03.07.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE HAZİRAN 2017 SAYISI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Karşılığında hizmet almak için hem vergi<br />

alacaksın hem de bir sürü harç...<br />

Maliyenin, belediyelerin avuç içi kadar<br />

arazilerin kiralanması karşılığında<br />

aldıkları para miktarları utanç verecek<br />

boyuttadır. Neymiş efendim, adamlar<br />

para kazanıyormuş! Tabii kazanacaklar,<br />

kazansınlar ki vergi versinler, yeni<br />

yatırımlar yapsınlar, yeni istihdam<br />

yaratsınlar. Ama eski, köhne devletçi<br />

anlayış bürokrasiye öyle yerleşmiş ki,<br />

anlatmakla bitmez.<br />

“Ankara’nın turizmde bütünleşmiş bir<br />

politikası yok”<br />

Bunlara ilave olarak Ankara’da<br />

Bakanlıkların bir arada bir Hükümet olarak<br />

turizm konusunda bir bütünleşmiş politikası<br />

yok. Yani herkes Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

dışında turizmden bir şey kapma ya da<br />

turizme bir yükümlülük getirme peşinde.<br />

Tarım Gıda ayrı bir şey getiriyor, Sağlık<br />

ayrı bir şey getiriyor, İçişleri ayrı bir şey<br />

getiriyor. İçişleri tamam teröre karşı<br />

mücadele edecek ama “Gelen yolcunun<br />

adını bir saat geç verirsen şu kadar cezası<br />

olur” demek niye? Gelen sakıncalı ise zaten<br />

otele gelmez!<br />

Turizm bir sürü sektörün, başta kamu<br />

(devlet ve belediyeler) sırtına sülük gibi<br />

yapışıp kan yetine parasını emilen bir<br />

sektöre dönüştü. Ben Ankara’dan bir tek<br />

yetkilinin Taksim’deki otelleri gezdiğini<br />

sanmıyorum. Gittiğim zaman üzüldüm.<br />

Resmen otel kapısına zincir asılmış,<br />

kapatılmış. Bol bol konuşuyoruz… Halbuki<br />

uygulamaya gidildiği takdirde bu kriz<br />

kesinlikle aşılır. Şimdi hiç kimse oturduğu<br />

yerden senin malını satın almaz. Sen<br />

malının tanıtımını yapacaksın. Sürekli<br />

hatırlatacaksın. Karşı tarafın senin malını<br />

tanıması da yetmez. Hatırlaması gerekir.<br />

“İslam ülkelerini Türkiye’ye getirmek için<br />

bir programımız yok”<br />

Baktığımızda çok geniş ve yalnız Araplardan<br />

oluşmayan, Türklere sıcak ve yakın bir<br />

İslam dünyası var. Bu İslam dünyasının<br />

Türkiye’ye yönelik çok ciddi bir ilgisi var,<br />

Türkiye’ye geldikleri zaman kendilerini<br />

hem yabancı hissetmiyorlar. Endonezya,<br />

Malezya, Pakistan, Hindistan, Afganistan,<br />

İran ve bütün Türki Cumhuriyetlerden ve<br />

Balkanlar’dan oluşan bir dünya. Magreb<br />

ülkelerini katmıyorum, onlar Fransa’ya<br />

gidiyorlar. Peki bizim bu ülkelere yönelik<br />

onları ülkemize getirmek için özel bir<br />

programımız var mı, o da yok. Ben her<br />

defasında bunları söylüyorum, sektörden<br />

bir Allahın kulu da “Bülent Bey’in bu<br />

söyledikleri önemli, bir araya gelelim,<br />

bunları rapor yapıp Bakanlıkla görüşelim”<br />

dediği yok. Ben kendime pay çıkarmak<br />

için söylemiyorum. Benim gibi bu sektöre<br />

katkıda bulunabilecek çok sayıda insan<br />

var. Hindistan’da 200 milyon müslüman<br />

yaşadığını ve bunun en az 20 milyonunun<br />

önemli gelir sahibi olduğunu ve diğer<br />

ülkelerdeki benzer durumlarla birlikte<br />

İran’dan Endonezya’ya kadar yılda 20-<br />

25 bin dolar düzeyinde 100 milyonluk bir<br />

müslüman kütle olduğunu görüp neden<br />

buralara yönelmiyoruz?<br />

“Uzağa gittikçe alınan vergiler azalsın”<br />

THY’yi ele alalım, şu anda uçak biletlerinin<br />

üçte biri vergi. Ben diyorum ki, devlet<br />

THY’yi korumak için uçak biletindeki vergiyi<br />

mesafe arttıkça azaltsın. Yani Yunanistan’a<br />

gitmek için ödediğiniz 200 dolardaki vergi<br />

