Hazar World - Sayı:31 - Haziran 2015

HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE 

HAZİRAN 2015 SAYI 31 - JUNE 2015 ISSUE 31 

ŞİMDİ TAM ZAMANI 

ULAŞTIRMA KORİDORLARINDA REKABET 

BEINEU 

ISTANBUL 

BAKÜ-TİFLİS-KARS DEMİRYOLU 

BAKU-TBILISI-KARS RAILWAY 

TBILISI 

BAKU 

KARS 

AKTAU 

HAZAR GEÇİŞİ 

CASPIAN TRANSIT CORRIDOR 

TURKMENBASHI 

ISSN 2148-4759 

9 772148 475002 

31 

FİYAT- PRICE 5 TL 

IT’S THE RIGHT TIME 

COMPETITION ON TRANSPORT CORRIDORS 

КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ

www.hazarworld.com 

ÖNSÖZ / EDITORIAL 

Çok taraflı ticaretin arttırılması ve ticaret 

ağları için gereken altyapının inşa edilmesi, 

uzun vadeli ekonomik büyüme için 

hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Bu 

bağlamda Hazar Bölgesi, Orta Asya ve 

Kafkasya ülkeleri çok önemli bir rol üstleniyor. 

Ulaştırma ağının geliştirilmesiyle 

yeni pazarlara erişim kolaylaşıyor ve petrol 

dışı sektörler için gelişmenin önü açılıyor. 

Tüm bu adımlar her alanda istikrar sağlamak, 

sürdürülebilir ekonomik büyüme ve 

sürekli refah artışına ulaşmak için atılıyor. 

Hazar ülkelerinin ithalat hacimlerinin 

değil ihracat rakamlarının arttırılması, bu 

amaçla da ulaştırma ağlarının genişletilmesi 

büyük önem arz ediyor. 

Modern İpek Yolu, İpek Yolu Ekonomik 

Kuşağı veya 21. Yüzyıl Deniz Üzerinden 

İpek Yolu… Tüm bu projeler Pasifik kıyılarından 

Avrupa’ya kadar geniş bir alanı 

kapsıyor. Kazakistan, Türkmenistan, 

Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’den 

geçen ve Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı’na 

(TEN-T) eklenen Orta Koridor, İpek Yolu 

projesinin en önemli bileşenlerinden biri. 

Tüm bu ülkeler ticaret ve yatırım alanında 

çok büyük potansiyele sahip. Orta 

Koridor ise sağladığı çok sayıda avantaj ile 

bu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesini 

amaçlıyor. 

Bu sayımızda özellikle yeniden canlandırılan 

İpek Yolu ile alakalı çalışmalarımız 

hakkında fikir sahibi olabileceğiniz 

bir kapak yazısına yer verdik. Haziran 

ayında gerçekleşecek 1. Bakü Avrupa 

Oyunları’nı da yakından takip ediyoruz. 

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı 

Prof. Dr. Uğur Erdener ile Bakü’de gerçekleşecek 

bu organizasyonu konuştuk ve 

Türkiye’nin bakışını değerlendirdik. Doç. 

Dr. Fatih Özbay ise bambaşka konuya değinerek 

24 Nisan özelinde Türkiye-Rusya 

ilişkilerini analiz etti. 

Kazakistan Büyükelçiliği Kazak 

Hanlığı’nın 550. yılında enstitümüzü Türk 

dünyasına katkılarından dolayı ödülle 

onurlandırdı. Bizi bu ödüle layık gören 

herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. 

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle… 

HALDUN YAVAŞ 

Hazar Strateji Enstitüsü 

Genel Sekreter 

HALDUN YAVAŞ 

Caspian Strategy Institute 

Secretary General 

In terms of long-term economic growth, 

increasing multilateral trade and building 

the necessary infrastructure for the establishment 

of trade networks have become 

much more important than ever. In this 

context, countries of the Caspian Region, 

Central Asia and the Caucasus have key 

roles. Improvement of transportation network 

will provide access to new markets 

and it will develop non-oil industry. All 

these steps are key to achieve sustainability 

in all means; sustainable economic 

growth and increased welfare of the nations. 

Export volumes rather than import 

volumes of the Caspian Countries should 

be increased. This requires expansion in 

transportation networks. 

Modern Silk Road, Silk Road Economic 

Belt, or the 21 st Century Maritime Silk 

Road... These cover a wide area, from Pacific 

coasts to Europe. Middle Corridor is a 

key component of the Silk Road initiative, 

passing through Kazakhstan, Turkmenistan, 

Azerbaijan, Georgia and Turkey and 

connects with Trans-European Transport 

Network (TEN-T). All these countries have 

great potential for trade and investment. 

Middle Corridor will flourish this potential 

because it has so many advantages. 

In this issue, our cover story particularly 

aims to give you information about our 

works and activities with regard to the revival 

of the Silk Road. We also keep a close 

watch on the 1 st European Games in Baku 

which will be held in June. We discussed 

this organization with Prof. Dr. Uğur 

Erdener, President of the National Olympic 

Committee of Turkey, and we particularly 

asked for his comments on Turkey’s preparations 

for the organization to be held in 

Baku. On the other hand, Assoc. Prof. Fatih 

Özbay focused on a different subject and 

analyzed Turkish-Russian relations with a 

focus on the April 24 occasion. 

On the 550 th anniversary of the Kazakh 

Khanate, Embassy of Kazakhstan honored 

the institute with an award for our 

contributions to the Turkic world. We are 

deeply grateful for those who deemed us 

worthy of this award. 

Hope to see you in the next issue… 

YÖNETİM / MANAGEMENT 

İMTİYAZ SAHİBİ 

OWNER 

Hazar İletişim, Tanıtım ve 

Yayıncılık A.Ş. Adına 

Haldun YAVAŞ 

GENEL YAYIN YÖNETMENİ 

EDITOR-IN-CHIEF 

Gökhan ÇAY 

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ (SORUMLU) 

MANAGING EDITOR 

Merve DAMCI 

EDİTÖR 

EDITOR 

Hande YAŞAR ÜNSAL 

HABER EDİTÖRÜ 

NEWS EDITOR 

Figen AYPEK AYVACI 

İNGİLİZCE EDİTÖRÜ 

ENGLISH EDITOR 

Cansu ERTOSUN 

RUSÇA EDİTÖRÜ 

RUSSIAN EDITOR 

Rufat AGHAYEV 

GRAFİK TASARIM 

GRAPHIC DESIGN 

Zeynep ÖZEL 

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ 

PHOTO EDITOR 

Tarık ÜZGÜN 

YAYIN KURULU 

PUBLICATION BOARD 

Prof. Dr. Mesut Hakkı CAŞIN 

Doç. Dr. Bekir GÜNAY 

Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Doç. Dr. Fatih MACİT 

Dr. Efgan NİFTİ 

Emin AKHUNDZADA 

Zeynep KAPTAN 

BASKI / PRINTING 

Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. 

Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 

1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 

34476 İSTANBUL 

Tel: 444 44 03 

BASKI TARİHİ / PUBLICATION DATE 

Haziran 2015 / June 2015 

Yayın Türü / Publication Type 

Yaygın Yerel Süreli 

Yayın Süresi - Dili 

Publication Period - Language 

Aylık - Türkçe, İngilizce, Rusça 

Monthly - Turkish, English, Russian 

ISSN: 2148-4759 

İLETİŞİM 

MAILING ADDRESS 

Maslak Meydan Sokak 

Veko Giz Plaza No:3 Kat: 4 

Daire 10 Sarıyer, İstanbul, TÜRKİYE 

Tel: +90 212 999 66 00 

Faks: +90 212 290 40 30 


info@hazarworld.com 

HAZAR WORLD 

1

ISSN 2148-4759 

9 772148 475002 

31 

ISTANBUL 

AKTAU 

BEINEU 

TURKMENBASHI 

IÇINDEKILER 

CONTENTS 

04 

HAZAR’A DAİR 

CASPIAN OVERVIEW 

HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR PUBLICATION OF CASPIAN STRATEGY INSTITUTE 

HAZİRAN 2015 SAYI 31 - JUNE 2015 ISSUE 31 



BAKÜ-TİFLİS-KARS DEMİRYOLU 

BAKU-TBILISI-KARS RAILWAY 

KARS 

TBILISI 

BAKU 

HAZAR GEÇİŞİ 

CASPIAN TRANSIT CORRIDOR 

04 

KYRGYZSTAN BECAME 

KIRGIZİSTAN AVRASYA 

EKONOMİK BİRLİĞİ’NE 

ÜYE OLDU 

A MEMBER TO EURASIAN 

ECONOMIC UNION 

FİYAT- PRICE 5 TL 



КРАТКОЕ ИЗЛОЖЕНИЕ 

04 

05 

HAZAR’A DAİR 

CASPIAN OVERVIEW 

26 

ŞİMDİ TAM ZAMANI: 

ULAŞTIRMA 

KORİDORLARINDA 

REKABET 

IT’S THE RIGHT TIME: 

COMPETITION ON 

TRANSPORT CORRIDORS 

26 

Particularly, the World Bank’s 

analysis which advocates 

outward-oriented development 

strategies has demonstrated and 

supported that “outwardoriented” 

nations have 

Özellikle Dünya Bankası’nın 

gerçekleştirdiği ve dış odaklı 

gelişim stratejilerini destekleyen 

analiz, “dış odaklı” devletlerin 

ekonomilerinde hızlı gelişme 

kaydettiklerinin altını çiziyor. 

08 

05 

İNSANİ YARDIM 

TÜRKİYE’DEN 

UKRAYNA’NIN DOĞUSUNA 

HUMANITARIAN AID 

FROM TURKEY 

TO EAST UKRAINE 

08 

ÖZEL HABER 

SPECIAL REPORT 

08 

KAZAKHSTAN 

HAZAR TRANSİT 

KORİDORU’NUN KİLİT 

OYUNCUSU: KAZAKİSTAN 

KEY ACTOR IN CASPIAN 

TRANSIT CORRIDOR: 

12 

RÖPORTAJ 

INTERVIEW 

experienced especially rapid 

growth. 

12 

12 

TOP-LEVEL ORGANIZATION 

BAKÜ GERÇEKLEŞTİRECEĞİ 

ÜST DÜZEY ORGANİZASYONLA 

ÇITAYI YÜKSELTECEK 

BAKU WILL SET A HIGHER 

STANDARD BY MAKING A 

2 

HAZİTAN 2015 SAYI 31 - JUNE 2015 ISSUE 31


16 

ETKİNLİK/ EVENT 

16 

B20 ve SOCAR ARASINDA 

STRATEJİK İŞBİRLİĞİ 

STRATEGIC PARTNERSHIP 

BETWEEN 

B20 & SOCAR 

20 

GÖRÜŞ / 0PINION 

20 

VICTORY COMMEMORATED 

100. YILINDA ASIRLIK DESTAN 

ÇANAKKALE ZAFERİ 

KUTLAMALARI 

CENTENNIAL OF THE 

CENTURY-OLD ÇANAKKALE 

50 

We compiled cultural activities such 

50 

KÜLTÜR & SANAT 

CULTURE & ART 

Bölge ile ilgili konser, sergi ve 

tiyatro faaliyetlerini sizin için 

derledik. 

as concerts, exhibitions, and plays 

about the region. 

50 

16 

44 20 

44 

34 

34 

HABER ANALİZ / IN DEPTH 

34 

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ 

24 NİSAN DAYANIKLILIK 

TESTİNDEN GEÇTİ 

TURKEY-RUSSIA RELATIONS 

PASSED THE ENDURANCE 

TEST ON 24 APRIL 

40 

BLOG / BLOG 

40 

GÜVENLI, GÜVENILIR VE 

SÜRDÜRÜLEBILIR ENERJI ARZI 

BAĞLAMINDA RISK 

DEĞERLENDIRMESI 

RISK ASSESSMENT IN THE 

BROADER CONTEXT OF A SAFE, 

SECURE AND SUSTAINABLE 

ENERGY SUPPLY 

44 

LIFESTYLE / LIFESTYLE 

44 

KAZAK SİNEMASINDA 

İKİNCİ PERDE 

SECOND SCENE 

IN KAZAKH CINEMA 

HAZAR WORLD 

3

HAZAR’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW 

KIRGIZİSTAN AVRASYA 

EKONOMİK BİRLİĞİ’NE 

ÜYE OLDU 

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek 

Atambayev, Rusya, Belarus ve 

Kazakistan’ın kurduğu Avrasya 

Ekonomik Birliği’ne 8 Mayıs’ta 

dâhil olma kararı aldı ve ülkenin 

birliğe katılım anlaşmalarını onayladı. 

Kırgızistan’ın birliğe katılımının diğer 

üye ülkelerin parlamentoları tarafından 

da onaylanmasının ardından 

Kırgızistan-Kazakistan sınırında gümrüklerin 

kaldırılması ve bunun ardından 

vatandaş, mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına 

olanak sağlanması bekleniyor. 

KYRGYZSTAN BECAME A 

MEMBER TO EURASIAN 

ECONOMIC UNION 

On May 8, President of Kyrgyzstan 

Almazbek Atambayev decided 

to become a part of the Eurasian 

Economic Union which was 

established by Russia, Belarus and 

Kazakhstan. When the parliaments 

of other member states approve 

Kyrgyzstan’s membership to the 

union, it is expected that customs 

duties will be eliminated on the 

Kyrgyz-Kazakh border and free 

movement of goods, services and 

citizens will be allowed. 

TİKA VE ÖZBEKİSTAN 

ARASINDA ARŞİV AJANSI 

İŞBİRLİĞİ 

TİKA, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü 

ve Özbekistan Arşiv Ajansı işbirliğiyle 

başlatılan projelerle, Özbekistan ile Türkiye 

arasında arşiv yönetimi eğitimi, elektronik 

arşivleme, el yazması eserlerin restorasyonu 

ve korunması konularında çalışmalar yapılıyor. 

Osmanlı Arşivi uzmanlarından oluşan 

bir heyetin Özbekistan’a giderek ülkedeki 

en büyük 3 merkez arşivi ziyaret etmesiyle 

ilk adımı atılan projeler kapsamında, Türk 

uzmanlar arşivlerin restorasyon ve sayısallaştırma 

bölümlerinde çalışanlara yönelik 

çalışma atölyesi programları düzenliyor. 

ARCHIVE AGENCY 

COOPERATION BETWEEN TİKA 

AND UZBEKISTAN 

TIKA, General Directorate of State Archives 

and the Archive Agency of Uzbekistan are 

acting together to realize various projects 

between Turkey and Uzbekistan about 

archive management training, electronic 

archiving, restoration and preservation of 

manuscripts and handwritten books. The 

projects have been launched with the visit of 

a delegation consisting of Ottoman Archive 

experts to 3 major archives in the country. 

Turkish experts organize workshop programs 

for the personnel in restoration and 

digitization departments of archives. 

PAKİSTAN BAŞBAKANI 

ŞERİF TÜRKMENİSTAN’DA 

Türkmenistan’ı ziyaret eden 

Pakistan Başbakanı Navaz Şerif 

ve Türkmenistan Devlet Başkanı 

Gurbanguli Berdimuhamedov arasında 

TAPİ enerji projesinin uygulama 

çalışmalarının aktif hale getirilmesine 

dair anlaşmaya varıldı. TAPİ 

enerji projesiyle Türkmenistan’ın en 

büyük doğal gaz yatağı Galkınış’tan 

Pakistan-Hindistan sınırındaki 

Fazilka yerleşim bölgesine doğal gaz 

taşınacak. Boru hattının uzunluğu 

bin 800 kilometre, kapasitesi ise 

yıllık 33 milyar metreküp olacak. 

PRIME MINISTER SHARIF 

VISITS TURKMENISTAN 

Prime Minister of Pakistan Mr. 

Nawaz Sharif paid an official 

visit to Turkmenistan and met 

with President of Turkmenistan 

Gurbanguly Berdimuhamedov. 

The leaders agreed upon launching 

the works to realize TAPI energy 

project. TAPI will transport natural 

gas from Galkinish -Turkmenistan’s 

largest natural gas deposit- to the 

Fazilka region on the Pakistani- 

Indian border. The line will be 1,800 

kilometers long with an annual 

capacity of 33 billion cubic meters. 

4 HAZİRAN 2015 SAYI 31 - JUNE 2015 ISSUE 31


TÜRKİYE’DEN UKRAYNA’NIN 

DOĞUSUNA İNSANİ YARDIM 

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı 

(TİKA), Ukrayna’nın doğusundaki 

Luhansk’ta Rusya yanlısı ayrılıkçılarla 

Ukrayna ordusu arasında yaşanan 

çatışmalara maruz kalan vatandaşlar için 

insani yardım gönderdi. TİKA tarafından 

sağlanan insani yardım, Türkiye’nin Kiev 

Büyükelçisi Yönet Can Tezel ve TİKA 

Ukrayna Koordinatörü Hacı Bayram 

Bolat tarafından Ukrayna Acil Durumlar 

Servisi Başkanı Nikolay Çeçetkin’e teslim 

edildi. Gönderilen 20 tonluk insani 

yardım gıda, temizlik ürünleri ve çeşitli 

malzemelerden oluşuyor. 

HUMANITARIAN AID FROM 

TURKEY TO EAST UKRAINE 

Turkish Cooperation and Coordination 

Agency (TIKA) sent humanitarian 

aid to citizens living in Luhansk, the 

eastern part of Ukraine, who are caught 

between pro-Russian separatists and 

Ukrainian army. TIKA’s humanitarian 

aid was delivered to Ukraine State 

Emergency Services Acting Chairman 

Nikolai Chechetkin by Turkish 

Ambassador in Kiev Yönet Can Tezel 

and TIKA’s Coordinator in Ukraine 

Hacı Bayram Bolat. The 20-ton humanitarian 

aid consists of food, cleaning supplies 

and various other materials. 

RUSYA, IMF VE 

DÜNYA BANKASI’NDA 

REFORM İSTİYOR 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı 

Sergey Ryabkov, Uluslararası 

Para Fonu (IMF) ve Dünya 

Bankası’nda reform yapılması konusunda 

ısrarcı olduklarını söyledi. 

Ryabkov, BRICS ülkelerinin 

(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin 

ve Güney Afrika Cumhuriyeti) 

güvenlik konuları temsilcilerinin 

yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, 

konunun hem liderler hem 

de maliye bakanları düzeyinde 

dile getirildiğini ekledi. 

RUSSIA DEMANDS 

REFORM IN IMF AND 

WORLD BANK 

Sergey Ryabkov, Deputy 

Minister of Foreign Affairs of 

Russia, stated that they insist on 

making reforms in International 

Monetary Fund (IMF) and 

World Bank. Ryabkov also indicated 

that the issue was bought 

forward at the level of leaders 

and finance ministers during the 

annual meeting of BRICS (Brazil, 

Russia, India, China and South 

Africa) High Representatives for 

Security Issues. 

AVUSTURYA 

CUMHURBAŞKANI FISCHER 

GÜRCİSTAN’I ZİYARET ETTİ 

Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz 

Fischer, resmi temaslarda bulunmak 

üzere Gürcistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. 

Gürcistan Cumhurbaşkanı 

Giorgi Margvelaşvili, Cumhurbaşkanı 

Fischer ile iki ülke arasındaki mevcut 

ilişkileri, Gürcistan’ın Avrupa Birliği’ne 

entegrasyon sorununu, bölgedeki ve 

Ukrayna’daki güvenlik konularını ele 

aldıklarını belirtti. Fischer, Karadeniz’de 

Gürcistan ile işbirliği yapmaya hazır 

olduklarını ifade ederek Gürcistan’ın 

AB ile entegrasyonuna destek vermeye 

devam edeceklerini kaydetti. 

AUSTRIAN PRESIDENT 

FISCHER’S VISIT TO 

GEORGIA 

President of Austria Heinz 

Fischer paid an official visit to 

Georgia. President of Georgia 

Giorgi Margvelashvili and 

President Fischer had a meeting 

and discussed the bilateral relations, 

the integration problem of 

Georgia to the EU, and security 

issues in Ukraine and the region. 

Fischer expressed that they are 

willing to cooperate with Georgia 

in the Black Sea, and they will 

continue to support Georgia’s 

integration with the EU. 

HAZAR WORLD 5

HAZAR’A DAİR / CASPIAN OVERVIEW 

BM’DE TÜRK KENEŞİ 

RESEPSİYONU VERİLDİ 

Birleşmiş Milletler (BM) Genel 

Merkezi’nde Türk Dili Konuşan Ülkeler 

İşbirliği Konseyi’nin (Türk Keneşi) 

uluslararası camiaya tanıtılması 

amacıyla bir resepsiyon düzenlendi. 

Türk Keneşi Genel Sekreteri Ramil 

Hasanov, Avrupa’dan Çin’e uzanan bir 

köprü konumundaki Türk dünyasının, 

enerji ve ticaret alanında stratejik 

projeleri olduğunu ve konseyin 

öneminin gittikçe arttığını belirtti. 

Konseye üye olmayan Türkmenistan ve 

Özbekistan’ın BM daimi temsilcileri de 

resepsiyona katıldı. 

TURKIC COUNCIL’S 

RECEPTION AT THE UN 

Cooperation Council of Turkic Speaking 

States (Turkic Council) held a reception 

at the Headquarters of United Nations 

(UN) in order to introduce the council to 

the international community. Secretary 

General of the Council Ramil Hasanov 

stated that Turkic world, acting as a 

bridge between Europe and China, 

has strategic projects in the fields of 

energy and trade, and the council is 

gaining importance. UN permanent 

representatives of Turkmenistan and 

Uzbekistan, non-members of the council, 

attended the reception as well. 

KAZAK HANLIĞI 550. 

YILI KONFERANSI’NDA 

HASEN’E ÖDÜL 

Kazakistan Büyükelçiliği, Kazak 

Hanlığı 550. Yılı Konferansı 

düzenledi. Konferansta Kazak 

Hanlığı’na ilişkin film gösterimi 

yapılırken Türk Dünyası Yazarlar 

ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) 

“19. Uluslararası Türk Dünyasına 

Hizmet Ödülleri” çerçevesinde 

Hazar Strateji Enstitüsü’nü 

(HASEN) Türk dünyasına 

katkılarından dolayı ödüllendirdi. 

Takdim edilen ödülü HASEN 

Genel Sekreteri Haldun Yavaş aldı. 

HASEN WAS AWARDED 

AT 550 TH ANNIVERSARY 

CONFERENCE OF 

KAZAKH KHANATE 

Embassy of Kazakhstan organized 

the 550 th Anniversary Conference 

for the Kazakh Khanate. At 

the conference, films were 

displayed about the Khanate, 

and Caspian Strategy Institute 

(HASEN) received an award for its 

contributions to the Turkic world. 

Foundation of Authors and Artists 

of the Turkic World (TURKSAV) 

presented the award to HASEN 

Secretary General Haldun Yavaş. 

AZERBAYCAN DIŞİŞLERİ 

BAKANI MEMMEDYAROV 

RUSYA’YI ZİYARET ETTİ 

Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar 

Memmedyarov, resmi temaslarda 

bulunmak için gittiği Moskova’da 

mevkidaşı Lavrov’la görüştü. 

Görüşmede, iki ülke arasındaki 

ilişkiler, Ukrayna krizi, Yukarı 

Karabağ sorunu, Ortadoğu’daki 

gelişmeler ve Avrupa Birliği ile 

ilişkiler ele alındı. Memmedyarov, 

Yukarı Karabağ sorununun 

çözümüne yönelik “Ortada bir 

sorun var ve çözülmesi gerekiyor. 

Bunun zamanı çoktan geldi” dedi. 

AZERBAIJANI 

FOREIGN MINISTER 

MEMMEDYAROV’S VISIT 

TO RUSSIA 

Foreign Minister of Azerbaijan 

Elmar Memmedyarov paid an 

official visit to Moscow and met with 

his counterpart Lavrov. Ministers 

discussed bilateral relations, Ukraine 

crisis, the Upper Karabakh issue, 

recent developments in the Middle 

East and relations with EU. With 

regard to the Upper Karabakh issue, 

Memmedyarov said, “There is a 

problem and it needs to be solved. It’s 

high time.” 



HAZİRAN 2015 

JUNE 2015 

11-12 

3-5 ASTANA MADENCİLİK VE 

2015 ULUSLARARASI 

ENERJİ ÇALIŞTAYI 

3-5 HAZİRAN 2015 

ABU DABİ-BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı 

(IRENA) ülkelere sürdürülebilir enerjiye 

geçiş sürecinde destek olan ve yenilenebilir 

enerji alanında uluslararası 

işbirliği için başlıca platform ve 

mükemmeliyet merkezi olmanın yanı 

sıra, politika, teknoloji, kaynaklar ve 

finansal bilgi birikimi için bir havuz 

görevi gören hükümetler arası bir 

kuruluştur. 

2015 INTERNATIONAL 

ENERGY WORKSHOP 

3-5 JUNE 2015 

ABU DHABI-UNITED ARAB EMIRATES 

The International Renewable 

Energy Agency (IRENA) is an 

intergovernmental organization 

that supports countries in their 

transition to a sustainable energy 

future and serves as the principal 

platform for international cooperation, 

a center of excellence, and a 

repository of policy, technology, 

resource and financial knowledge 

on renewable energy. 

METALURJİ KONGRESİ 

(AMM) 


ASTANA-KAZAKİSTAN 

AMM Kongresi her yıl dünya madencilik 

ve metalurji endüstrisinin siyasi, 

ticari ve mali liderlerini bir araya getiriyor 

ve herkes için avantajlı ortaklıkların 

kurulması, yenilikçi girişimler 

ve yatırımların hayata geçirilmesi için 

fırsatlar yaratıyor. 

