You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
42<br />
İK İ KULE<br />
ROHAN SÜVARİLERİ<br />
43<br />
Gömer yedek atların yabancılara ödünç verileceğini söylediğinde<br />
adamları arasında büyük bir merak ve bir sürü kara, kuşkulu bakış yayıldı;<br />
fakat sadece Eothain açık açık konuşmaya cesaret etti.<br />
"Dediğin, Gondor soyundan geldiğini savunan bu bey için tamam<br />
olabilir," dedi, "ama kim Yurt atlarının birinin bir cüceye verildiğini<br />
duymuş?"<br />
"Kimse," dedi Gimli. "Ve üzülme: Kimse de böyle bir şey duymayacak,<br />
ister gözün kalarak ver ister seve seve, ben böyle büyük bir<br />
hayvanın sırtına oturmaktansa yürümeyi tercih ederim zaten."<br />
"Fakat şimdi binmen gerek, yoksa bizi yavaşlatırsın," dedi Aragorn.<br />
"Gel, benim arkama bin Gimli dostum," dedi Legolas. "O zaman<br />
her şey yoluna girer; ne bir at ödünç almış olursun, ne de bir at yüzünden<br />
rahatsız olursun."<br />
Koyu gri, iri bir at getirdiler Aragorn'a; Aragom ata bindi. "Külteri'dir<br />
adı," dedî korner. "Umanm seni iyi ve eski sahibi Gârulf tan daha<br />
iyi bir kadere taşır!"<br />
Daha küçük ve hafif ama yerinde durmayan, ateşli bir at getirildi<br />
Legolas'a. Adı Tiz idi. Fakat Legolas onlardan eyer ile dizginleri çıkarmalarını<br />
istedi. "Bunlara ihtiyacım yok," dedi ve rahatça sıçradı<br />
atın üzerine; Tiz'in onun altında terbiyeli ve yumuşakbaşlı olmasına<br />
ve sadece söylenen tek bir sözcükle oraya buraya gitmesine şaşakaldılar:<br />
Elflerin bütün iyi hayvanlarla ilişkisi böyle olurdu. Gimli arkadaşının<br />
arkasına tırmanmış, ona sıkı sıkı yapışmıştı; Sam Gamgee'nin kayıkta<br />
olduğundan daha rahat sayılmazdı.<br />
"Hoşçakalın; aradığınızı bulaşınız!" diye seslendi Gömer. "Elinizden<br />
geldiğince tez dönün; umanm bundan sonra kılıçlarımız birlikte<br />
parlar!"<br />
"Geleceğim," dedi Aragorn.<br />
"Ben de geleceğim," dedi Gimli. "Galadriel Hanım meselesi hâlâ<br />
aramızda halledilmedi. Daha size kibar konuşmasını öğreteceğim."<br />
"Göreceğiz," dedi Eomer. "Öyle garip şeylerle karşılaştım ki, bir<br />
cüce baltasının sevgi dolu darbeleri altında zarif bir hanıma hoş söz<br />
söylemeyi öğrenmek beni pek şaşırtmayacak. Hoşça kalın!"<br />
Böylece ayrıldılar. Çok tezdi Rohan'ın atları. Kısa bir süre sonra<br />
Gimli geriye baktığında, Eomer'in grubu küçülmüş ve uzaklaşmıştı'<br />
bile. Aragorn arkasına bakmadı: Yollarında hızla giderken o, başını<br />
Külferi'nin boynuna kadar eğmiş, izlere bakıyordu. Çok geçmeden<br />
Entsuyu'nun sınırına vardılar ve orada Eomer'in sözünü ettiği, Bozkır'dan<br />
çıkarak Doğu'dan gelen diğer izlere rast geldiler.<br />
Aragorn attan inerek toprağı inceledi, sonra tekrar atına atladı, izlerin<br />
bir tarafında kalıp üzerlerinden geçmemeye gayret göstererek biraz<br />
doğuya doğru ilerledi. Sonra tekrar attan inip toprağı inceledi ve<br />
yayan olarak bir ileri, bir geri gitti.<br />
"Keşfedecek çok az şey var," dedi geri döndüğünde. "Ana yol geri<br />
dönen atlıların buradan geçmesiyle iyice karışmış; dışarı giden izleri<br />
nehre daha yakın bir yerde olmalı. Fakat doğuya giden bu iz taze ve<br />
belirgin. Ters yöne, Anduin'e doğru geri giden ayak izi yok. Artık daha<br />
yavaş gitmeli ve ana yoldan, ister o yana olsun ister bu yana, ayak<br />
izlerinin ayrılıp ayrılmadığını görmeliyiz. Orklar bu noktadan sonra<br />
izlendiklerini fark etmiş olmalılar, yakalanmadan önce tutsaklarını<br />
kaçırmak için bir girişimde bulunmuş olabilirler."<br />
Onlar atlarını sürdükçe gün kararmıştı. Bozkır'ın üzerine kül renkli<br />
alçak bulutlar geldi. Güneşi bir sis örttü. Fangorn'un ağaçlarla örtülü<br />
yamaçları giderek yakınlarında beliriyor, güneş batıya gittikçe yavaş<br />
yavaş karanyorlardı. Sağa veya sola ayrılan bir ize rastlamadılar ama<br />
orada burada, arkalarına veya boyunlarına gri tüylü oklar saplanmış,<br />
kaçarken düşmüş tek tuk orka rast geldiler.<br />
Sonunda akşam ışığı solarken ormanın kıyısına vardılar ve ilk<br />
ağaçların arasındaki bir açıklıkta büyük bir ateşin kalıntılarını buldular:<br />
Küller hâlâ sıcaktı ve tütüyordu. Küllerin yanında koca bir zırh,<br />
miğfer, yarılmış kalkan, kırılmış kılıç, yay, kargı ve başka savaş aletleri<br />
yığını vardı. Tam ortada bir kazığa koca bir gulyabani kellesi geçirilmişti;<br />
parçalanmış miğferindeki beyaz nişan hâlâ görülebiliyordu.<br />
Biraz ileride, dereden pek uzakta olmayan, derenin ormanın kenarından<br />
akıp geldiği bir yerde bir tümsek vardı. Yeni yığılmıştı: Yeni kesilmiş<br />
otlarla kaplanmış taze toprak: Bunun etrafına on beş mızrak dikilmişti.<br />
Aragorn ile yol arkadaşları savaş alanının etrafını araştırdılar fakat<br />
gitgide ışık soldu, kısa bir süre sonra loş ve puslu akşam çöktü. Gece<br />
indiğinde Merry ile Pippin'e ait bir ize rastlayamamışlardı.<br />
"Artık başka bir şey yapamayız," dedi Gimli üzüntüyle. "Tol Brandir'e<br />
geldiğimizden beri bir sürü bilmeceyle karşılaştık fakat en zor<br />
olanı bu. Hobbitlerin yanmış kemikleri artık orklannkiyle karışmış di-