10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

NORBERT ELIAS’IN İNSAN BİLİMLERİ KAVRAMI VE BİLGİ SOSYOLOJİSİ 117İnsan toplumlarının analizi için, yasa türünde teorilerin yerine, başka türde teorilereihtiyaç vardır. Toplumun diyakronik karakterini <strong>ve</strong> dönüşümünü / değişimini soyutlayanteoriler yerine, bu özellikleri kendi teorik sentezine dahil eden süreç teorileri gereklidir(Elias, 1983c: 31).Büyük evrimElias aynı zamanda bilimlerin bağımlılığını <strong>ve</strong> çeşitliliğini hesaba katan bir bilimlermodelini de tarif etmeye çalışır. Bu modele Elias, ilk etapta teorik-ampirikbilimlerin ana gruplarını teşkil eden fizik-kimya, biyoloji <strong>ve</strong> insan bilimleriningeçtiği belli bir sürece dikkati çekerek yaklaşıyor. Bu süreç öyle bir seyir izlemektedirki, “bu bilim gruplarının araştırma alanlarını teşkil eden, artarak dahayoğunlaşan <strong>ve</strong> özellikle daha yoğun bir şekilde entegre olan oluşuklar (nesne),nispeten daha az yoğun olanlardan meydana gelmekte <strong>ve</strong> gerektiğinde bu sonunculartekrar çözülerek ilk hallerine geri dönmektedirler” (Elias, 1983b: 187).Elias fizikçiler arasında sıkça karşılaşılan bir anlayışa da işaret eder. Buna göre,bütün dünyayı <strong>ve</strong> onun özelliklerini oluşturan en küçük parçacık keşfedilince,evrenin <strong>ve</strong> dolayısıyla bilimlerin sorunlarıyla ilgili çözümün ana anahtarı dabulunacaktır. Elias açısından “bilimlerin çeşitliliği anlayışının karşısında duran,yani özellikle de fizik, biyoloji <strong>ve</strong> insan bilimleri arasındaki farklılığın, böylecebir bilimler teorisi anlayışının karşısında duran en büyük engel, asıl bu düşüncedir”(Elias, 1983b: 189) Diğer yandan, fizik (bilimi), ‘Bilim’in modeli olma hakkıylailgili meşruiyetini, dünyadaki her şeyi oluşturan en küçük parçacıklarıaraştırdığını öne sürerek kanıtlamaya çalışmaktadır. Böylelikle, bütünün parçalarabölünmesi <strong>ve</strong> parçaların izolasyonu anlamına gelen analizi, bilimsel yasa<strong>ve</strong> araştırma sonuçlarının sembolik tarifi olan yasa niteliğindeki teorileri bulmanınbaşlıca bilimsel yöntem olduğu şeklinde bir postülayı savunmaktadır.Elias buna karşılık, sentez formlarının, yani entegrasyon süreçlerinin, doğal süreçlerarasındaki dağılım <strong>ve</strong> deentegrasyon süreçleri kadar önemli bir rol oynadıklarınıöne sürer. Böylece Elias, hem zamansal-mekânsal yapı <strong>ve</strong> süreç modellerininoluşumunu, hem de mekân <strong>ve</strong> zamandan bağımsız matematikselformüller olarak ortaya konabilen bilimsel yasalardan farklı olarak, bu teorikoluşuklarda mevcut zamansal-mekânsal karakterin, üç ya da dört boyutlu biryapıya sahip olduklarını teşhis eder. Ancak Elias’a göre, bilim teorisyenlerininbüyük çoğunluğu, bilimlerdeki bu reel gelişmelerin farkında değildirler; çünküonlar, gelişmenin <strong>ve</strong> değişimin/dönüşümün yapısıyla ilgili sorunlara yaklaşmayolunu kapatan felsefî geleneklere bağlıdırlar.Bu demektir ki bilimler modelinin geliştirilmesi, bilimlerin gelişmesine ayakuyduramamıştır. Böyle bir durumda, bilim teorisyenlerinden beklenen şey, bilimleringelişmesi, örneğin bilimlerin sürekli farklılaşması <strong>ve</strong> ihtisaslaşması konusuylailgili açıklamalardır. Bunun yapılması yerine, tek bir bilim, alışılageldiği

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!