GAZİANTEP ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ
GAZİANTEP ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ
GAZİANTEP ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
metinden izin alıp kazılara başladı. 1873 mayısının sıcak bir gününde<br />
Hisarlık tepesindeki kazı, her kazı ekibinin düşlediği ana ulaştı. Bir<br />
kazma ‘aşağıda bir şeyler var’ müjdesini verdi. Gerçekten de ilerleyen<br />
günlerde aşağıda bir şeylerin hatta çok şeyin olduğu anlaşıldı.<br />
Schliemann, bulduklarının Truva’nın efsane kralı Priamos’un hazinesi<br />
olduğunu düşündü. Yanılıyordu, çünkü hazine, Priamos’tan bin<br />
yıl kadar öncesine işaretleniyordu. Ama haklıydı, çünkü Truva’nın<br />
kalıntıları o tepenin altındaydı.<br />
Batı dünyasının tarihini, sanatını, kültürünü besleyen Homeros ‘un<br />
anlattıkları gözlerinin önündeydi. Daha ilk günden gümüş vazolar,<br />
kadehler, tabaklar, altın ve bakır kupalar, altın kolyeler, küpeler,<br />
taçlar, kılıçlar, kalkanlar ve değerli madenlerden yapılmış 9 bin küçük<br />
parça, barakalarındaki masanın üstünü süslüyordu.<br />
Buluntular o kadarla kalmadı. Sonraki kazılarda beş mezar odası<br />
ortaya çıkartıldı. 3 bin 500 yıl önce ölülerle gömülen; altın maskeler,<br />
kadehler ve olağanüstü güzellikte mücevherler bulundu. Buluntular<br />
tarihi aydınlatmak açısından öylesine değerliydi ki, paha biçilemezdi.<br />
Eşsizdi. Ve Schliemann’a göre ‘sadece onun’du. O kadar ki, en<br />
değerli parçalardan altın bir başlık ve kolyeyi eşi Sophia’ya hediye<br />
etmişti. Elbette bununla kalmamıştı. Kazıda bulduğu hemen hemen<br />
her şeyi -anlaşmasının aksine- yetkililere haber bile vermeden yurt<br />
dışına çıkardı.<br />
Bunu nasıl yapabildiği, denetimleri nasıl aşabildiği tümüyle ayrı bir<br />
tartışma konusu. Ancak açık olan şu; Schliemann Türkiye topraklarını<br />
talan edenlerin başında geliyordu. Hem de öylesine bir talandı<br />
ki bu, onun ölümünden çok sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın en sıcak<br />
günlerinde bile akılları kurcalamıştı. Binlerce parçadan oluşan<br />
hazine, 1945 yılına kadar Berlin’de bir hayvanat bahçesinde gizlenmiş<br />
ve savaş sonrasında bir kısmı Ruslar tarafından Moskova’ya<br />
götürülmüştü. Schliemann’ın bulduğu hazine üzerinde; hem ‘bizden<br />
götürüldü’ diye Almanlar, hem ‘savaş tazminatımız’ diye Ruslar,<br />
hem de ‘o hazine Yunan uygarlığının mirası’ diye Yunanlılar hak<br />
iddia ediyor.<br />
Türkiye de, hiç kuşkusuz, son yıllarda başarılı sonuçlar aldığı örneklerdeki<br />
gibi, o hazine için mücadele veriyor. Sonuç ne olur, kimbilir!<br />
Bilinen şu: Schliemann’ın kazısı arkeolojinin sandık odasında<br />
bambaşka bir yer tutuyor. Tarihe katkılarıyla beyaz, talanıyla siyah<br />
sayfaların yazıldığı bir yer...<br />
tion originating from the heart of his own territory. In recent years,<br />
Turkey obtained successful results in a series of legal struggles and<br />
diplomatic negotiations aimed at recovering certain items of its<br />
heritage from various museums in Western countries. Nobody can say<br />
yet what the future will bring for the Trojan treasure. What we know<br />
with certainty is that Schliemann’s excavations occupy a quite different<br />
place at the storage room of archaeology. A place where its<br />
contributions to history are written on snow-white and the plundering<br />
of the treasure on pitch-black pages...<br />
Schliemann’ın Atina’da bulunan mezarı (üstte).<br />
Schliemann’ın Truva Antik Kenti’nde başlattığı kazı alanı bugün ‘Schliemann<br />
Yarması’ olarak anılıyor. Burada açılan 40 metre genişlik ve 17 metre derinliğindeki<br />
çukur kazılarında değerli pek çok eser yok olmuştu.<br />
Schliemann’s tomb in Athens (above).<br />
Schliemann’s excavation area at Troy Ancient City is referred to today as the<br />
‘Schliemann Crevasse’. Many treasures originating from the 40 m. wide and 17 m.<br />
deep trench dug here had disappeared.<br />
55