ASTANA MINING AND 

METALLURGY CONGRESS 

(AMM) 


ASTANA-KAZAKHSTAN 

Congress “AMM” annually unites 

world political, business, financial 

and scientific leaders of mining and 

metallurgical industry for development 

of mutually advantageous partnership, 

introduction of innovations 

and attraction of investments. 

23-25 

12. RUS PETROL VE GAZ 

KONGRESİ (RPGC) 


MOSKOVA-RUSYA 

RPGC, Rusya’nın büyüyen petrol ve 

gaz piyasası üzerine kapsamlı analizler 

ve tartışmaların gerçekleştirilebileceği 

üst düzey bir platform sunuyor. RPGC, 

12 yıl içinde 40 ülkenin petrol ve gaz 

sektöründen binlerce profesyoneli bir 

araya getirdi. 

12 TH RUSSIAN PETROLEUM 

AND GAS CONGRESS 


MOSCOW- RUSSIA 

RPGC provides a senior-level platform 

for in-depth discussions and analysis on 

Russia’s thriving oil and gas market. 

Over the past 12 years, RPGC has connected 

thousands of oil and gas professionals 

from more than 40 countries. 

6. ÇİN (PEKİN) ULUSLARARASI 

KÖMÜR KİMYASALLARI ENDÜSTRİSİ 

SERGİSİ (CICC 2015) 

THE 6 TH CHINA (BEIJING) 

INTERNATIONAL COAL CHEMICAL 

INDUSTRY EXHIBITION (CICC 2015) 

9-11 Haziran 2015 / 9-11 June 2015 

Pekin, Çin 

Beijing, China 

KENYA PLAST 

KENYA PLAST 


Nairobi, Kenya 

Nairobi, Kenya 

HAZAR TAKVİMİ / CASPIAN CALENDARHAZİRAN 2015 

DÜNYA EKONOMİ FORUMU JAPONYA 

TOPLANTISI 2015 

WORLD ECONOMIC FORUM JAPAN 

MEETING 2015 


Tokyo, Japonya 

Tokyo, Japan 

KAFKASYA SAĞLIK FUARI 

CAUCASUS HEALTHCARE 2015 


Tiflis, Gürcistan 

Tbilisi, Georgia 

JUNE 2015 

HAZAR WORLD 

7

ÖZEL HABER / SPECIAL REPORT 

ASTANA FORUMU / ASTANA FORUM 

HAZAR TRANSİT KORİDORU’NUN KİLİT OYUNCUSU: 

KAZAKİSTAN 

Hazar Strateji Enstitüsü, Uluslararası Türk Akademisi ve Kazakistan 

Cumhuriyeti Parlamento meclisi tarafından Astana Ekonomi Forumu kapsamında 

gerçekleştirilen “Hazar Transit Koridoru: Altyapı Geliştirme ve Ekonomik İşbirliği” 

paneline katılan panelistlerden Kazakistan Devlet Demiryolu Şirketi Lojistik 

Departmanı Başkan Yardımcısı Kanat Alpysbayev ile Kazakistan’ın bölgedeki 

ulaştırma sektörü açısından önemini ve diğer ülkelerle olan ilişkisini konuştuk. 

KEY ACTOR IN CASPIAN TRANSIT CORRIDOR: 

KAZAKHSTAN 

We discussed Kazakhstan’s importance for transportation in the region 

and its relations with other countries with Kanat Alpysbayev, Deputy 

Head of Logistics Department at Kazakhstan State Railway Company, 

who was a panelist at the Caspian Transit Corridor: Infrastructure 

Development and Economic Cooperation panel organized by Caspian 

Strategy Institute, International Turkic Academy and Mazhilis of the 

Parliament of the Republic of Kazakhstan. 



Hava kargonun pahalılığı ve su 

taşımacılığının yetersizliği 

Kazakistan’ı 2020 yılına kadar 1 

trilyon dolarlık demiryolu yatırımı 

yapmaya itti. Böyle maliyetler söz 

konusuyken İpek Yolu’nun canlandırılmasında 

merkez bankaları ve diğer 

uluslararası kurumların rolü nedir ve 

ne olmalıdır? 

Kazakistan Devlet Demiryolu Şirketi JSC 

“NC” KTZ”, ulaştırma ve lojistik sistemlerinin 

geliştirilmesi için büyük ölçekli 

projeler hayata geçiriyor ve toplam 36,3 

milyar dolarlık yatırım yapıyor. Özellikle 

de demiryollarının geliştirilmesi ve modernizasyonu 

için 15.768 milyon dolar, dahili 

ve harici TLC ağlarının inşa edilmesi için 

948 milyon dolar harcayarak dev yatırımlar 

yapıyor. 

Kazakistan, trans-Hazar bölgelerinin geliştirilmesine 

büyük önem veriyor ve Hazar 

Denizi’ndeki limanlarda iyileştirme faaliyetlerinde 

bulunuyor. 

Kazakistan, öz kaynaklarının yanı sıra 

Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası 

(ADB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası 

(EBRD), İslami Kalkınma Bankası (IDB), 

Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı 

(JICA) gibi uluslararası finans kuruluşlarından 

finansman sağlıyor. 

Avrasya’da kıtalar arası ticaretin geleceği 

Kazakistan üzerinden şekillenecek 

diyebilir miyiz? Bu çerçevede 

Kazakistan’ın atması gereken en acil 

adımlar nelerdir? 

Uzmanlar, bölgedeki ticaret hacminin 2014 

yılından 2020 yılına kadar 1,5 kat artarak 

800 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara yükseleceğini 

öngörüyor. Aynı zamanda Çin ile 

Avrupa Birliği arasındaki ticaret cirosunun 

615 milyar dolardan 800 milyar dolara, yük 

trafiği hacminin ise 117 milyon tondan 170 

milyon tona çıkması bekleniyor. 

Çin ile avrupa arasındaki ulaşımın %98’i 

deniz yoluyla gerçekleşiyor. 2020 Trans- 

Kazakistan projesini hayata geçirerek karayolu 

taşımacılığında en az 10 milyon tonluk 

bir hacme ulaşmak için çalışıyoruz. 

Bu hedefe ulaşmamızı sağlayacak pek 

çok faktör var. İlk olarak, Çin’in orta 

ve batı illerindeki kalkınma, özellikle 

de yüksek katma değere sahip 

ürünlerin üretimindeki artış; 

ikinci olarak ise Batı’nın 

düşük maliyetli ve yüksek 

kalitede ürünlere yönelik 

“UZMANLAR, 

BÖLGEDEKI TICARET 

HACMININ 2014 

YILINDAN 2020 YILINA 

KADAR 1,5 KAT 

ARTARAK 800 MILYAR 

DOLARDAN 1,2 

TRILYON DOLARA 

YÜKSELECEĞINI 

ÖNGÖRÜYOR.” 

“EXPERTS ESTIMATE 

THE VOLUME OF 

TRADE IN THE 

REGION WILL 

INCREASE BY 1.5 

TIMES - FROM 800 

BILLION USD (IN 

2014) TO 1.2 

TRILLION USD BY 

2020.” 

Kazakhstan has been obliged to 

make $1-trillion railway investment 

until 2020 due to the high 

cost of air cargo and insufficient 

marine transport. In this case, 

what is and what should be the role of 

central banks and other international 

institutions in terms of reviving the 

Silk Road? 

Kazakhstan State Railway Company JSC 

“NC” KTZ” carries out projects for the 

development of transport and logistics 

system with a total investment of 36.3 

billion USD. In particular, the company 

provides for the implementation of investment 

projects, such as the development 

and modernization of railway assets (15,768 

million USD), and the construction of the 

internal and external network TLC (948 

million USD). 

Also, paying great attention to the development 

of trans-Caspian areas, 

Kazakhstan is developing port facilities in 

the Caspian Sea. 

In addition to own sources of financing, 

Kazakhstan receives funds from international 

financial institutions such as the 

World Bank, Asian Development Bank 

(ADB), European Bank for Reconstruction 

and Development (EBRD), Islamic 

Development Bank (IDB), and Japan 

International Cooperation Agency (JICA). 

Can we deduce that the future of intercontinental 

trade in Eurasia will be 

shaped over Kazakhstan? What are 

the most urgent steps that Kazakhstan 

must take within this framework? 

Experts estimate the volume of trade in 

the region will increase by 1.5 times - 

from 800 billion USD (in 2014) to 1.2 trillion 

USD by 2020. At the same time the 

trade turnover between China and the 

European Union will increase from 615 to 

800 billion USD, and the volume of freight 

traffic will increase by 117 million tons 

to 170 million tons. 

At the same time 98% of transportation 

between China and 

Europe are carried by sea. 

Our task is to endorse the 

2020 Trans-Kazakhstan on 

the land routes to get the 

volume higher than 10 million 

tons. 

This is facilitated by several 

factors. Firstly, the develop- 

HAZAR WORLD 

9

ASTANA FORUMU / ASTANA FORUM 

talebinin giderek artması bu yolda bize 

katkı sağlıyor. Kıtalararası ticaretin gelişmesi 

ve ülke içi üretimin teşvik edilmesi 

için atılabilecek en önemli adımlardan biri, 

Kazakistan’da ve diğer ülkelerde ulaştırma 

ve lojistik merkezlerinden oluşan bir ağ 

kurmaktır. 

Kazakistan, İpek Yolu’nun yeniden 

canlandırılması konusunda bölgedeki 

diğer komşu ülkeler için nasıl bir kilit 

rol üstleniyor? Bu konumu bölge politikasını 

nasıl etkiler? 

Bugün güvenilir bir demiryolu ağına sahibiz. 

Kazakistan’ın ulaştırma koridorlarından 

geçen bu ağ en iyi şekilde kullanılıyor. 

“Yeni İpek Yolu” ulaştırma koridorunun 

geliştirilmesi bağlamında Kazakistan, 

Orta Asya ve Kafkasya’da çok sayıda ülke, 

Rusya, Çin ve Körfez ülkeleri ile birlikte 

hareket ediyor. 

Kazakistan, Türkmenistan ve İran arasındaki 

işbirliği çerçevesinde geçtiğimiz yıl 

Aralık ayında, Kazakistan, Türkmenistan 

ve İran’ı birbirine bağlayan 928 kilometrelik 

Uzen-Bereket-Bolaşak Gorgan demiryolu 

hattı hizmete açıldı. Bu hat ile Körfez ülkeleri, 

Pakistan, Afganistan ve Hindistan’a 

da demiryolu ile doğrudan ulaşılabiliyor. 

Geçtiğimiz yıl Şubat ayından bu yana 

Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve 

Türkiye’nin demiryolu, liman ve denizcilik 

işletmeleri arasında Trans Hazar 

Uluslararası Ulaştırma Güzergahının 

Geliştirilmesi için Yürütme Kurulu 

(TMTM) oluşturulması yönünde görüşmeler 

yürütülüyor. 

Çin-Kazakistan-Azerbaycan-Gürcistan- 

Türkiye güzergahı üzerinde test sürüşü 

yapacak konteyner trenini bu 

yıl Haziran ayında hizmete sokmayı 

planlıyoruz. Ayrıca Kazakistan, Rusya 

ve Beyaz Rusya demiryolu şirketlerinin 

işbirliğiyle Birleşik Ulaştırma ve 

Lojistik Şirketi (OTLK) kuruldu. Bu 

kurum, üye ülkelerin transit kapasitesinin 

arttırılmasını, yük pazarının yüksek 

getiri sağlayan sektörlerine erişimin 

sağlanmasını, transit konteyner trafiğinin 

düzenlenmesi için tek ve ortak bir 

platform dahilinde Ortak Ekonomik 

Bölge’nin oluşturulmasını amaçlıyor. 

Müşterilere “tek pencere” ilkesi çerçevesinde 

entegre ulaştırma ve lojistik 

hizmetleri sunmayı hedefleyen OTLK, 

ortak ulaştırma teknolojileri ve genel bir 

fiyat politikası benimsiyor. Aynı zamanda 

demiryolu levazımı ve demiryolu 

“ÇIN-KAZAKISTAN- 

AZERBAYCAN- 

GÜRCISTAN-TÜRKIYE 

GÜZERGAHI 

ÜZERINDE TEST 

SÜRÜŞÜ YAPACAK 

KONTEYNER TRENINI 

HIZMETE SOKMAYI 

PLANLIYORUZ” 

“WE PLAN TO 

LAUNCH A 

DEMONSTRATION 

CONTAINER TRAIN 

ON THE ROUTE 

CHINA- 

KAZAKHSTAN- 

AZERBAIJAN- 

GEORGIA-TURKEY.” 

ment of the central and western provinces 

of China, in particular the production of 

goods with high added value; secondly, 

the growing need for the West to low-cost 

high-quality products. One of the important 

initiatives for the development of 

intercontinental trade and for promoting 

its own product is a project to create a network 

of transport and logistics centers in 

Kazakhstan and abroad. 

Which key role do neighboring countries 

of Kazakhstan assume for the 

revival of the Silk Road? How would 

they affect the regional policy? 

Today, we have formed a reliable rail 

network, which is optimized passing 

through Kazakhstan transport corridors. 

As part of the development of the 

transport corridor “New Silk Road”, 

Kazakhstan is working with a number of 

countries in Central Asia, the Caucasus, 

Russia, China and the Gulf States. 

So today in the framework of cooperation 

between Kazakhstan, 

Turkmenistan and Iran, the country 

commissioned the railway line Uzen- 

Bereket-Bolashak Gorgan (928 km) connecting 

Kazakhstan, Turkmenistan and 

Iran in December last year, and opened 

a direct rail route to the Gulf countries, 

Pakistan, Afghanistan and India. 

Since February last year, the railway and 

port authorities and shipping companies 



altyapısının daha verimli kullanımı ve 

lojistik şemaların optimizasyonu için 

çalışmalar yürütüyor. 

Özellikle Çin için Kazakistan İpek 

Yolu’nun ilk durağı konumunda. Bu 

durum Çin ve Kazakistan işbirliği açısından 

ne ifade ediyor? 

Kazakistan-Çin işbirliğiyle hayata geçirilen 

başarılı projelerden biri de Çin’in 

Lianyungang limanında bir lojistik 

terminalinin oluşturulması. Bu liman, 

Kazakistan’a giden ve Kazakistan’dan gelen 

yükün toplandığı ana merkezlerden biri, 

aynı zamanda Orta ve Güneydoğu Asya’ya 

ve Çin’in iç limanlarına ulaşan yükler için 

başlıca transit liman konumunda. Limanın 

6 ayda 64 bin TEU konteyner elleçleme ve 

125 ths dökme yük hacmine ulaşmasıyla 

projenin etkinliği de kanıtlanmış oldu. 

2015 yılının sonunda yük hacminin 250 bin 

TEU’ya yükselmesi, 2020 yılında ise iki 

katına çıkması bekleniyor. 

Projenin ikinci fazında 449 hektarlık lojistik 

alanının inşaat çalışmalarının başlaması 

planlanıyor. Bu çalışmalar kapsamında 

ulaştırma ve lojistik alanı, uluslararası 

ticaret alanı ve dökme yük ile demir olmayan 

metaller için endüstriyel işleme alanını 

kapsayan bölgenin 2016 yılında yapımına 

başlanması öngörülüyor. Projenin potansiyel 

paydaşları ise Şangay İşbirliği Örgütü 

üyelerinin ticari, endüstriyel, ulaştırma ve 

lojistik şirketleri. 

of Kazakhstan, Azerbaijan, Georgia and 

Turkey have been considering a joint project 

to create the Steering Committee for the 

development of the Trans-Caspian international 

transport route (TMTM). 

As a result of the joint activity in June of 

this year, we plan to launch a demonstration 

container train on the route China- 

Kazakhstan-Azerbaijan-Georgia-Turkey. 

Kazakh, Russian and Belarusian railways 

created a united transport and logistics 

company (OTLK). The aim is to increase 

transit capacity of Member States, have 

access to the high-yield segments of the 

freight market, and to create the Common 

Economic Space within a single unified 

platform for the organization of container 

traffic in transit traffic. 

The major objectives are to provide consumers 

integrated transport and logistics 

services with the principle of “one window” 

based on common transport technologies 

and general price policy, as well as 

more efficient use of rolling stock and rail 

infrastructure, including the optimization 

of logistic schemes. 

Kazakhstan is the first stop of the 

Silk Road, especially for China on the 

Pacific coast of the continent. What 

is the importance of this in terms of 

China-Kazakhstan cooperation? 

One of the successful projects of the 

Kazakh-Chinese cooperation is a joint project 

for the construction of a logistics terminal 

at the Chinese port of Lianyungang, 

which is the main point of the consolidation 

of cargo flows to/from Kazakhstan, 

and key transit port for transshipment of 

cargoes to/from Central and South-East 

Asia, as well as inland ports China. The 

project has already demonstrated its effectiveness 

(for 6 months the terminal 

handled more than 64 thousand containers 

in TEUs and 125 ths tons of bulk cargo). By 

the end of 2015, it is expected that the volume 

of cargo will reach up to 250 thousand 

TEUs, followed by 2-fold increase by 2020. 

In the second phase of the project, it is 

planned to begin construction of the logistics 

zone of 449 hectares, including the 

transport and logistics area, the area of 

international trade and industrial processing 

zone of bulk cargo and non-ferrous 

metals in 2016. Potential participants in 

the project are commercial and industrial, 

transport and logistics companies of the 

countries - members of the SCO. 

HAZAR WORLD 

11

RÖPORTAJ / INTERVIEW 

BAKÜ AVRUPA OYUNLARI / BAKU EUROPEAN GAMES 

BAKÜ 

GERÇEKLEŞTİRECEĞİ 

ÜST DÜZEY 

ORGANİZASYONLA 

ÇITAYI YÜKSELTECEK 

BAKU WILL SET A 

HIGHER STANDARD BY 

MAKING A TOP-LEVEL 

ORGANIZATION 

“Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile 

Azerbaycan Olimpiyat Komitesi’nin 

farklı bir ilişkisi vardır” diyerek söze 

giriyor Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi 

Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener. Sözü 

bu coğrafyada birlikte yaşadığımıza 

bağlıyor ve sporun Dışişleri Bakanlığı’nın 

yapamadıklarını başardığının altını çiziyor. 

President of Turkish National Olympic Committee Prof. Dr. Uğur Erdener 

says, “National Olympic Committees of Turkey and Azerbaijan have a different 

relation.” Erdener underlines that both countries share the same geography and 

sports can realize the things that the Ministry of Foreign Affairs cannot. 

FIGEN AYPEK AYVACI 

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi 

Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, 

Avrupa Oyunları’nın ilkinin Bakü’de 

yapılıyor olmasına hiç şaşırmadığını 

dile getiriyor. Azerbaycan’ın spora çok fazla 

yatırım yaptığına dikkat çekiyor. 

Organizasyon nedeniyle yapılan yatırımları 

da Avrupa Oyunları’nın Bakü’ye bırakacağı 

bir miras olarak değerlendiriyor. Biz de sporun 

bu güçlü ismi ile Bakü Avrupa Oyunları 

öncesinde izlenimlerini ve Türkiye’nin hazırlıklarını 

konuştuk. 

President of Turkish National Olympic 

Committee Prof. Dr. Uğur Erdener 

expresses that he is not even slightly 

surprised at the decision to hold the 

first European Games in Baku. He points out 

that Azerbaijan makes great investment in 

sports. He also recognizes the investments 

made within the scope of the organization as 

the heritage of European Games to Baku. We 

discussed the projections before the Baku 

European Games and Turkey’s preparations 

with this influential figure in the sports arena. 

12 

HAZİRAN 2015 SAYI 31 - JUNE 2015 ISSUE 31


Avrupa Oyunları’nın ilkinin Bakü’de 

düzenleniyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Azerbaycan spora yatırım yapan bir ülke 

ve belli spor dallarında Avrupa ve Dünya 

Şampiyonaları’nda dereceleri var. Sayın 

Aliyev sporu çok seven muhterem eşiyle 

birlikte spora sürekli destek olan bir insan. 

Kendisi aynı zamanda Azerbaycan 

Olimpiyat Komitesi Başkanı ve Azerbaycan 

Avrupa Olimpiyat Komiteleri’nin de bir 

üyesidir. Dolayısıyla ilk kez düzenlenecek 

olan Avrupa Oyunları’nı organize etmek en 

doğal hakkı. Kendi arzusuyla ilk organizasyonu 

üzerine alması ise bir anlamda büyük 

bir cesaret işi. Ancak 2012 Londra Olimpiyat 

Oyunları’nda deneyim kazanmış güçlü bir 

ekiple çalışıyor. Bu da ciddi anlamda bir artı 

değer yaratıyor. 

Gençlik ve Spor Bakanımız Akif 

Çağatay Kılıç bu organizasyon için 

“Türkiye’de yapılıyormuş gibi hareket 

ediyoruz” dedi. Siz de aynı fikirde 

misiniz? 

Sayın bakan “iki devlet tek millet” ülküsü 

çerçevesinde konuya yaklaşıyor. Ülke olarak 

genel yaklaşımımız bu yönde. Azerbaycan’la 

aynı dili konuşuyoruz, bu çok önemli. 

Bakü’ye gittiğimizde sanki Türkiye’de herhangi 

bir kente gidiyormuş gibi hissediyorsunuz. 

Orada ticaret yapan Türk markalarını 

görüyorsunuz, restoranlarında alışık olduğunuz 

yemekleri yiyorsunuz. Bunlar önemli 

faktörler. Bir de elbette bu oyunların Bakü’ye 

kazandırdığı ilave altyapı ve canlılık var. Çok 

yüksek standartlı spor tesislerinin inşa edilmiş 

olması Bakü’yü gelecekte de büyük or- 

AZERBAYCAN’LA 

AYNI DILI 

KONUŞUYORUZ, BU 

ÇOK ÖNEMLI. 

WE SPEAK THE 

SAME LANGUAGE 

WITH AZERBAIJAN, 

THIS IS VERY 

IMPORTANT. 

01 02 

How do you feel about hosting the first 

European Games in Baku? 

Azerbaijan invests in sports and it 

has high places in Europe and World 

Championships in certain sports branches. 

Mr. Aliyev and his esteemed wife who 

loves sports give constant support for 

sports. He is also the President of the 

National Olympic Committee of Azerbaijan 

and a member of European Olympic 

Committees. Therefore, it is a God-given 

right for hosting the first European Games. 

But undertaking the first organization with 

his initiative shows his courage. However, 

he is working with a powerful team which 

includes many figures who have experience 

in 2012 London Olympic Games. This 

is a great source of added value. 

03 

HAZAR WORLD 

13

BAKÜ AVRUPA OYUNLARI / BAKU EUROPEAN GAMES 

ganizasyonlara ev sahipliği yapma açısından 

avantajlı kılıyor. 

Avrupa Oyunları’nın ikincisi 

Hollanda’da gerçekleştirilecek. Sizce 

Bakü’nün başarısı Hollanda’ya katılımı 

etkiler mi? 

Bakü’nün başarısı oyunların geleceği adına 

büyük önem taşıyor. Bakü’nün çok başarılı 

bir organizasyon yapacağına inancım tam. 

Bu işin altından başarıyla kalkması hem iyi 

hem kötü etkiler yaratacak. Bakü, oyunların 

geleceği açısından herkese ümit aşılayacaktır. 

Çünkü diğer kıtalarda bu oyunlar uzun 

yıllardır yapılıyor ancak Avrupa’da ilk kez 

gerçekleştiriliyor. Kötü olan kısım ise; Bakü 

çok iyi bir organizasyon yaptığında insanların 

beklenti düzeyi çok yükselecektir. 

Gelecekte aday olacak ülkeler açısından, 

özellikle de Azerbaycan’dan sonra oyunları 

düzenleyecek olan Hollanda açısından 

önemli bir zorluk yaratabilir. Beklentisi 

yükselen sporcular ya da onların bağlı olduğu 

kuruluşlar aynı standardı bulamazsa 

biraz hayal kırıklığına uğrayabilir. 

Nihayetinde Avrupa oyunlarının ilki 

düzenleniyor. Katılımın ne düzeyde 

olmasını bekliyorsunuz? 

Ben Avrupa katılımı açısından herhangi bir 

sorun görmüyorum. Avrupa’dan 50’yi aşkın 

ülke ciddi sayıda sporcuyla katılacaktır ve 

standardı yüksek yarışmalar yapılacaktır. 

Birçok izleyici zevkle bunları izleyecektir. 

O yönden ben herhangi bir eksiklik ya da 

sorun olacağını düşünmüyorum. İşin organizasyon, 

yarışma ve katılım boyutu üst 

düzeyde olacaktır. 

BAKÜ’NÜN ÇOK 

BAŞARILI BIR 

ORGANIZASYON 

YAPACAĞINA 

INANCIM TAM. 

I BELIEVE IN BAKU, 

THE CITY WILL 

REALIZE A 

SUCCESSFUL EVENT. 

01-03 

Avrupa Oyunları’nın 

gerçekleştirileceği bazı stadyum 

ve spor merkezleri. 

01-03 

Some of the venues that will 

host the European Games. 

04 

Milli güreşçi Taha Akgül. 

04 

Turkish national wrestler Taha 

Akgül. 

05 

Avrupa Oyunları meşalesi 

05 

The European Games flame 

Turkish Minister of Youth and 

Sports Mr. Akif Çağatay Kılıç said 

“This organization feels like our 

own organization.” Do you share 

this opinion? 

