You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Şükran Moral’ın “Amemus” sergisinin iptali üzerine<br />
Şükran Moral, 2 Aralık 2010’da Casa Dell’Arte Galeri’de bir kadınla seviştiği<br />
“Amemus” adlı performanstan sonra gelen tehditler ve medyanın sanatçıyı ve<br />
galeriyi hedef göstermesi sonucunda, performansın fotoğraflarından ve video<br />
çalışmasından oluşan sergiyi iptal etti.<br />
Moral, elektronik posta ve telefon aracılığıyla kendisine ve ailesine yönelik<br />
-ölüme kadar varan- tehditlerin her geçen gün arttığını belirtti. Moral’ın tedirginliğinin<br />
nedenlerinden biri, tehditle korku ve baskı yaratan kişilerin kimliklerinin<br />
belirsiz olması, bu sebeple kendini korumanın zorluğu. Suç duyurusunda<br />
bulunmak istedi, fakat başvurduğu avukatlar çeşitli nedenlerle bu teklifi kabul<br />
etmediler. Galerinin yaptığı suç duyurusundan ise bir sonuç alınamadı. Sonuç<br />
olarak Moral, bu tehditlerden korkup ülkeyi geçici bir süre terk etmek zorunda<br />
kaldı.<br />
Kitapta yer alan vakalardan farklı olarak, Vakit ya da Akit gazetesi tarafından<br />
yürütülen hedef gösterme, korkutma, tehdit etme yöntemleri, bu sefer<br />
medyada daha geniş bir ölçekte uygulandı. Haber kaynakları performansı<br />
skandalize eden bir dille haberleştirirken, bazı yayın organları performansın<br />
basit ve sansasyon yaratma amaçlı olduğunu, sanatsal bir değer taşımadığını<br />
iddia ettiler. Sanatçıyı yalnızlaştıran ve işin meşruiyetini zedeleyen medyanın<br />
yürüttüğü negatif mobilizasyonun bu vakada bu kadar genişlemesinin kadın<br />
düşmanlığı ve homofobi ile bağı açık.<br />
Sanatçı performansın ertesi günü yaptığı basın açıklamasında şunları<br />
söyledi: “20. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar gelen süreç, insan<br />
bedeni ile ilgili politikaların ele alındığı performans sanatı ve türevlerinin örnekleri<br />
ile dolu. Bu, Marina Abramovic, Tracey Emin gibi isimlerin de yer aldığı<br />
bir süreç ve temelinde 1960’ların hippi hareketi, cinsel özgürlük mücadeleleri<br />
ve feminist hareketlerin başkaldırıları yer alıyor. Bu bile başlı başına politik<br />
bir gösterge ve bu gösterge, iktidarların bedenler üzerinde kurduğu hegemonyanın<br />
varlığının belirtisidir: Bedeni kontrol altına almak ve arzu ettiği şekli<br />
vermek. Bugüne kadarki tüm performanslarımda hep “tabularla” bir derdim<br />
oldu. Düşünceleri, saf aklın yerine eylemdeki bedenin özgürleştireceğine inanıyorum.<br />
Bu noktada önemli tabulardan birisi “cinsellik”. Cinsellik, iktidarların<br />
“yasakladığı” alanların başında yer alıyor. Örtük olarak masa altına süpürülen<br />
“heteroseksüel” ilişkilerin varlığının yanında, yüz çevrilen “gay/lezbiyen” ilişkilerin<br />
normal dışı olarak kodlanması da dikkat çekmek istediğim önemli bir konu.<br />
Bu performanstaki “sevişme”, sanatsal bir eylemdir. İzleyiciler (bakanlar) ise<br />
bu sanat etkinliğinin pasif konumdaki okuyucularıdır; ve bu bağlamda etkinlik<br />
bir “cinsel gösteri” değil, bir “ahlak” sorununun ele alınmasıdır. Yoksa, seks<br />
asli olarak yaşamsal bir gerçeklik. Belki de çalışmada sorgulanabilecek olan,<br />
galerideki “sanatın” yeryüzüne inmesi ya da bir gündelik olgu olarak cinselliğin<br />
“sanatın fildişi kulesine” çıkması çizgisindeki “sınır ihlali”nin olup olmadığıdır”.<br />
Casa Dell’Arte Galeri iptal haberini duyurduğu ve basın bildirisini paylaştığı<br />
<strong>web</strong> sitesinde, sanatçının ifade özgürlüğüne her zaman öncelik verdiklerini<br />
ve bunun yanı sıra, içinde yaşadığımız toplumun belli hassasiyetlerini saygıyla<br />
karşıladıklarını belirtti.<br />
37