18.01.2019 Views

Kadıköy Life Ocak & Şubat 2019

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sanat<br />

Birçok tiyatro, dizi ve filmde rol<br />

aldınız. Sizi genel olarak kötü<br />

karakterlerde çok gördük ve o rollerde<br />

oldukça başarılıydınız. Bu konudaki<br />

deneyimlerinize dair neler söylersiniz?<br />

Oyuncu olarak bütün karakterlere iyi veya<br />

kötü ayırt etmeksizin detaylıca bakıyorum.<br />

Türkiye’de kötü karakter kötü oynanır. Kötü<br />

adam sadece at gözlüğüyle bakar hayata<br />

gibi bir algı vardı. Bu algının Karadayı dizisindeki<br />

‘Savcı Turgut’ karakteriyle yıkıldığını<br />

düşünüyorum. Çünkü her kötü karakterin<br />

içinde mutlaka onun inandığı, onu ayakta<br />

tutan, onun kendini haklı gördüğü yanları<br />

vardır. İşte o nedenleri arayıp bulmak ve<br />

role öyle hazırlanmak gerekiyor. Ben, Savcı<br />

Turgut rolünde bunu yaptım ve ortaya çok<br />

lezzetli bir karakter çıktı.<br />

Kötü karakterler genel olarak çok renklidir.<br />

Kötü karakteri oynamak, birçok farklı şeyi<br />

aynı anda yapabilmeyi ve saklanmayı gerektirirken,<br />

içerisinde bir gizem de barındırır.<br />

Birçok durumu aynı anda yaşayabilir, bu<br />

yönüyle kötü karakteri oynamak oyuncuya<br />

avantaj sağlar. Esasında kötü ne kadar kötü<br />

olursa, iyi de o kadar iyi oluyor. Bu açıdan<br />

birbirini destekleme niteliğinde. ‘Joker’<br />

karakteri olmadan Batman filminden<br />

bahsedebilir miyiz? Kötü karakteri bir de bu<br />

şekilde görmek gerekiyor.<br />

Birçok oyuncu, tiyatro sahnelerinde<br />

Nazım Hikmet’in oyunlarını sergiliyor.<br />

Geçmişte ülkemizde Nazım Hikmet<br />

yasaklı şair olarak tanınıyordu.<br />

Şimdi hemen her sahnede onun<br />

eserleri ve hayatı oynanıyor. Siz de<br />

‘RAN’ oyununu oynuyorsunuz.<br />

Nazım Hikmet’i nasıl tanırsınız?<br />

Çağımız, uzay çağına doğru uzanıyor.<br />

Dünyanın her yerinde çok hızlı değişimler<br />

olurken, ülkemiz de her geçen gün değişiyor.<br />

1950’li yılların Türkiye’si, 2020 yılına<br />

doğru giden Türkiye ve dünya arasında<br />

çok büyük farklar var. Nazım Hikmet’in o<br />

dönemlerde birtakım çevrelerin yasakladığı<br />

bir şair olması onu küçültmedi, aksine<br />

değerine değer kattı. En güzel şiirleri dört<br />

metrekarelik hücrelerde yazdı. Onun<br />

hayal dünyası, duyarlılığı, Nazım’ı Nazım<br />

yaptı. ‘Kozmosun Şairi’ haline geldi. Nazım<br />

Hikmet, ülkemizde de ne yazık ki daha yeni<br />

anlaşılıyor. Sahnelediğim ‘RAN’ oyununda<br />

ben Nazım Hikmet’e saf bir insan olarak<br />

yaklaştım. Onun öngörüsüne sığındım.<br />

Ona nefes olmaya ve yeniden hatırlatmaya<br />

çalıştım. Nazım Hikmet ağaçların, balıkların,<br />

toprağın, çocuğun ve geleceğin şairi.<br />

Onun yazdığı şiirler dünümüzü, bugünümüzü,<br />

yarınımızı anlatıyor. Onları okurken<br />

sanki yeniden yazmış gibi hissediyorsunuz.<br />

Türkiye’nin her yerinde RAN’ı oynuyorum,<br />

turneler yapıyorum. Nazım Hikmet’e hepimizin<br />

ihtiyacı var.<br />

Oyuncu olmak isteyenlere<br />

tavsiyeleriniz nelerdir?<br />

İnsanlar oyunculuk, şairlik, yazarlık,<br />

doktorluk, futbolculuk gibi mesleklerden<br />

hangisini yaparlarsa yapsınlar, yaptıkları işi<br />

en iyi şekilde yapmalı. O zaman kendilerini<br />

önemli hissedecekler. Oyunculuk yapmak<br />

isteyenler kendini tanımalı, işini severek<br />

yapmalı, geçici bir heves olarak görmemeli,<br />

kendine güvenmeli, yüreğindeki sese kulak<br />

vermeli ve her şeyden önemlisi kendilerine<br />

samimi olmalılar.<br />

Uzun süredir <strong>Kadıköy</strong>’de yaşıyorsunuz<br />

ve aynı zamanda Entropi Sahne’nin de<br />

kurucususunuz. <strong>Kadıköy</strong> ilçesindeki<br />

kültür-sanat hareketliliğini nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

<strong>Kadıköy</strong>’ün son yıllarda tiyatro anlamında<br />

dünya çapında bir gelişme kaydettiğini<br />

düşünüyorum. <strong>Kadıköy</strong>, İstanbul’da kültür<br />

ve sanatın kalbi artık... Bu unvanı yavaş<br />

yavaş zaman içerisinde Beyoğlu’ndan aldı.<br />

2015 yılında Entropi Sahne’yi kurdum. 2016<br />

yılından beri Piri Çavuş’ta (Şemsiyeli Sokak)<br />

belediyenin yüksek kiralarına, vergilerine<br />

rağmen sanatımızla direnmeye çalışıyoruz.<br />

Tabii, belediyenin olumlu çok güzel destekleri<br />

de oldu. <strong>Kadıköy</strong> Tiyatrolar Platformu<br />

kuruldu. Keşke bunlar daha çok olsa, Avrupa’daki<br />

gibi bütçeler ayrılabilse...<br />

“Ülkemizde özel tiyatro yapmak<br />

çok zor... Sanatın bir ölçütü olamaz.<br />

Sanat, para kazanmaya yönelik bir<br />

mecra değil, iz bırakmaya yöneliktir.<br />

Suya resim çizmek gibidir sanat. Bu<br />

anlamda özel sektör, belediyeler<br />

ve bakanlıkların desteklerinin sürmesi<br />

gerekiyor. Sanatın iyileştirici<br />

gücünü unutmamamız gerekiyor.<br />

Toplum olarak çok zor zamanlarda<br />

sanat bizi iyileştirir. Dünyanın her<br />

yerinde bu böyledir. Toplum; sanat,<br />

tiyatro ve sahne ile ayakta kalır.”<br />

<strong>Ocak</strong> & <strong>Şubat</strong> 2018 kadikoylife.com : 101

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!