Mr. Çağatay follows a perspective within 

the framework of the “one nation, two 

states” ideal. This is actually the perspective 

of the entire country. We speak 

the same language with Azerbaijan, 

this is very important. When you go to 

Baku, you feel like visiting any town in 

Turkey. You see the Turkish brands in 

Baku, eat traditional Turkish food in 

Baku restaurants. These are significant 

factors. More importantly, these games 

have brought additional infrastructure 

and dynamism in Baku. Constructing 

high-standard sports facilities will be 

an advantage for Baku to host major 

organizations in the future. 

Second European Games will be 

held in the Netherlands. Do you 

think Baku’s success will affect the 

participation to the games in the 

Netherlands? 

Baku’s success has a vital importance 

for the future of European Games. I 

believe in Baku. The city will realize a 

successful event and this will have both 

positive and negative impacts. Baku 

will bring hope to everybody in terms 

of the future of games. These games are 

being organized in other continents for 

many years, but this will be the first 

time in Europe. The negative part is; 

Baku will set higher standards when it 

makes a great organization. Future host 

cities may have difficulty in meeting 

Azerbaijan’s standards. Athletes and 

their institutions may get disappointed 

if they find lower standards in next 

organizations. 

After all, this is the first European 

Games. What is your expectation 

about the level of participation? 

I do not see any problem about participation 

from Europe. I expect a high 

number of athletes from more than 50 

European countries, and they will have 

high-standard competition. A great 

audience will watch these games. I do 

not expect any problem or deficit in this 

regard. Organization, competition and 

participation will be great. 



04 05 

Türkiye’nin hazırlıklarına geçersek, 

Türkiye Bakü Avrupa Oyunları’na nasıl 

hazırlanıyor? 

Şu ana kadar 190’ın üzerinde sporcumuz 

oyunlara katılma hakkı kazanmış durumda. 

Yani Türkiye 200’e yakın sporcudan oluşan 

büyük bir kafileyle Bakü’de olacak. Türk 

Spor Teşkilatı bu organizasyonu önemsediğini 

ortaya koyuyor. 

Milli güreşçimiz Taha Akgül sporcu 

elçisi seçildi. Öncelikle, sporcu elçisi ne 

demek? Bunun bizim için önemi nedir? 

Sporcu elçisi bir anlamda o ülke sporunu 

söz konusu organizasyonun içinde sporu 

yapan kişi olarak temsil eder. Bunu bir 

anlamda rol model olarak düşünebiliriz. 

Olimpiyat Oyunlarından esinlenerek hayata 

geçirilmiş bir uygulama bu. Avrupa 

Olimpiyat Komiteleri de bu uygulamayı 

destekliyor. O açıdan başarılı olacağını 

düşünüyorum. 

Bakü’nün çıtayı yükseltebileceğinden 

bahsettiniz. Mesela Olimpiyatlarda, özellikle 

televizyonda izleyenler için, açılış 

seremonileri ve kapanış seremonileri çok 

önemlidir. Işıklar şehri olarak bilinen 

Bakü’de seremonilerin görkemli olması 

bekleniyor. Sizin beklentiniz nedir? 

Azerbaycan’ın kendi doğasından gelen yaklaşımı 

içinde olabildiğince gösterişli, unutulmayacak 

bir gece olması için herkes canla 

başka çalışıyordur diye düşünüyorum. Bu 

gecede birçok sürprizin olacağını tahmin 

ediyorum. Çünkü aralarında uluslararası 

deneyimi olan kişilerin de yer aldığı güçlü 

bir ekip o konuda çalışıyor. 

SPORCU ELÇISI BIR 

ANLAMDA O ÜLKE 

SPORUNU SÖZ 

KONUSU 

ORGANIZASYONUN 

IÇINDE SPORU 

YAPAN KIŞI OLARAK 

TEMSIL EDER. 

SPORTS 

AMBASSADOR 

REPRESENTS A 

COUNTRY WITHIN AN 

ORGANIZATION AS 

AN ATHLETE IN A 

SENSE. 

What about Turkey’s preparations 

for Baku European Games? 

Currently more than 190 athletes have 

been entitled to participate in the 

games. Turkey will be in Baku with 

a big group consisting of about 200 

athletes. Turkish Sports Organization 

shows that it attaches importance to this 

organization. 

Our national wrestler Taha Akgül 

was elected as the sports ambassador. 

Firstly, what is a sports ambassador? 

What is it important? 

Sports ambassador represents a country 

within an organization as an athlete in a 

sense. We can consider a sports ambassador 

like a role model. This practice 

was adopted from the olympic games. 

European Olympic Committees supports 

this practice as well. In this regard, I believe 

in the success of this initiative. 

You have mentioned that Baku may 

set a higher standard. In olympic 

games, opening and closing ceremonies 

are very important especially for 

those who watch the games on TV. 

In Baku, known as the city of lights, 

ceremonies are expected to be glorious. 

What is your expectation? 

I believe everybody is working heartily 

to organize a splendid, unforgettable 

night from Azerbaijan’s unique perspective. 

I guess there will be lots of surprises 

on that night because a great team 

that consists of people with international 

experience is working on this issue. 

HAZAR WORLD 

15

ETKİNLİK / EVENT 

B20 BAKÜ / B20 BAKU 

01 

B20 ve SOCAR ARASINDA STRATEJIK İŞBIRLIĞI 

Türkiye’nin dönem başkanlığını yürüttüğü G20’nin iş dünyası ayağı 

olan B20, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan liderliğinde Bakü’de 

gerçekleşti. B20 ve Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR 

arasında stratejik işbirliği protokolü imzalandı. 

STRATEGIC PARTNERSHIP BETWEEN B20 & SOCAR 

B20 -the business pillar of G20 of which Turkey assumes term 

presidency- was held in Baku under the leadership of Deputy Prime 

Minister Ali Babacan. Cooperation protocol was signed between B20 

and the State Oil Company of Azerbaijan (SOCAR). 

Işıklar şehri Bakü… Her misafirini ayrı 

ayrı etkiliyor. Etkilenenlerden biri de 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. 

Bakü’ye her gelişinde şehrin daha yeni, 

daha farklı ve daha modern bir yüzünü gördüğünü 

söylüyor ve gururlandığını ifade 

ediyor. Bunu söylediği yer B20 Azerbaycan 

Bölgesel Danışma toplantısı. Bakü’nün 

sadece bölgede değil, uluslararası arenada 

da önemli bir aktör olma yolunda hızla ilerlediğini 

söyleyen Babacan, Türkiye’nin G-20 

başkanı sıfatıyla Başkanlar Zirvesi’ne bir 

ülke davet etme hakkı bulunduğunu belirtiyor. 

Toplantının neden Bakü’de yapıldığını 

ise şöyle cevaplıyor: “Azerbaycan’ı tercih 

ettik çünkü son 20 yılda önemli bir kalkınma 

hamlesi gerçekleştiren ve Güney 

01 

SOCAR Türkiye Başkanı (CEO) 

Kenan YAVUZ, Türkiye Odalar 

ve Borsalar Birliği (TOBB) 

Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, 

Başbakan Yardımcısı Ali 

Babacan, Azerbaycan Devlet 

Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı 

Rövnag Abdullayev. (soldan sağa) 

01 

SOCAR Turkey President 

(CEO) Kenan Yavuz, President 

of the Union of Chambers 

and Commodity Exchanges 

of Turkey (TOBB) M. Rifat 

Hisarcıklıoğlu, Deputy Prime 

Minister Ali Babacan, SOCAR 

President Rövnaq Abdullayev. 

(from left to right) 

Baku, the city of lights… It fascinates 

every guest from a different angle. One 

of those guests was Deputy Prime 

Minister Ali Babacan. He says that he 

sees a different, new and more modern face of 

Baku every time he visits this city. He 

expresses his honor at B20 Azerbaijan 

Regional Consultation Meeting. He underlines 

that Baku takes solid steps to become a 

key actor not only in the region but also at the 

international arena. He points out Turkey’s 

right to invite one non-G20 country to the G20 

summit as the term president. With regard to 

choosing Baku for holding the meeting, 

Babacan says, “We chose Azerbaijan because 

in addition to being our sister country, it is 

also one of the countries which progressed 



Kafkasya bölgesinin gelişimine katkıda 

bulunan stratejik projelerde ülkemizin başlıca 

ortağı konumunda bulunan bu ülkenin 

G-20’ye büyük katkı sağlayacağını düşündük.” 

Azerbaycan Ekonomi ve Sanayi 

Bakanı Şahin Mustafayev ise G20 Zirvesi’ne 

Azerbaycan’ın davet edilmesinin iki ülke 

arasındaki yüksek stratejik işbirliğini ve 

dostluk ilişkisini bir kez daha ortaya koyduğunu 

söyleyerek Babacan’a cevap veriyor. 

Böyle bir havada geçen toplantıya katılım da 

elbette yüksek oldu. Toplantıya Babacan ve 

Mustafayev’in yanı sıra Azerbaycan Devlet 

Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı Rövnag 

Abdullayev, SOCAR Türkiye Başkanı Kenan 

Yavuz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 

(TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve 

Azerbaycanlı iş adamları katıldı. 

ANTALYA G20’YE KATILAN 21. ÜLKE 

AZERBAYCAN 

Kasım ayında Antalya’da yapılacak zirveye 

Türkiye tarafından 21. ülke olarak davet 

edilen Azerbaycan, bu sayede B20’ye stratejik 

ortak oldu ve SOCAR ile B20 arasında 

anlaşma imzalandı. SOCAR Başkanı 

Rövnag Abdullayev, TOBB Başkanı Rifat 

Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında yürütülen 

B20 sürecinde, küresel sorunlarla mücadele 

yolunda iş dünyasının, çalışanların, 

sivil toplum örgütlerinin desteğiyle önemli 

adımlar atılacağını söyleyerek B20’nin 

‘Altyapı ve Yatırım’ görev gücünün bir üyesi 

olmaktan gurur duyduğunu belirtiyor. 

“Altyapı ve yatırım kavramları büyümeyi, 

istihdamı, kalkınmayı ve sürdürülebilirliği 

etkilemesi nedeniyle kritik öneme sahip. 

Azerbaycan’ın en büyük devlet şirketi olan 

SOCAR, bölgemizde önemli altyapı projeleri 

gerçekleştiriyor” diyen Abdullayev, 

Güney Gaz Koridoru ve koridorun Türkiye 

ayağı olan TANAP’ın bölgedeki diğer 

tüm enerji projelerini teşvik eden önemli 

ve öncü bir altyapı projesi olduğunun da 

altını çiziyor. 

BARIŞ VE REFAH ÜZERINE KURULU 

BIR VIZYON 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan 

Azerbaycan’la birlikte gerçekleştirilen bu 

projelere atıfta bulunarak, “Son 20 yılda 

önemli bir kalkınma hamlesi gerçekleştiren 

ve Güney Kafkasya bölgesinin gelişimine 

katkıda bulunan stratejik projelerde 

ülkemizin başlıca ortağı konumunda bulunan 

bu ülkenin G-20’ye büyük katkı sağlayacağını 

düşündük” diyor. Güney Kafkasya 

bölgesinin ticaret, enerji ve ulaştırmanın 

ALİ BABACAN: 

“KAFKASYA 

BÖLGESININ 

GELIŞIMINE KATKIDA 

BULUNAN STRATEJIK 

PROJELERDE 

AZERBAYCANIN 

G-20’YE BÜYÜK 

KATKI 

SAĞLAYACAĞINI 

DÜŞÜNDÜK.” 

ALİ BABACAN: 

“WE CHOSE 

AZERBAIJAN 

BECAUSE IT 

CONTRIBUTED THE 

MOST TO THE 

DEVELOPMENT OF THE 

SOUTHERN CAUCASIA 

AND WHICH WOULD 

CONTRIBUTE GREATLY 

TO THE G20.” 

the most and contributed the most to the 

development of the Southern Caucasia and 

which would contribute greatly to the G20.” 

In reply to Minister Babacan; Shahin 

Mustafayev, Minister of Economy and 

Industry of Azerbaijan, states that the invitation 

of Azerbaijan to the G20 Summit is 

another indication of the strategic partnership 

and friendship between the two countries. 

Participation level to the meeting was 

naturally high. In addition to Ministers 

Babacan and Mustafayev; SOCAR 

President Rövnag Abdullayev, SOCAR 

Turkey President Kenan Yavuz, President 

of the Union of Chambers and Commodity 

Exchanges of Turkey (TOBB) M. Rifat 

Hisarcıklıoğlu, and businessmen from 

Azerbaijan attended the meeting. 

21 ST COUNTRY TO ATTEND ANTALYA G20: 

AZERBAIJAN 

Invited by Turkey as the 21 st country to 

attend the summit which will be held in 

Antalya in November, Azerbaijan has 

become a strategic partner to B20 and an 

agreement is signed between SOCAR and 

B20. SOCAR President Rövnag Abdullayev 

indicates that significant steps will be taken 

to solve global problems with the support of 

the business world and non-governmental 

organizations as part of the B20 process 

under the presidency of TOBB President 

Rifat Hisarcıklıoğlu. He also expresses his 

honor to be part of B20’s ‘Infrastructure and 

Investment’ task force. Abdullayev says, 

“Investment and infrastructure concepts 

have critical importance as they have an impact 

on growth, employment, development 

and sustainability. SOCAR, the largest state 

company of Azerbaijan, is implementing 

major infrastructure projects in the region.” 

He emphasizes that the Southern Gas 

Corridor and the corridor’s Turkish section 

TANAP are pioneer infrastructure projects 

which support and encourage other energy 

projects in the region. 

A PEACE AND WELFARE-BASED VISION 

With regard to these projects which are 

being implemented by the partnership of 

Turkey and Azerbaijan, Deputy Prime 

Minister Ali Babacan says, “We chose 

Azerbaijan because in addition to being 

our sister country, it is also one of the 

countries which progressed the most and 

contributed the most to the development 

of the Southern Caucasia and which would 

HAZAR WORLD 

17

B20 BAKÜ / B20 BAKU 

yanı sıra medeniyetler arası ilişkileri kapsayan 

kültür ve iletişim koridorlarının da 

merkezi haline gelebilecek bir potansiyele 

sahip olduğunu ifade eden Babacan, şöyle 

konuştu: “Burada Azerbaycan ve Türkiye 

olarak Türkmenistan, Gürcistan ve İran’la 

yaptığımız üçlü toplantılar son derece 

faydalı ve etkili bir formatta gerçekleşiyor. 

Azerbaycan ile ortak arzumuz, barış ve 

refah üzerine kurulu bu vizyona bölgedeki 

tüm ülkelerin bir gün dahil edilebilmesi, 

asırlardır aynı coğrafyayı paylaştığımız 

tüm halkların bu işbirliği ve diyalog ortamına 

katılabilmesidir.” 

Toplantıda SOCAR Türkiye Başkanı 

Kenan Yavuz da B20’nin stratejik partneri 

olma gururunu yaşadıklarını söylerken, 

B20 zirvesine ev sahipliği yapacak 

olan Türkiye’nin, iş dünyası liderlerinin 

çalışmalarına öncülük edeceğini, 

aynı zamanda tarih ve kültür açısından 

önemli bir tanıtım fırsatı yakalayacağını 

vurguluyor. Türkiye ve Azerbaycan’ı 

dünya enerji piyasasının önemli aktörü 

haline getirecek ve barışa katkı sağlayacak 

TANAP projesiyle SOCAR’ın, B20’ye 

de değer katacağını düşünen Yavuz, aynı 

zamanda Avrupa enerji sektöründe kilit 

ülke konumuna gelen Türkiye’nin, kardeş 

ülke Azerbaycan’la yürüdüğü yolda tüm 

dünyaya örnek olmasını temenni ediyor. 

B20 toplantısı da ışıklar şehri Bakü’de 

Yavuz’un bu temennileri ile son buldu. 

KENAN YAVUZ: 

“TANAP PROJESIYLE 

AVRUPA ENERJI 

SEKTÖRÜNDE KILIT 

ÜLKE KONUMUNA 

GELEN TÜRKIYE’NIN, 

AZERBAYCAN’LA 

YÜRÜDÜĞÜ YOLDA 

TÜM DÜNYAYA ÖRNEK 

OLMASINI TEMENNI 

EDIYORUM.” 

KENAN YAVUZ: 

“TURKEY IS NOW A 

KEY COUNTRY FOR 

EUROPEAN ENERGY 

SECURITY, TO 

BECOME A MODEL 

FOR WHOLE WORLD 

WITH ITS 

INITIATIVES IN 

PARTNERSHIP WITH 

AZERBAIJAN.” 

contribute greatly to the G20.” As noted by 

Babacan, the South Caucasus region has a 

great potential to become a center for not 

only trade, energy and transport but also 

the culture and communication corridors 

that cover intra-civilization interactions. 

He says, “We, Azerbaijan and Turkey, are 

holding highly effective and beneficial 

trilateral meetings with Turkmenistan, 

Georgia and Iran. We share the same goal 

with Azerbaijan; both countries want to 

include all regional states into this peace 

and welfare-based vision, to make our 

centuries-old neighbors a part of this cooperation 

and dialogue environment.” 

SOCAR Turkey President Kenan Yavuz 

states that they feel proud to be a strategic 

partner of B20, and adds, “As the host country 

of the B20 summit, Turkey will light 

the way for business world leaders, and it 

will also find a chance to introduce Turkish 

history and culture to the entire world. 

With the TANAP project which will turn 

Turkey and Azerbaijan into a key actor in 

world energy market and which will make 

a great contribution to peace; SOCAR will 

bring added value to B20, said Yavuz. He 

expresses his wish for Turkey, which is now 

a key country for European energy security, 

to become a model for whole world with its 

initiatives in partnership with Azerbaijan. 

Those wishes marked the B20 meeting held 

in Baku, the city of lights. 


GÖRÜŞ / OPINION 

100. YILINDA ÇANAKKALE ZAFERİ / CENTENNIAL OF THE ÇANAKKALE VICTORY 

100. YILINDA ASIRLIK DESTAN 

ÇANAKKALE ZAFERİ 

KUTLAMALARI 

Türkiye, işgalci devletlere karşı direnişin 100. yılında Çanakkale 

Savaşı’nda kaybedilen bütün vatan evlatlarını andı. I. Dünya 

Savaşı’nın dönüm noktalarından birini teşkil eden Çanakkale Kara 

Savaşları’nın 100. yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen anma 

törenleri, Gelibolu Yarımadası’nda büyük bir coşkuyla kutlandı. 

CENTENNIAL OF THE CENTURY-OLD 

ÇANAKKALE VICTORY 

COMMEMORATED 

Turkey commemorated the soldiers who had fallen at 

the Battle of Çanakkale on the 100 th anniversary of the 

fight against occupation forces. The centennial of the 

Çanakkale Land Battles, which constituted a turning 

point in the World War I, was commemorated with 

great enthusiasm in the Gallipoli Peninsula. 

PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN 

HASEN DIŞ POLITIKA VE GÜVENLIK 

ARAŞTIRMALARI MERKEZI UZMANI 

SENIOR FELLOW, HASEN CENTER ON 

FOREIGN POLICY AND SECURITY 

20 



01 

Çanakkale Kara Savaşları’nın 100. 

Yıl Dönümü vesilesiyle Şehitler 

Abidesi’nde düzenlenen törene 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip 

Erdoğan, Birleşik Krallık Galler 

Prensi Charles, Azerbaycan 

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 

Türkmenistan Devlet Başkanı 

Gurbanguli Berdimuhamedov, 

İrlanda Cumhurbaşkanı Michael 

Higgins ve Cibuti Devlet Başkanı 

İsmail Ömer Guelleh katıldı. 

01 

President Recep Tayyip Erdoğan, 

Prince of Wales Charles, 

President of Azerbaijan Ilham 

Aliyev, President of Turkmenistan 

Gurbanguly Berdimuhamedov, 

President of Ireland Michael 

Higgins, and President of Djibouti 

İsmail Ömer Guelleh attended the 

ceremony at Martyr’s Memorial 

on the occasion of the centennial 

of Çanakkale Land Battles. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip 

Erdoğan’ın ev sahipliğinde yapılan 

etkinliğe liderler ve 90 ülkeden devlet 

yöneticileri katıldı. Törende yer alan 

liderler arasında Birleşik Krallık Veliaht 

Prensi Charles, Azerbaycan Cumhurbaşkanı 

İlham Aliyev, Irak Cumhurbaşkanı Fuad 

Masum, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad 

el-Sani, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı 

Halid Hoca da yer aldı. 100 yıl önce karşı karşıya 

gelen ülkelerin liderleri barış ve kardeşlik 

mesajları verdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 

törende yaptığı konuşmada şu sözlerle dünyaya 

barış mesajı verdi: “Ortak acıları, yeni düşmanlıklara 

değil, dostluğun, sevginin, barışın 

aracı haline dönüştürme konusunda 

Çanakkale’nin dünyaya, bütün toplumlara 

örnek olmasını temenni ediyorum. Biz bu 

yüzyılı barış yüzyılına dönüştürmek için her 

türlü işbirliğine hazırız.” 

Tüm dünyanın büyük ilgi ile takip ettiği 

programda Birleşik Krallık Veliaht Prensi 

Charles ise, “Bu insanlar İngiliz dünyasının 

her köşesinden, Afrika, Avustralya, Kanada, 

Hindistan, Yeni Zelanda, anavatan ve adalardan 

geldi. Onlar evlerine selam söylemişti. 

Bizim için hayatlarını feda ettiler, biz onlar 

sayesinde bugün buradayız. Gelibolu’da 

savaşanlar tüm dünya tarafından takdirle 

anılıyor” açıklamasında bulundu. 

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ: 

BİR DÖNÜM NOKTASI 

Dünya harp tarihinin kritik dönüm noktalarından 

birini teşkil eden Çanakkale 

Savaşları, gerek sonuçları ve gerekse 

Leaders and government officials from 

90 countries attended the event which 

was held under the auspices of 

President Recep Tayyip Erdoğan. 

Prince Charles, the Crown Prince of the 

United Kingdom; President of Azerbaijan 

Ilham Aliyev; President of Iraq Fuad 

Masum; Qatar Emir Sheikh Tamim bin 

Hamad al-Sani; and Khalid Hoca, President 

of Syrian National Council attended the 

ceremony. Leaders of the countries that 

fought 100 years ago gave messages of peace 

and fraternity. President Erdoğan underlined 

the importance of peace in the world by 

saying: “I hope Çanakkale will set a great 

example for all countries in the world in 

terms of turning common pain and tragedies 

into a cause for friendship, love and 

peace rather than new hostilities. We are 

ready for cooperation to make this century 

the ‘century of peace’ in every sense.” 

During the program which attracted 

the attention of the entire world, Prince 

Charles said, “Those poeple came from all 

over the British world, and from Africa, 

Australia, Canada, India, New Zealand, 

the motherland and the islands. They said 

hello to their relatives. They sacrificed 

their lives for us, for our existence. Those 

who fought at Gallipoli are memorialized 

by the entire world.” 

IMPASSABLE ÇANAKKALE: 

A TURNING POINT 

Constituting a critical turning point in the 

history of war, the Battles of Çanakkale 

HAZAR WORLD 

21


askeri ve siyasal etkileri bakımından 

hem Türkiye’de hem de dünyada bilimsel 

araştırmalara konu olmaya devam ediyor. 

Avrupa devletleri arasında başlayan 

Çanakkale Savaşları’nda, İstanbul’u işgal 

etmeye çalışan Müttefik ordularının deniz 

ve karadan yaptığı başarısız saldırılar 

sonucu Türk savunma mevzilerini geçememesi, 

I. Dünya Savaşı’nın en önemli 

dönüm noktalarından biri haline geldi 

ve savaşın gidişatını değiştirerek uzamasına 

neden oldu. Türk Ordusu, Osmanlı 

İmparatorluğu topraklarını pay etmeyi 

planlayan işgal kuvvetlerinin Çanakkale’yi 

askeri kuvvet yolu ile geçerek İstanbul’u 

işgal etmeyi ve Osmanlı İmparatorluğu’nu 

çökertmeyi amaç edinen askerlerini mağlup 

etti. Haklı galibiyetini zaferle taçlandıran 

kahraman Mehmetçik, aynı zamanda 

modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını 

ve egemen bir devlet olarak tarih 

sahnesinde yer almasını da sağladı. 

Büyük Güçler arasındaki gizli paylaşım 

planları gereğince, Osmanlı Devleti’nin payitahtı 

olan İstanbul “Askeri İşgal Eylemi” 

çerçevesinde ele geçirilecekti. Deniz ve 

kara muharebelerinden oluşan Çanakkale 

Savaşları’nda, İngiliz Donanması’nın 

İstanbul’u istila etmek ve Osmanlı 

Devleti’nin teslime zorlamak maksadı ile 

Türk Boğazlarını “kuvvet yoluyla” geçme 

planı, 1915 yılında Fransız ve Rus savaş 

gemileri ile müşterek taarruza dönüştü. 

İstanbul’u işgal etme planında yaşadığı 

başarısızlığın ardından 25 Nisan 1925 tarihinde 

gerçekleştirdiği amfibik harekât 

ile yeniden deneme yapan İngiliz Ordusu, 

Yarbay Mustafa Kemal ve 57. Alay’ın üstün 

başarısı karşında büyük bir yenilgi 

aldı ve acı bir hüsrana uğradı. Gelibolu, 

İngiltere için hem politik hem de askeri 

itibarının mezarı oldu. İngiltere ve Fransa 

yarım milyondan fazla askerden oluşan 

dev bir kuvveti bir yıl boyunca Çanakkale 

Cephesi’nde tutmak zorunda kaldığı ve bu 

kuvvetin yaklaşık yarısını kaybettiği için 

diğer cephelere yeterince kuvvet ayıramadı. 

Yani Çanakkale Cephesi savaşın genel 

gidişini de etkiledi. 

