25.04.2017 Views

J.R.R. Tolkien - Yüzüklerin Efendisi - İki Kule

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tKl KULE<br />

248<br />

şimdi ne yapmamız gerektiğini düşünmek lazım. Çok yakında<br />

gece çökmüş olacak. Yıldızlar ve ay ne kadar da güzel!"<br />

"içimizi ısıtıyorlar, öyle değil mi?" dedi Sam yukan bakarak. "Bir<br />

şekilde elfçe bir halleri var. Ay da büyümeye başladı. Bu bulutlu havada<br />

bir iki gecedir göremiyorduk onu. Hayli ışık vermeye başladı."<br />

"Evet," dedi Frodo; "ama birkaç gün daha dolunay olmaz. Bataklıklardan,<br />

yanm ayda geçmeyi deneyeceğimizi zannetmiyorum."<br />

Gecenin ilk gölgeleri altında yolculuklarının ikinci safhasına başladılar.<br />

Bir süre sonra Sam geriye dönerek, geldikleri yola bakti. Dere<br />

yatağının ağzı, loş uçurumda kara bir çentik gibi duruyordu, "ipin yanımızda<br />

olduğuna çok memnunum," dedi. "O yol kesen eşkıyaya ufacık<br />

bir bilmece bırakmışızdır herhalde, isterse o mundar şıpıdık ayaklarını taş<br />

çıkıntılarında bir denesin bakalım!"<br />

Yollarım, yağan sağnak yağmur ile kayganlaşmış, yuvarlanmış<br />

kaya ve sert taş yığını arasından bularak, uçurumun eteklerinden<br />

uzaklaştılar. Zemin hâlâ dik bir biçimde alçalıyordu. Ayaklarının dibinde<br />

kapkara açıları kocaman bir yanğa geldiklerinde daha pek ilerlememişlerdi.<br />

Yarık çok geniş değildi, ama bu alacakaranlıkta da üzerinden<br />

atlanamazdı. Yangın derinliklerinde bir suyun köpüre köpüre<br />

aktığını duyar gibi oldular. Yarık sollarında, geriye dağlara, kuzeye<br />

doğru kıvrılıp gidiyor ve bu yönde yollarım engelliyordu, en azından<br />

karanlıkta.<br />

"Uçurum boyunca güneye doğru bir yol denesek daha iyi," dedi<br />

Sam. "Orada kuytu bir köşe, mağara veya o tür bir şeyler bulabiliriz."<br />

"Herhalde," dedi Frodo. "Vakit kaybettiğimiz için üzülüyorum,<br />

ama çok yorgunum, bu gece daha fazla kayalar arasında debelenebileceğim!<br />

zannetmiyorum. Keşke önümüzde açık seçik bir yol olsaydı: O<br />

zaman bacaklarım el verdiğince giderdim."<br />

*,<br />

Emyn Muü'in yıkık dökük eteklerinde yollarının daha kolay olma- j<br />

dığını gördüler. Aynca Sam de içine sığınabilecekleri kuytu bir yer"<br />

veya oyuk bulamadı: Artık yalnızca yeniden yükselmeye başlayan ve,<br />

geriye gittikçe daha dik ve sarp olan, üzerinde uçurumun asık bir yüzle<br />

yükseldiği çıplak taşlı yamaçlar vardı. Sonunda, yorgunluktan bitmiş bir<br />

halde, uçurumun tam dibinde yatan, devrik bir kayanın korunaklı<br />

yanında kendilerini yere bıraktılar. Orada bir süre, uzaklaştırmak için<br />

ne yaparlarsa yapsınlar sonunda uyku üzerlerine çökerken,,<br />

i<br />

SMEAGOL'ÜN EHLÎLEŞTİRİLMESİ<br />

249<br />

soğuk taşlı gecede birbirlerine mahzun mahzun sokularak<br />

oturdular. Ay artık tüm belirginliğiyle tepeye tırmanmıştı, ince beyaz<br />

ışığı kayaların yüzünü aydınlatıyor, uçurumun soğuk, çatık kaşlı<br />

duvarlarını boyuyor, bütün o engin, muazzam karanlığı, kara gölgelerle<br />

parçalayan Urpertili, soluk bir griye çeviriyordu.<br />

"Eh!" dedi Frodo ayağa kalkıp pelerinine daha sıkı sarınarak. "Sen<br />

biraz uyu Sam; benim battaniyemi de al. Beri bir süre nöbet tutup bir<br />

aşağı bir yukan yürüyeceğim." Aniden dikildi; eğilerek Sam'in kolunu<br />

yakaladı. "O da ne?" diye fısıldadı. "Şuraya, uçuruma bak!"<br />

Sam baktı ve dişleri arasından sert bir nefes verdi. "Ssss!" dedi.<br />

"işte o. Bu o Gollüm! Yılanlar ve engerekler adına! Ben de aşağıya<br />

inince onu şaşırttığımızı düşünmüştüm! Şuna bir bak! Duvara tırmanan<br />

iğrenç bir örümceğe benziyor."<br />

Soluk ay ışığında dimdik ve neredeyse pürüzsüz gibi görünen uçurumun<br />

yüzünden aşağıya, incecik kollan ve bacaklan açılmış küçük<br />

siyah bir şekil iniyordu. Belki yumuşak, yapışkan elleriyle ayak parmaklan<br />

hiçbir hobbitin görüp kullanamadığı çatlaklar ve delikler buluyordu,<br />

ama bir yandan da sinsi, kocaman bir örümcek misali, el ve<br />

ayaklannın yapışkan yumuşak tabanlanyla yapışarak vuruyormuş gibi<br />

görünüyordu. Üstelik baş aşağıya iniyordu, sanki yolunu koklaya<br />

koklaya buluyormuş gibi Arada bir başını yavaş yavaş kaldırarak derisi<br />

kemiğine yapışmış uzun boynu üzerinde tamamen arkaya çeviriyordu;<br />

hobbitlerin gözüne iki minik, solgun ışık takıldı, ay ışığında bir an için<br />

açılıp sonra çabucak yeniden kapanan gözler.<br />

"Sence bizi görüyor mu?" dedi Sam.<br />

"Bilmiyorum," dedi Frodo sessizce, "ama zannetmiyorum. Dost<br />

gözlerin bile bu elf işi pelerinleri görmesi çok zor Gölgede olunca ben<br />

bile seni birkaç adım ötedeyken göremiyorum. Aynca onun ne güneşi,<br />

ne de ayı sevmediğini duymuştum."<br />

"O halde neden tam buradan aşağıya iniyor?" diye sordu Sam.<br />

"Yavaş Sam!" dedi Frodo. "Belki de kokumuzu alabiliyordun Ay-.<br />

nca cifler kadar keskin kulaklan var sanırım. Galiba şu anda bir şey<br />

duydu; büyük bir ihtimalle seslerimizi. Orada epey bir bağnşıp çağnşmıştık;<br />

aynca bir dakika öncesine kadar çok yüksek sesle konuşuyorduk."<br />

"Her neyse, ondan bıküm artık," dedi Sam. "Benim kaldıramayacağım<br />

kadar sık çıkmaya başladı karşıma; ona söyleyeceğim bir iki la-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!