03.07.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE HAZİRAN 2017 SAYISI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

etmemiş bir şoföre emanet edip, ayda bir<br />

defa dahi koltukları silinmemiş, en ufak-en<br />

çürük arabaların içine sokup adeta korku<br />

filmlerindeki sahneleri bizzat yaşatıyoruz.<br />

Sultanahmet, Taksim’e gidecek turisti,<br />

TEM üzerinden götüreni şikayet edecek<br />

merci yok. Hep kitle turizmi. Neden? Çünkü<br />

kent kültürü gerektiren belirttiğim ve<br />

belirtmediğim daha çok husus eksik.<br />

İlk adımları başarıyla atılan süreç gelişen<br />

dönemde iyi yönetilemedi mi demek<br />

istiyorsunuz?<br />

Gelişmeler başarılı bir şekilde devam<br />

etti ama süreçte bir yenilik olmadı. Yani<br />

aynı model arabanın imalatının devam<br />

etmesi gibi. Şimdi Türkiye’de 1970’lerde<br />

imal edilen Renault ve Tofaşlar vardı.<br />

Bunlar 2000’li yıllara kadar aynen devam<br />

etti. Yeni teknolojik arabalar ise pazara<br />

daha sonra girmeye başladı. Maalesef<br />

turizmde teknolojimizi geliştiremedik.<br />

Hep aynı şeyler, birbirini taklit eden<br />

oteller, etkinlikler… Ne yazık ki ülkemize<br />

gelebilecek turistin, gelmeyen turistin<br />

hangi sebeplerle gelmediğini araştırıp,<br />

ziyaretlerini sağlayacak hiçbir çaba içine<br />

girmedik.<br />

Bunun sizce açıklaması ne olabilir?<br />

Kolaycılık diyorum ben. O da şuradan<br />

geliyor, Türk turizmcisi malını satmadı<br />

hiçbir zaman. Dışarıdaki tur operatörleri<br />

geldiler, satın aldılar. Sen oteli yapıyordun,<br />

“ben şu kadar fiyata kiralayacağım” diye<br />

kapıda bekleyen birisi vardı hep. Yurt<br />

dışında acente kurmaya, ufak da olsa<br />

tur operatörlüğüne soyunanlar oldu, bir<br />

iki istisna dışında, kalıcı ve sürekli bir<br />

yapı oluşamadı. Dolayısıyla ülkemize<br />

Batı’nın tur operatörleri hakim oldular.<br />

Bu da bizimkilerin işine geliyordu, hiçbir<br />

gayret ve para sarf etmeden otelleri<br />

doluyordu. Ne zamanki kriz Batı’nın el ayak<br />

çekmesiyle başladı şaşırıp kaldılar. Turizm<br />

sektöründekiler sanayide olduğu gibi<br />

ürünlerini dünyanın dört bir tarafına satmak<br />

çabasına girmediler. Almanya, Rusya<br />

gibi bir iki büyük pazarın esiri olduklarını<br />

düşünmediler. Oysa iyi bir iş adamı, varlığını<br />

bir iki büyük müşteriye bağlamaz, pazarınımüşteri<br />

sayısını arttırmak için uğraşır. Bir<br />

banka için yüz tane milyarlık müşteri yerine<br />

on bin tane on bin liralık müşteri portföyü<br />

çok daha az risklidir. Turizm sektörü bu<br />

kuralların dışında yaşadı.<br />

“Türkiye’deki acentalar geleni ağırlıyor,<br />

ortada başka bir şey yok”<br />

Türkiye’nin en büyük acentalarına bakın,<br />