TÜRK ORDUSU’NUN BÜYÜK ZAFERİ VE 

SAVAŞIN STRATEJİK SONUÇLARI 

Türk Ordusu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki 

askeri harekât yeteneği ve muharebe alanındaki 

genel stratejik bütünlüğü büyük 

bir başarının destanıdır. 1911 Libya ve 1913 

Balkan Savaşları’ndaki yengilere rağmen 

Türk Ordusu, çok kısa sürede modern 

02 03 

TÜRK ORDUSU’NUN 

I. DÜNYA 

SAVAŞI’NDAKI 

ASKERI HAREKÂT 

YETENEĞI BÜYÜK BIR 

BAŞARININ 

DESTANIDIR. 

MILITARY 

OPERATION 

CAPABILITY OF THE 

TURKISH ARMY 

DURING THE WORLD 

WAR I IS THE STORY 

OF A HUGE SUCCESS. 

serve as a highly attractive research topic 

for many years in terms of its consequences 

as well as its military and political impacts. 

Started as a war between European states, 

the Battles of Çanakkale became one of the 

most important turning points in World 

War I when the Allied Forces, trying to 

occupy Istanbul, carried out unsuccessful 

ground and marine attacks and failed to 

pass the defense positions of the Turkish 

army. It changed the course of the war and 

prolonged the fights. The Turkish Army 

defeated the soldiers of the occupation 

forces which were planning to share the 

territories of the Ottoman Empire and 

occupy Istanbul after passing Çanakkale 

by military force and bringing down the 

empire. Brave Turkish soldiers not only 

won the battle but also started the process 

of establishing the Republic of Turkey as a 

sovereign state on the international arena. 

According to hidden sharing plans among 

major forces, İstanbul –capital city of the 

Ottoman Empire- was to be seized within 

the framework of the “Military Occupation 

Act”. The British Fleet was planning to 

pass the Turkish Straits “by force” in order 

to occupy Istanbul and force the Ottoman 

Empire to surrender during the Battles of 

22 



harbin taktik ve stratejisine süratle angaje 

olmayı başardı. Askeri komuta heyetinin 

liderliği sayesinde savaşma azmi son dakikaya 

kadar muhafaza edildi. Ordu hiçbir 

zaman bozgun psikolojisine uğramadı ve 

cephede üstün kuvvet sergileyen düşman 

karşısında silahlarını bırakıp kaçmadı. 

Türk Ordusu, Mondros Müzakeresi’ne 

rağmen savaşa son anına kadar devam 

etti. Komutanlar muharebe alanında 

askerlerin başından ayrılmayarak 

İstanbul’dan gelen emirleri uygulamayı 

sürdürdü. En önemlisi de Müttefik ordularının 

başlattıkları amfibik harekâtına 

karşı Türk Ordusu, yüksek personel kaybına 

rağmen kimyasal silah kullanmadı. 

Türk askerinin savaştaki kararlılığı ve 

dayanıklılığı, cepheye yeteri kadar takviye 

birlik gönderilememesine rağmen harekâtı 

sürdürmeleri, Batılı ordulardan en önemli 

farkıdır. Çanakkale Savaşları’nda da görüldü 

ki; Türk askerini kazdığı siperden 

çıkarmak adeta imkânsızdır. Ordumuz, 

sonuna kadar tam bir vazife şuuru içinde 

savaşarak, ateşkese kadar elindeki silahları 

ve cepheyi terk etmemiştir. Türk 

Ordusu hakkındaki menfi intiba, I. Dünya 

Savaşı’nda değişti. Batılılar, yani İtilaf 

Devletleri, Türk askerini yanlış değerlendi- 

04 

05 

02-05 

Gelibolu 

Yarımadası’ndaki Yeni 

Zelanda Anıtı’nda 

düzenlenen törene Yeni 

Zelanda Başbakanı John 

Key, Birleşik Krallık 

Galler Prensi Charles ve 

oğlu Prens Harry katıldı. 

02-05 

Prime Minister of New 

Zealand John Key, 

Prince of Wales Charles 

and his son Prince Harry 

attended the ceremony 

at the New Zealand 

Memorial in Gallipoli. 

Çanakkale which consist of marine and 

ground wars. But this plan turned into 

a collective attack with the inclusion of 

French and Russian warships in 1915. 

Following the failure in occupying Istanbul, 

the British Army tried once again with the 

amphibian operation on April 25, 1925 but 

this time, the army was defeated even worse 

by Lieutenant Colonel Mustafa Kemal and 

the 57 th Regiment. Gallipoli became a grave 

for the political and military prestige of 

Britain. Britain and France had to keep a 

great army, consisting of more than half a 

million soldiers, at the Çanakkale Front for 

a year and they lost about half of this giant 

army; and therefore they could not allocate 

sufficient forces to other fronts. In this 

regard, the Çanakkale Front changed the 

general course of the war. 

GREAT VICTORY OF TURKISH ARMY AND 

STRATEGIC RESULTS OF THE WAR 

Military operation capability of the 

Turkish Army and its strategic integrity 

at the battlefield during the World War I 

is the story of a huge success. Despite the 

defeats in Libya in 1911 and Balkan Wars in 

1913, the Turkish Army rapidly managed 

to engage itself into the tactics and strategy 

of modern warfare. The army preserved 

its will and determination to fight until 

the last moment thanks to the leadership 

of the military command staff. Despite the 

predomination of the enemy, the army was 

never captured by the defeat psychology 

and did not lay down their arms and run 

away. The Turkish Army continued to fight 

until the last moment of the war despite the 

Armistice of Mudros. Commanders continued 

to follow orders from Istanbul by being 

soldiers’ shadow on the battlefield. Most 

importantly, the Turkish Army never used 

chemical weapons although they lost a 

high number of personnel during the amphibious 

operation of Allied Forces. 

Military determination and resilience of 

Turkish soldiers, and their persistence 

to continue the operation although sufficient 

reinforcing units were not sent to 

the front, are key distinctive features of the 

Turkish Army from Western forces. It was 

observed at the Battles of Çanakkale that 

it is impossible to take Turkish soldiers 

out of trenches. Our army fought to the 

last moment in a complete sense of duty, 

and did not leave their arms and the front 

until ceasefire. The negative impression 

about the Turkish Army changed during 

HAZAR WORLD 

23


rerek yaptıkları hatanın bedelini ödedi. 

Çanakkale, Türkler için fiziki ve psikolojik 

olarak muazzam bir öneme sahiptir ve 

savaşın hatıraları bugün hala zihinlerde 

canlılığını koruyor. Dünya harp tarihinde 

Amerikalıların Gettysburg, İngilizlerin 

Somme, Fransızların Verdun, Sovyetlerin 

Leningrad muharebelerindeki yeniden uyanışları 

gibi, Türkler de Çanakkale’deki yeniden 

uyanış ile tarihe geçti. Çanakkale zaferi, 

Avrupalı büyük güçler tarafından yıkılması 

planlanan Osmanlı İmparatorluğu’nun 

tasfiyesine rağmen, yenilgiye karşı direnen 

Mustafa Kemal’in bağımsızlık savaşı ve 

genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 

simgesidir. Bu tarihten sonra Türkiye 

Cumhuriyeti, egemen devletler arasında 

yer almaya başladı. Osmanlı bir dev değildi; 

Osmanlı efsanevi Zümrüd-ü Anka 

kuşuydu. Türk Milleti, tıpkı Zümrüd-ü 

Anka kuşu gibi, tarihte kurdukları pek 

çok devletin yıkışından sonra küllerinden 

yeniden doğdu ve Türkiye Cumhuriyeti’ni 

kurdu. Çanakkale Muharebesi, Türkiye- 

Avustralya-Yeni Zelanda arasındaki tarihi 

ortaklığın simgesi, okyanus ötesi dostluğun 

köprüsü oldu. Bu devletlerin egemenlik 

ve bağımsızlık kapılarının aralandığı 

dönemin, sömürgeden ulus devlete geçişlerinin 

başlangıcı oldu. 

03 

“Size ben taarruzu 

emretmiyorum, ölmeyi 

emrediyorum. Biz 

ölünceye kadar 

geçecek zaman 

zarfında, yerimize başka 

kuvvetler ve komutanlar 

geçebilir.” 

Anafartalar Grup 

Komutanı Yarbay 

Mustafa Kemal 

03 

“I am not ordering you 

to attack; I am ordering 

you to die. In the time 

that it takes us to 

die, other forces and 

commanders can come 

and take our place.” 

Lit. Col. Mustafa Kemal, 

Anafartalar Group 

Commander 

the World War I. The West, namely the 

Allied Forces, paid for underestimating the 

Turkish army. 

Çanakkale is highly important for Turkish 

people in terms of its physical and psychological 

outcomes. The memories of war are 

still alive within the minds of Turkish society. 

Similar to the resurrection of America 

in Gettysburg, Britain in Somme, France 

in Verdun and Soviets in Leningrad wars; 

Turks resurrected and made history in 

Çanakkale. The Çanakkale victory is the 

symbol of resisting Mustafa Kemal’s war 

of independence and the establishment of 

young Republic of Turkey although major 

forces of Europe were planning to demolish 

the Ottoman Empire. From this date 

forward, the Republic of Turkey started 

to have a place among sovereign states. 

Ottoman Empire was like a phoenix. The 

Turkish nation rose from the ashes of 

many fallen states that they have established 

throughout history. The Battle of 

Çanakkale became the symbol of the historic 

partnership of Turkey-Australia-New 

Zealand and a bridge for friendship overseas. 

It was the beginning of the transition 

of these countries from colonies to nation 

states and the period of opening of the 

doors for sovereignty and independence. 

24 


KAPAK / COVER 

İPEK YOLU / SILK ROAD 



Ekonomide benimsenen yaklaşımların büyüme üzerindeki hem kısa hem 

de uzun vadeli etkilerine ilişkin çok sayıda açıklama var. Hızla gelişen 

ekonomiler için detaylı ve kapsamlı gerekçeler ortaya koyan pek çok 

araştırma, dış odaklı yaklaşımın iç odaklı yaklaşıma göre daha hızlı büyüme 

sağlayacağını öne sürüyor. Özellikle Dünya Bankası’nın gerçekleştirdiği ve 

dış odaklı gelişim stratejilerini destekleyen analiz, “dış odaklı” devletlerin 

ekonomilerinde hızlı gelişme kaydettiklerinin altını çiziyor. 



There are a number of reasons why the difference in orientation can effect growth, 

both in the short and long-run. According to numerous studies which articulate and 

elaborate reasons of rapid developed economies suggested that outward orientation 

in growth makes it possible to grown much more rapidly than internally oriented 

economies. Particularly, The World Bank’s analysis which advocates 

outward-oriented development strategies has demonstrated and supported that 

“outward-oriented” nations have experienced especially rapid growth. 

DOÇ. DR. AVNI ZAFER ACAR 



01 

Türkiye 1980’li yılların başında iç odaklı 

yaklaşımı terk ederek dış odaklı kalkınma 

politikalarına geçmek için kapsamlı 

bir istikrar ve yapısal uyum programını 

hayata geçirdi. 1980’li yılların başından bu 

yana yaşanan pek çok küresel ve ulusal ekonomik 

krize rağmen Türkiye, bu stratejiyi 

etkili bir şekilde uygulamayı başardı. Bu çerçevede 

son yıllarda dış ticaret hacmi sürekli 

olarak artış gösterdi. 

Ticaret bugün kapsam açısından uluslararası 

bir boyut kazandı. Küresel ekonomi 

trendleri sebebiyle ulusal ekonomiler liberal 

politikalar izlemeye ve dış kaynaklı büyüme 

yaklaşımları benimsemeye zorlanıyor. 

Bu koşullar da küresel rekabeti arttırıyor. 

Artan rekabet ise yalnızca rakip şirketler 

arasında değil, farklı sanayi kollarında ve 

ülkeler arasında da gerçekleşiyor. 

Türkiye’nin dış ticareti 1980’li yıllardan beri 

artış gösteriyor ve 2000’li yıllardan beri aynı 

büyüme trendi izleniyor. Türkiye’nin 2003 

yılındaki ihracat rakamı 47.253 milyon dolar 

iken, 2008 yılında 132.027 milyon dolara 

yükseldi. Yaşanan durgunluk döneminin 

ardından 2010 yılından itibaren ihracat rakamları 

tekrar yükselmeye başladı ve 2013 

yılının sonunda 151.803 olarak kaydedildi. 

Aynı dönemde ithalatta da ciddi bir artış 

yaşandı. 2003 yılında ithalat 69.340 milyon 

dolar düzeyinde iken, 2008 yılında 201.964 

milyon dolara yükseldi. Durgunluk döneminden 

sonra 2010 yılından itibaren ithalat 

da artmaya başladı ve 2013 yılının sonunda 

251.661 milyon dolara yükseldi. 

30 yıldır dış kaynaklı politikalar izleye- 

TÜRKIYE’DE SON 

YILLARDA TICARET 

HACMI SÜREKLI 

OLARAK ARTIŞ 

GÖSTERDI. 

IN TURKEY, 

EXTERNAL TRADE 

VOLUME HAS 

INCREASED 

STEADILY IN RECENT 

DECADES. 

01 

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham 

Aliyev, Türkiye Cumhurbaşkanı 

Abdullah Gül ve Gürcistan 

Cumhurbaşkanı Mikheil Saakaşvili, 

üç ülkeyi birbirine bağlayan 

stratejik demiryolu hattı için 21 

Kasım 2007 temel atma töreninde 

Gürcistan’ın Maraba kentinde el 

sıkışıyor. 

01 

Azerbaijani President Ilham 

Aliyev, Turkish President Abdullah 

Gul and Georgian President 

Mikheil Saakashvili hold hands in 

the Georgian town of Maraba, 21 

November 2007 after launching 

the construction of a strategic 

new railway linking their three 

countries. 

Since the beginning of 1980’s, 

Turkey has adopted a comprehensive 

stabilization and structural 

adjustment program in order to 

shift from inward-oriented to outwardoriented 

development policies. Over the 

years, despite many global and domestic 

economic crisis Turkey has pursued this 

strategy successfully. In this regard 

external trade volume has increased steadily 

in recent decades. 

Today, trade borders are international 

in scope. Because of global economic 

trends, national economies are being 

forced to accept liberal policies and outward 

growth. These circumstances give 

rise to global competitiveness. There is 

no doubt that this growing competition 

exists not only between rival firms within 

a country, but also between countries 

across multiple industries. 

Turkey’s foreign trade has been rising 

since 1980’s and maintaining the same 

development in 2000’s. Turkey’s export 

was 47,253 million dollars in 2003 and 

amounted to 132,027 million dollars in 

2008. After a recession period exports 

increased as from 2010 and reached to 

151,803 million dollars by the end of 2013. 

In the same period, there has also been 

a higher rate in imports. In 2003 import 

was 69,340 million dollars and 201,964 

million dollars in 2008. After a recession 

period, imports also increased as from 

2010 and reached to 251,661 million dollars 

by the end of 2013. 

HAZAR WORLD 

27


02 03 

rek ortalama bir büyüme hızı yakalayan 

Türkiye’de, Ekonomi Bakanlığı ve Türk 

İhracatçılar Birliği tarafından 2009 yılında 

“2023 Türk İhracat Stratejisi” uygulamaya 

alındı. Türkiye’nin yıllık ihracatını 2023 

yılında 500 milyar dolara çıkarmak gibi 

iddialı dış ticaret hedefleri belirleyen “10. 

beş yıllık kalkınma planı”nda bu strateji ve 

hedef önemli bir yer buldu. 

TÜRKIYE’NIN DIŞ TICARETINDE GÜNEY 

KAFKASYA BÖLGESININ ÖNEMI 

Dış ticaret konusuna bakıldığında, coğrafi 

yakınlık ve kültürel bağlar sebebiyle komşu 

pazarlara girmenin kolay olacağı düşünülüyor. 

Türkiye’nin komşu olduğu ülkelerle 

ihracat ilişkileri son derece gelişmiş düzeyde 

yürütülüyor. Özellikle BDT ülkeleri ve 

Kafkasya bölgesindeki ülkeler, SSCB’nin 

dağılmasının ardından Türkiye’nin ihracat 

pastasında önemli bir pay elde etti. 

Türkiye’nin Azerbaycan, Türkmenistan, 

Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan, 

Kırgızistan ve Tacikistan’a gerçekleştirdiği 

ihracat hacmi 2014 yılının sonunda 8.800 

milyon dolara ulaştı. Bu ülkeler Türkiye’nin 

ihracatında yaklaşık %6’lık bir paya sahip 

olmasına rağmen, söz konusu ülkelerle yürütülen 

ihracat ilişkileri önemli bir potansiyele 

sahip. Ancak SSCB’nin çökmesinin 

ardından bu bölge, pek çok Avrupa ülkesinin 

ilgi odağı haline geldi. 

Diğer yandan, özellikle Çin ekonomisinin 

yükselişiyle birlikte bölgenin uluslararası 

ticaret koridorları açısından önemi bir hayli 

arttı. Çin’in Batı Avrupa ve Birleşik Devletler’e 

gerçekleştirdiği yıllık sevkiyat miktarı yaklaşık 

240 milyon ton konteynere ulaştı. Kafkasya’dan 

geçen ticaret ve ulaştırma koridorları, Çin’den 

Avrupa’ya deniz yoluyla ulaşan yüksek hacimli 

konteyner kargolarının bir kısmını kendine 

çekme potansiyelini de taşıyor. 

05 

2007’DE BAKÜ- 

TIFLIS-KARS 

DEMIRYOLU HATTI 

KONUSUNDA 

AZERBAYCAN, 

GÜRCISTAN VE 

TÜRKIYE 

ANLAŞMAYA VARDI. 

IN 2007 

AZERBAIJAN, 

GEORGIA AND 

TURKEY SIGNED A 

TRILATERAL 

AGREEMENT TO 

LAUNCH THE BAKU- 

TBILISI-KARS 

RAILWAY. 

Turkey’s foreign trade has been rising since 

1980’s and maintaining the same development 

in 2000’s. Turkey’s export was 47,253 

million dollars in 2003 and amounted to 

132,027 million dollars in 2008. After a 

recession period exports increased as from 

2010 and reached to 151,803 million dollars 

by the end of 2013. 

IMPORTANCE OF SOUTH CAUCASUS REGION 

IN TURKEY’S EXTERNAL TRADE 

When we focus on external trade, most of 

the times it seems easy to exploit neighborhood 

markets because of the geographical 

proximity and cultural connections. 

Traditionally Turkey has performed substantial 

amount of export with its neighboring 

countries. Particularly CIS and the 

countries in Caucasus region keep a significant 

amount of Turkish export after the 

collapse of the USSR. 

Turkey’s exports to Azerbaijan, 

Turkmenistan, Georgia, Kazakhstan, 

Uzbekistan, Kyrgyzstan and Tajikistan 

reached 8,800 million dollars by the end 

of 2014. Although this amount holds approximately 

6% of Turkey’s exports, it has a 

future potential. But today, this region is attracting 

many European countries in order 



04 

KAFKASYA’DAN GEÇEN ULAŞTIRMA 

GÜZERGAHLARI VE KAPASITELERI 

Bugün tarihi İpek Yolu’ndan geçmesi planlanan 

TRACECA, BTK ve İpek Rüzgarı 

(Silk Wind) Projesi gibi pek çok yeni ulaştırma 

koridorları ve projeleri geliştirildi. Bu 

yolların ve koridorların kargo taşımacılığı 

ile güzergah üzerindeki ülkeler için önemli 

bir gelir kaynağı yaratması bekleniyor. 

Bu projelerin en önemli noktası, hepsinin 

Güney Kafkasya’dan geçiyor olması. Bu 

sebeple bugün uluslararası kargoları kendi 

ulaştırma hatlarına çekmek isteyen bölge 

ülkeleri arasında yeni bir rekabet başladı. 

2007 yılının başında, uzun yıllardır yapılması 

planlanan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu 

hattının hayata geçirilmesi konusunda 

Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında 

anlaşmaya varıldığı açıklandı. 88 kilometrelik 

BTK demiryolu hattının 502 kilometrelik 

kısmı Bakü’den Gürcistan sınırına kadar 

06 

Hazar Geçişi 

06 

Caspian Transit 

06 

to exploit the new markets after the collapse 

of the USSR. 

On the other hand, especially by the rise of 

Chinese economy, the region gained more 

importance for international trade corridors. 

Currently China’s annual shipping has 

reached about 240 million tons of containers 

to Western Europe and the United States. 

The trade and transportation corridors 

which passed through Caucasus have all the 

chances to attract part of the huge volume of 

container cargo which now goes from China 

to Europe by sea. 

TRANSPORTATION ROUTES AND CAPACITY 

THAT PASSED THROUGH CAUCASUS 

Today, many new transportation corridors 

and projects are announced to pass along 

the ancient Silk Road, such as TRACECA, 

BTK, and Silk Wind etc. It is expected that 

these roads and corridors will bring big revenues 

to the related countries by transporting 

cargoes. The pivotal point of all those 

projects is that all of them will pass through 

South Caucasus. Therefore, today, a new 

competition has started among the regional 

countries to attract international cargoes to 

their countries’ transportation roads. 

In early 2007 it was announced that the 

establishing of the long-considered Baku- 

Tbilisi-Kars railway has been agreed 

between the governments of Azerbaijan, 

Georgia and Turkey. 502 km of 838 km BTK 

railway is running through Azerbaijan from 

Baku to the Georgian border. Beyond, it will 

connect Central Eurasia with Europe; the 

Baku-Tbilisi-Kars railway project within 

this corridor is important for the Central 

Asian Republics and Turkey which are 

seeking transport options for their exports 

and imports which would provide competitive 

alternatives to transport through 

Russia. Moreover this project would provide 

uninterrupted railway transport from 

Baku to Istanbul and further. 

It is expected that the line will be mostly 

carrying general freight and will reach 17 

million tons of cargo transportation capacity 

by the end of construction of new rail roads 

and renovation of existing roads. 

At the end of this line, Azerbaijan has constructed 

a new international port at Alat 

which is located 75 km south of Baku at the 

cross point of highway, railway and pipeline 

routes. The first phase of the port which has 

10 million tons of dry cargo and 50,000 TEU 

handling capacity is nearly finished. By the 

end of the second phase, the port will have 

HAZAR WORLD 

29


07 

uzanıyor. Söz konusu demiryolu hattı Orta 

Avrasya’yı Avrupa’ya bağlayacak. Bu koridor 

dahilindeki Bakü-Tiflis-Kars demiryolu 

projesi, ihracat ve ithalat için rekabetçi 

ulaştırma alternatifleri arayan Orta Asya 

cumhuriyetleri ve Türkiye’ye büyük avantaj 

getirecek. Bu proje aynı zamanda Bakü’den 

İstanbul’a kadar kesintisiz demiryolu ulaşımı 

sağlayacak. 

Hattın genellikle yük taşımak için kullanılacağı; 

yeni yolların inşa edilmesi ve mevcut 

yolların yenilenmesinin ardından yük taşıma 

kapasitesinin 17 milyon tona ulaşacağı 

tahmin ediliyor. 

Azerbaycan; karayolu, demiryolu ve boru 

hattı güzergahlarının kesişme noktasında, 

Bakü’nün 75 kilometre güneyinde bulunan 

Alat kentinde yeni bir uluslararası liman 

inşa ediyor. 10 milyon ton kuru yük ve 

50.000 TEU elleçleme kapasitesine sahip 

olan limanın ilk aşaması neredeyse tamamlanmış 

durumda. İkinci aşamanın da 

tamamlanmasının ardından liman 17 milyon 

ton kuru yük ve 150.000 TEU elleçleme 

kapasitesine sahip olacak. Son aşamada ise 

25 milyon ton kuru yük ve 1 milyon TEU 

elleçleme kapasitesine ulaşılacak. 

Azerbaycan aynı zamanda Hazar Denizi’nde 

büyük bir deniz filosuna da sahip. Bu 

filo ortalama 80 gemiden meydana geliyor. 

Bir adet Ro-Ro gemisine sahip olan 

Türkmenistan, siparişini verdiği ikinci 

gemiyi ise Haziran 2015’te hizmete almayı 

planlıyor. Toplam ulaştırma kapasitesinin 

%60 verimlilikle kullanıldığı durumda, 

Hazar Denizi’ndeki filo yılda 95-110 bin 

BAKÜ-TIFLIS-KARS 

DEMIRYOLU PROJESI, 

IHRACAT VE ITHALAT 

IÇIN REKABETÇI 

ULAŞTIRMA 

ALTERNATIFLERI 

ARAYAN ORTA ASYA 

CUMHURIYETLERI VE 

TÜRKIYE’YE BÜYÜK 

AVANTAJ 

GETIRECEK. 

BAKU-TBILISI-KARS 

RAILWAY PROJECT 

WILL PROVIDE A 

MAJOR ADVANTAGE 

FOR THE CENTRAL 

ASIAN REPUBLICS 

AND TURKEY WHICH 

ARE SEEKING 

COMPETITIVE 

TRANSPORT 

ALTERNATIVES FOR 

THEIR EXPORTS AND 

IMPORTS. 

17 million dry cargo and 150,000 TEU 

handling capacity. The last phase will 

bring 25 million of dry cargo and 1 million 

TEU handling capacity. 

On the other hand, Azerbaijan has a 

substantial maritime fleet at Caspian Sea. 

This fleet has an average of 80 vessels. 

