17.04.2014 Views

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

Prof. Dr. Osman Öztürk'ün - İslami Edebiyat

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sin, işte o sensin ey çağ! Kokuşmuşsun, atıksın,<br />

cesetsin germişsin işte o sensin ey Çağ.<br />

TAŞRALI Eşref – ULFALARIM<br />

Adın ılıklaştı Taşralı Eşref, berraklaştı<br />

gizemlerin…<br />

Rüyanda gördüğüm Melisa’yı andırır<br />

yaprakların teker teker döken aynı adlı oğulotun<br />

ışımış.<br />

Döksün yapraklarını antiseptik ışınlar;<br />

morumsu çiçekli Melisa’nın gözdesi olduğun<br />

anların şerefine…<br />

Bir tılsımla yola çıkılır mı Eşref… Şerefi<br />

mi kaldı arsız dünyanın. Yalanına muhtaç<br />

bahçedeki mağrur kamelya. Kırmızı, katmer<br />

açmış bağrını en yüce bilgilere.<br />

Görür müsün sen de Taşralı Eşref; adım<br />

adım, hazin hazin ilerleyen kutsal Arapça<br />

çağrılı, dünyanın en kutsal sesini. Gör o sesi<br />

eşref, minareden düşen Tahir Efendiyi diriltmedi<br />

mi o ulvi ezan. Beş vakit<br />

mübtelasının, cemaatinin üzerine o şeffaf<br />

söğüt salkımlarını sarkıtmadı mı?<br />

Diriydi minare de cami de…<br />

Eşref, seni dinleyenleri salardın ya beş<br />

vakit Uluğbeyin Camisine. Gidin Tanrıyla<br />

kucaklaşın, zavallı kulu rahat bırakın derdin.<br />

Beş vakit uyur o bilge… ki, her vakit<br />

uyanık kalsın, ademin kurgusuna alışmamıştır<br />

Eşref, bunar, hiç umursamadan Tahir<br />

Efendinin abdestli ayaklarını seyreder söğüt<br />

altında kahve isinde. Yol düz, söğüt gölge.<br />

Eşref uyumalı biraz. Bilgilerin yalnızlığı<br />

çekilmez. Bunar insandan, bıkar dünyadan.<br />

Kapkara kirpikleriyle tarar dünyayı eşref.<br />

Soğumaz maddiliklerden. Her zaman uzatacağı<br />

bir eli hazır olmalı.<br />

Kümesin ulfa çiçeklerim, mor kokulu<br />

iris, çiçeklerin şahıdır. Berduşu bile ayıltır<br />

ulfalarımı uzattığım el. Çünkü iris önce beni<br />

diriltir. Soğanlarına iyi bakarım, bir evreni<br />

saklar her tohumunda diri iris.<br />

Her bahçede de görür irisleri, her gece<br />

de ziyaret eder, âdemoğlu uyuduğunda…<br />

Kara bulutların ihtişamına sığınarak yürür<br />

ulfa bahçelerinde. Ulfaların tek sahibi odur<br />

artık. Ne büyük şeref… Çiçekler de olmasa<br />

Taşralı Eşref yakışır mıymış söğüt altına.<br />

Bir ilham için çok binlerce yıldızı seyrettiğini<br />

hatırlar Taşralı Eşref, kovmuştur gene<br />

Uluğbey sakinlerini. Onları dolunaya emanet<br />

etmiştir, bir de seherin ezanına. Bilir ki beş<br />

vakit geçerler söğüt ağacının altından. Minare<br />

de ne şuhtur.<br />

İzin verin der ulfalarımın dilini anlayayım.<br />

Şimşir bastonum da yarı canlıdır, anlar<br />

onların dilinden. Şimşir beni dik tutar,<br />

ulfalar da şimşirimi dik. Kokusu sindi bir<br />

kere ulfamın diri şimşirime.<br />

Bastonumla yoklarım, kedi sinmesin<br />

gölgenize, geğirtmesin sizi, diye.<br />

Bir ulvi çanakmış, daldan böcekten gelen<br />

himmetmiş, ermişliğe…<br />

Tek dünyamın Salih evlatlarıymış rengârenk<br />

kokulu bitkiler…<br />

Bazen insanın makamına göz dikermiş<br />

ne de olsa arkadaşlarım…<br />

Ama ben onları sevdiklerimin elleriyle<br />

buluştururum.<br />

Bir insan gördüğümde mutlaka mor<br />

ulfalarımı koklasın isterim.<br />

Şimşir bastonumun edasının kesildiği<br />

yerdeki ulfa armağandır dostu gülümsetene.<br />

Hakkındır derim dostum al kokla sen de<br />

ulfamı, sen kopar ki kokla. Arz gülümsesin…<br />

Arz sana himmet borçlu… Ulfalarım<br />

hürmetkâr.<br />

Git hele derim. Kokunu sal. Hücreme<br />

girerim. Bir iki çocuk ağlaşır dışarıda. Köpüklü<br />

kahvemi tüttürürüm. Ulfalarım selamette<br />

dostlarım da. Sevinirim.<br />

58 / OCAK-ŞUBAT-MART 2011

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!