17.04.2014 Views

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

GAZİ GİRAY HAN<br />

Ashahdan, Abdullah bin Revâha’nin, Mute<br />

muharebesinde söylediği şiirleri hatırlatır: Diyeceğim<br />

ki; ilki ibnu Revâha ise demek sonu da<br />

Gazi Giray. Çünkü Tatar Hanları sanki özel bir<br />

nasibin sahibi olarak; hem sevkül-çeyşte hem de<br />

savaşı övüp, kedisini ve ordusunu rehabilite edecek<br />

güçteler…<br />

Gazel okununca görülüyor ki; bütün tabirler<br />

ve remzler, <strong>Osman</strong>lı ağzındadır. Ve zaten<br />

Kırım Tatar Hanları <strong>Osman</strong>lı Paşaları mevkiindedir:<br />

<strong>Osman</strong>lı savaşa çıkarken Tatar Hanları da<br />

haberleşip aynı hedefe doğru yola çıkar… Diyelim<br />

Bulgaristan, ya da Romanya topraklarında<br />

bir mevkide iki ordu buluşur. Hanlar, Padişaha<br />

(veya Vezir-i A’zamsa komutan, ona) tazim<br />

arzeder ve birlikte savaş meydanına yürürler…<br />

Gazele bakıyoruz; sekiz beytten oluşmuş. İlk<br />

beyt kendi içinde sonrakilere bu beytin ikinci<br />

mısrasıyla kafiyeli. Ve son beytte şâirin mahlası<br />

(Gazâî-yani Gazi diye) geçiyor. Bu son beyt aynı<br />

zamanda (bizce) beytül-gazeldir.<br />

Gazelin kafiyeleri, bir buçuktur, asıl ses; su,<br />

rü, hü… “yerine” redifi ise kafiyeyi zenginleştirecek<br />

kıvamdadır ve her “kafiyeye” takımıyla<br />

uyumludur. Hoş bû yerine, âhû yerine, içeriz su<br />

yerine…<br />

Vezni ise: [Fâilatün+feilâtün, feilâtun<br />

fa’lün] Bazı imâlelerle; üç failatün ile gelen de<br />

oluyor…<br />

Üslup: Tabii olarak Cezalet hakimiyetinde:<br />

Çünkü cidâl-cihâd şi’ridir. Ama rikkat de<br />

cezâletin kanatları altında barınıyor: Aslında<br />

bütün kelime ve semboller rakiktir. Ancak son<br />

beytin son mısraında cezâlet hepsini örtmüş.<br />

“Vatan düşmanının kanını su gibi içeriz!.. Asarız,<br />

keseriz, düşmanı kırıp geçiririz; kelimelerinin<br />

sesidir gelen…<br />

***<br />

Sanat olarak: “Fahriye” gibi ama hâkim<br />

olan anlatımda:<br />

Teşbih-i beliğ, sembolizm, mukabele… gibi<br />

sanatlar hâkim.<br />

***<br />

Birinci Beyt:<br />

“Râyete meyl iderüz kâmet-i dil-cû yerine<br />

Tûğa dil bağlamışuz kâkül-i hoş-bû yerine”<br />

“Gönderde dalgalanan SANCAĞA gönül<br />

veririz; sanki, gönül çeken kadın endamı yerine…”<br />

Yine (sevgili olacak kadının) güzel kokulu<br />

zülüfleri yerine TUĞ’a gönül bağlarız!..<br />

Savaşın sembolü sancak (Râyet) ve onun<br />

direği bağlandığı yere konan püskül bizi bunlar<br />

çeker.<br />

Savaşın en belirgin sembolü ise tuğ. (Bu tuğ,<br />

başkomutanın hediye ettiği-başa takılan sorğuç<br />

gibi bir şey de olabilir.)<br />

Aşk ve muhabbetin de sembolü güzel kadındır:<br />

Bir mukayeseyi andıran ifade de sanki mukabele<br />

sanatı var:<br />

O, o’na bedel. Birbirine zıt gibi, ama denklik<br />

de var:<br />

Sancak, gönderde dalgalanır. Kadın da boyuyla<br />

salınır dikkat çeker… Sancağın kendisi<br />

söylenirken kadının boyu işaret edilmiş… Böylece,<br />

semboller konuşurken; Mürsel Mecaz sanatıyla<br />

bitirilmiş.<br />

Ama asıl benzetmeler: Bayrağın dalgalanışı,<br />

güzelin salınarak yürüyüşü…<br />

Mücahid için tercih, sancaktan yana!.. Zaten,<br />

sancak dalgalandığı yerde sevgilinin (güzellerin<br />

korunması ve) değeri söz konusu olabilir.<br />

İşte o selviboylunun kâkülü de sancağa takılan<br />

püskülle kıyaslanıyor. Bu teşbih-i beliğdir.<br />

Ve esasen; Leff ü neşr’e uygun düşer beyt:<br />

“Rayet-Kamete uyarken, Tuğda-Kâûl’e karşı<br />

gelir.<br />

Sancak (râyet) söylenirken “gönder” kastedilmiş.<br />

Ama tuğ söylenirken doğrudan “tuğ”<br />

kastedilmiş… Biri mürsel mecaz, öbürü hakikat…<br />

İkinci Beyt:<br />

Heves-i tîr ü kemân çıkmadı dilden aslâ<br />

Nâvek-i gamze-i dil-sûz ile ebrû yerine<br />

“Gönlümüzden ok-yay sevgisi asla çıkmadı.<br />

Gönül yakan gamze (göz kenarıyla bakış) ve<br />

kaş yerine.”<br />

Yine Leff ü neşr: ok-gamzeyle, yay da kaşla<br />

denk düşer. Ve divan şiirinde, güzelin kaşları<br />

“yay’a, gözün kavşak noktası (dış kenarı) “ok”a<br />

benzetilerek; âşıka etkisi belirtilirken burada<br />

tersine; gerçek ok ( ve ucundaki delici gamzesi)<br />

İSLÂMİ EDEBİYAT / 15

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!