06.01.2015 Views

aprıl 2012 - tojdac.org

aprıl 2012 - tojdac.org

aprıl 2012 - tojdac.org

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication - TOJDAC April <strong>2012</strong> Volume 2 Issue 2<br />

insan ruhunda temel olarak korku ve acıma duygularını uyandırdı!ını söylemesinde oldu!u<br />

gibi, olanaklılıkları bakımından sinemanın, mekan ve zaman sınırının da olmaması<br />

(günümüzdeki üç boyutlu geli"imi de hesaba katılırsa) nedeniyle korku, endi"e, acıma<br />

duygularını en etkili biçimde kullanan sanatlardan biri oldu!unu söylenebilir. Robert Kolker<br />

izleyicilerin büyük bir kısmının tüm dünyada neredeyse bir filmin nasıl olması ve ne<br />

söylemesi gerekti!i konusunda belli kodlar tarafından ko"ullandırıldı!ını söyler. Bu uzla"ılar<br />

çok genel anlamıyla klasik anlatımın genel geçer unsurları olarak nitelendirilebilir. Bu<br />

unsurlar Kolker’e göre filmin "effaf iletimi ve anlatılan öyküye eri"ebilmek için herhangi bir<br />

çaba sarfetme gereklili!inin olmaması "eklinde nitelendirilebilinir (Kolker, s.119). Kolker’e<br />

göre klasik stil öyküyü hızlandırır ve izleyiciyi de kesinlikle filmin içine yerle"tirir(Kolker,<br />

s.132). Olay örgüsü, kurgusu, ve filmin stili izleyicinin atmosferin içine girmesini<br />

kolayla"tıracak biçimde düzenlenmi"tir. Sinema salonlarının karanlık ve yalıtılmı" olması da<br />

filmin atmosferine girebilmeyi, duygu birli!inin yaratılması ve özde"le"meyi kolayla"tırır.<br />

Hitchcock dramayı tanımlarken “sıkıcı parçaları kesip çıkarılmı" ya"am” tanımını<br />

kullanmaktadır (aktaran Armes, s.93). Bu tanım aslında bir anlamda gerçekçilik sorununu da<br />

ortaya koyar. Çünkü klasik dramatik anlatımda ve dolayısıyla klasik sinemada gerçekli!in<br />

gözlenip en gerçekçi bir "ekilde perdeye aktarılması gibi bir dert asla olmamı"tır. Burada<br />

amaç daha çok gerçekmi" gibi yapan kurgusal öyküler anlatmaktır. Armes bu durumu<br />

“Hollywood’da ya"am gözlenmez fakat temel malzeme olarak talan edilir” diyerek ifade<br />

etmektedir (Armes, s.93). Yönetmen gerçekli!in duygusunu, ritmini yakalamaya çalı"maz<br />

ama onun yerine onun tam bir kopyasını kurmaya çalı"arak gerçeklik yanılsaması yaratır.<br />

Gerçekçi sinema teknik olanakların yalınla"tırılmasından yanayken, klasik anlatı filmi teknik<br />

ve endüstiriyel ilerlemeleri tam da bir gerçeklik yanılsamasını olu"turmada büyük bir<br />

ba"arıyla kullanır (Armes, s.93). Aslında gerçeklik sorunu çok kapsamlı olmakla birlikte<br />

temel olarak bir stil sorunu olarak adlandırılabilir. Yani iletilen anlamdan çok o anlamın nasıl<br />

iletildi!i ile ilgili bir süreçtir. Bu da biçim ve içerik sorunsalından ayrı dü"ünülemez. Tahsin<br />

Yücel, yazın ba!lamında gerçeklik olgusunu irdelerken, en somut olguların anlatımında bile<br />

anlatım esnasında ba"ka bir gerçeklik olu"turuldu!unu ifade etmektedir. Bu gerçek bir içerik<br />

olmaktan çok bir biçimdir. Yücel’e göre yazında bir gerçeklikten söz edilebilirse, bu<br />

nesnelerin oldu!u gibi yansıtılmalarında de!il, bu dilin nasıl yansıtıldı!ının bilinmesiyle<br />

ilgilidir. Yani en gerçekçi yapıt gerçe!i oldu!u gibi çizen de!il, dünyayı bir içerik olarak<br />

kullanarak, dilin (biçimin) gerçekdı"ı gerçekli!ini ara"tıran yapıttır (Yücel, s.29). Bu nedenle<br />

anlatımın biçimi onun ideolojik yansıması olarak da okunabilir. Dolayısıyla Klasik anlatı<br />

sinemasının ideolojisi de, onun gerçe!in yerine geçerek yeni bir gerçek üretmesi ancak bunun<br />

üzerini sürekli örterek gizlemeye çalı"ması olarak dü"ünülebilinir. Günümüzde, belirli kodlar<br />

içinde filmlerin üretildi!i Hollywood’da, klasik stilin olanaklarını arttıran ve sınırlarını<br />

zorlayan dijital teknolojilerin daha da yaygınla"tı!ı söylenebilir. Kolker’e göre görüntünün<br />

yapay olarak olu"turulması, arkadan gösterim, örtü i"lemi ve görüntü üretmenin di!er<br />

biçimleri gibi eski uygulamaların ço!u artık bilgisayar üzerinde yapılmaktadır. Arka planlar<br />

üç boyutlu grafik programlarla gösteriliyor, karakterler sayısal olarak kopyalanmı"<br />

insanlardan olu"an kalabalıkların ortasına yerle"tirilebiliyor. Ancak burada de!i"meyen çok<br />

önemli bir unsur söz konusudur. Yani tüm bu dijital teknikler aslında eski tarz optik i"lemle<br />

aynı amacı ta"ırlar; en üst düzeyde gerçeklik etkisi elde etmek (Kolker, s.159). Burada elde<br />

edilmek istenen gerçelik Aristo’nun tarif etti!i mimesisin sınırlarını zorlamakta mıdır<br />

Mimesis böyle bir teknoloji ile nasıl bir estetik boyuta ta"ınacaktır Tüm bu teknolojilerin<br />

mimesisin kurulu"undaki gerçeklik algısını arttıraca!ı ya da arttırma yönünde kullanıldı!ını<br />

söyleyebiliriz.<br />

3. KLAS!K DRAMAT!K BIR ANLATI OLARAK ÜÇ BOYUTLU B!R F!LM;<br />

AVATAR<br />

James Cameron’un 2009 yılında çekti!i filmin görüntü teknolojileri konusunda bir çı!ır<br />

açarak belki de yeni bir sinemasal esteti!in habercisi oldu!u söylenebilir. Ancak filmin tüm<br />

bu yeni teknik olanaklılıklarına ra!men, bütünsel olarak klasik dramatik anlatımın temel<br />

Copyright © The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication 26

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!