7. Sayı - turan-sam
7. Sayı - turan-sam
7. Sayı - turan-sam
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TURAN-SAM * YIL: 2010 * CİLT: 2 * SAYI: 7 * YAZ 2010<br />
TURAN STRATEJİK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ DERGİSİ<br />
www.<strong>turan</strong><strong>sam</strong>.org<br />
Bafra’daki köy adlarını oluş<strong>turan</strong> sözcüklerin kökenleri incelendiğinde ortaya çıkacak<br />
olan sonuç, yöreye yerleşen Türkmen kitlelerinin, anayurttan göçle, bu yeni coğrafyaya<br />
getirdikleri kültür öğelerini yansıtmaktaki yeterlilikleri hakkında ciddi fikirler verecektir. 108<br />
köyün adı üzerinde yapılan sınıflandırmaya göre, Bafra köylerinin adlarının %7<strong>7.</strong>7’sinin<br />
Türkçe, %9.2’sinin Arapça ve Farsça başta olmak üzere Doğu uygarlıklarının dillerinden<br />
gelme sözcükler olduğu görülür. Söz konusu köylerin %13.1’inin adı ise Türkçe ve yabancı<br />
kökenli sözcüklerin birleşmesiyle oluşmuş karma sözcüklerdir<br />
‘’Bir ulusun yaşayış biçimi, inançları, gelenekleri, dünya görüşü, çeşitli nitelikleri ve<br />
hatta tarih boyunca bu toplumda meydana gelen çeşitli olaylar hakkında hiçbir bilgimiz<br />
olmasa, yalnızca dilbilim incelemeleriyle, bu dilin söz varlığının, söz hazinesinin derinliğine<br />
inerek bütün bu konularda çok değerli bilgiler ve güvenilir ipuçları elde edinebiliriz.’’ (Aksan,<br />
2009:65) ‘’Bir ülkedeki coğrafya isimlerinin, o ülkede yaşayan halkın milliyetini tayin<br />
hususunda ne kadar sağlam bir delil olduğu da malumdur’’. (Atsız, 1997:52) ‘’Öyleyse şu<br />
tespitlerin isabetli olacağını düşünmek yanlış olmayacaktır.<br />
Görülen o ki Bafra yöresine yerleşen Türkmen kitleleri Orta Asya’da kullanmakta<br />
oldukları Türkçeyi büyük ölçüde bu yeni coğrafyayı adlandırmakta kullanmışlar, yerli halkın<br />
kullandığı Rumcayı neredeyse tümüyle silmişlerdir. Ancak bu dönemde ‘’yeni anavatan<br />
dilimizi daha iki medeniyet dili ile yakından temasa getiriyor: Rumca ve İtalyanca. Ancak<br />
bunlar yazılarını bilmediğimiz bir ayrı, Hıristiyan medeniyeti çevresine ait oldukları için bize<br />
hemen yalnız konuşmadan, kulakla alıntı yolundan teknik kelimeler vermişlerdir.’’<br />
(Banguoğlu, 2007:143) Buna rağmen bunların, Batı Anadolu’dakilere göre daha az yoğun<br />
oldukları ve yerleşim yerlerini adlandırmada pek tutulmadıkları görülür. Yeni coğrafyaya<br />
uyum sağlamak için öğrenilmesi gereken balıkçılık, denizcilik gibi uğraş alanlarının<br />
terimlerini (vire, olta, yakamoz vb.) de öğrenen Türkler, illerini adlandırırken böyle bir<br />
zorunluluk olmadığından daha milli olmuşlardır denilebilir. Burada Bafra yöresine gelen<br />
Türklerin kendi kültürlerini yoğun bir şekilde yaşadıklarını söylemek mümkündür. Zira<br />
gittikleri coğrafyalarda kendi benliğini yaşatma gücünden yoksun, yerli halk tarafından<br />
eritilmeye maruz kalmış olan toplumlar düşünüldüğünde, yeni yurtlarda eski kültürü<br />
yaşatmanın önemi anlaşılmış olur. Bu noktada Bafra yöresine yerleşen Türklerin kültürlerinin<br />
en önemli öğelerinden olan dillerine karşı tutumlarının açıkça görülmesi, tarihi seyir içindeki<br />
konumlarını göstermede de önemli bir yardımcı olacaktır.<br />
Yine, Bafra köy adlarının %6’lık bir kısmının Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerden<br />
oluştuğu bulgusu, anayurttan göç sırasında yöreye yerleşen Türk kitlelerinin geçirdiği kültürel<br />
değişimin mahiyetini ve boyutunu gösterebilecek niteliktedir. Duruma devir ve saha olarak iki<br />
farklı açıdan bakılabilir. Söz konusu göç yolunun geçtiği sahalar Arap ve Fars kültürlerinin<br />
etkisinin yoğunlukta olduğu İran coğrafyası olduğuna göre, bu yolu kullanarak Bafra’ya<br />
yerleşmiş olan Türkmenlerin geçtikleri sahanın baskın kültürlerinden de kimi unsurları<br />
bünyelerine katarak yeni yurda yerleştikleri görülebilir. Devir açısından bakıldığında söz<br />
konusu olan 11. yüzyılda artık Türkler İslamlaşmış ve dini unsurların alınmasıyla başlayan bir<br />
serüven halinde yeni topraklara yerleşen kitlelerin üzerindeki etkisini göstermiştir. Bu<br />
unsurların kültürün önemli bir parçası olan dile yaptığı etkilerin oranı dönemin edebi<br />
eserlerinden izlenebilmektedir.<br />
Yine Bafra köylerinin adlarının %25’lik kısmı Türkçe kökenli sözcüklerle ve yabancı<br />
dillerden alınma sözcüklerin birlikte kullanıldığı karma sözcüklerle oluşturulduğu<br />
bulgusundan yola çıkarak Türk diline üzerinden geçtikleri coğrafyaların hâkim dillerinin etkisi<br />
gösterilebilir. Karma sözcüklere bakıldığında genellikle birleşmeyle oluşmuş oldukları<br />
görülür. Karma sözcüklerle verilmiş yer adlarının yalnızca yabancı sözcüklerle oluşturulanlara<br />
oranla daha fazla oluşu aslında öz kültürün hükmü altında yabancı kültürün de ne denli öz<br />
kültüre benzetilmeye, bizleştirerek sahiplenilmeye, hazmedilmeye çalışıldığını göstermek<br />
bakımından önemlidir. ‘’Böyle karma sözcüklerin bir kısmı sözlüklerde yerini almıştır da.<br />
Bakış açılarına göre ise karma kelimeler garabet (barbarizm, yadsınlık) veya yenilik<br />
(neolojizm) olarak görülmektedir.’’(Gözütok, 2008:21)<br />
26