan gibi hafifçe titreyişinden başka bir şey duyulmuyordu.<br />

Sonunda zirvede durdular ve aşağıdaki karanlık çukura baktılar: Dağlann<br />

sonundaki büyük yank: Nan Curunır, Saruman'ın Vadisi.<br />

"îsengard'ın üzerine gece çökmüş," dedi Ağaçsakal

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!