Also, Turkmenistan has a Ro-Ro ship 

and ordered the second one which will be 

operated in June 2015. In this case when 

total transportation capacity is used at 

60% efficiency, the fleet at Caspian Sea 

can transport 95-110 thousand containers 

annually. This current capacity is nearly 

equal to 2.4 – 2.5 million tons of cargo per 

year. Of course this capacity may be considered 

as a bottleneck but it is known 

that Kazakhstan, Turkmenistan and 

Azerbaijan have maritime fleets and port 

development plans. It is expected that 

the renovation and development of the 

Turkmenbashi port of Turkmenistan 

will be finished in 2017, and the new 

port at Kuryk / Kazakhstan will be 

finished in the same year as well. The 

Georgian Government has planned to 

construct a new multifunctional port 

in Anaklia, a city in western Georgia 

which is located on the southeastern 

coast of the Black Sea. 

The port will spread over 1,000 hectares 

and have access to a deep sea canyon. 

Official documents noted that the development 

of the Port will be separated into 

seven phases. The Port will be able to 

handle 100 million tons of cargo per year. 



08 09 

The Port will have the ability to receive large 

vessels of at least 8,000 TEU (twenty-foot 

equivalent unit) capacity. When the second 

phase of project is finished in seven years 

as planned, it will provide 20 million tons of 

cargo capacity. This capacity will excess the 

total capacity at the South Caucasus region. 

konteyner taşıyabiliyor. Bu mevcut kapasite 

yılda yaklaşık 2,4-2,5 milyon ton yüke 

tekabül ediyor. Bu hacim elbette düşük 

olarak değerlendirebilir ancak Kazakistan, 

Türkmenistan ve Azerbaycan’ın deniz 

filolarına sahip oldukları ve liman geliştirme 

planları yaptıkları biliniyor. 

Türkmenistan’ın Türkmenbaşı limanındaki 

yenileme ve geliştirme çalışmalarının 

2017’de bitirilmesi bekleniyor, Kuryk/ 

Kazakistan’daki yeni limanın da aynı yıl 

tamamlanacağı tahmin ediliyor. Gürcistan 

hükümeti Karadeniz’in güneydoğu kıyısında 

bulunan Anaklia kentinde çok fonksiyonlu 

bir liman inşa etmeyi planlıyor. 

Liman 1000 hektarlık bir alanı kaplayacak 

ve limanın bir derin deniz kanyonuna 

erişimi olacak. Yapılan resmi açıklamalara 

göre limanın yapımı yedi aşamada tamamlanacak. 

Yılda 100 milyon ton kargo kapasitesine 

sahip olacak olan liman ayrıca en 

az 8000 TEU kapasiteli büyük gemileri de 

kabul edebilecek. Projenin ikinci aşaması 

planlandığı gibi yedi yıl içinde tamamlandığında, 

20 milyon ton kargo kapasitesi 

de elde edilmiş olacak. Bu kapasite Güney 

Kafkasya bölgesindeki toplam kapasitenin 

çok daha üzerinde olacak. 

01-10 

Bakü-Tiflis-Kars 

demiryolu hattı inşa 

ediliyor 

01-10 

Baku-Tbilisi-Kars 

railway is under 

construction 

10 

THE ACTION OF SHIFTING FROM 

TRANSPORTATION TO LOGISTICS 

“Turkish Exports Strategy for 2023” adopts 

a long term perspective rather than focusing 

on short term targets. In order to reach 

the objectives of the strategy; some of the 

crucial action plans being implemented by 

Turkey are; enhancing the export capacity 

of SME’s and improving the logistic facilities 

of Turkey. 

In this regard, governmental institutions 

have started many “action plans” according 

to strategies which are given. In December 

2014, Prime Minister has announced a 

new economic transformation program 

which has nine action plans. One of those 

action plans is “the action of shifting from 

transportation to logistics” which is taken 

from the 10 th five-year development plan. It 

means that the government and the other 

institutions have started to consider the 

importance of transportation and logistics. 

At this point, the experts and exporters have 

expected that the BTK will be finished as 

promised. Unfortunately, the lead time of 

the project is still uncertain. 

However, the competition is getting much 

more intensive by providing the additional 

transportation capacity through establishing 

new roads and ports. From the infrastructure 

point of view, the transportation 

capacity of the ports and the roads will be 

balanced at a new level in 2017. Turkey’s 

positions in global competitiveness and at 

logistics performance indexes are better than 

HAZAR WORLD 

31


ULAŞTIRMADAN LOJISTIĞE GEÇIŞ EYLEMI 

“Türkiye 2023 İhracat Stratejisi” kısa 

vadeli hedefler yerine uzun vadeli perspektiflere 

odaklanıyor. Stratejide yer alan 

hedeflere ulaşmak için Türkiye tarafından 

KOBİ’lerin ihracat kapasitesini arttırmak 

ve Türkiye’nin lojistik tesislerini iyileştirmek 

gibi bazı eylem planları hayata 

geçiriliyor. 

Bu çerçevede kamu kurumları söz konusu 

stratejiye göre çok sayıda “eylem 

planı” uygulamaya başladı. Özellikle de 

Başbakan Aralık 2014’te dokuz eylem 

planı içeren yeni bir ekonomik dönüşüm 

programının izleneceğini duyurdu. 

Bu eylem planlarından biri, 10. 

beş yıllık kalkınma planından alınan 

“ulaştırmadan lojistiğe geçiş eylemi”dir. 

Bu adım, kamu kurumlarının ve diğer 

kuruluşların ulaştırma ve lojistik 

konusuna önem vermeye başladığını 

gösteriyor. Bu noktada uzmanların 

ve ihracatçıların, BTK’nın planlanan 

tarihte bitirileceğine yönelik beklentilerinin 

yüksek olduğuna işaret ediyor. 

Ne yazık ki projenin bitiş tarihi halen 

belirsizliğini koruyor. 

Ancak yeni yollar ve limanlar inşa edilerek 

ek ulaştırma kapasitesi yaratılması, 

rekabeti de artırıyor. Altyapı açısından 

bakıldığında limanlar ve yolların ulaştırma 

kapasitesi 2017 yılında dengelenecek. 

Türkiye’nin küresel rekabet ortamında 

ve lojistik performans indekslerindeki 

konumu, Kafkasya’daki komşularımızdan 

daha iyi durumda. Ancak 

Türkiye’nin Güney Kafkasya ulaştırma 

koridorlarında önemli bir aktör olabilmesi, 

Orta Avrasya ve Avrupa arasında 

yük taşımacılığında daha önemli bir 

konum elde edebilmesi ve gelecekte 

başlıca ulaştırma koridorundaki önemli 

ve vazgeçilmez ülkelerden biri haline 

gelebilmesi için BTK projesinin Türkiye 

kısmını tamamlaması gerekiyor. Diğer 

yandan, bu sürecin tamamlanması 2017 

yılından da öteye sarkarsa BTK projesinin 

batı kısmına duyulan ihtiyaç ortadan 

kalkacak. TRACECA üzerinden yük taşımacılığında 

Türkiye geri planda kalacak. 

Sonuç olarak, dünyadaki üretim merkezlerinin 

Çin’e ve Asya’ya kayması sonucu 

uluslararası ticaretin kuralları değişiyor. 

Bu sebeple Türkiye’nin derhal BTK 

projesini bitirmesi ve inisiyatif alarak 

bu durumdan faydalanması gerekiyor. 

Aksi takdirde Güney Kafkasya ulaştırma 

10 

13 

AZERBAYCAN HAZAR 

DENIZI’NDE 

ORTALAMA 80 

GEMIDEN MEYDANA 

GELEN BÜYÜK BIR 

DENIZ FILOSUNA 

SAHIP. 

AZERBAIJAN HAS A 

SUBSTANTIAL 

MARITIME FLEET 

WITH 

APPROXIMATELY 80 

VESSELS AT 

CASPIAN SEA. 

our neighbors at Caucasus. However, Turkey 

is expected to finish the Turkish part of the 

BTK project in order to be a dominant player 

in South Caucasus transportation corridors, 

to attract new cargoes that flow between 

Central Eurasia and Europe, also to be one of 

the important and indispensable countries 

on the main transit corridor in the future. On 

the other hand, there will be no need for the 

western part of the BTK project if it is delayed 

beyond 2017. Moreover, in this regard, 

Turkey will be neglected by the cargoes that 

flow through TRACECA. 

Consequently, the rules of the international 

trade are changing by shifting of the production 

centers of the world to China and 

Asia, and it can be said that Turkey should 

promptly take the initiative to exploit the 

situation by finishing the BTK project. 

Otherwise it will lose in the competition 

of transport corridors of South Caucasus, 



11 12 

14 15 16 

koridorlarındaki rekabette kaybeden taraf 

olacak. 500 milyon mal ihraç etme, lojistik 

alanında ilk 15 ülke arasına girme ve ilk 10 

ekonomiden biri konumuna yükselme gibi 

2023 dış ticaret hedeflerine ulaşmak bir 

hayli güçleşecek. 

Bu yüzden böylesine stratejik bir konuda 

vakit kaybetmeden karar verilmesi gerekiyor. 

Şimdi ya da asla..! 

REFERANSLAR 

Dollar, D. (1992) Outward-Oriented Developing 

Economies Really Do Grow More Rapidly: 

Evidence from 95 LDCs, 1976-1985, Economic 

Development and Cultural Change, Sayı 40(3): 

523-544. 

Dünya Bankası (1987) Dünya Kalkınma Raporu 

1987, Oxford University Press, Bölüm 5. 

Erkan, B. (2014) The Importance and Determinants 

of Logistics Performance of Selected Countries, 

Journal of Emerging Issues in Economics, 

Finance and Banking, Sayı 3(6): 1237-1254. 

Tongzon, J. (2007) Determinants of Competitiveness 

in Logistics: Implications for the ASEAN region, 

Maritime Economics & Logistics, Sayı 9(1): 67-83. 

TÜİK (2014) Dış Ticaret İstatistikleri Yıllığı 2013, Türkiye 

İstatistik Kurumu, Baskı Departmanı, Ankara. 

ENPI (2013) ‘Silk Wind’ train: next stop, the future, 

EU Neighbourhood Info Centre – Featureno. 103 

Cornell, S.E., Starr, S.F. ve Tsereteli, M. (2015) 

A western strategy for the South Caucasus, 

Central Asia-Caucasus Institute & Silk Road 

Studies Program – A Joint Transatlantic 

Research and Policy Center. 

Trend.az, 28 Eylül 2014, 15:35 (GMT+05:00), 

Anaklia port of great importance for Georgia, 

PM says, http://en.trend.az/scaucasus/georgia/2316548.html 

Agenda.ge, 6 Ağustos 2014 - 11:53, Tiflis, 

Gürcistan, Investors sought for Anaklia Port 

development. http://agenda.ge/news/19195/eng 

10-16 

Petrol endüstrisi 

taşımacılığı ile her daim 

yoğun olan Uluslararası 

Bakü Deniz limanı, Bakü 

koyunda, Bakü şehrinin 

kıyısında yer alıyor. 

10-16 

With its busy petroleum 

industry, Baku 

International Marine 

Trade Port is a sea port 

located in the Bay of 

Baku, on the coast of 

city of Baku. 

which will have a negative effect on reaching 

the 2023 external trade objectives such 

as to export 500 million of goods, to perform 

among the first 15 countries in logistics, and 

to be one of the first 10 economies. 

So, it’s time to decide upon such a strategic 

issue without losing time. 

It’s now or never..! 

REFERENCES 

Dollar, D. (1992) Outward-Oriented Developing 

Economies Really Do Grow More Rapidly: 

Evidence from 95 LDCs, 1976-1985, Economic 

Development and Cultural Change, V.40(3): 

523-544. 

World Bank (1987) World Development Report 1987, 

Oxford University Press, Chapter 5. 

Erkan, B. (2014) The Importance and Determinants 

of Logistics Performance of Selected Countries, 

Journal of Emerging Issues in Economics, 

Finance and Banking, V.3(6): 1237-1254. 

Tongzon, J. (2007) Determinants of Competitiveness 

in Logistics: Implications for the ASEAN region, 

Maritime Economics & Logistics, V.9(1): 67-83. 

TUIK (2014) Foreign Trade Statistics Yearbook 

2013, Turkish Statistical Institute, Printing 

Division, Ankara. 

ENPI (2013) ‘Silk Wind’ train: next stop, the future, 

EU Neighbourhood Info Centre – Featureno. 103. 

Cornell, S.E., Starr, S.F. and Tsereteli, M. (2015) A 

western strategy for the South Caucasus, Central 

Asia-Caucasus Institute & Silk Road Studies 

Program – A Joint Transatlantic Research and 

Policy Center. 

Trend.az, 28 September2014, 15:35 (GMT+05:00), 

Anaklia port of great importance for Georgia, 

PM says, http://en.trend.az/scaucasus/georgia/2316548.html 

Agenda.ge, 6 Aug 2014 - 11:53, Tbilisi, Georgia, 

Investors sought for Anaklia Port development. 

http://agenda.ge/news/19195/eng 

HAZAR WORLD 

33

HABER ANALİZ / IN DEPTH 

TÜRKİYE - RUSYA / TURKEY - RUSSIA 

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ 

24 NİSAN DAYANIKLILIK 

TESTİNDEN GEÇTİ 

Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte 1992 yılından 

itibaren yeni bir döneme giren Türkiye-Rusya ilişkileri, sözde 

Ermeni soykırımı iddialarının 100. yılı anma törenlerinin 

yapıldığı günlerde oldukça ciddi bir dayanıklılık ve stres 

testinden geçti ve hala da geçmeye devam ediyor. 

TURKEY-RUSSIA RELATIONS 

PASSED THE ENDURANCE 

TEST ON 24 APRIL 

The relations between Turkey and Russia have entered a new era in 1992 

with the end of the Cold War, and passed a severe endurance and stress test 

on the days when the so-called Armenian genocide was commemorated on 

its alleged 100 th anniversary, and the test still continues. 

DOÇ. DR. FATİH ÖZBAY 

HASEN DIŞ POLİTİKA VE GÜVENLİK 

ARAŞTIRMALARI MERKEZİ UZMANI 

ASSOC. PROF. FATIH OZBAY 

SENIOR FELLOW, HASEN CENTER ON 

FOREIGN POLICY AND SECURITY 



Sovyet sonrası dönemde iki ülke 

arasındaki ilişkiler rekabet ve 

işbirliğinin iç içe geçtiği kendine 

özgü bir gelişme izlemişti. 

1990’larda rekabet boyutu daha önemliyken 

2000’lere gelindiğinde işbirliği boyutunun 

öne çıktığını gözlemledik. Bu 

süreler içinde zaman zaman ilişkilerde 

gerginliğe sebep olan gelişmeler yaşandı 

ama bu seneki kadar ciddi bir krizle ilk 

defa karşılaşıyoruz diyebiliriz. 

Krizin sebebi, 24 Nisan öncesi ve sonrasında 

Rusya’nın üst düzey isimleri 

tarafından arka arkaya yapılan “soykırım” 

açıklamaları oldu. İlk olarak, 

Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı 

Devlet Duması, 24 Nisan’ın Ermenilere 

karşı soykırım gerçekleştirilen gün 

olduğuna dair bir karar aldı. Ardından 

Rusya Devlet Başkanı Putin’in 22 

Nisan’da Moskova’daki anma törenlerine 

gönderdiği ve 24 Nisan olaylarının 

“soykırım” olduğunu kabul ettiği 

telgraf yayınlandı. Son olarak, Rusya 

Başbakanı Medvedev’in Ermenistan 

Cumhurbaşkanı’na gönderdiği ve içinde 

“soykırım” tabiri geçen mesajıyla birlikte 

Türkiye’de tepkiler yükselmeye başladı. 

Aslında Rusya’nın Ermeni soykırımı iddialarına 

yaklaşımı bilinmeyen bir konu 

değil. Örneğin Rusya Devlet Duması 

1995 ve 2005’te açık açık soykırımı kabul 

eden kararlar almış ve açıklamalar yayınlamıştı. 

Rusya Devlet Başkanı Putin 

de Ermenistan’a yaptığı ziyaretlerde 

soykırım anıtını ziyaret etmiş ve hatıra 

defterini imzalamıştı. Bu açıdan bakıldığında, 

Rusya’nın sözde soykırımın 

100. yıl anmalarının yapılacağı 2015’te 

de benzer bir tavır izleyeceği tahmin 

edilmekteydi. 

RUSYA’NIN 2015’TEKİ TAVRI NEDEN 

KRİZ SAYILDI? 

Sorunun cevabını Türkiye’nin inisiyatifiyle 

işbirliği boyutu öne çıkartılarak 

2000’lerde geliştirilen ikili ilişkilerde 

aramak lazım. Özellikle Türkiye’de 

2002 yılında Adalet ve Kalkınma 

Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte 

Türkiye-Rusya ilişkileri önceki dönemlerle 

kıyaslanmayacak derecede 

gelişme gösterdi. Türkiye’nin Rusya’nın 

adı önce “Güney Akım” sonra “Türk 

Akımı” haline gelen doğal gaz projesine 

olumlu ve yapıcı yaklaşımı; Türkiye’nin 

ilk nükleer santral ihalesini Rusya’ya 

vermesi; Ankara’nın Ukrayna olayları 

TÜRKIYE’DE 2002 

YILINDA ADALET VE 

KALKINMA PARTISI’NIN 

IKTIDARA GELMESIYLE 

BIRLIKTE 

TÜRKIYE-RUSYA 

ILIŞKILERI ÖNCEKI 

DÖNEMLERLE 

KIYASLANMAYACAK 

DERECEDE GELIŞME 

GÖSTERDI. 

TURKEY-RUSSIA 

RELATIONS HAVE 

SIGNIFICANTLY 

IMPROVED COMPARED 

TO THE PREVIOUS 

PERIOD ESPECIALLY 

WHEN THE JUSTICE 

AND DEVELOPMENT 

PARTY CAME TO 

POWER IN 2002 IN 

TURKEY. 

There was distinctive progress in 

the relations between the two 

countries in the Post-Soviet period 

during which competition and 

cooperation were intertwined. We 

observed that competition came to the 

forefront in 1990s, however, cooperation 

become prominent in 2000s. From time 

to time, certain developments caused 

tension in relations during these periods. 

But, we can say that such a serious 

crisis is experienced for the first time in 

bilateral relations this year. 

The crisis was triggered by the “genocide” 

explanations made by senior figures 

from Russia over and over before and 

after April 24. Firstly, the State Duma 

–Lower House of the Federal Assembly 

of Russia– made a decision, claiming that 

April 24 is the day of the genocide committed 

against Armenians. Thereafter, 

the telegram which was sent to the 

commemoration ceremony in Moscow 

on April 22 by the President of Russia 

Vladimir Putin, accepting the April 24 

events as “genocide”, was published. 

Lastly, the message sent by Russian 

Prime Minister Medvedev to Armenian 

President, containing “genocide” expressions, 

caused reactions in Turkey. 

Actually, Russia’s approach towards 

Armenian genocide claims is not a surprise. 

For example, Russian State Duma 

took decisions and made statements that 

clearly recognize genocide in 1995 and 

2005. Russian President Putin visited the 

genocide memorial and signed the honor 

book in Armenia. From this perspective, 

Russia was expected to adopt a similar 

stance in 2015 during the centennial commemoration 

of the so-called genocide. 

WHY RUSSIA’S STANCE IN 2015 

CONSIDERED A CRISIS? 

We can find an answer to this question 

by evaluating the bilateral relations developed 

in 2000s thanks to the focus on 

the cooperation dimension by Turkey’s 

initiative. Turkey-Russia relations have 

significantly improved compared to the 

previous period especially when the 

Justice and Development Party came to 

power in 2002 in Turkey. First things that 

come to mind in this regard are: Turkey’s 

positive and constructive approach 

to Russia’s natural gas project, previously 

named “South Stream” but then 

changed to “Turkish Stream”; Russia’s 

HAZAR WORLD 

35

RUSYA - TÜRKİYE / RUSSIA - TURKEY 

sebebiyle Batı tarafından Rusya’ya 

ilan edilen ekonomik yaptırımlara 

katılmaması; Kırım’ın Rusya tarafından 

ilhak edilmesine rağmen Türkiye’nin 

bu konuda Moskova’nın beklediğinden 

daha yumuşak politika izlemesi veya 

son yıllardaki Erdoğan-Putin görüşmelerinde 

sık sık Şanghay İşbirliği 

Örgütü’ne Türkiye’nin tam üyeliğinin 

gündeme gelmesi bu konuda ilk akla 

gelen şeyler. Türkiye açısından, iki ülke 

arasındaki ilişkilerde bu kadar olumlu 

gelişmeye ve gidişata rağmen Rusya’nın 

Ermeni soykırımı iddialarına üst 

seviyede destek vermesi oldukça hayal 

kırıcı ve üzücü oldu. 

01 02 

RUSYA CEPHESİNDE HER ŞEY OLAĞAN 

Rusya cephesinden bakıldığında 

aslında ortada anormal sayılacak bir 

durum yok. Rusya hiçbir zaman Ermeni 

soykırımı iddialarına Ankara’nın 

beklediği perspektiften bakmadı. 

Ermenistan ile Rusya arasında çok 

eskilere dayanan tarihsel, kültürel ve 

siyasal yakınlık bulunmakta. Rusya’da 

2 milyondan fazla nüfusa sahip güçlü ve 

nüfuzlu bir Ermeni diasporası yaşıyor. 

Ermenistan, Rusya’ya sağladığı askeri 

üsle Moskova’nın Güney Kafkasya’daki 

en önemli ortağı haline geldi. İki ülke 

birbirini stratejik ortak olarak görüyor. 

Ermenistan ekonomisini ve güvenliğini 

adeta Rusya’ya emanet etmiş durumda. 

Üstelik Ermenistan, Rusya’nın 

stratejik entegrasyon projesi Avrasya 

Ekonomik Birliği’ne Ocak 2015 itibariyle 

katılarak çok önemli bir tercih yaptı. 

Bu açıdan, Rusya Devlet Başkanı Putin 

de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 

24 Nisan’da Çanakkale Zaferi’nin 100. 

yıl törenlerine davet edilmiş olmasına 

rağmen Erivan’daki 100. yıl törenlerine 

gitmeyi seçti. 

Rusya 24 Nisan’da Ermenistan’a destek 

vererek bir anlamda Erivan’ın stratejik 

tercihini ödüllendirmiş oldu. Eğer 

Çanakkale törenleri 18 Mart’ta veya 

24 Nisan’dan birkaç hafta önce bile 

yapılmış olsaydı Putin yine 24 Nisan’da 

Ermenistan’a gider, Rusya’dan yine 

soykırım sesleri yükselirdi. Türkiye 

zamanında Rusya’ya üst düzey ve ciddi 

uyarılarda bulunmuş olsa belki bu kadar 

yoğun bir destek sergilemeyebilirdi. 

Rusya’nın bu rahatlığı, Ankara’nın 

tepkisinin çok ciddi olmayacağı veya 

olsa da bunu kolaylıkla aşabileceğini 

04 

RUSYA 24 NISAN’DA 

ERMENISTAN’A 

DESTEK VEREREK BIR 

ANLAMDA ERIVAN’IN 

STRATEJIK TERCIHINI 

ÖDÜLLENDIRMIŞ 

OLDU. 

RUSSIA HAS 

AWARDED THE 

STRATEGIC CHOICE OF 

YEREVAN IN A SENSE 

BY GIVING SUPPORT 

TO ARMENIA ON 

APRIL 24. 

winning Turkey’s first nuclear power 

plant tender; Ankara’s refusal to apply 

the economic sanctions of the West 

against Russia due to the Ukraine crisis; 

Turkey’s following a softer policy than 

Moscow’s expectations despite the annexation 

of Crimea by Russia; and the 

issue of Turkey’s being a full member 

to Shanghai Cooperation Organization. 

It was highly disappointing for Turkey 

to see Russia’s high-level support for 

Armenian genocide claims regardless 

of all those positive developments 

and progress in the relations between 

Russia and Turkey. 

EVERYTHING IS NORMAL ACCORDING 

TO RUSSIA 

From Russia’s perspective, everything 

looks quite ordinary. Russia has 

never adopted a favorable stance for 



03 

05 

düşünmesinden kaynaklandı diyebiliriz. 

Enerji, ticaret, inşaat ve turizm gibi 

alanlarda Türkiye’nin Rusya’ya olan 

bağımlılığı bu kanısını güçlendirmiş gibi 

gözüküyor. Ayrıca, son yıllarda yaşanan 

Suriye merkezli Ankara politikalarına 

biriktirdiği tepkileri sanki topluca dışa 

vurmuş gibi duruyor. 

TÜRKİYE’NİN TEPKİSİ SERT OLDU 

Türkiye, Rusya’nın Ermeni soykırımı 

iddialarının 100. yılı anmalarındaki söylemlerine 

oldukça ciddi tepkiler verdi. 

Türkiye bu konuda Rusya’ya “Soykırımın 

ne olduğunu en iyi sen bilirsin. Önce 

kendi tarihine bak” diyerek çok sert 

tepki verdi. Ancak, Türkiye soykırım 

iddialarını kabul eden diğer ülkelerden 

tepki olarak büyükelçilerini geri çağırmasına 

rağmen dikkat çekici bir şekilde 

Moskova’dan büyükelçisini geri çekme 

01-05 

Ermenistan-Türkiye 

sınır kapısı 

01-05 

Turkey-Armenia border 

gate 

Ankara in terms of Armenian genocide 

claims. There are deep-rooted 

historical, cultural and political bonds 

between Armenia and Russia. The 

Armenian diaspora in Russia is highly 

powerful and influential with its 2-million 

population. Armenia is the most 

important partner of Moscow in the 

South Caucasus with military base 

provided to Russia. The two countries 

see each other as strategic partners. 

Armenia has entrusted its economy 

and security almost entirely to Russia. 