çok önemli olmayabilir ama Jakarta’ya<br />

giderken 250-300 dolara çıkan vergi payı<br />

azaltılmalı. Uçak başına para verme yerine<br />

uzağa gittikçe alınan vergiler azaltılması<br />

çok daha teşvik edicidir.<br />

“Rusya’dan üç milyon turist geleceğine<br />

İran’dan bir milyon gelsin yeter”<br />

İran bizim için en öncelikli pazar olmalıdır.<br />

Bir İranlı turist, bir Rus turistin harcadığının<br />

en az 3 mislini harcamaktadır. Nedeni ise<br />

basittir; İran’da yaşayamadığı Batı tarzı<br />

tatili burada yaşayabilmektedir. Bu tatilinde<br />

tadını çıkarmak için parasını kendi keyfine<br />

için bol bol harcar. Oysa Rus turistin<br />

böyle bir kaygısı ya da ihtiyacı yoktur. O<br />

en az masrafla tatil yapmaya gelir. Genel<br />

olarak söyleyeyim, Arap ülkeleri dahil,<br />

Doğu’dan gelen turist Avrupalı turistin<br />

en az üç mislini bırakıyor. Rusya’dan üç<br />

milyon turist geleceğine İran’dan bir milyon<br />

gelsin yeter. 500 bin gelsin de yeter. İranlı<br />

turistin ilginç bir yönü vardır. Gelirken en<br />

ucuz bilete bakıyor. Ama geldiği zamanda<br />

10 bin dolar harcayabiliyor. Bugün İran’la<br />

siyasi sıkıntılar varsa da hepsi rahat aşılır.<br />

Ben kendi başıma aşabileceğimi gördüm.<br />

Bir de şu var, İran’a kalkıp “Bana turist<br />

gönder” dersek bu oranın çıkarına uygun<br />

olmaz, yalnız benim çıkarıma olur. Ama<br />

biz de “İran’a senede 200-300 bin turist<br />

getireceğiz” dersem bu olur. ETS İran<br />

ile pazarlık yapabilir. Avrupa’ya turist<br />

gönderiyoruz. Avrupa’ya giden turist için<br />

harcadığımız paraya yazık.<br />

“Turizm sektörü örgütlense Ankara’ya<br />

talep etmez, talimat verir”<br />

Turizmciler için hep ağlıyor gibi bir<br />

izlenim söz konusu. Siz katılıyor musunuz<br />

bu düşünceye?<br />

Daha da ağlayacaklar. Hatta 2020’ye kadar<br />

ağlarlar. Çünkü sektörde irade yok. Devlette<br />

kendileri lehine bir irade görmeleri için<br />

kendilerinin önce ortaya bir irade koymaları<br />

lazım. Devlete gidip ağlıyorlar, o kadar.<br />

Koskoca sektör 500-600 milyon dolara otel<br />

yapıyor, Bir başkasını 250 milyon dolara<br />

satın alıp, üstüne bir o kadar para harcıyor.<br />

Sonra bu sektör devlete gidiyor, “Battım ben<br />

ne yapayım?” diyor! Bunun bir inandırıcılığı<br />

olur mu? Peki ihracatçı niye ağlamıyor?<br />

Onlar kendi söküğünü dikiyor da turizmci<br />

niye dikmiyor? Çünkü ihracatçı örgütlendi.<br />

Turizm sektörü örgütlenmiyor. Sektör<br />

örgütlense Ankara’ya talep etmez, talimat<br />

verir. Eskiden beri “Turizm Bakanlığı ricacı<br />

değil, icraatçı olsun.” Hayır efendim, sektör<br />

icraatçı olsun! Fransa’nın, Almanya’nın,<br />

Amerika’nın Turizm Bakanlıkları mı var?<br />

Gastronomiyi Fransa’da Bakanlık mı<br />

düzenliyor? Nerede bizim şirketlerimiz?<br />

Yani şimdi Doğuş Grubu yiyecek içecek<br />

sektörüne girdi, Doğuş Grubu’nda da bir<br />

sürü otomobil markası da var. Michelin gibi<br />

bir araba lastiği üreticisi dünya çapında<br />

gastronomi denetimleri, derecelendirmeleri<br />

yapıyor. Doğuş neden yapamasın? Nerede<br />

bizim firmalarımız? Hala milyar TL ye para<br />

demeyen firmalar, kişiler “Ankara şunu<br />

yapsın Ankara bunu yapsın” derdindeler.<br />

Ankara da bıktı, ne yapsın?<br />

Bu koşullarda turizmin gidişatını,<br />

yarınını nasıl görüyorsunuz? Son olarak<br />

değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyim?<br />

Bir olumsuzluk olmadığı takdirde en<br />

erken 2020’de turizmde bir toparlanma<br />

bekliyorum.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!