You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
kalitesini düşürdüğü gibi suçluluk oranlarını<br />
arttırıp, yaşam kalitesinin sürekli<br />
düşmesine neden olur. Bu alanlarda<br />
topluluk ihtiyacını belirlemeden yapılacak<br />
bir dönüşüm, sorunları büyütmekten<br />
başka bir işe yaramayacaktır. Bu<br />
nedenle söz konusu alanlarda topluluk<br />
ihtiyaçlarının belirlenmesi önceliklidir.<br />
Topluluk ihtiyacı odaklı yaklaşım,<br />
çöken, bozulan, toplumsal dışlanmanın<br />
hızla arttığı konut alanlarında yaşayan<br />
toplulukların ortak ihtiyaç ve problemlerinin<br />
tespit edildiği, bunlara yönelik<br />
çözüm yollarını bulan ve uygulayan bir<br />
planlama yaklaşımıdır. Ancak söz konusu<br />
ihtiyaçların demokratik yöntemlerle,<br />
katılımcı bir şekilde tespit edilmesi<br />
gerekmektedir. Topluluk ihtiyacı odaklı<br />
yaklaşım programlarında; istihdam,<br />
toplumsal ve mekânsal güvenlik, sağlık,<br />
eğitim ve yaşam kalitesi gibi topluluk<br />
ihtiyaçlarına yönelik öncelikli konuların<br />
asgari standartları belirlenerek, programın<br />
uygulanabilmesi için yeni finans<br />
kaynakları, kurumsallaşma ve örgütlenmeye<br />
dönük öneriler ortaya konur ve<br />
uygulanır.<br />
Sosyal yönü ağır basan kentsel dönüşüm<br />
yaklaşımlarından ikincisi ise<br />
“Karma Gelirli Konut Alanları Oluşturma<br />
Yaklaşımı’dır.<br />
Günümüzde, başta Amerika Birleşik<br />
Devletleri olmak üzere Batı kentlerindeki<br />
ayrışma, özellikle de metropollerdeki<br />
ayrışma kentsel sınıfların kamusal<br />
ortamdaki birlikteliğini tehdit edecek<br />
düzeyde artmıştır. Örneğin yoksullar<br />
“tehlikeli sınıflar”; yoksul mahalleleri<br />
ise “tehlikeli yerler” olarak görülmektedir.<br />
Öte yandan eğitim, sağlık ve kentsel<br />
hizmetler gibi kamusal hizmetlere erişimde<br />
-piyasalaşmanın etkisiyle- yaşanan<br />
dışlamaların olması; sınırlı sosyal<br />
ağlar ve suçun varlığı önemli sorunlar<br />
olarak dikkat çekmektedir. Bu sorunların<br />
önüne geçilmek için“karma gelirli<br />
konut alanları” fikri ileri sürülmüştür.<br />
Bu yaklaşıma göre yüksek gelir düzeyine<br />
sahip olanlar ile düşük gelirliler<br />
iç içe yaşamalıdır. Böyle bir strateji<br />
yoksulların durumunu iyileştirecektir.<br />
Zira zengin ya da yoksulher iki grubun<br />
birlikte yaşaması,yoksullukla mücadele<br />
yöntemi olarak da anlam ifade eder.<br />
Ayrıca bu yaklaşım, toplumsal kontrolü<br />
sağlayacak; kamusal hizmetleri arttırarak,<br />
hizmetlerin kalitesini yükseltecektir.<br />
Böylece daha kapsamlı yapısal destekler<br />
sağlanarak, kar amacı taşıyanlar<br />
ile taşımayanlar arasındaki işbirliği<br />
artırılacaktır.<br />
Özetle ifade edecek olursak topluluk<br />
ihtiyacı odaklı yaklaşım farklı topluluklara<br />
göre farklı stratejiler geliştirmeyi<br />
hedeflerken karma gelirli konut alanları<br />
yaklaşımı farklı sosyal grupların birlikte<br />