başta ETS mesela, gazetelere bakıyorsunuz,<br />

dışarıdan Turist getirmek yerine çarşaf<br />

çarşaf ilanlarla yurt dışına gidecek turisti<br />

pazarlıyor. Yurt dışı ilanları çok olunca<br />

gazetelerde ki Seyahat ekleri de, ilan<br />

verenlerin talepleri doğrultusunda hep yurt<br />

dışına dair bilgiler röportajlar içeriyor.<br />

Türkiye’deki acentalar yurt dışından<br />

turist getiren acentalar değil, yurt<br />

dışına turist gönderenler. Ya da yurt<br />

dışındaki acentaların tur operatörlerinin<br />

gönderdiklerini burada ağırlayanlar. Geleni<br />

ağırlıyor, ortada başka bir şey yok.<br />

Setur da dahil olmak üzere Türkiye’ye<br />

turist getirmek için dışarıda çaba gösteren,<br />

doğru dürüst sermayesi olan kaç tane<br />

acenta var? Ya da yurt dışında Türkiye’ye<br />

turist getirmek için, Türk sermayeli ne<br />

kadar acentamız var? Ben yurt dışında<br />

Türkiye kökenli toplam 100 tane acenta<br />

olduğunu sanmıyorum? İkisi Fransa’da,<br />

beşi Almanya’da, 10 tanesi Rusya da, 3<br />

tanesi İngiltere’de bir acente zincirine sahip<br />

şirketimiz var mı? Bir iki tane teşebbüs oldu<br />

ama devam etmedi. Türk otel sahipleri,<br />

işletmecileri bu konuda hiçbir tedbir<br />

almadılar. 600 milyon dolara Antalya’da<br />

yapılan tatil köyü ve otel var. Bugünün<br />

parasıyla yapılamaya kalksa 700-800 milyon<br />

dolar eder. Otel harika ama yüzde 100<br />

dolu mu? Hayır! Oysa muazzam paralar<br />

harcandı. Biz verelim bir araya gelip kendi<br />

çıkarlarımız için müşterimizi kendimiz<br />

bulalım, ya da bu alanda var olan ciddi<br />

acentelere destek getirelim gayreti içinde<br />

de değiller. Varsa yoksa Ankara’nın ağzının<br />

içine bakıp, ağlayıp aman yardım et, teşvik<br />

ver, ucuz uçak sağla… Vesaire…<br />

“Bir krizde hemen çöktük, çuvalladık”<br />

İşte ben bu noktada her konuşmamda<br />

Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni örnek<br />

veriyorum. Bakıyorsunuz turizmde bir<br />

krizde hemen çöktük, çuvalladık. Ne<br />

hükümet ne de sektör olarak kapsamlı<br />

bir politika ve uygulama geliştiremedik.<br />

Ama ihracatımıza baktığımızda Mısır<br />

pazarını kaybettik, İran, Suriye, Irak’ı<br />

kaybettik. Bir süre Rus pazarını kaybettik.<br />

Avrupa’da ekonomik krizden dolayı Avrupa<br />

yavaşladı. Ama ihracat hızını kaybettiyse<br />

de bazı aylar hariç hiç gerilemedi. Neden?<br />

Çünkü ihracatçı ilk günden beri kendi<br />

malını satmak için dünyada gitmedik yer<br />

bırakmadı. Malını satmak için karış karış<br />

dünyayı dolaştı, kendi pazarlarını yarattı.<br />

Daha sonra da bir araya gelip Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi’ni kurdu. Bununla<br />