Moreover, Armenia made a very important 

choice by joining the Eurasian 

Economic Union as of January 2015, 

which is Russia’s strategic integration 

project. In this regard, President of 

Russia Putin chose to attend the 100 th 

anniversary ceremony in Yerevan although 

he was invited personally by 

President Erdoğan to the 100 th anniversary 

ceremony of the Çanakkale Victory 

on April 24. 

Russia has awarded the strategic choice 

of Yerevan in a sense by giving support 

to Armenia on April 24. Even if the 

Çanakkale ceremonies were held on 

March 18 or a couple of weeks before 

April 24, Putin would nonetheless go 

to Armenia on April 24 and genocide 

claims would escalate anyhow. Russia 

may not give such a substantial support 

if Turkey had seriously warned Russia 

at the top level. In our opinion, Russia’s 

laxness is stemming from the belief 

that Ankara would not give a serious 

reaction to this issue or even if Turkey 

did, it would get over this crisis easily. 

It seems this belief was consolidated as 

Turkey is dependent on Russia in many 

areas such as energy, trade, construction 

and tourism. 

TURKEY’S RESPONSE WAS STRONG 

Turkey gave quite serious reactions to 

the declarations of Russia in the commemoration 

of the 100 th anniversary 

of Armenia’s genocide claims. Turkey 

made a harsh statement by saying, “You 

know the best what is genocide. First, 

look at your own history.” However, 

Turkey did not call back its ambassador 

in Moscow while it called back 

the ambassadors in other countries 

that recognized the genocide claims. 

In order to prevent any escalation in 

the tension between the two countries, 

HAZAR WORLD 

37

RUSYA - TÜRKİYE / RUSSIA - TURKEY 

06 

kararı almadı. Rusya ise Ankara’dan 

üst seviyede ve oldukça sert üslupla 

gelen tepkilere cevap vermeyerek 

gerginliği daha da artırmamayı tercih 

etti. Bütün bunlar gösteriyor ki; iki ülke 

de gerginliğe rağmen aralarındaki ikili 

ilişkilerin ne kadar önemli ve kıymetli 

olduğunun farkında. 

Türkiye ve Rusya şu anda sahip oldukları 

ilişki seviyesine geçmişte büyük 

bedeller ödeyerek geldi. İlişkilerin 

bu seviyeye gelmesi hiç kolay olmadı. 

Aralarındaki ilişkiler her iki ülkeye 

farklı perspektifler kazandırıyor ve yeni 

kapılar açıyor. Üstelik Balkanlardan 

Kafkaslara, Ortadoğu’dan Orta Asya’ya 

kadar uzanan geniş havzada istikrar ve 

güvenin anahtarlarından birisi, Türkiye 

ile Rusya arasındaki yapıcı ilişkilerde 

saklı. 24 Nisan’da yaşanan gelişmeler 

iki ülke arasında 1992 sonrası yaşanan 

en ciddi kriz olsa da her iki tarafın da 

öfkeyle kalkmanın zararla oturmaya 

eşdeğer olduğunu anlaması gerekiyor. 

Anlamamız gereken bir şey daha var: 

Türkiye ve Rusya’nın ilgi ve nüfuz alanları 

çoğunlukla çakıştığı için çatışma da 

işbirliği de bu ilişkinin doğasında var. 

06 

Rusya Devlet Başkanı 

Vladimir Putin ve 

Türkiye Cumhuriyeti 

Cumhurbaşkanı Recep 

Tayyip Erdoğan. 

06 

President of Russia 

Vladimir Putin and 

President of the 

Republic of Turkey 

Recep Tayyip Erdoğan. 

Russia avoided giving any reaction to 

Turkey’s harsh statements and highlevel 

explanations. These actions and 

developments indicate that both countries 

are definitely aware of the importance 

of bilateral relations. 

Turkey and Russia reached the current 

status in their relations by paying 

great prices. With these bilateral 

relations, both countries gain different 

perspectives and open new 

doors. Stability and confidence in 

the broader basin from the Balkans 

to the Caucasus, from Middle East to 

Central Asia depends on constructive 

relations between Turkey and Russia. 

Although developments on April 24 

between the two countries are considered 

as the most serious crisis experienced 

since 1992, both sides need 

to understand that acting in anger 

ends up with a loss. We have one more 

thing to understand: Both conflict and 

cooperation exist within the nature of 

this relationship and they are inevitable 

because Turkey and Russia’s areas 

of interest and influence are mostly 

overlapping. 


BLOG / BLOG 

ENERJİ GÜVENLİĞİ / ENERGY SECURITY 

GÜVENLI, GÜVENILIR VE 

SÜRDÜRÜLEBILIR ENERJI 

ARZI BAĞLAMINDA RISK 

DEĞERLENDIRMESI 

RISK ASSESSMENT IN THE 

BROADER CONTEXT OF A SAFE, 

SECURE AND SUSTAINABLE 

ENERGY SUPPLY 

Enerji sektörü ve enerji altyapısı genellikle kritik 

önemde görülüyor ve birçok ülkenin ulusal risk 

değerlendirmesinde merkezi bir rol oynuyor. 

The energy sector and its infrastructures are generally 

considered critical, and play a central role in national risk 

assessments of many countries. 

DR. PETER BURGHERR 

TEKNOLOJI DEĞERLENDIRME GRUP 

LIDERI, PAUL SCHERRER ENSTITÜSÜ 

TECHNOLOGY ASSESSMENT GROUP 

LEADER, PAUL SCHERRER INSTITUT 

40 



Enerji; modern, karmaşık ve birbirine 

bağlı olan toplumumuzun başlıca 

unsurlarından biri ve üretilen mallar 

ve hizmetler için en önemli gereksinimlerin 

başında geliyor. Bu sebeple enerji 

sektörü ve enerji altyapısı genellikle kritik 

önemde görülüyor ve birçok ülkenin ulusal 

risk değerlendirmesinde merkezi bir rol 

oynuyor. Ancak tam anlamıyla risksiz bir 

enerji teknolojisi mevcut değil. Ayrıca risk 

perspektifleri farklı bireyler ve paydaşların 

beklentileri ve hedeflerine göre farklılık gösteriyor. 

Bunun sonucu olarak da enerji teknolojileri 

için kapsamlı bir risk değerlendirme 

çerçevesine ihtiyaç duyuluyor. Bu çerçevenin 

bilimsel olarak güvenilir ve sosyal açıdan 

kabul edilebilir risk göstergeleri oluşturabilmek 

için şeffaf, anlaşılabilir ve farklı 

teknolojilere uygulanabilir olması gerekiyor. 

Enerji sektöründe teknolojik kaza riskleri 

ve bu risklerin yıkıcı etkileri 1990’lı yıllardan 

bu yana inceleniyor ve enerji güvenliği 

değerlendirmelerine dahil ediliyor. Öte yandan, 

daha az güvenilir ve siyasi açıdan daha 

istikrarsız bölgelerden yapılan enerji ithalatları 

ve buralardan geçen transit hatlara 

giderek daha bağımlı hale gelinmesi sebebiyle 

enerji altyapılarına yönelik kasıtlı saldırıların 

önemi artıyor. Her iki risk türü de 

farklı zafiyetler ortaya koyuyor. Bu sebeple 

analizde enerji sektöründeki kazalar ve 

kasıtlı saldırılar olmak üzere özellikle iki 

risk kategorisi ele alınıyor. 

Devlet dışı aktörlerin enerji altyapılarına 

(EA) yönelik kasıtlı saldırılarının analizi, 

geçtiğimiz on yılda öne çıkan araştırma 

ENERJI SEKTÖRÜNDE 

TEKNOLOJIK KAZA 

RISKLERI VE BU 

RISKLERIN YIKICI 

ETKILERI 1990’LI 

YILLARDAN BU YANA 

INCELENİYOR. 

THE RISKS OF 

TECHNOLOGICAL 

ACCIDENTS IN THE 

ENERGY SECTOR AND 

THEIR POTENTIALLY 

DISASTROUS 

EFFECTS HAVE BEEN 

ANALYZED SINCE THE 

1990S. 

Energy is a key driver of our modern, complex 

and interconnected society, and it is a 

necessary prerequisite for most goods and 

services produced. Therefore, the energy 

sector and its infrastructures are generally 

considered critical, and play a central role in 

national risk assessments of many countries. 

However, there is also no energy technology 

that is absolutely risk free. Furthermore, risk 

perspectives may differ among various individuals 

as well as stakeholder groups, depending 

on their respective backgrounds, expectations 

and objectives. As a consequence, a comprehensive 

risk assessment framework of 

energy technologies should be transparent, 

understandable, and consistently applicable to 

different technologies to produce scientifically 

sound and socially accepted risk indicators. 

The risks of technological accidents in the 

energy sector and their potentially disastrous 

effects have been analyzed since the 1990s, 

and are generally included in a comprehensive 

assessment of energy security. In contrast, 

the issue of intentional attacks on energy 

infrastructures has become increasingly 

important due to growing dependence of 

energy imports from and transit routes 

through regions considered less reliable and 

politically stable. Both types of risks, however, 

illuminate different vulnerabilities. Therefore, 

the focus of the present analysis was on these 

two risk categories: accidents and intentional 

attacks in the energy sector. 

The analysis of intentional attacks on energy 

infrastructures (EI) by violent non-state actors 

(VNSA) has only emerged as a major research 

HAZAR WORLD 

41

ENERJİ GÜVENLİĞİ / ENERGY SECURITY 

konularından biri haline geldi. Daha az 

güvenilir ve siyasi açıdan daha istikrarsız 

bölgelerden yapılan petrol ve gaz ithalatlarının 

öneminin artması ve yenilenebilir 

enerji kaynaklarının daha yüksek hacimlerde 

ithal edilmesi, enerji güvenliğine ilişkin 

zafiyetlerin artmasına sebep oluyor. 

Mevcut EA saldırı veri tabanlarının büyük 

bir kısmı yalnızca terör tehditlerine odaklanıyor 

ve vandalizm, sabotaj, adam kaçırma, 

hırsızlık, ayaklanma, deniz korsanlığı 

ve terörizm gibi tüm kasıtlı saldırı eylemlerini 

hesaba katmıyor. 

Teknolojik kazalar ile kasıtlı saldırılar arasındaki 

benzerlikler ve farklılıklar; meydana 

gelme sıklığı ve ortaya çıkan sonuçlar 

açısından inceleniyor ve zaman serisi trendleri 

ile bölgesel modeller göz önünde bulundurularak 

ele alınıyor. Kazalar ile saldırılar 

arasındaki temel fark; kazaların nadir rastlanan 

ve bağımsız olaylar olması, saldırıların 

ise genellikle çok yönlü, zaman ve 

mekanda yoğunlaşmış olaylar olmasıdır. 

Sonuçlar açısından bakıldığında, kazalar 

geniş bir alanı etkileyen, ciddi sonuçlar 

doğuran, gerçekleşme ihtimali düşük olan 

ve enerji zincirinin performansı için önem 

taşıyan bir unsurdur. Öte yandan, bu tür 

sonuçlar saldırılara kıyasla daha önemsiz 

atfedilebilir çünkü enerji altyapılarının en 

çok saldırıya uğradıkları noktalar uzak ve 

korunması güç bölgelerdir (ör. boru hatları 

ve iletim hatları). Özetle, kazalar ve kasıtlı 

saldırıların ortak analizi, büyük ölçüde 

farklı özelliklere sahip olan ancak güvenlik, 

güvenilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarını 

kapsayan bütüncül bir enerji arzı perspektifinde 

büyük önem taşıyan iki risk 

türüne ilişkin kapsamlı ve tamamlayıcı bir 

yaklaşım sunuyor. 

ANALIZDE ENERJI 

SEKTÖRÜNDEKI 

KAZALAR VE KASITLI 

SALDIRILAR OLMAK 

ÜZERE ÖZELLIKLE IKI 

RISK KATEGORISI 

ELE ALINMAKTADIR. 

THE FOCUS OF THE 

PRESENT ANALYSIS 

WAS ON TWO RISK 

CATEGORIES: 

ACCIDENTS AND 

INTENTIONAL 

ATTACKS IN THE 

ENERGY SECTOR. 

topic during the past decade. This is primarily 

due to the growing dependence on oil and gas 

imports from regions considered less reliable 

and stable, but also potential large-scale 

imports of new renewables could lead to 

increased energy security vulnerabilities. 

However, available EI attack databases are 

generally focused on the terrorist threat only, 

but do not take into account the whole spectrum 

of intentional attacks, which includes 

vandalism, sabotage, kidnapping, theft, insurgent 

tactics, maritime piracy and terrorism. 

The present evaluations examine similarities 

and differences between technological accidents 

and intentional attacks in terms of frequencies 

and consequences, considering timeseries 

trends and regional patterns. A key difference 

is that accidents are typically rare and 

independent events, whereas intentional 

attacks are often multiple events and concentrated 

both in time and space, resulting in distinct 

hotspots. Concerning consequences, the 

severity distribution for accidents generally 

stretches over a broad range, with low-probability 

high-consequence events being an 

important factor of energy chain performance. 

On the other hand, these types of consequences 

are often less important for intentional 

attacks because energy infrastructures are 

often targeted in remote areas and difficult to 

protect (e.g. pipelines and transmission lines), 

but when frequently attacked can result in 

substantial business and supply disruptions. 

In summary, the joint analysis of accidents and 

intentional attacks provides a comprehensive 

and complementary approach on two types of 

risks that have rather different properties, but 

are essential in holistic energy supply perspective 

addressing aspects of safety, security and 

sustainability. 


ENERJİ 

ULAŞTIRMA 

KRİTİK ENERJİ 

ALTYAPI GÜVENLİĞİ 

UFKUNUZA 

YATIRIM YAPIN 


HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ EBÜLTENLERİ İLE 

GÜNCEL BİLGİ, DOĞRU STRATEJİ 

Abone olmak için: ebulten@hazar.org 

www.hazar.org 

HAZAR WORLD 43

LIFESTYLE / LIFESTYLE 

KAZAK SİNEMASI / KAZAKH CINEMA 

02 

03 

01 

44 



KAZAK SİNEMASINDA 

İKİNCİ PERDE 

Bir önceki yazımızda Kazakistan sinemasının II. Dünya Savaşı’na kadar olan 

kısmını inceledik. Bu sayıda II. Dünya Savaşı sırasında ve bağımsızlığa kadar 

olan dönemlere ışık tutmaya çalışacağız. Keyifli okumalar dileriz. 

SECOND SCENE 

IN KAZAKH CINEMA 

04 

We have reviewed the development of Kazakhstan cinema 

until the World War II. In this issue, we will try to cast 

light on the periods during the World War II and until the 

independence. Hope you enjoy reading. 

RUFAT AGHAYEV 

01 

“Dokuzuncu Oğuldan Kork 

Düşman” (1984) filminin posteri 

01 

Poster of “The Horseherd’s 

Ninth Son” (1984) 

02 

“Güzel Aysulu Üzerine Masal” 

(1984) filminin posteri 

02 

Poster of “The Tale of the 

Beautiful Aysulu” (1984) 

03 

“Balkon” (1988) filminin posteri 

03 

Poster of “Balcony” (1988) 

04 

“İğne” (1988) filminin posteri 

04 

Poster of “Needle” (1988) 

Sovyet Kazakistan’ı sinemasının bir 

sonraki aşaması II. Dünya Savaşı yıllarını 

kapsar. II. Dünya Savaşı Kazak 

sineması tarihinde önemli bir rol 

oynar. 1941 yılı başlarında Alma-Ata şehrinde 

uzun metrajlı filmler çeken stüdyolar 

kurulmaya başlandı. Ancak II. Dünya 

Savaşı’nın patlak vermesi, diğer Sovyetler 

Birliği halkları gibi Kazak halkını da kendi 

vatanını savunmak için mücadeleye yöneltti. 

Tüm Sovyet sineması kendisini, “her şey 

cephe için, her şey zafer için” sloganını 

temel alarak yeniden düzenledi. Kazak 

sinemacılar da bu sloganı kendilerine rehber 

alarak savaş ve vatan sevgisi konularında 

belgesel ve konulu filmler çekti. 

1941 yılında Sovyet hükümeti Alman ordusunun 

Moskova ve Ukrayna’ya saldırması 

üzerine bu şehirlerde kurulan birçok film 

stüdyosunun Orta Asya’ya ve Kazakistan’a 

taşınması kararını aldı ve 1941 yılının 

Kasım ayında “Mosfilm” ve “Lenfilm” stüdyoları 

Alma-Ata kentine taşındı. Başkente 

Next phase in the Soviet Kazakhstan 

cinema consists of war years. The 

World War II plays a key role in the 

history of Kazakh cinema. In early 

1941, studios that make full-length films 

started to be established in Almaty. 

However, the outbreak of World War II 

forced the entire Kazakh population to 

defend their country, like any other Soviet 

population. Soviet cinema was restructured 

around the motto “all for the front, 

all for the victory”. Kazakh film-makers 

made documentaries and feature films 

about the war and patriotism on the basis 

of this motto. 

When the German army attacked Moscow 

and Ukraine in 1941, the Soviet government 

decided to move most of the film 

studios in these cities to Central Asia 

and Kazakhstan. Upon this decision, the 

“Mosfilm” and “Lenfilm” studios were 

moved to Almaty in 1941. “Central United 

Film Studio”, which was established in 

HAZAR WORLD 

45


05 06 07 

yerleşen “Birleşik Merkezi Film Stüdyosu” 

S. Ayzenştayn, V. Pudovkin ve D. Vertov 

gibi ünlü yönetmenleri bir araya getirdi. Bu 

stüdyolarda 1942-1944 yılları arasında 15’in 

üzerinde film ortaya çıktı. 

“Birleşik Merkezi Film Stüdyosu”nda genç 

Kazak sinemacıları eğitim görmeye, ünlü 

Rus sanatçılar da burada eğitim vermeye 

başladı. Bu sayede Kazak genci sinema 

sanatının sırlarını öğrenme şansı yakalamış 

oldu. Bu yıllarda Kazak halkının 

kahraman evlatlarının savaşta gösterdiği 

fedakârlıklardan bahseden filmler de 

yapıldı. Bunlar arasında V. Stroeva’nın 

“Savaşçının Oğlu”, G. Roşal’ın “Kahraman 

Üzerine Şarkı”, Y. Aron’un “Ak Gül”, A. 

Minkin’in “Davulun Sesleri Altında” filmlerini 

sayabiliriz. 

SAVAŞ BİTİYOR, KAZAK SİNEMASI YÖN 

DEĞIŞTİRİYOR 

1944 yılının sonlarında düşmanın Sovyet 

topraklarından çıkarılmaya başlanmasının 

ardından “Lenfilm” ve “Mosfilm” stüdyoları 

kendi şehirlerine döndü. 1945’ten sonra 

bağımsız çalışma imkânı elde eden Kazak 

filmcileri “Alma-Ata Film Stüdyosu”nda 

kendi yaratıcılıklarını daha belirgin şekilde 

ortaya çıkarmaya başladı. 1946-1953 yılları 

arasında bu stüdyolarda sadece iki film 

üretildi. Bunlar “Altın Boynuz” ve “Cambul” 

filmlerdir. 1954-1955 yıllarında senede 2, 

1956’dan itibaren ise senede 3 film üretilmeye 

başlandı. 

1945-1953 yıllarında savaştan sonra 

1945’TEN SONRA 

BAĞIMSIZ ÇALIŞMA 

IMKÂNI ELDE EDEN 

KAZAK FILMCILERI 

“ALMA-ATA FILM 

STÜDYOSU”NDA 

KENDI 

YARATICILIKLARINI 

DAHA BELIRGIN 

ŞEKILDE ORTAYA 

ÇIKARMAYA 

BAŞLADI. 

KAZAKH FILM- 

MAKERS WHO 

FOUND THE CHANCE 

TO WORK 

INDEPENDENTLY 

AFTER 1945 COULD 

DISPLAY THEIR 

CREATIVITY MORE 

FREELY IN “ALMATY 

FILM STUDIO”. 

the capital city, brought together many 

famous directors such as S. Eisenstein, 

V. Pudovkin and D. Vertov. More than 15 

films were made in these studios between 

1942 and 1944. 

Famous Russian artists started to give 

training to young Kazakh film-makers 

started in the “Central United Film Studio”. 

In this way, young Kazakh people have 

found a chance to learn about the secrets 

and details about cinema. During these 

years, many films about the sacrifice and 

bravery of Kazakh people during the war. 

V. Stroeva’s “Warrior’s Son”, G. Roshal’s 

“Song About a Hero”, Y. Aron’s “White 

Rose”, A. Minkin’s “Under the Drumbeat” 

can be listed among those films. 

WAR ENDS, KAZAKH CINEMA CHANGES 

ITS COURSE 

Following the start of the dispatch of the 

enemy from Soviet territories in late 1944, 

“Lenfilm” and “Mosfilm” studios returned 

their cities. Kazakh film-makers who 

found the chance to work independently 

after 1945 could display their creativity 

more freely in “Almaty Film Studio”. Only 

two films were made in these studios from 

1946 to 1953. There are “Golden Horn” 

and “Cambul”. The studios made 2 films 

between 1954 and 1955, and 3 films a year 

from 1956. 

Due to economic problems in the Soviet 

Union after the war, Kazakhstan –like all 

other Soviet Republics- suspended mak- 



Sovyetler Birliği’nin içinde bulunduğu 

ekonomik sorunlar nedeniyle, tüm 

Sovyet Cumhuriyetlerinde olduğu gibi 

Kazakistan’da da konulu film üretimine 

ara verilmişti. Böylelikle “Alma-Ata Film 

Stüdyosu”nda çalışan sanatçılar, savaştan 

sonraki yıllardan itibaren film dergileri ve 

belgesel film üretimiyle meşgul oldu. Bu 

belgesellerin başlıca öyküsü savaş ve savaş 

sonrası yıllarda ülkedeki yeniden yapılanma 

ve bu yıllarda gösterilen kahramanlıklar 

üzerineydi. 

1950’li yıllarda ekonomik durumunu bir 

ölçüde düzelten Sovyet devletinde konulu 

film üretimine yeniden geniş yer 

verildi. Aynı yılın ortalarından itibaren 

her sene “Mosfilm”, “Lenfilm” ve Sovyet 

Cumhuriyetlerindeki diğer stüdyolarda 

üretilen 80 civarında uzun metrajlı film 

gösterime girebildi. 

08 

05 

“Anne Üzerine Öykü” (1974) 

filminin posteri 

05 

Poster of “Legend of a Mother” 

(1963) 

06 

“Gri Kurt/Kokserek” (1974) 

filminin posteri 

06 

Poster of “The Fierce One/Grey 

Wolf” (1974) 

07 

“Abay’ın Şarkısı” (1945) filminin 

posteri 

07 

Poster of “Song of Abai” (1945) 

08 

“İpek Kız” (1967) filminin posteri 

08 

Poster of “Silk Girl / Kyz Zhibek” 

(1967) 

09-10 

“Abay’ın Şarkısı” (1945) 

09-10 

“Song of Abai” (1945) 

ing feature films between 1945 and 1953. 

Therefore, the artists working in “Almaty 

Film Studio” were engaged in publishing 

film magazines and making documentaries 

in the post-war years. Main subject 

of these documentaries was the war, 

restructuring process within the country 

after the war, and the bravery during 

these years. 

The Soviet economy recovered to an 

extent in 1950s, and making feature films 

regained great importance. From the mid- 

1950s, around 80 full-length films a year 

were displayed in “Mosfilm”, “Lenfilm” 

and other studios in Soviet Republics. 

A TURNING POINT FOR KAZAKH CINEMA 

The year 1954 can be regarded as the start 

of progress and development of cinema 

in Soviet Kazakhstan. Most of the films 

produced in this period were about uncultivated 

fields and conquerors of these 

fields, lives of Kazakh people, the struggle 

to establish the collective farming system, 

and the World War II. In 1959, it was decided 

that products of the Kazakh cinema 

were to be displayed under the name of the 

“Kazakhfilm” studio. This decision was 

embraced in all Soviet states. From this 

date, films were to be known under the 

name of the republic, not the capital city. 

The period between 1960 and 1970 is the 

brightest period of Kazakh films. These 

years can be regarded as the golden years 

for cinema industry in the entire Soviet 

Union. The most popular full-length films 

of this period mostly focus on patriotism, 

friendship, loyalty and such great emotions. 

The most striking feature of these 

films is the vitality and optimism embedded 

in these products. 

In 1963, Aleksandr Karpov made the film 

“Legend of a Mother” which has a special 

09 10 

HAZAR WORLD 

47


12 

13 

14 

11 

KAZAK SİNEMASI İÇİN DÖNÜM NOKTASI 

1954 yılını Sovyet Kazakistanı’nda sinemanın 

aşama kaydetmeye ve gelişmeye başladığı 

devrin ilk yılı olarak görmek mümkün. 

Bu dönemde üretilen filmlerin çoğunluğunda 

ekilmemiş topraklar ve bu toprakları 

fethedenler, Kazak insanının yaşamı, kolhoz 

kuruculuğu uğruna verilen mücadele ve 

II. Dünya Savaşı yılları konu alındı. 1959 

yılından itibaren Kazak sineması ürünlerinin 

“Kazakfilm” stüdyosu adıyla beyazperdeye 

sunulması kararı alındı. Bu karar tüm 

Sovyet ülkelerinde uygulanmaya başlandı. 

Artık üretilen filmler başkentin adını değil 

cumhuriyetin adını taşıyacaktı. 

