You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
“Gitmek”, yön: Hüseyin Karabey, 2008<br />
Baskıların arttığı toplumlarda sıkça<br />
görüleceği gibi yozlaşma ve egemenle<br />
uzlaşma kendini gösteriyor. Özellikle iktidara<br />
yakın olma hırsları ve bizzat İçişleri<br />
Bakanı ve başbakan ağzından savrulan aydınlara,<br />
gazetecilere ve sanatçılara yönelik<br />
tehditler; devletten daha saldırgan, ispiyoncu,<br />
oto-sansürcü bir anlayışı teşvik ediyor.<br />
!f İstanbul Film festivalinde gösterilen<br />
filmlere ilişkin Star gazetesi yazarı İhsan<br />
Kabil, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan<br />
da festival destek fonu alan festivale biraz<br />
daha yakından bakıldığında, bazı filmlerin<br />
içeriklerinin toplumun genel kabul<br />
görmüş değerlerinin dışında konulardan<br />
seçilmesine özel bir gayret gösterildiği<br />
dikkat çekiyor” diye yazabiliyor. 21 Özellikle<br />
festivalin LBGT kuşağı olan Gökkuşağı bölümündeki<br />
filmlere atıfla “bir bütün olarak<br />
ele alındığında, toplum yapısı ve ahlak<br />
değerleriyle çatışan bu tür yapımların varlığı<br />
festivalin değerinden kaybettiriyor ve<br />
devlet desteğinin varlığını sorgulatıyor”<br />
61<br />
diyor. Açıkça Bakanlık’a festivali ihbar ediyor<br />
ve ona akıl veriyor: Parayı veriyorsun,<br />
düdüğü sen çal! Bakanlık zaten, parayı<br />
verip düdüğü çalma uygulamasına yabancı<br />
değil. 2008’de İsviçre’de düzenlenen<br />
Culturescapes Turkey festivalinde Hüseyin<br />
Karabey’in “Gitmek” (2008, 93 dk) filminin<br />
gösterimi engellenmiş, 2010’da Polonya’da<br />
düzenlenen 10. Era Yeni Ufuklar Film<br />
Festivali’nde Kazım Öz’ün “Fotoğraf”<br />
(2001, 65 dk) adlı filmi, Kültür ve Turizm<br />
Bakanlığı’nın müdahalesi ile programdan<br />
çıkarılmıştı. Bu iki etkinlik de Kültür ve<br />
Turizm Bakanlığı’nca destekleniyordu.<br />
Festivallere, “maddi katkıda bulunmayız”<br />
tehdidi savrulmuş oluyor ve onlar buna<br />
boyun eğdikçe bağımsız sinemacılar filmlerini<br />
paylaşacak alanlarını kaybediyor.<br />
Artık mevzu, sadece hukuki ve<br />
bürokratik düzenlemelere karşı meydanı<br />
boş bırakmamak değil. Bakanlık desteğine<br />
bağımlı bir sektörün yaratılmasına, bu<br />
alanda çalışanların kendi içindeki çıkar<br />
çatışmaları da tuz biber ekiyor. Her aşaması<br />
düşünülerek ve adım adım planlanarak<br />
“sinemamızın yeni tarihi yazılıyor”. Öte<br />
yandan devlet ne kadar çabalarsa çabalasın,<br />
değişen ve gelişen yeni teknolojilerin<br />
ulaşılabilirliğiyle başa çıkması mümkün<br />
değil. Biz filmler yapmaya nasılsa devam<br />
edeceğiz ve onları göstermenin yollarını<br />
elbet buluruz! Zaten tanımlanmaya çalışılan<br />
alanın dışında kalan, özgürce eserlerini<br />
ortaya koyan yönetmenler için dün neyse<br />
durum, bugün de aynı. Tek farkla: Kıskaç<br />
daraldıkça, baskı ve sansürün etkilediği<br />
sinemacıların sayısı artıyor. Bağımsız<br />
sinemayı zorlayan koşullar şiddetlendikçe,<br />
bu alandaki dayanışmanın kuvvetlenmesi<br />
de bir o kadar kaçınılmaz olacak.