Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
• 50. YILINDA HALK SAĞLIĞINA KÖPRÜ: TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ 71<br />
Enflasyon hesabı üzerinden ve yılları birazcık daha yayarak yaptığımızda 1980-<br />
1988 arasındaki durumun vahametini görmek mümkün. Gerçekten hekim sayısının<br />
çok arttığı ve kamuda çalışan hekimlerin aşırı derecede yoksullaştığı ve<br />
giderek ek işe yönlendiği bir dönem olarak hatırlanabilir. Tabii ki bunu yatırımlarla<br />
da yan yana getirdiğimizde hastane, sağlık ocağı, sağlıkevi yatırımlarının<br />
giderek azaltıldığı ve en son Sağlık Bakanı’nın da itiraf ettiği şekliyle, ama buna<br />
karşın hekim sayısının katlanarak büyüdüğü bir dönemde ortaya çıktı.<br />
Kişi başına sağlık harcaması bakımından baktığımızda da 1980’li yıllar ortalama<br />
50 dolarların altında bir seyir izliyor ve 1989’daki açılımla beraber, Özal’ın kemer<br />
sıkma politikasını terk etmesiyle beraber ve o dönemdeki işçi eylemleri,<br />
kitlesel siyasi muhalefetin yükselmesiyle birlikte bir değişim arz ediyor.<br />
Harcamaların özel ya da kamu açısından ağırlığına baktığımızda da, dikkat ederseniz<br />
bütün 80’li yıllar çok sınırlı da olsa özel sağlık harcamalarının kamu harcamalarına<br />
baskın olduğu bir dönem. Tabii ki bu nesnelliği daha değişik şekillerde<br />
artırmak mümkün, ama böyle bir zeminde büyüklerimizin çizdiği Tabipler<br />
Birliği’nin çökertilmesi, Ankara taşınması, oradaki muhalefetin bastırılması ortamında<br />
cereyan ettiğini gözleyerek bu ortamı anlamaya çalışabiliriz.<br />
Hekim sayısı 2 misline çıkmıştır, tıp fakültesi mezun sayısı 2,5 misline çıkmıştır,<br />
ücretlerimiz bir anda 9’da 1, 8’de 1’e gerilemiştir, ancak 1990’larda 1980’lerin<br />
yarısını yakalamışızdır, özel harcamaların çok sınırlı da olsa kamudan üstün<br />
olduğu bir dönem.<br />
80’li yıllardaki ekonomik politikalara giderek tepkiler artıyor, özellikle 1988 ve<br />
1989 burada kritik işçi eylemleri ve bahar eylemleri açısından. Hatırlarsanız<br />
1989 yerel seçimlerinde ANAP’ı sarsan bir yerel seçimler kazanımı gündeme<br />
geliyor ve bu etkileşim, bu etki-tepki ilişkisi 1989’da Türkiye’deki IMF politikalarında<br />
bir değişikliğe yol açıyor. Bu noktada biz kimdik? En azından bir gelenek,<br />
bir illiyet bağı tarif etmemiz lazım. Çünkü en azından Uğur Ağabey 80’den sonra<br />
devam ettiğinde 80 öncesiyle bir ilişki kuruyor. Şükrü Ağabey 80 öncesinin Merkez<br />
Konseyi Genel Sekreteri, 80 sonrasında devam ettiğinde bir açıklama ihtiyacı<br />
yok; biz kimiz?<br />
Biz en azından kendimizi şöyle tarif edebiliriz diye düşündüm. Bu topraklarda<br />
daha iyi dünya, daha iyi Türkiye isteyen herkes, her gelenek, artı sağlıkta da<br />
daha sağlıklı ve daha eşit bir toplum isteyen, sağlıkla ilgili tüm geleneklerin devam<br />
olarak kendimizi bunlarla bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. TTB içinde de<br />
bugün anlatılan tarihte 1960’lı, 1970’li yıllarda başlayan demokratikleşme hareketini<br />
benimseyen, ama onların uzantısı olamayan, belki de kuşaklar arası aktarım<br />
nedeniyle bir özgün yapıydık diye söyleyebiliriz.<br />
Yani kronoloji anlatmak yerine bir tartışma olabilir diye birtakım özellikler söyleyeceğim.<br />
Bir kere genç bir ekiptik, 80 öncesinde tabip odasında kısmen çalışmış<br />
ya da bir öğrenci olarak ilişkisini kurmuş, ama yeni bir ekiptik ve yönetimin<br />
ötesinde odanın bütününü kucaklamak isteyen bir yapımız vardı, becerip beceremeyeceğimiz<br />
belli değildi. Geleneksel oda yönetim tarzını bilmiyorduk, bu