24.08.2015 Views

NİSAN - ΑΠΡΙΛΙΟΣ 2009 Sayı 46 Fiyatı 3 € 40 Azınlıkça

46 Fiyatı: 3 - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

46 Fiyatı: 3 - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

AnalizSamim Akgönülakgonul@umb.u-strasbg.frAzınlık hakları, azınlığın hakları değildirAçıkça söylemek gerekirse, gerek Yunanistan’da,gerekse Türkiye’de, 21. yüzyıl uluslararası ve ulusalhukukî zeminde azınlık hakları kavramının neolduğu konusunda bir kafa karışıklığı var. Bu kafakarışıklığının en önemli sebebi, iki ülkede de, azınlıkhakları kavramının hukukî değil, siyasî zemindeele alınması.Genel kanı, azınlık haklarının devletler tarafındanbir gruba, yani azınlığa verilmiş olduğu, ya da madalyonundiğer tarafından bakarsak, bu haklarınazınlık tarafından devletten alındığıdır. Halbuki bugörüş İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte Milletler Cemiyetisisteminin çökmesiyle tarihe karışmıştır.Gerçekten de Milletler Cemiyeti sisteminde anafikir azınlıkların devletlerin bütünlüğüne tehlikeoluşturdukları ve azınlıklar bahane edilerek henüzkırılgan olan ulus devletlerin birbirlerine savaş açmalarıihtimalinin bulunmasıydı. Bu ana fikir azınlıklarınazınlık oldukları için değil, insan haklarınıkorumak için hiç degil, sadece barışı ve devletlerdengesini muhafaza etmek için korunmaya muhtaçoldukları anlayışını doğurdu. Milletler Cemiyetiçerçevesinde yapılan 13 tane ikili ve çok taraflıanlaşmayla (Lozan bunların sonuncu halkasıdır)bu azınlıklar koruma altına alındı. Bu sistemin enönemli özelliği, azınlıklara kollektif olarak tüzel kişilikhakkı tanıması ve bu hakları gruba vermesiydi.Ancak azınlığın varlığının devamı ve bu azınlıklarıniçinde bulundukları ülkelerin toprak bütünlüğününkorunması çok hassas bir denge oluşturduğundan,kollektif haklar tam ters tepki yarattı ve kimi ülkelerkomşu ülkelerdeki azınlıkları bahane gösterereko ülkelere savaş açtı, işgal etti. Elbette bunun enönemli örneği Almanya ve Südet azınlığı oldu.Milletler Cemiyeti sistemi İkinci Dünya Savaşı’ylaiflas edince, yerine getirilen Birleşmiş Milletler Sistemi,(hem etnik hem de sosyal) azınlıklardan çokkorktu ve bütün koruma sistemini birey ve bireyhakları üzerine kurdu. Yeni sistem on yıllarca azınlıkkelimesini hiçbir metinde kullanmadı. 1976’daBirleşmiş Milletler’in Medenî ve Siyasal Haklaraİlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nde ilk defa 27.maddesinde azınlıklardan bahsedildi elbette, amayeni anlayışın da temellerini atmış oldu. Bu açıdanbakıldığına adı geçen maddenin önemi anlaşılabilir:“Etnik, dinsel ya da dil azınlıklarının bulunduğudevletlerde, bu azınlıklara mensup olan kişiler,kendi gruplarının diğer üyeleri ile birlikte,kendi kültürlerinden yararlanma, kendi dinlerineinanma ve bu dine göre ibadet etme, ya dakendi dillerini kullanma hakkından yoksun bırakılmayacaklardır.”Maddedeki temkinli dili bir yana bırakırsak, işinazınlık hukukunda devrim yapan kısmı haklarınazınlıklara değil, “azınlıklara mensup olankişiler”e verilmesidir. Diğer bir deyişle hak grubadeğil, bireye tanınmaktadır.1976’dan itibaren azınlık konusu tekrar unutulur.Ta ki, Sovyet bloğu çöküp doğu Avrupa’da azınlıksavaşları tekrar baş gösterene kadar. Gerçektende, azınlık kavramının uluslararası hukuka dönüşü1990’larda olmuştur. 1992’de Birleşmis Milletlerbir “Ulusal ya da Etnik, Dinî ya da Dilsel AzınlıklaraDahil Kişi Hakları Deklarasyonu”nu ya-22 <strong>Azınlıkça</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!