KUBBEALTIHakan Müminhakmumin@yahoo.grŞiir Samsun’daydı…Yaz bitmek üzere ve takvim yakında sonbahardangün alacak. Ancak havalar hala sıcağın etkisinde vegeceleri uyku girmiyor insanın gözüne… Bu sıcaklardane yapılır? Yazı yazmak istiyorum; sıcak boğuyorkelimeleri. “Sırıl sıklam” terliyorum bilgisayarın karşısında.Bir “klima” taktırsam diyorum hani, ama yazda bitiyor ya!.. Seneye belki. Bıldır da aynı düşüncedeydim;bu sene taktırırım derdim. Olmadı. Elbet birgün taktıracağım bu “serinletme” aletini…İnsan yazın sıcağında ne yapar? Doğal olarak tatileçıkar; yurt içi ya da yurt dışına gider. Ege’nin sıcakikliminden birkaç günlüğüne de olsa uzak kalmayaçalışır. Ancak bizde başka diyarları gezme, görme işipek alışılmış değil. Sebebi ise çoğumuzun tarımla uğraşmasıdır.Yaz mevsimi çiftçinin verim mevsimidir,bereketin anasıdır. İnsanımız sıcağa aldırış etmedengününü tarlasında geçirir.Diyeceksiniz ki, çiftçilerimizin dışındakiler, mesela,öğretmenlerimiz tatil yapmıyorlar mı? Ne yalansöyleyeyim ki, onların da birçoğu yazın tarlada. Maaşaz olunca insan ek iş arıyor kendine. Yani anlayacağınıztütün, pamuk, buğday öğretmenlerimizin “yaşamsimidi” oluyor.Neyse, yazın sıcağından söze başladım, nelere değindim.Ben de öğretmenim, özel eğitimin bir parçasıyım.Bende de tatile çıkma ya da tatile gitme gibibir alışkanlık yok, hani tarla işleriyle uğraşmamamarağmen. Kendimi bildim bileli yaz tatillerinde hep çalışmışımdır.Bu yaz da dershanemizde yaz kurslarınınyoğun olması, bana dinlenme fırsatı vermedi. Ancakitiraf etmeliyim ki, haziran ayında birkaç günlüğüneburalardan ayrıldım; Samsun’a gittim. Samsunlu sanatseverlerindavetine “hayır” diyemedim. Kendimideğil, şiiri düşündüğüm için gittim. Yeni insanlarlatanışmanın güzelliğini daha önce Sapanca’da yaşamıştımve Samsun’da da yaşamalıydım. Sonuçta bir düğüneya da mevlide çağrılmıyordum, “1. UluslararasıSamsun Şiir Günleri”ne çağrılmıştım ve 20 Haziran’dayola çıktım.Edirne’ye kadar arabamla gittim ve oradan da otobüsleİstanbul’a. Aynı gün uçakla Samsun’a vardım.Samsun Çarşamba Havaalanı’ndan, bu şiir etkinliğiiçin görevlendirilmiş bir grup insan beni ve benimleaynı uçaktaki diğer katılımcı birkaç şairi de alıp kalacağımıztesislere götürdüler. Görevli arkadaşların yüzlerindekio nazik tebessüm, gözlerindeki mutlu bir okadar da heyecan dolu bakışlar, inanın beni o an çoketkiledi. Her şeyin ilki bu kadar mı duygu yüklü olur,acaba? Ne bileyim, onlara sormalı.Belediyenin tesislerindeyim. Çok mükemmel birmisafirhane. Etrafı yemyeşil ve birkaç adım ilerideKaradeniz. Odama yerleştim. Saat gece on iki. Yorgunolmama rağmen henüz uykum yok. İçimde birheyecan uykumu kaçırıyor. Dışarıya bahçeye çıktım.Bir grup insan (şair) gecenin o saatinde bir masa etrafındatoplanmış şiir hakkında tartışıyor ve birbirleriyletanışıyorlar. Galiba şiirin uyku vakti yok ve buolsa dedim “sanat” kendi kendime. Gecenin bir vakti,Samsun uykuya dalmış ve onlar şiirin yarınını bu geceyazıyorlar. Ben de yan taraftan bir sandalye çekip onlarınaralarına sokuluverdim. Muhabbet koyu; günümüzTürk şiirinin yeri… Onları dinledikçe heyecanımdaha da artıyor ve şiiri daha iyi anlamaya başladığımıhissettim bir an ve oracıkta hemen bizim şiirlerimizigözden geçiriverdim; bizim şiirlerimiz, şiir mi? Bizkendi içimizde ne tür akımlar oluşturmuşuz. Gününbirinde birileri çıkıp, şiirlerimizi birileri incelerse, BatıTrakya Türk şiirinin çizgisi şudur diyebilecek mi, acaba?