You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
78<br />
i K i KULE<br />
ğim, boş tepelerde kendi sadamın yankısından başka ses işitmediğim<br />
zamanlardı. Ormanlar Lothlörien ormanları gibiydi, sadece daha sık,<br />
daha güçlü; daha gençti. Ve havanın o rayihası! Koca bir haftayı sadece<br />
teneffüs etmekle geçirirdim."<br />
Ağaçsakal uzun adımlarla yürümeye devam ederken hemen hemen<br />
hiç ses çıkarmayarak sustu. Sonra yeniden söylenmeye başladı ve<br />
mınltıh bir şarkıya geçti. Biraz sonra hobbitler entin kendilerine şarkı<br />
söylediğini fark etti:<br />
Bahar vakti gezindim Tasarinan'ın söğütlü kırlarında. Ah! Nantasarion'da<br />
ne güzeldir Bahar manzarası, Bahar<br />
kokusu!<br />
İşte, dedim, en güzeli bu.<br />
Yaz vakti dolandım Ossiriand'm karaağaç ormanlarında. Ah! Ne<br />
güzeldir Yaz ışığı, Yaz müziği Ossir'in Yedi Dereleri<br />
kıyısında!<br />
İşte, dedim kendi kendime, en mükemmeli bu. Neldoreth'in<br />
kayınlarına vardım Güz vakti. Ah! Ne güzeldir Sonbahar, altın ve<br />
san ve ah eden yapraklar<br />
Taur-na-neldor'da! Fazlaydı bunlar arzularımdan da.<br />
Kişin tırmandım Dorthonion dağlıklarındaki çamlara. Ah!<br />
Ne güzeldir Kış rüzgârı, Kış beyazı, kara dallar<br />
Orod-na-Thon'da!<br />
Yükseldi sesim, şarkı söyledim semaya. Şimdi bütün o topraklar<br />
dalgaların altında, Yürüyorum Ambarona'da, Tauremorna'da,<br />
Aldalöme'de, Kendi ülkemde, Fangom diyarında Köklerin uzun<br />
Yılların yapraklardan da sık olduğu<br />
Tauremornalöme'de.<br />
Şarkısını bitirdi ve sessizce uzun adımlarla yürüdü; bütün ormanda,<br />
kulak duyabildiğince, hiçbir ses yoktu.<br />
Gün ilerledi, alacakaranlık ağaçların gövdeleri etrafına sarılmaya<br />
başladı. Sonunda hobbitler, önlerinde belli belirsiz yükselen dik ve<br />
karanlık bir arazi gördüler: Dağların eteklerine, yüksek Methedras'ın<br />
yeşil köklerine varmışlardı. Dağın yanından, daha yukanlardaki kay-<br />
AĞAÇSAKAL<br />
79<br />
nağından çıkıp, onları karşılamak için basamaktan basamağa gürültüyle<br />
sıçrıyordu genç Entsuyu. Derenin sağında, çimenlerle kaplı, o<br />
anda alacakaranlıkta kül rengi görünen uzun bir yamaç vardı. Orada<br />
hiç ağaç yetişmemişti ve burası gökyüzüne açılıyordu; yıldızlar daha<br />
şimdiden buluttan kıyılan olan göllerde panldamaya başlamıştı bile.<br />
Ağaçsakal, hızını pek azaltmadan yamaçtan yukarı iri adımlarla<br />
ilerledi. Aniden önlerinde geniş bir açıklık gördüler hobbitler. Her biri<br />
bir tarafta olmak üzere iki büyük ağaç duruyordu burada, tıpkı canlı kapı<br />
sütunları gibi; ama birbirlerine geçmiş, örülmüş dallarından başka kapı<br />
yoktu. Yaşlı ent yaklaştıkça ağaçlar dallarını kaldırdılar ve bütün<br />
yapraklan titreyerek hışırdadı. Çünkü bunlar yapraklarını dökmeyen<br />
ağaçlardandı, yaprakları kara ve cilalıydı; alacakaranlıkta panldıyordu.<br />
Bunların gerisinde, sanki bir tepenin yan tarafına oyularak<br />
açılmış geniş bir holün zemini gibi geniş bir düzlük uzanıyordu. Her<br />
iki yanda duvarlar, elli ayak yükseliyordu ve her duvar boyunca, içeri<br />
doğru ilerledikçe yükseklikleri artan bir dizi ağaç sıralanmıştı.<br />
Uç taraftaki taştan duvar dimdikti ama dip kısmı kemer şeklinde<br />
tavanlı, alçak bir bölüm oluşturacak şekilde oyulmuştu: Burası, iç kısımdaki<br />
bütün zemini ortada sadece geniş ve açık bir patika bırakarak<br />
gölgeleyen ağaçlar hariç, holün tek çatışıydı. Küçük bir dere yukarıdaki<br />
pınarlardan kaçmış, ana sudan ayrılarak duvarın dik yüzünden<br />
aşağıya damlıyor, üzeri kemerli bölümün önünde ince bir perde gibi<br />
gümüşsü damlalarla dökülüyordu. Su tekrar, ağaçlar arasında yerde<br />
bulunan taş bir havuz içinde toplanıyor, sonra açık patikanın yanından<br />
orman içindeki yolculuğunda Entsuyu'na katılmak üzere dökülerek<br />
akıyordu.<br />
"Hm! îşte vasıl olduk!" dedi Ağaçsakal, uzun süren sessizliği bozarak.<br />
"Sizi takriben yetmiş bin ent adımı getirdim lâkin bu sizin<br />
memleketinizde hangi ölçüye takabül eder bilemem. Her neyse, Son<br />
Dağ'ın köklerinin yakınındayız artık. Bu yerin isminin bir kısmı Kaynakkonağı<br />
olabilir, eğer sizin dilinize tercüme edecek olursak. Burayı<br />
seviyorum. Bu gece burada kalacağız." Onlan ağaç dizilerinin*arasındaki<br />
çimenlerin üzerine bıraktı; hobbitler onu büyük kemere doğru izlediler.<br />
O zaman, Ağaçsakal yürürken dizlerinin hemen hemen hiç<br />
bükülmediğini, bacaklarının iri adımlar halinde açıldığını fark ettiler.<br />
Yere önce kocaman ayak parmaklanyla (gerçekten de büyük, geniş<br />
parmaklardı bunlar) basıyordu.