MATRAKÇI NASell - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
MATRAKÇI NASell - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
MATRAKÇI NASell - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ve bütün bunlar, kendilerine ait tarih olup kalm ıştır. Zamanlarında ya şıyan<br />
musannif ve müverrihlerin toplam ış ve yazma§ olduklar ı kitaplar ve tarihler,<br />
zaman geçtikçe zikr olunup, halk, onlardan istifade eder. Bu bak ımdan<br />
peygamberlerin şânı, risaletin tebli ği; bilginlerin ilim ve "ifazet"; sultanların<br />
ise adalet ve 'siyasetdir. Peygamberler, "meratib—i selâse—i sulıCıf—ı<br />
ilâhiyye'ye camilerdür" yani ilâhi sahifelerin üç mertebesini şah ıs,<br />
ında temsil etmişlerdir. "Ülema, meratib-i selâseye vak ıflard ır. Lâkin -lar<br />
tenfiz—i ahkâmda selâtin—i zamaniyye muhtaçlard ır". Onlar, bu bak ımdan<br />
noksandırlar. Diğer taraftan bir padi şah, şer—i filmleri bilir, geçmi ş hükümdarlarm<br />
tarihlerini ö ğrenirse ad ı geçen üç mertebeye ula şmış ve ilâhi nurla<br />
aydınlanmış olur. Böylece o hükümdar, nübüvvet hükümlerine mazhar ve risalet<br />
hallerinin kâ şifi olur. Zira peygamberler risaleti tebli ğ, sultanlar ise<br />
onu infaz (tenfiz—i siyaset) ederler. Bu sebeple El—Sultan ztllullahi fi'l—arz<br />
"Sultan yeryüzünde Allah' ın gölgesidir" denilmiştir. Peygamberlik ve hükümdarlık,<br />
bir parmakta iki yüzük (hatem) gibidir. Peygamberlik nuru olmasa<br />
akıl, sap ıklığın karanh ğında dolaşır, doğru yolu bulamazd ı. "Umür- ı siyaset<br />
ve zuhür—ı adalet olmasa, alemde nizam ve intizam bulunmazd ı". Buna karşılık<br />
eğer kitaplar yaz ılmamış, türlü haberler ve letafet dolu sahifeler telif,<br />
tasnif ve nazm edilmemi ş olsa idi, hükümdarların yapt ıkları işler; unutulup<br />
giderdi. Firdevsi Şah—neime'yi yazmamış Olsaydı, "... nam—ı Dahhak—ı Udyani<br />
ve Efrasiyab— ı Turani seher—i mah şeredeğin gülistan—ı cihanda handan<br />
mı kalurd ı ...". E ğer Nizami, naz ımla nizam vermemi ş olsayd ı, İ sk ender'in<br />
şerefli tac ı gizli kalmış olurdu."....ÇiM hikmeti ezeli muktezas ınca<br />
zaman ki her anda ink ıza üzerinedir. Bekâ ile fena aras ında istimrar buldu<br />
ve kudreti lem—yezeli iktizas ı ile felek—i devvar ki daim ink ılâb üstündedir;<br />
cünbü şle aram ortas ında ber—karar oldu ..." ( 32).<br />
Varak 4b'de "Bfıcis—i tahrir—i kitab— ı müstetâb ..." ba şlığı bulunmaktadır.<br />
Burada Nasüh'un söyledi ğine göre, Miı hammed Cerir el—T a b eri,<br />
"iptidadan ahval—i âlemi ve tevârih—i ben—i âdemi" yeri geldikçe baz ı ayet,<br />
hadis ve ünlü meselleri de zikr etmek suretiyle Abbasi halifelerinden Mutas<br />
ım Billah zaman ına kadar yazm ışt ır. Bundan sonra Nasilh, kendisinden<br />
bahisle şöyle demektedir:<br />
[32 ] Biraz sonra üzerinde durulaca ğı üzere, Nasûh, eserinin ilk cildi olan bu yazmada ad ım .<br />
vermektedir. Yukar ıda t ırnak içine aldığımız sözler, hemen hemen aym kelimelerle Na sfıll'un<br />
eserinin Süleyman-ncime kısmına ait bir yazma oldu ğunu belirtti ğimiz nüshada da (Bak. Revan<br />
1286, varak 2a) yer alm ış bulunmaktad ır. Bunlan da burada aynen veriyoruz: "... Amma l ıa•dıö:<br />
Çün hikmeti ezeli muktezas ınca zaman her anda ink ıza üzere olup bekayla fena aras ında istimrar<br />
buldu ve kudreti lem-yezeli iktizas ınca felek-i devvar daim mlulab üstünde cünbü şle ârâm<br />
ortas ında ber-karar oldu ...". Böylece her iki yaz ınamn da, bir ki şi yani Viyana nüshas ında kaydedilmiş<br />
olduğu üzere N a sfıh e l-Sil h î el-M a tr a ki taraf ından yazılmış bir esere ait bulundukları<br />
anla şılmaktad ır. Revan nüshas ının, N a s h'un Osmanl ı tarihini de içine alan tercüme-telif<br />
büyük eserinin Kanuni devri üzerinde duran son parças ına ait bir yazma oldu ğu bu suretle bir<br />
defa daha kendisini göstermektedir.<br />
28