ETKİNLİK GRUBUMUZDAN DEPREM HAFTASI BİLDİRİSİ Bildiğiniz gibi, Mimar ve Mühendisler Grubu olarak faaliyet alanımıza giren konularda hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de başta kanun koyucular ve yürütücüler olmak üzere, sorumlu taraflara geliştirdikleri ve geliştirecekleri projelerde yol gösterici olmak amacıyla çok disiplinli mühendislik yaklaşımlarına dayalı proje ve çözüm odaklı çalışmalar yapmaktayız. Bu kapsamda, DEPREM HAFTASI münasebeti ile de kamuoyunun ilgisini hepimiz için çok hayati öneme sahip deprem konusuna çekmek istedik. Deprem Araştırma Komisyonu'nun meclise sunduğu rapora göre 'Ülke topraklarımızın yüzde 96'sı deprem kuşağındadır ve bunun da yüzde 66'lık bölümü 1. ve 2. derece deprem bölgesidir. Bu bölgeler ülke nüfusumuzun %70'ini ve sanayimizin de % 75'ini kapsamaktadır. Fakat bu raporun hazırlanmasına esas olan Deprem Tehlike Haritasının 1996 yılından günümüze kadar hala güncellenmemesinden dolayı güncel deprem kuşaklarında yapılaşma ve risk durumunun son durumu bilinememektedir. Ülkemizde son 30 yılda terör yüzünden 30.000 kişi hayatını kaybetmiştir. 17 Ağustos’ta meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Adapazarı depreminde ise 45 saniyede 18.000 kişi hayatını kaybetmiş ve yaklaşık 20 milyar dolardan fazla ekonomik bir zarara neden olmuştur Bugün Allah'a şükür ki terör afeti çözüm sürecine girmiştir. Ancak en fazla 1 - 1.5 dakika sürmesi beklenen büyük Marmara depremlerinden İstanbul’a en yakın olması düşünülenlerden birinin olması durumunda öngörülen 50.000 can kaybı riski hala daha söz konusudur. Dolayısıyla, deprem gerçeği hayatımızdaki en büyük afet riski olarak durmaktadır. Depremin ne zaman, nerede, nasıl olacağı, fayın yeri, çalışma ve kırılma mekanizmaları gibi daha çok teknik ve akademik tartışmaları kamuoyunun önünde yapmak yerine, konunun uzmanlarıyla akademik çevrelerde tartışıp ortaya çıkan somut sonuçları kamuoyuyla paylaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu tip teknik konuların kamuoyu önünde tartışılması ve konu ile ilgili olarak çok farklı görüşlerin ortada dolaşması, kamuoyunun deprem konusundaki algısını sulandırmakta ve konuyu ciddiyetinden uzaklaştırmaktadır. Ülkemizin geneli deprem bölgesi altında bulunduğu, zaman zaman mal ve can kayıplarına neden olan depremleri yaşadığı halde deprem bilincinin oluşmasının ve deprem konusunun gündeme gelmesinin miladı 17 Ağustos 1999 Adapazarı depremi olmuştur. Bunun nedeni olarak da bu depremi hisseden ve etkilenen nüfus sayısının önceki depremlere oranla çok daha fazla olması, depremin İstanbul’a yakın olması, İstanbul’u da etkilemesi ve İstanbul’un olası depreminin habercisi olması gibi faktörler sayılabilir. Bizim esas yapmamız gereken bu milattan sonra yapılanları ve bundan sonra yapılması gerekenleri “deprem öncesinde ve deprem sonrasında yapılması gerekenler” olarak, uluslararası mühendislik ve bilim standartlarına uygun olarak somut şekilde değerlendirmektir. Bu kapsamda, öncelikli olarak, depreme karşı hazırlıklı olmayı sağlayabilmek için, depreme karşı duyarlılığı arttırıcı kampanyalar yaparak kamuoyunda zaman içinde kaybolan deprem riski bilincini arttırmak ve olası bir deprem öncesinde vatandaş odaklı risk değişimlerinin izlenmesiyle kentsel dönüşümde öncelikli alanların belirlenmesi ve sonrasındaki erken uyarı odaklı kurtarma faaliyetlerini de bugünden örgütlemek gerekmektedir. Kentsel Risk bilincinin okullara inmesi açısından Liselere Afet Bilgisi dersi konarak risk eğitiminin toplumsal tabanını sağlamlaştırabilir. Depremden korkmamıza sebep depremin neden olduğu yıkımdır. Deprem sonrasında binalarımızda toptan göçme, ağır hasar, orta hasar, hafif hasar ve hasarsızlık durumlarından biriyle karşılaşmaktayız. Bizim için öncelikli olan, can kaybına neden olan ve deprem sonrası kullanılamaz hale gelen, toptan göçme, ağır hasar ve orta hasar riski taşıyan binaların tespit edilebilmesidir. Adapazarı depreminde Toptan göçme % 6, Ağır hasar % 7 ve Orta hasar % 12 mertebelerinde gerçekleşmiştir. Yani, öncelikli olarak yapı stokumuz içinde risk taşıyan % 25'lik yapıyı tespit etmemiz gerekmektedir. Yapılacak bu tespitte büyük ve yıkıcı deprem öncesinde meydana gelen, halkımızı uyaran depremlerin kullanılması yararlı olabilir. Bu amaçla ALO Deprem Hattı Projesi'yle uyarıcı depremleri hisseden vatandaşlardan internet veya telefon üzerinden toplanacak büyük deprem öncesi bilgilerle, riskli alan ve riskli yapılı binaların hızlı ve düşük maliyetle tespiti yapılabilir. Bu amaçla, İl AFAD Müdürlükleri vatandaş odaklı öncü depremleri hisseden vatandaşlardan gelen bilgilere göre kent içinde zayıf yapı ve alan odaklarının belirlenmesinde görevlendirilmesi gerekir. Deprem neticesinde oluşan yıkımı etkileyen faktörleri basit olarak, depremin niteliği, zeminin özelliği ve binanın kalitesi olarak sıralayabiliriz. Bunlardan depremin niteliğine (büyüklüğü, yeri ve derinliğine) bizim müdahale etmek imkanımız bulunmamaktadır. Ancak olması muhtemel depremin niteliğini tahmin edebilmekteyiz. Zemin kalitesini ise bölgeler itibariyle genel olarak biliyoruz fakat yer özelliklerinin çok değişken olmasından dolayı yapılaşma öncesinde yer inceleme mühendislerinin incelememesinden kaynaklı, depremlerde meydana gelen hasarın büyük oranda zeminden kaynaklandığını da hatırlatmak istiyoruz. Ancak müstakilen inşaata konu olacak bölgelerin durumlarının da farklı 16 Mimar ve Mühendis
TECRÜBE TEKNOLOJİ VE YENİLİK ARAMA KURTARMA BOTU DÜNYANIN EN BÜYÜK KARBON KOMPOZİT KATAMARAN YOLCU FERİBOTU STANDARTLARA UYGUN AÇIK VE KAPALI TESİS Mart - Nisan 2014 17