You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sanat<br />
Birçok tiyatro, dizi ve filmde rol<br />
aldınız. Sizi genel olarak kötü<br />
karakterlerde çok gördük ve o rollerde<br />
oldukça başarılıydınız. Bu konudaki<br />
deneyimlerinize dair neler söylersiniz?<br />
Oyuncu olarak bütün karakterlere iyi veya<br />
kötü ayırt etmeksizin detaylıca bakıyorum.<br />
Türkiye’de kötü karakter kötü oynanır. Kötü<br />
adam sadece at gözlüğüyle bakar hayata<br />
gibi bir algı vardı. Bu algının Karadayı dizisindeki<br />
‘Savcı Turgut’ karakteriyle yıkıldığını<br />
düşünüyorum. Çünkü her kötü karakterin<br />
içinde mutlaka onun inandığı, onu ayakta<br />
tutan, onun kendini haklı gördüğü yanları<br />
vardır. İşte o nedenleri arayıp bulmak ve<br />
role öyle hazırlanmak gerekiyor. Ben, Savcı<br />
Turgut rolünde bunu yaptım ve ortaya çok<br />
lezzetli bir karakter çıktı.<br />
Kötü karakterler genel olarak çok renklidir.<br />
Kötü karakteri oynamak, birçok farklı şeyi<br />
aynı anda yapabilmeyi ve saklanmayı gerektirirken,<br />
içerisinde bir gizem de barındırır.<br />
Birçok durumu aynı anda yaşayabilir, bu<br />
yönüyle kötü karakteri oynamak oyuncuya<br />
avantaj sağlar. Esasında kötü ne kadar kötü<br />
olursa, iyi de o kadar iyi oluyor. Bu açıdan<br />
birbirini destekleme niteliğinde. ‘Joker’<br />
karakteri olmadan Batman filminden<br />
bahsedebilir miyiz? Kötü karakteri bir de bu<br />
şekilde görmek gerekiyor.<br />
Birçok oyuncu, tiyatro sahnelerinde<br />
Nazım Hikmet’in oyunlarını sergiliyor.<br />
Geçmişte ülkemizde Nazım Hikmet<br />
yasaklı şair olarak tanınıyordu.<br />
Şimdi hemen her sahnede onun<br />
eserleri ve hayatı oynanıyor. Siz de<br />
‘RAN’ oyununu oynuyorsunuz.<br />
Nazım Hikmet’i nasıl tanırsınız?<br />
Çağımız, uzay çağına doğru uzanıyor.<br />
Dünyanın her yerinde çok hızlı değişimler<br />
olurken, ülkemiz de her geçen gün değişiyor.<br />
1950’li yılların Türkiye’si, 2020 yılına<br />
doğru giden Türkiye ve dünya arasında<br />
çok büyük farklar var. Nazım Hikmet’in o<br />
dönemlerde birtakım çevrelerin yasakladığı<br />
bir şair olması onu küçültmedi, aksine<br />
değerine değer kattı. En güzel şiirleri dört<br />
metrekarelik hücrelerde yazdı. Onun<br />
hayal dünyası, duyarlılığı, Nazım’ı Nazım<br />
yaptı. ‘Kozmosun Şairi’ haline geldi. Nazım<br />
Hikmet, ülkemizde de ne yazık ki daha yeni<br />
anlaşılıyor. Sahnelediğim ‘RAN’ oyununda<br />
ben Nazım Hikmet’e saf bir insan olarak<br />
yaklaştım. Onun öngörüsüne sığındım.<br />
Ona nefes olmaya ve yeniden hatırlatmaya<br />
çalıştım. Nazım Hikmet ağaçların, balıkların,<br />
toprağın, çocuğun ve geleceğin şairi.<br />
Onun yazdığı şiirler dünümüzü, bugünümüzü,<br />
yarınımızı anlatıyor. Onları okurken<br />
sanki yeniden yazmış gibi hissediyorsunuz.<br />
Türkiye’nin her yerinde RAN’ı oynuyorum,<br />
turneler yapıyorum. Nazım Hikmet’e hepimizin<br />
ihtiyacı var.<br />
Oyuncu olmak isteyenlere<br />
tavsiyeleriniz nelerdir?<br />
İnsanlar oyunculuk, şairlik, yazarlık,<br />
doktorluk, futbolculuk gibi mesleklerden<br />
hangisini yaparlarsa yapsınlar, yaptıkları işi<br />
en iyi şekilde yapmalı. O zaman kendilerini<br />
önemli hissedecekler. Oyunculuk yapmak<br />
isteyenler kendini tanımalı, işini severek<br />
yapmalı, geçici bir heves olarak görmemeli,<br />
kendine güvenmeli, yüreğindeki sese kulak<br />
vermeli ve her şeyden önemlisi kendilerine<br />
samimi olmalılar.<br />
Uzun süredir <strong>Kadıköy</strong>’de yaşıyorsunuz<br />
ve aynı zamanda Entropi Sahne’nin de<br />
kurucususunuz. <strong>Kadıköy</strong> ilçesindeki<br />
kültür-sanat hareketliliğini nasıl<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
<strong>Kadıköy</strong>’ün son yıllarda tiyatro anlamında<br />
dünya çapında bir gelişme kaydettiğini<br />
düşünüyorum. <strong>Kadıköy</strong>, İstanbul’da kültür<br />
ve sanatın kalbi artık... Bu unvanı yavaş<br />
yavaş zaman içerisinde Beyoğlu’ndan aldı.<br />
2015 yılında Entropi Sahne’yi kurdum. 2016<br />
yılından beri Piri Çavuş’ta (Şemsiyeli Sokak)<br />
belediyenin yüksek kiralarına, vergilerine<br />
rağmen sanatımızla direnmeye çalışıyoruz.<br />
Tabii, belediyenin olumlu çok güzel destekleri<br />
de oldu. <strong>Kadıköy</strong> Tiyatrolar Platformu<br />
kuruldu. Keşke bunlar daha çok olsa, Avrupa’daki<br />
gibi bütçeler ayrılabilse...<br />
“Ülkemizde özel tiyatro yapmak<br />
çok zor... Sanatın bir ölçütü olamaz.<br />
Sanat, para kazanmaya yönelik bir<br />
mecra değil, iz bırakmaya yöneliktir.<br />
Suya resim çizmek gibidir sanat. Bu<br />
anlamda özel sektör, belediyeler<br />
ve bakanlıkların desteklerinin sürmesi<br />
gerekiyor. Sanatın iyileştirici<br />
gücünü unutmamamız gerekiyor.<br />
Toplum olarak çok zor zamanlarda<br />
sanat bizi iyileştirir. Dünyanın her<br />
yerinde bu böyledir. Toplum; sanat,<br />
tiyatro ve sahne ile ayakta kalır.”<br />
<strong>Ocak</strong> & <strong>Şubat</strong> 2018 kadikoylife.com : 101