yaşamasını hedefleyen bir strateji<br />
önermektedir.<br />
Sonuç<br />
Bu genel değerlendirmeden sonra<br />
konuyu, Türkiye’deki kentsel<br />
dönüşüm projelerinin niteliği ile<br />
ilgili bilgiler vererek bağlamak<br />
gerekirse,ülkemizdeki kentsel dönüşüm<br />
projelerinin sosyal boyutu<br />
dikkate alınmadığı ifade edilebilir.<br />
Bilindiği gibi ülkemizdeki kentsel<br />
problemler,1950’lerle birlikte başlamıştır.<br />
Zira bu dönemde başlayan göç<br />
hareketleriyle birlikte ortaya çıkan<br />
ekonomik ve sosyal problemler mekâna<br />
yansımış; çarpık yapılaşma ve gecekondulaşma<br />
kentlerin yasal olmayan<br />
bir şekilde plansız büyümesine neden<br />
olmuştur. Bu tarz kentleşme ise kentlerdeki<br />
çöküntü alanları ile birleşerek<br />
kentlerimizi yaşanmaz hale getirmiştir.<br />
Bu süreçte ortaya çıkan çarpık yapılaşma,<br />
80 sonrası neoliberal politikalar<br />
ve tüm dünyayı etkisi altına alan<br />
küreselleşme hareketleriyle birleşerek,<br />
Türkiye’de kentsel dönüşümü başlanmıştır.<br />
1999’da yaşanan büyük deprem<br />
ise bu süreci hızlandırarak kentsel<br />
dönüşümün ülkemizde olgusal hale<br />
gelmesine neden olmuştur. Türkiye’de<br />
kentsel dönüşüm projeleri, başta gecekondu<br />
alanlarının dönüşümü olmak<br />
üzere, tarihi ve kültürel mirasın korunması,<br />
depreme dayanıklı konut alanlarının<br />
geliştirilmesi, yasal olmayan ve sağlıksız<br />
konut alanlarının dönüştürülmesi<br />
çerçevesinde uygulamaya sokulmuştur.<br />
Kentsel dönüşüm yaklaşımı ise genellikle<br />
fiziki dönüşümü hedeflemiştir. Bu<br />
ise kentsel dönüşümü, konut yetersizliğinin<br />
giderilmesi ya da niteliksiz konutların<br />
iyileştirilmesi gibi basit bir düzeye<br />
indirgemiştir. Böylece her yerde benzer<br />
kentsel dönüşüm projeleri uygulamaya<br />
sokulmuş; farklı sosyo-kültürel ve ekonomik<br />
gerçeklikler göz ardı edilmiştir.<br />
Ancak her yerin kendine özgü koşulları<br />
vardır. Bu koşullar dikkate alınmadan<br />
yapılan dönüşümler başarısız olmaya<br />
mahkûmdur.Dolayısıyla planlama,<br />
ekonomik, sosyal, örgütlenme ve yasal<br />
koşullar bakımından uyulması gereken<br />
stratejiler iyi belirlenmelidir. Stratejiler<br />
belirlenirken sosyal boyutun ihmal<br />
edilmemesi; sosyo-kültürel ve demografik<br />
özelliklerin dikkate alınması<br />
önemlidir. Dahası uygulamalar katılımcı;<br />
halkın istek ve taleplerini dikkate<br />
alan bir çerçevede yapılmalıdır.<br />
Kaynakça<br />
1. Ercan, Z. Müge Akkar, “ Kentsel Dönüşümde<br />
Yeni Bir Planlama Yaklaşımı: Topluluk İhtiyacı<br />
Odaklı Planlama, Gecekondu, Dönüşüm, Kent:<br />
Tansı Şenyapılı’ya Armağan, ODTÜ Mimarlık<br />
Fakültesi, Ankara, 2009.<br />
2. Özden, Pelin Pınar, Kentsel Yenileme, İmge<br />
Kitabevi, Ankara; 2008.<br />
3. Uluslararası Kentsel Dönüşüm Uygulamaları<br />
Sempozyumu, İstanbul 2004, Küçükçekmece<br />
Belediyesi Atölye Çalışması, İstanbul, 2005.<br />
Mart - Nisan 2014 49