24.08.2015 Views

NİSAN - ΑΠΡΙΛΙΟΣ 2009 Sayı 46 Fiyatı 3 € 40 Azınlıkça

46 Fiyatı: 3 - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

46 Fiyatı: 3 - Azınlıkça | Yunanistan Batı Trakya Haber Sitesi - Aylık ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KubbealtıHakan Müminhakmumin@yahoo.grYanık susam kokulu eğitimŞair, yılların çabucak geçtiğini çoktan fark etmişolmalı ki, “Yaş otuz beş, ömrün yarısı” demiş. Benise yeni yeni farkına varıyorum; otuz beşimi aşalıbirkaç yıl olmuş. İnsan yaşlanıyor farkındaysanız;gençleşenini hiç gördünüz mü ki?Otuz yıl öncesine gidiyorum; köyden şehre göçettiğimiz yıllara… Ya 1978, ya da 1979’du, dağkokulu köy evimizi bırakıp Sâdi’nin evine yerleştiğimizde.Celal Bayar’ın yanında aynı bahçede ikimüstakil evden birisini kiralamıştı babam. Diğeride kiradaydı; Ahmet amcam oturuyordu onda da.İki oğlu vardı Ahmet amcamın; Remal abim ve Serhat.Serhat’la akrandık. Bütün gün top koştururdukbahçede. O yetmezmiş gibi atlardık duvardanCelal Bayar’ın bahçesine ve mahalle maçları yapardık.Ben bek ile orta saha arasında iyiydim, Serhatise ileri uçta. Güzel günlerdi.Sonra, ilkokula başladım. İdadiye İlkokulu’nayazdırdı babam beni. O yılları düşünüyorum da, nekadar güzelmiş o yıllarda okumak. Şefika öğretmenimizvardı, adı gibi şefkatli, bize Türkçe’yi en iyişekilde öğretme arzusuyla yaşayan bir öğretmendi.Şimdi emekliye ayrılmış olmalı. Bir de Yunanlı öğretmenimiz…Adı belleğimde Filiça diye kalmış.O da, Şefika öğretmenimiz gibi o yıllarda genç vedinamik bir öğretmendi. Ben Yunanca’nın esasınıondan öğrendim desem yalan olmaz. Filiça öğretmenimizbizi yanılmıyorsam dördüncü sınıfa kadarokuttu ve sonra Kosta adında yaşlı bir öğretmendevraldı sınıfımızı. “Kir Kosta” diye seslenirdik onave o çatık kaşlarının arasından korkunç bakışlarıylaürkütücü bir sesle “Τι θέλετε βρε, πάλι!..” (Ne istiyorsunuz,yine!) diye çıkışırdı bize. Kir Kosta’nınaklımın bir ucunda hâlâ yer almasının bir başkasebebi de, her sabah ilk derste sobanın üzerinde susamlısimidini ısıtmasıdır. Öyle ki, hem simidiniısıtıp yerdi karşımızda utanmadan; ne de olsa erkekçocuğuyduk, bir yerimiz şişebilirdi, hem de çantasındangazetesini çıkarıp okurdu. O sırada sobanınüstünden etrafa mis gibi yanık susam kokusu yayılırdıve iştahımız kabarırdı, zilin çalmasını dörtgözle beklerdik. Hayret, bir yerimiz de şişmiyorduhani… Ve ilkokul son sınıfa kadar hep böyle yanıksusam kokulu geçti Yunanca derslerimiz.İnsan otuz beşinden sonra daha iyi anlıyor yanıksusam kokulu eğitimi ve “Yahu birader, öğrettinizde biz mi öğrenmedik?” diyesi geliyor içinden isteristemez.İlkokulu bitirdim ve ortaokula devam edeceğim.Celal Bayar okulunda okumak istiyordum. Ancako yıllarda Celal Bayar’a sınavla öğrenci alıyorlardı.Şimdiki gibi sınavsız değil. Neyse, giriş sınavlarınakatıldım ve başardım. O günkü sevincim hâlâ gözümünönünde. Kendimi ölçmüştüm o sınavla; neleryapabileceğimi göstermiştim kendime ve aileme.Yanık susam kokulu eğitime rağmen yine de başarmıştım.Acayip bir yaz tatili geçirecektim; babambeni İstanbul’a, amcama götürecekti. Amcam o yıllardaAvcılar’dan bir daire almıştı. İlk kez gidecektimamcamın yeni evine. Çocukluk işte, heyecansarıvermişti birden o güzelim yaz tatilimi…Kaydım yapıldı ve 80’li yılların ortalarına doğruortaokul serüvenim başladı. Din dersi dışın-24 <strong>Azınlıkça</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!