Şiirlerimizin edebi değeri kaç okka? Balkanlar’daya da Türk dünyasında yerimiz ne durumda, biliyormuyuz?Hayır, tabii. Şiirin ustalarını dinlerken hep bu sorularacevap aradım ve hala da aramaktayım. Bugüniçin yalnız şunu söyleyebilirim; “Batı Trakya’da şiiryazan herkes kendini geliştirmek zorundadır.” Yani14 <strong>Azınlıkça</strong>
Bugün için yalnız şunusöyleyebilirim; “Batı Trakya’daşiir yazan herkes kendinigeliştirmek zorundadır.”Yani bizler şiirlerimizlehesaplaşmalıyız. İlk tespitimbu yönde.Bakın, Kemal Özerbir şiirinde söyle diyor:…Bir adımda geçebilirim kentin ıssızlığındangöğün, rüzgarın, denizin coşkulu kalabalığına…Şiirimiz hakkında anlatmakistediklerim belki bu iki satırdagizli. Artık, Kemal Özer’inşiirdeki adımınıbizler de atmalıyız...bizler şiirlerimizle hesaplaşmalıyız. İlk tespitim buyönde.Bakın, Kemal Özer bir şiirinde söyle diyor:…Bir adımda geçebilirim kentin ıssızlığındangöğün, rüzgarın, denizin coşkulu kalabalığına…Şiirimiz hakkında anlatmak istediklerim belki buiki satırda gizli. Artık, Kemal Özer’in şiirdeki adımınıbizler de atmalıyız. Neyse muhabbet hala devam ediyor;koyuldukça koyulaşıyor. Ama ben daha fazla oturamayacağım.Yatmalıyım artık, gözlerim kapanıyor.Yarın yoğun bir program bekliyor, şairleri.21 Haziran sabah, kahvaltımızı yaptık. Daha sonra“Şiir ve Şehir” adlı bir panele gittik. Haydar Ergülengerçekten ilginç anılarıyla dinleyicileri etkiledidesem yalan olmaz. Güzel bir paneldi. Hoşuma gitti.Saat dörtte Protokol Yolu’nda “şair-okur buluşması”ile programımız devam etti. Ardından ben gruptanayrıldım ve on yıldır görmediğim üniversiteden arkadaşımYılmaz’la buluştum. Dertleştik onunla, eskilerikurcaladık biraz; Adana’daki öğrencilik günlerimizitazeledik…22 Haziran sabah kahvaltımızı Cibran’da yaptık.Ardından Samsun gezisine çıktık. Üstü açık belediyeotobüsüyle Karadeniz’in o sert rüzgarına göğüs gerdikbir anlamda. Samsun gerçekten mükemmel bir şehirolmuş. On yıl önce geldiğimde böyle değildi. Belli ki,belediye Samsunlular için çalışmış. Samsun BüyükşehirBelediye Başkanı sayın Yusuf Ziya YILMAZ’ıtebrik etmek lazım. İnanın, tam bir Avrupa şehri olmuşSamsun. Hatta diyebilirim ki, Samsun gibi şehirAvrupa’da çok azdır. Gidip görmelisiniz.Bugün şiir etkinliğinin son günü. Şairler şiirleriniokudular. Plaketlerimizi aldık ve bir kokteylle programınkapanışı yapıldı. 23 Haziran Pazartesi günü sabahsaat beşte Samsun’dan ayrıldım. Unutamayacağımüç gün ne çabuk geçti!..Bu güzel etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenherkesi kutlarım. Umarım devamını da getirirler.“Samsun 1. Uluslararası Şiir Günleri” Samsun’a hayırlıolsun… Belki bir gün bizim buralarda da böyleşiir ağırlıklı etkinlikler yapılır da, bizler de bu değerlikardeşlerimizi ağırlarız.*<strong>Azınlıkça</strong> 15