1960-1970’li yıllar Kazak filmciliğinin en 

parlak yükseliş yıllarıdır. Bu yıllar genel 

olarak tüm Sovyetlerde sinema açısından 

altın yıllar olarak değerlendirilebilir. Bu 

dönemin en görkemli uzun metrajlı filmleri 

vatanperverlik, dostluk ve sadakat gibi 

büyük hisleri anlatır. Filmlerde göze çarpan 

başlıca özellik, canlılık ve iyimserliktir. 

1963’te Aleksandr Karpov, Sovyet beyazperdelerinde 

kendine has bir yere sahip olan 

ve dikkatleri Kazak sineması üzerine çeken 

“Anne Üzerine Öykü” adlı bir film yaptı. 

1960-1970’LI YILLAR 

KAZAK FILMCILIĞININ 

EN PARLAK YÜKSELIŞ 

YILLARIDIR. 

THE PERIOD 

BETWEEN 1960 AND 

1970 IS THE 

BRIGHTEST PERIOD 

OF KAZAKH FILMS. 

15 

place in Soviet cinema and attracted great 

attention in Kazakh cinema. Main actress 

of the film, A. Omurzakova, received 

the best actress of the year award in the 

Soviet Republics Film Festival which was 

held in Leningrad (S. Petersburg) in 1964. 

Impressing deep patriotism ideas to the 

audience, the film attracted great attention 

in this period and it was displayed in 

many cinema halls in Asia and Africa. The 

film was awarded with a diploma in the 

International Karlovy Vary Film Festival, 

and also won the State Award of the Soviet 

Kazakhstan, which was the most prestigious 

award of the country. 

Dynamic cutting, general composition, 

transition and details used in Kazakh 

films from 1980s reflected the general 

development of the entire Soviet cinema. 

In the “Glasnost and Perestroika” 

period of the Soviet Union which started 

in mid-1980s, Kazakh directors focused 

on the problems stemming from internal 

conflicts of the country and they fought 

against bribery, bureaucracy and the 

barriers to the democratization process. 

In this period, Kazakh films also had a 



16 17 

Filmde başrolü oynayan A. Omurzakova, 

1964 yılında Leningrad (S. Petersburg) 

şehrinde düzenlenen Sovyet Cumhuriyetleri 

Film Festivali’nde yılın en iyi kadın oyuncusu 

ödülünü aldı. Seyircilere derin vatanseverlik 

duyguları aşılayan bu film, o devirde çok büyük 

ilgi çekti ve birçok Asya ve Afrika ülkelerinin 

beyazperdelerini dolaştı. Uluslararası 

Karlovy Vary Sinema Festivali’nde diploma 

alan bu film, Sovyet Kazakistanı’nın en büyük 

ödülü olan Devlet Ödülü’nü de kazandı. 

1980’li yıllardan başlayarak Kazak sinemasında 

yapılan filmlerdeki dinamik montaj, 

genel kompozisyon, geçişler ve detaylar 

tüm Sovyet sinemasının genel gelişimini 

yansıtmaktaydı. 1980’li yılların ortalarından 

itibaren Sovyetlerde başlayan “Açıklık ve 

Yeniden Yapılanma” politikası döneminde 

Kazak yönetmenleri, ülkenin iç çekişmelerinden 

doğan problemleri kavrayarak 

filmleriyle rüşvetçiliğe, bürokrasiye ve demokratikleşme 

sürecine engel olan durumlara 

karşı mücadele ettiler. Dini meseleler, 

insan hakları, toplumda kadının yeri gibi 

problemler de bu dönem Kazak filmlerinde 

geniş olarak ele alındı. 1988 yılında bu 

konuları işleyen iki film yapıldı. Bunlar 

R. Nugmanov’un “İğne” ve K. Salıkov’un 

“Balkon” filmleridir. 

1922 yılının Nisan ayında kurulan Sovyet 

Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne 1924’te 

dahil olan Kazakistan Cumhuriyeti ve 

Kazak halkı, 65 yıl komünist rejimle 

sosyalist devletin içinde yaşadı. Özgün 

yaratıcılık geleneklerine sahip olan Kazak 

sineması son yıllarda milli kadrolarla 

zenginleşerek daha geniş ilerleme yolunda 

adım atmış oldu. 1991 yılının sonunda 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 

Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandı 

ve bugün bağımsız ve egemen bir ülke 

olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. 

11-13 

“İpek Kız” (1967) 

11-13 

“Silk Girl/Kyz Zhibek” (1967) 

14-15 

“Balkon” (1988) 

14-15 

“Balcony” (1988) 

16-17 

“Gri Kurt/Kokserek” (1974) 

16-17 

“The Fierce One/Grey Wolf” (1974) 

18 

“İğne” (1988) 

18 

“Needle” (1988) 

18 

wide coverage of religious issues, human 

rights, women’s place in the society, 

and similar problems. Two films were 

made about these issues in 1988. These 

are R. Nugmanov’s “The Needle” and K. 

Salıkov’s “Balcony” films. 

The Republic of Kazakhstan became a part 

of the Union of Soviet Socialist Republics 

in 1924, two years after the establishment 

of the union in April 1922, and the Kazakh 

people lived under the communist 

regime within the socialist state for 

65 years. Kazakh cinema has unique 

creativity traditions, and recently it made 

a great progress by increasing national 

positions and personnel. Following 

the dissolution of the Soviet Union in 

late 1991, the Republic of Kazakhstan 

gained independence and from this date, 

and today it continues to exist as an 

independent and sovereign state. 

HAZAR WORLD 

49

KÜLTÜR & SANAT / CULTURE & ART 

FİLM / FILM 

YÖNETMEN: AKHTEM SEITABLAEV 

DIRECTOR: AKHTEM SEITABLAEV 

HAYTARMA 

Oyuncular: Dinara Avaz, 

Aleksey Gorbunov, Usnie 

Khalilova 

Dönüş anlamına gelen 

‘Haytarma’ filmi Ahmet 

Han Sultan’ın hayatını ve 

Kırım Tatar halkının 18 

Mayıs 1944’de Stalin 

tarafından sürgün 

edilmesini konu alıyor. 

Filmde, Rus ve Ukraynalı 

oyuncularla birlikte 

Kırım sürgününü 

yaşamış birçok kişi de 

rol alıyor. Haytarma, 50. 

Altın Portakal Film 

Festivali’nde de 

gösterildi. 

HAYTARMA 

Cast: Dinara Avaz, 

Aleksey Gorbunov, Usnie 

Khalilova 

The film ‘Haytarma’, 

meaning ‘return’, tells 

the story of Ahmet 

Khan Sultan and the 

deportation of Crimean 

Tatars by Stalin on 

May 18, 1944. The cast 

of the film consists of 

Russian and Ukrainian 

actors and actresses as 

well as many deported 

Tatars. ‘Haytarma’ was 

displayed during the 

50 th Golden Orange Film 

Festival. 

SERGİ / EXHIBITION 

TARİH: 26 TEMMUZ 2015’E KADAR YER: PERA MÜZESİ 

DATE: UNTIL 26 JULY VENUE: PERA MUSEUM 

CECIL BEATON PORTRELER 

Oscar ödüllü bir kostüm tasarımcısı 

olan Cecil Beaton’ın, Londra National 

Portrait Gallery Fotoğraf Danışmanı 

Terence Pepper küratörlüğünde, 

“Sotheby’s Cecil Beaton Studio Archive” 

koleksiyonundan derlenen sergisi, 

sanatçının 1920’lerden 1970’lere kadar 

fotoğrafladığı sanatçılar, film yıldızları, 

yazarlar, entelektüellerden ve kraliyet 

portrelerinden oluşuyor. 

CECIL BEATON PORTRAITS 

Oscar ödüllü bir kostüm tasarımcısı 

olan Cecil Beaton’ın, Londra National 

Portrait Gallery Fotoğraf Danışmanı 

Terence Pepper küratörlüğünde, 

“Sotheby’s Cecil Beaton Studio Archive” 

koleksiyonundan derlenen sergisi, 

sanatçının 1920’lerden 1970’lere kadar 

fotoğrafladığı sanatçılar, film yıldızları, 

yazarlar, entelektüellerden ve kraliyet 

portrelerinden oluşuyor. 

50 



KİTAP / BOOK 

YAZARLAR: KÜRŞAT YILDIRIM, ELVİN YILDIRIM YAYINEVİ: BİLGEOĞUZ YAYINLARI 

AUTHORS: KÜRŞAT YILDIRIM, ELVİN YILDIRIM PUBLISHER: BİLGEOĞUZ PUBLISHING HOUSE 

DOĞU TÜRKİSTAN 

SEYAHATNAMESİ 

Kitabın yazarları, Doğu Türkistan’a 

yaptıkları seyahatten nasıl etkilendiklerini 

şu sözlerle dile getiriyor: “Türklüğün 

kalbinde havayı solumuş, toprağı 

ellemiştik. Binlerce yıl sonra ata 

yurdumuza gelmiş olmaktan o kadar 

mutluyduk ki acıkmıyor ve susamıyorduk; 

sanki bir hayal âleminde kuğuların 

üzerinde öz memleketimizin semalarında 

süzülüyorduk.” Eser, Doğu Türkistan ve 

İpek Yolu’nda kaybolanların izini sürüyor 

ve okuyucuyu da buna davet ediyor. 

TİYATRO / THEATER 

EAST TURKISTAN 

TRAVEL BOOK 

Authors of the book express their 

excitement of travelling to East Turkistan 

with these words: “We inhaled the fresh 

air and touched the ground at the heart 

of the Turkic world. We were so happy 

to be in our homeland thousands of 

years later, we did not even feel thirsty or 

hungry. We felt like we were flying over 

our land above the swans.” The book 

traces back the people who got lost in 

East Turkistan and the Silk Road, and 

invites the reader to follow up. 

MÜZİK / MUSIC 

14 HAZİRAN 2015 YER: HARBİYE CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA SAHNESİ 

DATE: 14 JUNE VENUE: HARBİYE CEMİL TOPUZLU OPEN-AIR THEATER 

TARİH: 27 HAZİRAN-14 TEMMUZ 2015 YER: ÇEŞİTLİ MEKANLAR 

DATE: 27 JUNE-14 JULY 2015 VENUE: MISCELLANEOUS 

KABARE 

CABARET 

Oyunda bir kabare aktristi 

ile Amerikalı bir yazarın 

kısa ömürlü aşkı ve onları 

kuşatan büyük toplumsal 

kaos anlatılıyor. 1931 yılında 

Berlin’de geçen oyun, bir 

yanda faşizmin tırmanışıyla 

süre giden huzursuzluk ve 

açlık, diğer yanda yalnızca 

eğlence ve para peşinde koşan 

küçük burjuvaların kendi 

kabuklarında sürdürdükleri 

umursamaz yaşamı konu 

alıyor. Kült müzikaller sınıfında 

yer alan ‘Kabare’, 1972’de 

beyaz perdeye aktarıldığında 

8 Oscar kazanmış ve “Tüm 

Zamanların En İyi Yüz Filmi” 

listesine girmiştir. 

The play tells the short love 

story of a cabaret actress 

and an American author 

under a huge social chaos. 

It reflects the lives in Berlin 

in 1931; on one hand there 

is restlessness and hunger 

due to the rising fascism, 

on the other hand there 

are the careless lives of 

the little bourgeois society 

in pursuit of money and 

entertainment. As a cult 

musical, the ‘Cabaret’ 

won 8 Oscars when it was 

adapted into a movie in 

1972, and listed among the 

“Top 100 Greatest Movies 

of All Time”. 

22. İSTANBUL 

CAZ FESTİVALİ 

Joan Baez, Jools Holland, 

Marcus Miller, Charnett 

Moffett, Stanley Jordan, 

Cyrus Chestnut, Jeff 

Watts, Chris Potter, 

Dave Holland, Lionel 

Loueke, Eric Harland, 

Melody Gardot ve Tigran 

Hamasyan gibi folk, 

blues ve cazın farklı 

sesleri müziği tüm 

kente yayacak, festival 

takipçileriyle şehrin farklı 

köşelerinde buluşacak. 

22 ND ISTANBUL 

JAZZ FESTIVAL 

Different folk, blues and 

jazz voices such as Joan 

Baez, Jools Holland, 

Marcus Miller, Charnett 

Moffett, Stanley Jordan, 

Cyrus Chestnut, Jeff 

Watts, Chris Potter, Dave 

Holland, Lionel Loueke, 

Eric Harland, Melody 

Gardot and Tigran 

Hamasyan will fill the city 

with music and the festival 

will meet the audience in 

various corners of the city. 

HAZAR WORLD 

51

ROTA / ROUTE 

STABESI PUBLIS IS? NOS SUL / UASTABESI PUBLIS IS? NOS SUL 

КРАТКОЕ 

ИЗЛОЖЕНИЕ


ХАЛДУН ЯВАШ 

Каспийский 

Стратегический Институт 

Генеральный Секретарь 

Несмотря на улучшение экономического положения, наблюдаемые 

в 2010 и 2011 годах, темпы экономического роста в 2012 годa 

отмечают тенденцию падения, и эта тенденция все еще 

продолжается. Это положение в очередной раз доказывает 

недостаточность денежной и финансовой политики для 

долгосрочного устойчивого роста 

Строительство инфраструктуры, необходимой для укрепления 

многосторонней торговли и торговых сетей, стало как никогда 

важным для долгосрочного экономического роста. В этом 

контексте страны Каспийского региона, Центральной Азии и 

Кавказа играют очень важную Pоль. С развитием транспортной 

сети доступ на новые рынки становится более легким и 

открывается простор для развития ненефтяного сектора. Все эти 

шаги осуществляются для обеспечения стабильности, устойчивого 

экономического роста и достижения постоянного увеличения 

благосостояния. 

Производство продукции с добавленной стоимостью является 

жизненно важным. Экономическую политику необходимо 

пересмотреть в этом направлении. Рост объема экспорта, а не 

объема импорта Прикаспийских стран, увеличение транспортных 

сетей с этой целью имеют большое значение. 

Современный Шелковый путь, Экономический пояс Шелкового 

Пути или морской Шелковый путь 21 века... Все эти проекты 

охватывают большую территорию от побережья Тихого океана до 

Европы. Основная цель проекта Шелкового Пути с 

крупномасштабными инфраструктурными проектами увеличение 

региональных связей и взаимодействия не только с экономической 

и политической, но социальной и культурной точек зрения. 

Центральный коридор, проходящий через Казахстан, 

Туркменистан, Азербайджан, Грузию и Турцию и добавляемый к 

трансъевропейской транспортной сети (TEN-T) является является 

одним из наиболее важных компонентов проекта Шелкового Пути. 

Все эти страны имеют большой потенциал в области торговли и 

инвестиций. С многочисленными преимуществами, которые 

предоставляется, Центральный коридор направлен на оценку этого 

потенциала лучшим способом. 

В этом номере мы можем обсудить с вами вопросы относительно 

возрожденного Шелкового Пути, который и стал основной темой 

нашего номера. Также мы внимательно следим за I Европейскими 

Играми в Баку, которые состоятся в июне. Председатель 

Национального олимпийского комитета Турции, Проф. Др. Угур 

Эрденер в своем интервью нам рассказал об организации в Баку и 

взгляде на это Турции. Доц. Др. Фатих Озбай, затрагивая 

совершенно другую тему, в частной беседе 24 апреля 

проанализировал отношения между Россией и Турцией. 

Kaзахское посольство в 550 годовщину основания казахского 

ханства наградило наш институт за вклад в тюркский мир. Мы 

хотели бы поблагодарить всех, кто посчитал нас достойными этой 

награды. 

До встречи в следующем номере... 

HAZAR WORLD 

53


КЛЮЧЕВОЙ ИГРОК КАСПИЙСКОГО ТРАНЗИТНОГО 

КОРИДОРА: КАЗАХСТАН 

В то время как Шелковый путь является основным транспортным проектом, который 

позволяет получить доступ азиатских стран на европейские рынки; Каспийского 

транзитный коридор стал одним из самых главных компонентов современного 

Шелкового Пути, простирающимся от европейских границ до берегов Тихого океана. 

также охватывающим страны в регионе Турции и Каспийское море. 

Каспийским Стратегическим 

Институтом, Международной 

Тюркской Академией, заседанием парламента 

Республики Казахстан в рамках экономического 

форума в Астане был проведена 

панель «Каспийский транзитный коридор: 

Развитие инфраструктуры и экономического 

сотрудничества», с участником которой заместителем 

председателем отдела логистики 

казахстанской государственной железнодорожной 

компании Канат Алпысбаевым мы 

говорили о важном значении Казахстана с 

точки зрения транспортного сектора в регионе 

и об отношениях с другими странами. 

Дороговизна стоимости авиаперевозок и 

недостаточность морских перевозок толкнула 

Казахстан на инвестиции железной 

дороги до 2020 года в размере 1 миллиард 

долларов. Когда дело доходит до таких расходов, 

какова роль центральных банков и 

других международных учреждений в возрождении 

шелкового пути и какой она 

должна быть? 

Казахстанская государственная железная 

дорога АО «НК «КТЖ» для развития транспортной 

и логистической систем осуществляет 

крупномасштабные проекты и инвестирует 

в общей сложности 36,3 млрд долларов. 

Делаются огромные инвестиции, тратя особенно 

на развитие и модернизацию железных 

дорог 15.768 миллионов долларов, для строительства 

внутренних и внешних TLC сетей 

948 млн долларов. 

Казахстан придает большое значение развитию 

Транс-Каспийского региона и проводит 

деятельность по улучшению портов 

Каспийского моря. 

Казахстан в дополнение к собственным капиталам 

получает финансирование от международных 

финансовых учреждений как 

Всемирный банк, Азиатский банк развития 

(АБР), Европейский банк реконструкции и 

развития (ЕБРР), Исламский банк развития 

(ИБР), Агентство международного сотрудничества 

Японии (АМСЯ). 

Можем ли мы сказать, что будущее межконтинентальной 

торговли в Евразии формируется 

через Казахстан? Каковы экстренные 

меры, которые должен предпринять 

Казахстан в этих рамках? 

98% перевозок между Китаем и Европой осуществляется 

по морю. Реализуя Проект 

Транс-Казахстан 2020, мы стараемся достичь 

в сухопутных перевозках по крайней мере 

объема в 10 млн тонн. 

Есть много факторов, которые позволят нам 

достичь этой цели. Во-первых, развитие в 

Центральной и Западной провинциях Китая, 

в частности рост производства продукции с 

высокой добавочной стоимостью, во-вторых, 

постоянно повышающийся спрос Запада на 

товары с низкой себестоимостью и высоким 

качеством, способствует нам. Одним из наиболее 

важных шагов, который может быть 

принят для развития межконтинентальной 

торговли и поддержки внутреннего производства 

-это создание сети, состоящей из транспортных 

и логистических центров в 

Казахстане и в других странах. 

Казахстан. в частности для Китая, находится 

в положении первой остановки 

Шелкового пути. Что это означает с точки 

зрения сотрудничества Казахстана и 

Китая? 

Одним из успешных проектов, претворенных 

в жизнь благодаря сотрудничеству 

Казахстан-Китай, создание логистического 

терминала в порте Лиянйунганг в Китае. 

Этот порт один из главных центров сбора 

грузов, отправляющихся и прибывающих из 

Казахстана, в то же время он является основным 

транзитным портом для грузов, отправляющихся 

в Центральную и Юго-Восточную 

Азию и внутренние порты Китая. 

Достижение портом за 6 месяцев объема 

перевалки 64 тысяч контейнеров TEU и 

массы груза 125 тыс. эффективность проекта 

также была доказана. Ожидается, что рост 

объема груза в конце 2015 года достигнет 250 

тыс. TEU, а в 2020 году он удвоится. 

54 ИЮНЬ 2015 ВЫПУСК 31


БАКУ ГОТОВЯЩИМСЯ МЕРОПРИЯТИЕМ ВЫСОКОГО 

УРОВНЯ ПОДНИМАЕТ СВОЮ ПЛАНКУ 

«Национальный Олимпийский комитет Турции и Олимпийский комитет Азербайджана 

имеют особые отношения»,-начал свое слово президент национального олимпийского 

комитета Турции Проф. Др. Угур Эрденер. Продолжает свою речь тем, 

что мы живем вместе в этом регионе и подчеркивает успехи в спорте, которые не 

под силам иностранным делам. 

ФИГЕН AЙПЕК АЙВАДЖЫ 

Президент национального комитета 

Турции Проф. Др. Угур Эрденер 

нисколько не удивлен, что первые 

европейские игры проводятся в Баку. Обращает 

внимание на то, что Азербайджан 

сделал много инвестиций в спорт. Инвестиции, 

сделанные благодаря организации, 

рассматривает как наследие Европейских 

Игр Азербайджану, Баку. И мы под этим 

громким именем обсудили наши наблюдения 

перед Европейскими Играми в Баку и 

подготовку Турции. 

Как вы оцениваете проведение первых 

Европейских Игр в Баку? 

Азербайджан является страной, которая 

инвестирует в спорт, и в определенных 

видах спорта имеет спортивные достижения 

в европейских и мировых чемпионатах. 

Г-н Алиев вместе со своей супругой, 

любящей спорт, является человеком, 

оказывающим сильную поддержку спорту. 

Он также является президентом Олимпийского 

комитета Азербайджана и Европейского 

Олимпийского Комитета Азербайджана. 

Таким образом, проведение этих 

игр, проводимых впервые, естественное 

право, однако взять на себя первое проведение 

Игр по желанию- конечно требует 

большой смелости. Но работа идет с сильным 

штатом, накопившего опыт в Олимпийских 

играх 2012 в Лондоне. Это также 

является серьезным плюсом. 

Министр по делам молодежи и спорта 

Акиф Чагатай Кылыч по поводу проведения 

этих Игр сказал: «Мы относимся 

к ним, как если бы они проводились в 

Турции, так считаем». Согласны ли вы 

с этим? 

Г-н министр рассматривает этот вопрос в 

рамках слогана «одна нация, два государства», 

и вообще это наш подход как страны. 

Я также согласен с этим. Мы говорим 

с Азербайджаном на одном языке, это 

тоже очень важно. Когда мы отправляемся 

в Баку, такое чувство, как будто вы приехали 

в какой-либо турецкий город. Там вы 

можете увидеть турецкие торговые бренды, 

в ресторанах вы едите привычные блюда. 

Это важные факторы. И, конечно же есть 

дополнительная инфраструктура и жизнь, 

которые в Баку внесли эти игры. Строительство 

спортивных сооружений очень 

высокого стандарта дает Баку преимущества 

для проведения в будущем крупных 

мероприятий. 

Следующие Европейские Игры будут 

проходить в Голландии. Повлияет ли 

успех Баку на участие в Голландии? 

Успех Баку имеет большое значение для 

будущих Игр. Если Баку успешно проведет 

организацию игр, то он будет делать, и хорошее 

и плохое. Позвольте мне сказать вам 

с положительной стороны, с точки зрения 

будущего Игр, у всех будет надежда. Потому 

что на других континентах эти Игры 

давно проводятся. А Европа делает это в 

первый раз. Отрицательная сторона: если 

Баку проведет Игры очень хорошо, уровень 

ожидания людей поднимется. Это тяжело 

с точки зрения стран, которые будут кандидатами 

на проведение Игр в будущем, 

также это будет непросто и для Голландии, 

которая будет принимать следующие Игры. 

Потому что спортсмены, ожидания которых 

выросли, или организации, к которым 

они относятся, не найдя такого же стандарта, 

могут быть немного разочарованы. 

В конце концов, вы ждете первое проведение 

Европейских Игр и думаете, как 

же будет участие? 

С точки зрения участия Европы я не вижу 

никаких проблем. Более чем 50 стран 

Европы примут участие с серьезным количеством 

спортсменов и там будет высокий 

стандарт соревнования. Многие зрители 

будут наблюдать за ними с удовольствием. 

HAZAR WORLD 

55


СТРАТЕГИЧЕСКОЕ 

ПАРТНЕРСТВО МЕЖДУ 

B20 И SOCAR 

Саммит В20 делового мира G20 

проходил в Баку под руководством 

бывшего заместителя премьер 

министра Турции Али Бабаджана. 

Между B20 и Азербайджанской 

государственной нефтяной компанией 

SOCAR был подписан протокол о 

стратегическом сотрудничестве. 

Баку-город огней.. Это оставляет 

впечатление на каждого гостя 

индивидуально. Одним из тех, кто 

остался под впечатлением стал и 

заместитель премьер-министра Али 

Бабаджан. Каждый раз, когда он приезжает 

в Баку, он рассказывает о том, что он видит 

обновленное, изменившееся и 

модернизированное лицо города и чувствует 

гордость. Место, где он сказал об этом 

региональное консультационное собрание в 

Азербайджане В20. Бабаджан, отметивший 

быстрое продвижение Баку на пути 

становления важным действующим лицом 

не только в регионе, но и на международной 

арене, в качестве руководителя G20 Турции 

заявил о праве страны для приглашения на 

саммит президентов и так объяснил причину 

проведения саммита в Баку: «Мы предпочли 

Азербайджан, потому что сочли, что вклад 

этой страны, которая в последние 20 лет 

достигла большого развития и стала 

основным нашим партнером в 

стратегических проектах развития Южно- 

Кавказского региона, будет огромным.» 

Министр экономики и промышленности 

Азербайджана Шахин Мустафаев в качестве 

ответа Бабаджану объясняет приглашение 

Азербайджана на саммит G20 высоким 

стратегическим деловым партнерством 

между двумя странами и как очередное 

доказательство дружественных отношений. 

Участие в собрании, прошедшем в такой 

атмосфере, конечно же было высоким. 

