Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
50<br />
50. YILINDA HALK SAĞLIĞINA KÖPRÜ: TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ •<br />
laması en önemli temeli oluşturuyor. Mecliste TİP’li milletvekillerinin kaba kuvvetle<br />
sindirilmeye çalışılması, özellikle gecekondu bölgelerindeki parti toplantılarının<br />
bir taraftan polis, bir taraftan şartlandırılmış yoksul halk tarafından saldırıya<br />
uğraması birkaç yıl içinde bize işlerin öyle bugünden yarına halledilemeyeceğini<br />
acı bir şekilde gösterdi. Bunu yaşayarak öğrendik. Meslek odası çalışmalarıyla<br />
ilgilenmeye başlamam biraz da bu deneylerin sonucudur. Kısa tutacağım derken<br />
galiba anılara fazlaca daldık.<br />
Neyse, sonrasında İstanbul Tıp Fakültesi’nde asistan oldum. 1961 Anayasası<br />
memur sendikalarının yolunu iyi kötü açmış durumda. Üniversite Asistanları<br />
Sendikaları’nı (ÜNAS) kuruyoruz. Geçen yıl kaybettiğimiz aziz dostum Bülent<br />
Tanör ve ben sırayla İstanbul Şubesi başkanlığını yaptık.<br />
Dr. Erdal Atabek TTB Merkez Konseyi başkanı. İlk beyaz gömlekli yürüyüşler<br />
başlıyor. Üniversite hocaları, yaşlı başlı hekimler yürüyüşlere katılıyor. Biz sosyalist<br />
genç hekimler yönetimle birlikteyiz ama arada sürtüşmelerimiz oluyor. Hiç<br />
unutmuyorum bir keresinde yürüyüş kolunu Taksim Meydanı’na çekmek istedik.<br />
Erdal Atabek “Yahu etmeyin eylemeyin Taksim’e siz gidersiniz anladık, ama ben<br />
bu bastonluları Taksim’e nasıl götüreyim? Hadi gittik, olay çıkarsa bunlar bir<br />
daha gelir mi?” gibi soğukkanlı argümanlarla bizi caydırmaya çalışıyor. Sonunda<br />
Atabek’i dinledik ve uslu uslu yolumuza devam ettik. İyi de ettik tabii, ama acaba<br />
o günlerdeki potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirebildik mi bilemiyorum.<br />
Aradan bunca yıl geçtikten sonra geriye dönüp baktığım zaman kuşkusuz genel<br />
olarak Atabek ve arkadaşlarını haklı buluyorum ama dediğim gibi “genel olarak”<br />
haklı buluyorum. Tabip odaları onların çabalarıyla muayenehaneci seçkinlerin<br />
elinden ülkenin sağlık sorunlarına sahip çıkan öncü aktivistlerin eline geçmiştir.<br />
TTB, devlet ve hükümet nezdinde saygınlığı olan, itibar edilen bir örgüt haline<br />
gelmiştir. Ama acaba bu konum aynı zamanda TTB’nin biraz bürokratikleşmesine,<br />
statükoculuğa kaymasına da zemin hazırlamış mıdır, bilmiyorum. O yıllarda<br />
TTB ile Atabek o derece özdeşleşmişti ki, bu durumun değişmesini tasarlamak<br />
bile olanaksızdı. Her genel kurulda Atabek başkan seçiliyor. Son yıllara kadar<br />
Yönetim Kurulu da fazlaca değişmiyor. Başarılı işler yapılıyor tabii ama biraz tek<br />
parti tek şef döneminin durağanlığı da dikkatimizden kaçmıyor. Bu arada Atabek<br />
SSK Genel Müdürlüğü yapıyor. TTB devlet bürokrasisiyle fazlaca içli-dışlı<br />
oluyor falan falan… Genç sosyalist hekimler arasında genel kurullarda açıkça<br />
ortaya koyulmayan sessiz bir muhalefet de gelişiyor. Atabek’i devirmek lazım,<br />
ama nasıl? Kiminle? Neyse bir kongre miydi ara kongre miydi anımsamıyorum,<br />
yönetim kurulunu aklamamaya karar veriyoruz. Zaten katılım sınırlı, bizim oylarımızla<br />
kurul aklanmıyor ve zorunlu olarak seçim yapılıyor. Ama ne hazırlığımız<br />
var, ne yönetim kuruluna kimlerin gireceği belli. Öte yandan da diyoruz ki; nasıl<br />
olsa kazanamayacağız, maksat şu otorite biraz sarsılsın. Neyse apar topar bir<br />
liste hazırladık, araya eski tüfek doktorlardan bildik isimler de serpiştirip seçime<br />
girdik. Dediğim gibi kazanacağımızı aklımızdan geçirmediğimiz için içimiz rahat.<br />
Derken sandıklar açılıyor, sayım başlıyor. İnanılır gibi değil, bizim liste önde<br />
gidiyor. Atabek ve arkadaşlarının suratı asılıyor ama bizimki onlardan fazla asılıyor.<br />
Olur da seçilirsek, bu işin üstesinden gelebilir miyiz endişesi hepimizi sarı-