somutlaştığı bu kanunla; açıkça neo-liberal politikalarlabütünleşmiş yandaş sermayeye kaynak aktarmada biraraç yaratılmakta ve bu güne dek görülmemiş ölçüdehiçbir insani değer ve kural tanımaksızın ülkeyi yağmave talana açarak yandaş sermayeye aktarılacakkaynakların yaratılması amaçlanmıştır.İnsanlarımızın can kaybı ile ülkemizde yakıcılığınısürdüren ve iklim değişikliği ile yaşanan sel, fırtınakonuları gündemde iken , çölleşme, su sorunu,doğal afetler gibi canlı yaşamını ve doğal dengeyitehdit eden sorunların yanı sıra orman varlığı hızlaazalırken, kültür varlıklarımızın korunması , yaşamakoşullarının iyileştirilmesi, yoksullukla mücadelegibi temel başlıklar söz konusu iken, 2B alanlarınaorman vasfını geri kazandırmaya yönelik bir çabanınyerine her fırsatta bu alanlardaki mevcut işgallerimeşrulaştırmaya yönelik yasal düzenlemelerindayatılmasının masum bir amacı olmadığı açıktır.Hükümetin tüm bu temel sorunları bir yana bırakarakyandaş sermayeye yasa ve hukuk tanımaz bir biçimdekaynak sağlama çabası içinde olması toplumsal açıdanaffedilemez bir durumu ortaya koymaktadır,Bu metinde imzası bulunan TMMOB ye bağlı meslekodaları olarak, toplumsal sorumluluklarımızın gereğibu kanun ile birlikte ülkemiz açısından yaratılacakfelaketlere dikkat çekerek gerekli toplumsal dirençve mücadele alanında bizlerle birlikte olmaya tümhalkımızı ve duyarlı tüm kurum ve kuruluşlarımızıdavet ediyoruz. ■58 BASIN AÇIKLAMASI
1 <strong>Mayıs</strong>’ta Emekçilerle Beraberiz..!TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>30 Nisan <strong>2012</strong>Dünya emekçilerinin “Birlik, Mücadele ve DayanışmaGünü” 1 <strong>Mayıs</strong>’ta, çalışanların anti-demokratikbaskılarla etkisizleştirilmeleri, hak kayıplarınauğratılmaları ve açlık koşullarda yaşamaya mahkumedilmeleri gibi dayatmalar karşında sürdürdükleri hakarama çabalarında her zaman yanlarındayız ve onlarladayanışma içinde olmaya kararlıyız.Bütün dünya emekçilerinin birlik, mücadele vedayanışma günü olan 1 <strong>Mayıs</strong>, 1886 yılından bu yanageçen 126 yıldır yaşanan uyanışın birikimini geleceğetaşıyan bir bayram günü olarak kutlanmaktadır. Aynızamanda bu süreç, emek - sermaye çelişkisindeemekten yana güçlerin mücadelesinin tarihi olmuştur.Genel olarak dünyada emekçiler aleyhine birsürecin işletildiği günümüz koşullarında, ülkemizdeçalışanların durumu çok daha fazla ağırlaşmaktadır.İktidarın izlediği “emek karşıtı” politikalarla, var olanekonomik, sosyal ve demokratik kazanımlar ortadankaldırılırken, en küçük insani talepler dahi akıl almazbaskılarla yok edilmeye çalışılmaktadır.Ülkemizin hukuk ve demokrasi tarihini bakımından“12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu” ile başlayanyeni süreçte; önce yargının iktidarın kontrolünealınması; ve daha sonra 12 Haziran 2011 GenelSeçimleri sürecinde çıkarılan KHK marifetiyle MeslekÖrgütlerine ve Sendikalara yönelik “işlevsizleştirmeve yok etme” operasyonları gerçekleştirilmektedir.Buna gelişmelere bağlı olarak meslek mensupları veemekçiler güvencesiz bırakılmaktadırlar. <strong>Mimarlar</strong>odası olarak; çağdaş ülke normlarıyla ve örgütlenmehaklarıyla bağdaşmayan bu anti-demokratik ve“otoriter” politikaları şiddetle kınıyoruz.Öte yandan emek birikimlerimizle var edilen bütünkamusal ve toplumsal varlıklarımıza “yağmacı”anlayış göz dikmiştir. Bu amaçla kamusal varlıklar“haraç-mezat” pazara sürülerek talan edilmektedir. Veemeğin istismarı daha kapsamlı ve her alanda sistemlibir şekilde sürdürülmektedir.Bin bir emek, özveri ve alın teri ile yaratılan kamukaynaklarının küresel ve yerli kimi sermayegruplarına peşkeş çekilmesi, son yıllardaki emeksömürüsünün en önemli şekillerinden biri olmuştur.Bu çerçevede iktidar tarafından gündeme getirilen“kentsel dönüşüm” ve “çılgın” projelerle kentsel vedoğal alanlarımız küresel sermayeye sömürü ve işalanı olarak sunulmakta ve bunun sonucunda yaşamkaynaklarımız yok edilmektedir.Yeni “rant” yaratma anlayışı doğrultusundaemekçilerin yaşadığı mahalleler hedef alınmaktadır.Bu yaklaşımlarla kentsel mekânda var olan “varsılyoksul”ayrışmasının daha da derinleşmesi, kültürelzenginliklerimizin ve toplumsal barışın tamamenortadan kaldırılması, emekçiler ve toplumsal süreçleraçısından var olan kaosun daha da derinleşmesigündeme gelmektedir.İnsanlığın yarattığı evrensel değerlerle bağdaşmayan,toplum ve çevre haklarını yok sayan bu “yıkım veyağma” dayatmalarını reddediyoruz.Çok önemli diğer bir konu ise, Türkiye’ninemperyalizmin taşeronluğunda adım adım Suriye ilesavaşa sürüklenmesidir. Bizler, ülkemizde, bölgemizdeve dünyada barış için çabaların öneminin arttığıkoşullarda; savaş kışkırtıcılığı yapılmasını ve Suriyehalkına karşı savaş açılmasını asla kabul etmiyoruz.Gerçekte toplum olarak ihtiyacımız; bilimin rehberalındığı, demokrasi ve hukukun esas olduğu, emeğinhak ettiği saygınlığı kazandığı, barış ve esenliğinyaşandığı bir geleceğin birlikte inşasıdır.Bu sorumluluk doğrultusunda ve 58 yıllık birikin vegelenekleri ışığında çalışmalarını sürdüren <strong>Mimarlar</strong><strong>Odası</strong> olarak, ülkemizde yaşanan her türlü baskı,istismar, ayrımcılık, sömürü, hukuksuzluk karşısındaemekçilerle birlikte ve omuz omuza mücadeleedeceğimizi kamuoyumuza duyuruyoruz.Bu ilkesel yaklaşımlar ve en samimi duygularla tümçalışanların ve meslektaşlarımızın birlik, mücadeleve dayanışma günü olan “1 <strong>Mayıs</strong> Emek Bayramı”nıkutluyoruz. ■59