TOPLUM VE HASTANE KAYNAKLI İNFEKSİYONLARDAN İZOLE ...

Türkiye’ninde içinde olduğu Güney ve Doğu Avrupa’da aminoglikozid direnci %20-38 gibi
çok yüksek oranlardadır. 49-50
Kinolon direnci ise 2005 yılına kadar Norveç, İsveç ve Estonya’da %5 ‘in altındayken
2007 yılında Estonya dışında hiçbir ülke, bu düşük direnç oranını koruyamamıştır. Aynı
dönemde kinolon direnci Güney Avrupa’da %30 ‘un üzerinde, Türkiye’de ise %53 olarak
bildirilmiştir. Florokinolonların aktivitesindeki bu hızda böyle bir azalma tüm Avrupa için
alarm vermiştir. 49-50
E.coli’ler üçüncü kuşak sefalosporinlere direnci 2007 ‘ye kadar otuzbir Avrupa
ülkesinin onüçünde %5’in altında seyretmiştir.2007 sonrası 23 ülkede belirgin direnç artışı
olmuştur.2007 ‘de Bulgaristan ve Romanya’da direnç oranı %20’nin üzerinde, Türkiye’de ise
%40 olarak bildirilmiştir. Üçüncü kuşak sefalosporinlerde görülen bu direnç toplum ve
hastanelerde GSBL’ lerin hızlı yayılımı sonucudur. 49-50
Son yıllarda dahada önemli olarak E.coli’lerde kombine direnç denen, aynı suşta birden
çok antibiyotik gurubuna direnç gelişmiştir. Kombine aminopenisilin ve florokinolon direnci
%8.6 ve kombine aminopenisilin florokinolon ve aminoglikozid direnci%3.2,dörtlü kombine
direnç 3.kuşak sefalosporin, aminoglikozid, kombine aminopenisilin, florokinolon) Avrupa’da
%2.5 oranında bildirilirken Romanya ve Türkiye’de % 20 nin üstünde saptanmıştır. 49-50
Yukarıdaki sonuçlar Türkiye için alarm verici olmakla birlikte aynı zamanda GSBL
yaygınlığınıda ortaya koymaktadır. GSBL oluşumu için en önemli risk faktörleri arasında,
üçüncü kuşak sefalosporinlerin yaygın kullanımı sayılabilir.
Çalışmamızda GSBL pozitif suşlarda amikasine %9,gentamisine %37 direç saptanmıştır.
Bu sonuçlar EARSS Türkiye sonuçları ile karşılaştırıldığında olumlu bir durumdur. İmipenem
ve meropeneme diğer çalışmalarla uyumlu olarak direnç saptanmazken, florokinolon direnci
%80 olup ampirik tedavide kullanılamayacak kadar yüksektir.
Özellikle hastane infeksiyonları arasında önemli yer alan GSBL üreten gram negatif
bakteriler ile ilgilide çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu tür bakterilere 3. kuşak
sefalosporinler dahil bir çok antibiyotiğin etkili olmaması ve kinolon, trimetoprimsulfametaksazol,
aminoglikozidlere ve son yıllarda da karbapenemlere de giderek artan
oranlarda direnç gelişmesi, yeni antibiyotiklerin GSBL pozitif bakterilere etkinliğinin
araştırılmasını önemli kılmıştır.
49