Также во встрече наряду с Бабаджаном и 

Мустафаевым приняли участие президент 

государственной нефтяной компании 

Азербайджана (SOCAR) Ровнак Абдуллаев, 

а также в президент SOCAR в Турции Кенан 

Явуз, председатель союза торговых палат и 

товарных бирж Турции (ТОББ) М. Рифат 

Хисарджыклыоглу и азербайджанские 

бизнесмен. 

Азербайджан стал 21 страной, 

участвующей в G20 в Анталье 

В саммите , который пройдет в Анталье в 

ноябре, Азербайджан, приглашенный Турцией 

в качестве 21 страны, к тому же стал еще и 

стратегическим партнером В20 и было 

подписано соглашение между SOCAR и B20. 

Президент SOCAR Ровнаг Абдуллаев говоря 

,что во время В20 под руководством 

председателя TOBB Рифата 

Хисарджыклыоглу, на пути борьбы с 

глобальными проблемами при поддержке 

делового мира, при поддержке сотрудников, 

представителей неправительственных 

организаций будут делаться важные шаги, 

также отметил, что чувствует гордость за то, 

что является членом целевой группы 

«инфраструктура и инвестиции» B20. 

«Концепции инфраструктуры и инвестиций, 

из-за влияния на рост, занятость, развитие и 

устойчивости во всем этом имеет 

исключительно важное значение. Мы, как 

крупнейшая государственная компания 

Азербайджана SOCAR, осуществляем в 

нашем регионе важные инфраструктурные 

проекты»,- сказал Абдуллаев, также 

подчеркнув, что Южный газовый коридор и 

TANAP, являющийся основной опорой 

Турции, являются важными и первыми 

инфраструктурными проектами, 

поощряющими и другие энергетические 

проекты в регионе. 

56 ИЮНЬ 2015 ВЫПУСК 30


СЕЙЧАС ИЛИ НИКОГДА: КОНКУРЕНЦИЯ В 

ТРАНСПОРТНОМ КОРИДОРЕ ЮЖНОГО КАВКАЗА 

Есть ряд замечаний относительно краткосрочного и долгосрочного воздействия 

подходов, принятых в экономике, на рост. Многие исследования, устанавливающие 

подробные и всеобъемлющие причины быстро растущей экономики предполагают 

при внешне ориентированном подходе более быстрый рост, чем при внутренне 

ориентированном подходе. В частности анализ, осуществляемый всемирным банком, 

и поддерживающий внешне ориентированные стратегии, отмечает быстрое развитие 

в экономике «внешне ориентированных» стран. 

АВНИ ЗАФЕР АЦАР 

Турция в начале 1980-х годов, 

оставив внутренне 

ориентированный подход, для 

перехода на политику внешне 

ориентированного развития, претворила 

в жизнь программу всеобъемлющей 

стабилизации и структурной 

перестройки. Несмотря на 

многочисленные глобальные и 

национальные экономические кризисы, 

пережитые с начала 1980-х годов, 

Турция смогла успешно применить 

данную стратегию. В этом контексте 

объем внешней торговли в последние 

годы показал последовательный рост. 

Глядя на литературу, видно как 

международная торговля значительно 

влияет на рост и конкуренцию 

национальных экономик. Помимо этого, 

национальный экспортный потенциал 

играет важную роль в доле страны на 

глобальном рынке. Для достижения 

высокого объема экспорта и 

поддерживания этого уровня необходим 

HAZAR WORLD 

57


экспорт продукции с высокой добавочной 

стоимостью, в то же время нужны 

диверсификации продукции и рынков 

экспорта. 

Торговля на сегодняшний день с точки 

зрения охвата приобретает 

международные масштабы. Из-за 

глобальных экономических тенденций 

национальные экономики затрудняются 

следовать либеральной политике и 

принимать подходы развития с внешним 

источником. Эти условия также 

увеличивают глобальную конкуренцию. 

Выросшая конкуренция осуществляется 

не только среди конкурирующих 

компаний, но и между различными 

отраслями промышленности и странами. 

Внешняя торговля Турции показывает 

рост с 1980-х и с 2000-х годов 

отслеживается та же тенденция роста. В 

то время как объем экспорта Турции в 

2003 году составлял 47.253 миллиона 

долларов, в 2008 году он достиг 132.027 

миллионов долларов. После периода 

застоя с 2010 года объемы экспорта 

снова начали увеличиваться, и в конце 

2013 года эти цифры отмечены как 

151.803. 

Кроме того существует значительное 

увеличение импорта за тот же период. В 

2003 году импорт был на уровне 69.340 

млн долларов, а в 2008 году он 

повысился до 201.964 млн долларов. 

После периода затишья, с 2010 года 

начался рост импорта и в конце 2013 

года он повысился до 251.661 млн 

долларов. 

На протяжении тридцати лет следуя 

политикам с внешними источниками в 

Турции, которой удалось захватить 

средний темп роста, в 2009 году 

Министерство экономики и Ассоциация 

турецких экспортеров начала 

применяться «стратегия турецкого 

экспорта 2023». В плане 10ой пятилетки 

развития, которая определила такие 

амбициозные цели внешней торговли, как 

достижение годового экспорта Турции в 

2023 году 500 миллиардов долларов, эта 

стратегия и цель нашли важное место. 

Важность региона Южного Кавказа во 

внешней торговле Турции 

При рассмотрении вопроса внешней 

торговли, благодаря своей 

географической близости и культурным 

связям, предполагается легкое 

вступление на соседние рынки. 

Экспортные отношения Турции с 

соседними странами поддерживаются на 

высоко продвинутом уровне. Особенно 

страны СНГ и страны Кавказа после 

распада СССР получили значительную 

долю в экспорте Турции. 

Объем экспорта, осуществленного 

Турцией в Азербайджан, Туркменистан, 

Грузию, Казахстан, Узбекистан, 

Кыргызстан и Таджикистан к концу 2014 

года достиг 8800 млн долларов. Несмотря 

на то, что эти страны обладают долей 

экспорта Турции около 6%, экспортные 

отношения с данными странами обладают 



важным потенциалом. Однако после 

распада СССР, многие европейские 

страны в этом регионе, стали центром 

внимания. 

С другой стороны, особенно вместе с 

ростом китайской экономики, с точки 

зрения международных торговых 

коридоров региона отмечается важный 

рост. Размер ежегодных поставок, 

осуществляемых в Западную Европу и 

США Китаем достигает около 240 

миллионов тонн контейнеров. Торговые 

и транспортные коридоры, проходящие 

через Кавказ, носят потенциал 

привлечения к себе части большегрузных 

контейнерных морских перевозок из 

Китая в Европу. 

Процесс перехода от доставки к 

логистике. 

«Стратегия экспорта Турции 2023» 

вместо краткосрочных целей 

фокусируется на долгосрочной 

перспективе. Для достижения целей, 

которые содержатся в стратегии Турция 

осуществляет некоторые планы действий 

как увеличение объема экспорта МСП и 

улучшение логистики Турции. 

В этом контексте ряд государственных 

учреждений, в соответствии со 

стратегией, начал осуществлять «план 

действий». В частности, премьерминистр 

в декабре 2014 года объявил, 

что будет отслеживаться новая 

экономическая программа 

преобразований, которая содержит 

HAZAR WORLD 

59


девять планов действий. Одним из планов 

действий является взятый из 10-го плана 

пятилетнего развития «действие перехода 

от транспортировки к логистике». Этот 

шаг о придании значения 

государственными учреждениями и 

другими организациями вопросу 

транспорта и логистики. В этой точке 

указывается на высокие ожидания 

экспертов и экспортеров, направленные 

на завершение ВТК в запланированное 

время. К сожалению, дата окончания 

проекта до сих пор не определена. 

Но создание потенциала дополнительного 

объема транспортировок путем 

строительства новых дорог и гаваней 

увеличивает конкуренцию. С точки 

зрения потенциала инфраструктуры, 

объем транспортировки дорог и гаваней 

в 2017 будет сбалансирован. Положение 

Турции в глобальной конкурентной среде 

и в индексе логистической 

производительности более выгодное, чем 

у наших соседей на Кавказе. Однако для 

того, чтобы получить возможность 

становления Турции важным 

действующим лицом в транспортных 

коридорах Южного Кавказа, имет более 

выгодное положение в грузовых 

перевозках между Центральной Евразией 

и Европой, в будущем стать важной и 

незаменимой страной в главном 

транспортном коридоре турецкая часть 

проекта ВТК должна быть завершена. С 

другой стороны если завершение этого 

процесса растянется и после 2017 года, 

потребность ВТК проекта в в западной 

части будет устранена. Турция останется 

на втором плане при грузоперевозках 

через ТРАСЕКА. 

Как результат смещения мировых 

производственных центров в Китай и 

Азию меняются правила международной 

торговли. По этой причине Турции 

необходимо немедленное завершение 

проекта ВТК и, взяв инициативу в свои 

руки, воспользоваться этой ситуацией. В 

противном случае в конкуренции 

транспортного коридора Южного Кавказа 

будет потерявшая сторона. Экспорт 500 

миллионов товаров, вход в первые 15 

стран в области логистики и достижение 

положения первых 10 экономик - 

достижение целей внешней торговли в 

2023 году значительно вырастет. 

Вот почему решение в такого рода 

стратегическом вопросе должно быть 

принято незамедлительно, без потери 

времени. 

Сейчас или никогда..! 



ПРАЗДНОВАНИЕ 100 ЛЕТНЕЙ ГОДОВЩИНЫ ВЕКОВОЙ 

ЛЕГЕНДЫ- ПОБЕДЫ В ЧАНАККАЛЕ 

Турция в 100 летие годовщины освободительной войны против стран-захватников 

в 1915 году вспомнила всех своих сыновей, павших в войне, с должным почетом. 

Мероприятия памяти годовщины столетия сухопутных войн Чанаккале, которые 

представляют собой важную часть I Мировой Войны, были проведены с большим 

энтузиазмом на историческом полуострове Галлиполи. 

ПРОФ. ДР. МЕСУТ ХАККЫ ДЖАШЫН 

На мероприятия, которые проводились, 

Президент Реджеп Тайип 

Эрдоган радушно принял лидеров и 

руководителей государств из 90 

стран. Среди лидеров, принявших участие в 

праздничной церемонии были: принц 

Уэльский Чарльз Соединенного 

Королевства, президент Азербайджана 

Ильхам Алиев, президент Ирака Фуад 

Масум, эмир Катара Тамим бин Хамад Эль 

Сани, председатель Национальной коалиции 

Сирии Халид Ходжа. Лидеры стран, которые 

100 лет назад столкнулись лицом к лицу, 

передали послания мира и братства. 

Президент Эрдоган в своем выступлении, 

сделанном на церемонии, передал следующее 

послание мира: «Надеюсь, что Чанаккале 

станет примером всему миру, всем сообществам 

с точки зрения преобразования общей 

боли в инструмент дружбы, любви, мира, а 

не новых боевых действий. Для того, чтобы 

преобразовать это столетие в столетие мира, 

мы готовы к любому сотрудничеству»,- сказал 

он. В программе, за которой весь мир 

следит с большим интересом, наследный 

принц Англии Чарльз:«Эти люди пришли со 

всех уголков английского мира. Африка, 

Австралия, Канада, Индия, Отечество, Новая 

Зеландия и из отдаленных островов в море. 

Они передали привет в свои дома. Они отдали 

свои жизни за наше присутствие здесь. 

Тех, кто воевал в Галлиполи, вспоминают с 

уважением»,-сказал в своем заявлении. 

ВЕЛИКАЯ ПОБЕДА ТУРЕЦКОЙ 

АРМИИ И СТРАТЕГИЧЕСКИЕ 

РЕЗУЛЬТАТЫ ВОЙНЫ 

Способность военных действий турецкой 

армии и общая стратегическая целостность 

на поле боя в первой мировой войне -это сага 

о большом успехе. Несмотря на поражения в 

1911 году в Ливии и 1913 году в Балканских 

войнах, турецкая армия в очень короткий 

период времени, оперативно занимаясь тактикой 

и стратегией современного военного 

дела, руководство военного командования 

показало успех сохранения решимости вести 

борьбу до последней минуты. Никогда не 

сталкивался с психологией поражения и 

несмотря на превосходящие силы соперников, 

не бросили оружие перед лицом врага. 

Турецкая армия, несмотря на переговоры о 

перемирии, сражались вплоть до конца 

войны. Командиры, не отходя от солдат на 

поле военных действий, продолжали исполнять 

приказы, шедшие из Стамбула. 

Решимость турецких солдат на поле боя и 

выносливость, без дополнительного подкрепления 

войск продолжали сражаться, и это является 

их отличительной особенностью от 

Западной армии. Было невозможным вытащить 

турецких солдат из вырытых окопов. 

Наша армия, сражаясь до конца с осознанием 

своего долга, не выпускала из рук оружия и не 

покидала поле боя до тех пор, пока не прозвучит 

команда прекращения огня. Отрицательные 

впечатления о турецкой армии в первой мировой 

войне было изменено. Европейцы, то есть 

государства Антанты заплатили за неправильную 

оценку этих ошибок. 

Самое главное, против десантных операций 

союзных войск, турецкая армия несмотря на 

большие потери, не использовала химическое 

оружие. Чанаккале имеет для турков как 

огромное физическое так и психологическое 

значение, и воспоминания о нем очень живые. 

В истории мировых войн у американцев- 

Геттисбург, у англичан-Сомма, у французов- 

Верден, у жителей Советов - Ленинград 

вызывает воспоминания о возрождении в 

бою. Победа в Чанаккале, несмотря на ликвидацию 

Османской империи, поражение которой 

великими европейскими державами планировалось, 

сопротивление против поражения 

войны за независимость Мустафы Кемаля, 

стало толчком к созданию молодой турецкой 

Республики и занятия места среди суверенных 

государств. Османская империя не была 

гигантом. Османская легендарная Зюмрюд 

была птицей Фениксом. Так и турецкий 

народ, создавший Османскую империю, как и 

птица Феникс, после уничтожения государств, 

созданных в истории, среди озер было 

создана новая Республика Турции. 

HAZAR WORLD 

61


ТУРЕЦКО- РОССИЙСКИЕ ОТНОШЕНИЯ ПРОШЛИ 

24 АПРЕЛЯ ТЕСТ НА ВЫНОСЛИВОСТЬ 

Вместе с окончанием периода «холодной войны», с 1992 года турецко-российские 

отношения вступили в новый период, речь идет о том, что в дни проведения 

мероприятий годовщины 100 летия так называемого навязанного геноцида армян 

они прошли довольно серьезное испытание выносливости и стресс-тест и попрежнему 

продолжают проходить через них. 

ДОЦ. ДР. ФАТИХ ОЗБАЙ 

В 

постсоветский период отношения 

между двумя странами, где они переплетаются 

между собой в конкуренции 

и сотрудничестве, наблюдают 

своеобразное развитие. В то время как в 90-х 

масштабы конкуренции имели более яркий 

характер, в 2000 годах мы наблюдаем, что размах 

сотрудничества выходит на первый план. 

В этот период время от времени были улучшения, 

ставшие причиной политической напряженности 

в отношениях, однако можно сказать 

в этом году в первый раз был пережит 

серьезный кризис в двусторонних отношениях. 

Причиной кризиса стали заявления о геноциде, 

сделанные высокопоставленными лицами 

России до и после 24 апреля. Во-первых, нижнее 

крыло российского парламента 

Государственная Дума приняло решение, что 

24 апреля является днем памяти геноцида 

армян. После него, была опубликована телеграмма 

российского президента Путина, принявшего 

произошедшее 24 апреля как «геноцид» 

армян, которую он отправил на мероприятия 

памяти в Москве 22 апреля. И наконец, 

послание премьер-министра России 

Медведева, которое он направил президенту 

Армении, содержало термин «геноцид», что 

также вызвало в Турции бурную реакцию. 

ПОЧЕМУ ОТНОШЕНИЕ РОССИИ В 

2015 ГОДУ БЫЛО ПРИНЯТО КАК 

КРИЗИС? 

Ответ нужно искать в двухсторонних отношениях, 

улучшенных в 2000 годах, где по инициативе 

Турции размер сотрудничества был 

выдвинут на первый план. В частности, вместе 

с приходом в Турции в 2002 году Партии 

Справедливости и Развития к власти турецкороссийские 

отношения показали не сопоставимые 

с предыдущим периодом улучшение. 

Позитивный и конструктивный подход Турции 

к газовому проекту, который сначала назывался 

«Южный поток», затем «Турецкий поток», 

где упоминается Россия; подача России заявки 

на первую атомную электростанцию в Турции; 

Анкара, в связи с событиями на Украине, не 

присоединилась к объявленным Западом эко- 

номическим санкциям против России; несмотря 

на включение Крыма в состав России, 

Турция продемонстрировала политику, более 

мягкую, чем того ожидала Москва по этому 

вопросу или во время встреч Эрдогана и 

Путина в последние годы часто заходит речь о 

полном членстве Турции в Шанхайской организации 

сотрудничества-первое, что приходит 

на ум в данной ситуации. 

НА РОССИЙСКОМ ФРОНТЕ ВСЕ КАК 

ОБЫЧНО 

Армения с военной базой, предоставленной 

России, является самым важным партнером 

Москвы на Южном Кавказе. Две страны видят 

друг друга как стратегические партнеры. 

Армения в таком положении, что почти доверило 

свою экономику и безопасность России. 

Кроме того, Армения, включившись с января 

2015 года в Российский проект стратегической 

интеграции Евразийского экономического 

союза, сделала очень важный выбор. В этой 

связи, президент РФ Путин, несмотря на приглашение 

Президента Эрдогана на мероприятия 

годовщины 100 летия победы в Чанаккале, 

24 апреля предпочел церемонию годовщины 

столетия в Ереване. Россия, поддержав 

Армению 24 апреля, в одночасье вознаградила 

стратегические предпочтения Еревана. 

РЕАКЦИЯ ТУРЦИИ БЫЛА ЖЕСТКОЙ 

Турция довольно серьезно отреагировала на 

речь России на памятных мероприятиях по 

случаю 100 летия со дня геноцида армян. 

Турция в этом отношении дало такой ответ: 

«Что такое геноцид ты знаешь лучше всех. 

Сначала вспомни свою историю». События, 

произошедшие 24 апреля, стали самым 

серьезным кризисом между двумя странами 

после 1992 года, хотя обе стороны должны 

понимать, что оставаться с обидами эквивалентно 

ущербу. Существует еще одна вещь, 

которую нам нужно понять. Из-за того, что 

интересы и сферы влияния Турции и России в 

основном перекликаются, конфликты и партнерство 

есть в характере этих отношений и 

они неизбежны. 



ОЦЕНКА РИСКА В КОНТЕКСТЕ БЕЗОПАСНОГО, 

НАДЕЖНОГО И УСТОЙЧИВОГО ЭНЕРГОСНАБЖЕНИЯ 

Энергетический сектор и энергетическая инфраструктура часто видятся в 

критическом значении и играют центральную роль в оценке национального риска 

многих стран. 

ДР. ПИТЕР БУРГХЕР 

Энергия является одним из основных 

современных, сложных, взаимосвязанных с 

друг другом факторов нашего общества, 

которая возглавляет потребности, необходимые 

для произведенных товаров и услуг. 

По этой причине энергетический сектор и 

энергетическая инфраструктура часто рассматривается 

с точки зрения критической 

важности и играет центральную роль в 

оценке национального риска многих стран. 

Однако в полном смысле энергетическая 

технология без риска недоступна. Также 

перспективы риска отличаются от ожиданий 

и целей различных лиц и заинтересованных 

сторон. Как следствие должна быть 

создана всеобъемлющая основа оценки 

рисков для энергетических технологий и 

для создания научно надежных и социально 

приемлемых показателей рисков эта основа 

должна применяться к прозрачным, понятным 

и различным технологиям. 

Риски технологических аварий и разрушительные 

последствия этих рисков в энергетическом 

секторе изучаются с 90-ых годов 

до наших дней, а также включены в оценку 

энергетической безопасности. С другой стороны 

импорт энергии, сделанный из менее 

надежных и более политически нестабильных 

регионов, и по причине становления с 

каждым днем более зависимыми от других 

транзитных линий, растет важность умыш- 

ленных атак, направленных на энергетическую 

инфраструктуру. Оба вида риска показывают 

разные слабости. По этой причине в 

анализе рассматриваются конкретно обе 

категории риска: несчастные случаи и преднамеренные 

нападения в энергетическом 

секторе. 

Существующие оценки рассматривают 

сходства и различия между технологическими 

авариями и преднамеренными нападениями, 

учитывая частоту образования и с точки 

зрения изучения получаемых результатов, а 

также обращая внимание на тренды серии 

времени с региональными моделями. 

Основное различие между нападениями и 

авариями- аварии явления редкие при независимых 

событиях, а нападения в основном 

многосторонние, сосредоточены во времени 

и пространстве события. При рассматривании 

с точки зрения результатов, несчастные 

случаи поражают широкую область, приводят 

к серьезным последствиям, с малой 

вероятностью происхождения и имеют важное 

значение для производительности энергетической 

цепи. С другой стороны, такие 

результаты по сравнению с нападениями 

является незначительными, потому что 

точки, на которые совершается большая 

часть нападений, являются дальними и 

защищенными регионами (например. трубопроводы 

и линии электропередачи). 

HAZAR WORLD 

63


ВТОРОЙ АКТ В 

КАЗАХСКОМ КИНО 

В предыдущей статье мы рассмотрели часть 

казахстанской кинематографии до второй 

мировой войны. В этом выпуске статьи 

мы постараемся пролить свет на период II 

мировой войны и период до независимости. 

Мы желаем вам приятного чтения. 

РУФАТ АГАЕВ 

Следующий этап советской казахской 

кинематографии охватывает годы II мировой 

войны. II Мировая Война сыграла 

важную роль в истории казахского кино. 

В начале 1941 года в городе Алма-Ата 

начали создаваться студии, снимающие 

полнометражные фильмы. Однако трещина, 

которую дала вторая мировая война, 

направила казахский народ, как и другие 

народы Советского Союза, на борьбу для 

защиты своей родины. Все советское кино 

было организовано заново с лозунгом «все 

для фронта, все для победы». Казахские 

кинематографисты, приняв этот слоган ка 

девиз, снимали документальные и сюжетные 

фильмы о войне и любви к родине. 

Из-за нападения в 1941 году немецкой армии 

на Москву и Украину правительство 

СССР приняло решение эвакуировать многие 

киностудии, располагающиеся в этих 

городах, в Среднюю Азию и Казахстан, и 

в ноябре 1941 года студии «Мосфильм» и 

«Ленфильм» переехали в город Алма-Ата. 

ВОЙНА ЗАКАНЧИВАЕТСЯ, 

КАЗАХСКОЕ КИНО МЕНЯЕТ СВОЕ 

НАПРАВЛЕНИЕ. 

В конце 1944 года враг начал покидать советскую 

территорию и после этого студии 

«Ленфильм» и «Мосфильм» вернулись в 

свои города. После 1945 года казахские 

кинематографисты получили возможность 

независимой работы и на студии 

«Алма-Aтафильм» начали раскрывать свое 

творчество более выраженным образом. В 

период 1946-1953 годов только два фильма 

были сняты на этой студии. Это: Фильмы 

«Золотой Рог» и «Джамбул». В 1954-1955 

годах начали снимать по 2 фильма в год, 

начиная с 1956 года стали снимать по 3 

фильма в год. 

В 1945-1953 годах после войны из-за 

экономических проблем, имевшихся в Советском 

Союзе, как и во всех советских 

республиках, в казахской кинематографии 

был сделан перерыв в производстве 

тематических фильмов. В 1950-х годах в 

советской стране, в определенной степени 

исправившей свое экономическое положение, 

снова был предоставлен простор 

для производства тематических фильмов. 

С середины того года каждый год в прокат 

выходили около 80 полнометражных художественных 

фильмов, снятых на студиях 

«Мосфильм», «Ленфильм» и других советских 

киностудиях. 

ПОВОРОТНАЯ ТОЧКА ДЛЯ 

КАЗАХСТАНСКОГО КИНО 

1954 год можно увидеть как начальный год 

периода перехода и развития советского 

казахского кино. В большинстве фильмов, 

произведенных в этом году, основной темой 

были пустующие земли и завоеватели этих 

земель, жизнь казахского человека, борьба 

за основание колхозов и годы II Мировой 

Войны. С 1959 года советские власти приняли 

решение представлять продукцию казахского 

кино в прокат под именем студии 

«Казахфильм». Это решение было реализовано 

во всех советских странах. Снятые 

фильмы будут носить название государства, 

а не его столицы. 1960-1970-х годы - блестящие 

годы роста казахского кино. Эти 

годы в основном во всем Советском Союзе 

считаются золотыми годами с точки зрения 

кинематографии. Наиболее выдающиеся 

художественные фильмы этого периода 

рассказывают о таких великих чувствах 

,как патриотизм, дружба и верность. Главной 

отличительной чертой фильмов это 

живость и оптимизм. 

Начиная с 1980-х годов, динамические монтаж, 

общая композиция, переходы и детали 

отражают общее развитие всего советского 

кино. В Союз Советских Социалистических 

Республик, созданный в апреле 1922 и в 

который в 1924 году вошел Казахстан и 

казахский народ, 65 лет жил по коммунистическому 

режиму, в социалистическом 

государстве. Казахстанское кино, обладающее 

оригинальными творческими способностями, 

в последние годы обогатившись 

национальными кадрами, стало делать шаги 

по пути более широкого развития. Наконец, 

в конце 1991 года в результате переворота в 

Советском Союзе, произошел распад Союза 

и, Республика Казахстан получив независимость, 

продолжает свое существование до 

сегодняшних дней.

Hazar World - Sayı:31 - Haziran 2015

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?