Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
• 50. YILINDA HALK SAĞLIĞINA KÖPRÜ: TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ 11<br />
manın, sonuçları açısından da onarılmaz zarar verecek sağlık sistemimize. Personel<br />
ücretlerine kalıcı bir çözüm getirmeyecek bu nedenle biz de döner sermeye<br />
uygulamasını kaldırılıp kalıcı iyileştirmesini bekliyoruz. Ancak biz bunu beklerken<br />
bakın daha neler oldu işte vardiya kalkacak denmişti bugün sağlık ocaklarına da<br />
vardiya konulduğunu işitmiş olmaktan ben şaşkınlık duyuyorum. Sonuçta ülkede<br />
ki 60 milyon polikliniğin yarısını yapan her gün binlerce çocuğumuzu aşılayan<br />
o kurumlar, o sağlık ocakları ve o çalışanlar değilmiş gibi sağlık ocaklarımıza<br />
saldırı sürdü, sürüyor. Çalışmıyorlar denerek zaten fevkalade bozuk olan alt<br />
yapıları daha da bozulmaya çalışılıyor. Bir takım yeni odaklar yaratılmaya çalışılıyor.<br />
Var olmayan mekanlarda aslında sağlık ocağı çalışanları hekimler, hemşireler<br />
zaman zaman ceplerinden de katkı yaparak işte soğuk zinciri koruyabilmek<br />
adına, taksiyle aşı almaya giderek vesaire sağlık ocaklarını yaşatmak çabasındalar.<br />
Yani bu görmezden geliniyor diye düşünüyorum.<br />
Sağlık ocaklarının bağlı olduğu Bakanlığın bir üst düzey yetkilisi şöyle bir şey<br />
dedi geçenlerde, medyaya yansıdı. Özele hasta sevki ile ilgili konuda sağlık<br />
ocakları da rekabet edebilmek için kendilerine çeki düzen verirler böylece dedi.<br />
Şimdi bu aslında hem akıl dışı bir şey aynı zamanda bir sevgisizlik gösterisi.<br />
Çünkü o ocaklar bu ülkenin göz bebeği ve onları korumak hepimizin sorumluluğu<br />
diye düşünüyorum. Bu konuda hekimlerinde görüşleri var: Ankara Tabip<br />
Odası’nın yaptığı bir araştırmadan birkaç tablo vereceğim burada. Hekimlere<br />
sorulmuş; 1. basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve basamaklandırılmış<br />
bir sağlık sistemiyle % 93 oranında, hekim sorunun Türkiye’de çözülebileceğine<br />
inanıyor. Ankaralı bir hekim grubu ama Türkiye’de ki hekimlerinde<br />
bu görüşte olduğunu düşünüyorum. Aslında bu gerçekleri yanlış okuyarak 1.<br />
basamağı özele taşıma da mümkün. Aslında halkımız iyi işleyen bir sağlık ocağına<br />
sevgi duyuyor, memnuniyetini gösteriyor. Yapılan memnuniyet araştırmaları<br />
da var ve bunlar öyle. Ama bu dururken kamunun kaynaklarını özele kaydırarak<br />
özelin önünü açmak tırnak içinde öyle dendiği için söylüyorum, böyle bir tebliğ<br />
çıkarmak, bu ancak özel sektörü memnun eden bir uygulama olur. Çünkü özel<br />
sektör sonuçta sürümden, çok düşük ücretle de yapsa hizmetleri sürümden kazanacaktır.<br />
Aslında kamudan özele aktarılan para yıllar içinde çok önemli miktarda<br />
artmış bulunuyor. Ata Soyer’in yaptığı bir değerlendirmede 1989’da %1.5<br />
iken 98’de %24.3’e gelmiş durumda. Bu arada koruyucu sağlık hizmetlerine<br />
ayrılan payda azalma Dünya Bankası Raporu’nda da görülüyor. Kaynak çok<br />
azalmış ancak daha azalmasında bir sıkıntı yok biz biraz da tedavi için hizmeti 1.<br />
basamaktan özele kaydırırız diğeri de zaten olduğu kadar gider demek mümkün.<br />
Bu durumdan zaten özel sektörden emeğinin karşılığını alamayan hekimde aslında<br />
sorunlar listesinde sağlığı dördüncü sıraya koyan ama onun belirleyicileri<br />
olan ekonomik kriz işsizlik vesaire gibi konulardan yakınan halkımızda mutlu<br />
değil. Artık sağlıkta ne kadar hasta o kadar para dönemi resmen ve açıkça başladı.<br />
Bu arada bir de performans değerlendirmesi tanımı gündemimize girdi.<br />
Performans değerlendirmesinde de bakılan hasta sayısı bir gösterge olarak kabul<br />
edildi. Uygulamadan ilk izlenimler Bolu’dan gelen haberler umut vermiyor.<br />
Çünkü zaten bilimsel olarak sağlık alanında böyle bir değerlendirme yapmak