You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
96<br />
50. YILINDA HALK SAĞLIĞINA KÖPRÜ: TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ •<br />
Zuhal arkadaşımızı davet ediyorum; buyurun.<br />
Dr. Zuhal Okuyan * : Ben konuşma sıramı Şükrü’ye vermiştim. Bu saatte salonda<br />
kimse kalmadı, ama hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Zafer de çok<br />
sabırlı.<br />
Bir anımı anlatacağım: Senesini unuttum, ama 90’lı yıllarda bir kongrede Divan<br />
Başkanlığı yapıyordum. Gece 23.00’e kadar kararları bir türlü bitiremiyorduk. O<br />
kadar ateşli tartışmalar oldu ki, bir yandan salonu boşaltmamız gerekiyordu, bir<br />
yandan tartışmalar bitmediği için neredeyse sabahlayacağız. Sabah devam etmeye<br />
arkadaşları ikna ettik. Bu arada yüzümü yıkayayım, ayılayım diye tuvalete<br />
gittim. Hangi salon olduğunu şimdi hatırlamıyorum, tuvaletin kapısı kilitlendi ve<br />
ben Divana Başkanlık yapmaya çıkıp gelemiyordum. Bir 15 dakika kadar orada<br />
bağırıp çağırmıştım. Böyle bir anımız oldu.<br />
Çok sevgili meslektaşlarım, bu çok güzel bir etkinlik oldu bence. Sayımız azalsa<br />
da -dün çok daha fazlaydı- herhalde Türk <strong>Tabipleri</strong> Birliği bunu böylece bırakmayacak.<br />
Çünkü konuşmalar banda alındı ve Şükrü Ağabeyin elinde birtakım<br />
belgeler var, Veli Hocanın elinde birçok belge var, bizlerin de belki olabilir. Bunların<br />
ayrıntıyla kitaplaştırılması ve belki de “geçmişten geleceğe” diye belgesel<br />
film yapılması gerekiyor. Böyle bir öneriyle başlamak istedim konuşmama.<br />
1978 kuşağındanım ve gerçekten Orhan Ağabeylerin öğrencisiydim, öğrenciyken<br />
de tabip odasına gidiyorduk. Sınıf arkadaşım sevgili Feride de burada. O<br />
dönemden sonra- 80’den sonra- üniversiteye girip asistan olunca, daha sonra<br />
da öğretim üyesi olunca çok da fazla ilgilenememiştik tabip odaları ile. Uzaktan<br />
takip ediyorduk ve bunun birçok nedeni vardı. Fakat bir grup arkadaş gelip de<br />
“artık sen de gel, biz yeni bir yönetim kuracağız, sen halk sağlıkçısın, birikimini<br />
verir misin?” dediler ve şöyle devam ettiler: aslında hepsi birbirinin devamı, artık<br />
eğitime de daha çok önem vereceğiz, binamız da oluyor. Sağ olsun Orhan Ağabeylerin<br />
zamanındaki girişimleriyle” dediler. “Peki” dedim ve şöyle düşündüm:<br />
Bizim de bir birikimimiz var, ekibimizle beraber geliriz, örgüte yararlı oluruz.<br />
Çok özetlersem, başka bir şey oldu: Ben üniversitede öğrendiğimden çok daha<br />
fazlasını bu örgütte öğrendim. Hatta daha önceden hiçbir şey öğrenmediğimi<br />
filan düşündüm. Çünkü konuştuğumuz konuların bazılarını hiç görmemiş, duymamıştık.<br />
Bu arada ilk Diyarbakır’a gidişimde -şimdi karşımda oturduğu için aklıma geliyor,<br />
Mahmut Ağabey beni ilk gördüğünde “sen nereden çıktın, ne işin var burada?”<br />
demişti. “Bu hanım kızımız da burada ne arıyor, bak burada biz neler çekiyoruz”<br />
gibi bir edayla söylemişti. Sonra çok yakın dost olduk ve ben özellikle<br />
onlardan, Necdet’ten, Selim Ağabeyden çok şeyler öğrendim; dışarıdaki pankartın<br />
öncüsü de onlar. Kaç yıl önce çekilmiş fotoğrafı duruyor: “Sağlıktan ve Öz-<br />
*<br />
Okuyan, 1958 Ankara doğumlu. 1981 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. 1985 yılında halk<br />
sağlığı uzmanı, 1988’de ise halk sağlığı doçenti oldu. 1981 yılından beri Dokuz Eylül Üniversitesi’nde<br />
görev yapmakta. 1990’dan beri Türk <strong>Tabipleri</strong> Birliği’nin değişik organ ve komisyonlarında<br />
çalışmış ve bir dönem İzmir Tabip Odası Başkanlığı yapmıştır.