beraber ihracatı geliştirecek kurumların<br />

ortaya çıkmasında Bakanlığı teşvik etti.<br />

Bakanlık da bu karşılıklı ilişkiyi görünce<br />

TURQUALITY yaratıldı, onun arkasından<br />

markalar oluşturuldu. KOSGEB’in dışarıya<br />

yönelik destekleri çıktı ve bugün kim ne<br />

derse desin ihracat krizden en az etkilenen<br />

sektörlerin başında geliyor. Türkiye’de şu<br />

an turizm sektörü malını satacak bir yapıya<br />

sahip değil. Ancak gelip alan olursa malını<br />

veriyor.<br />

“Turizmde ‘tek çatı’ya sahip olmayı<br />

maalesef Odalar Birliği önledi”<br />

Bu tespitleriniz için bir çözüm öneriniz de<br />

vardır elbette. Sektörün, İhracatçıları örnek<br />

alıp, TOBB’un anlaşılmaz ihtirasına gem<br />

vurup, tek çatı altında toplanması lazım.<br />

Bugün 30 bine yakın çeşitte ürün ihraç<br />

edebiliyorsak bunu Turizm de olan<br />

insanların kardeşleri olan diğer Türk<br />

işadamları yapabildiyse, aynı beceriye-azim<br />

ve iradeye sahip turizm sektörünü oluşturan<br />

iş adamlarımız da yapabilir. Aslında tek<br />

çatı altına toplanma girişimi yıllar önce<br />

oldu. Başaran Ulusoy Bey öncülüğünü yaptı<br />

ama maalesef Odalar Birliği son derece<br />

tekelci, son derece şarkiyatçı, son derece<br />

şahsi ve keyfi anlayışından ötürü yasanın<br />

çıkmasını önledi. Odalar Birliği Başkanlığı<br />

kendi süresini üçüncü defa uzatmak için<br />

Anayasa Mahkemesi’ne dahi tesir etti<br />

ama turizm sektörünün yapılaşması için<br />

“Hayır efendim ayrı bir şey olmasın, benim<br />

bünyemde olsun” şeklinde bir yanlışa<br />

yöneldi. Yanlıştan dönmek erdemdir.<br />

TOBB bu erdemi gösterecek basirettedir.<br />

Tenkit ayrı, yiğidin hakkını yiğide vermek<br />

ayrı bir şeydir. Yerli otomobil imalatına<br />

talip olan TOBB’un turizme çok ciddi<br />

katkıda bulunma potansiyeli vardır. Bu<br />

potansiyeli harekete geçirtmek gerekir.<br />

Bugün turizm sektörünün bir sorunu<br />

da, hemen hemen bütün Bakanlıkların,<br />

Belediyelerin, Odalar’ın turizm sektörü<br />

dışında ki herkesin, bu sektörün sırtına<br />

kene gibi yapışmış olmalarıdır. Oteller<br />

müşterileri için önemli bir alış yapıyorlar<br />

değil mi? Efendim bu tüccar alımı mıymış,<br />

bunun için ayrıca ticaret odalarına para<br />

ödenmesi gerekiyormuş, var mı böyle bir<br />

mantık? Yani bir maldan 10 kilo alırsanız bir<br />

şey yok, 100 kilo alırsanız Ticaret Odasına<br />

bir ücret ödeyeceksiniz. Dünyanın hiçbir<br />

yerinde böyle bir mantık yok. Bu mantık<br />

tekelci, başkasını sömürmek anlayışlı.<br />

Otel olarak belediyelere her ay yüklü çöp<br />

ve çevre parası ödüyorsunuz, vergilerinizi<br />

veriyorsunuz, Çevre Bakanlığı kalkıp işsiz<br />

çevre mühendislerine iş kapısı açmak<br />

için, 10 odalı otel dahil, yılda on binlerce<br />

lira yük getiren çevre mühendisi veya<br />

şirketini tutma mecburiyetini getiriyor.<br />

Turizm Bakanlığına danışmak nezaketinde<br />

dahi bulunmuyor. Türkiye ne zamandır<br />

Bakanlıklar bazında federal ülke oldur.<br />

Her Bakanlık ayrı telden çalıyor, ortaya<br />

da cümbüş değil, ses gürültüsü çıkıyor.<br />

Kaldı ki, bunlar çevrelerine çok dikkat<br />

eden tesisler, sen söylemesen de senden<br />

daha iyi bakıyorlar. Sen bunu nasıl mecbur<br />

kılarsın? Aldığın vergi karşılığında sen zaten<br />

hizmet vermek zorundasın. İş yeri sağlığı<br />

konusu da aynı haraç alma mantığıyla<br />

yürütülüyor. Hem işveren hem işçi zaten<br />

külliyetli miktarda SGK pirimi ödüyor. İlgili<br />

Bakanlık kalkıyor, “İş yeri sağlığı uzmanı<br />

tutacaksın diyor!” Peki ödenen SGK primleri<br />

ne işe yarıyor, sen Bakanlık olarak hizmet<br />

vermeyeceksen? Vergi ne için verilir?

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!