10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

237cut “özgür <strong>ve</strong> güçlü bir hilafet devleti olur <strong>ve</strong> Müslümanlara baskı yapanlarınkarşısına dikilirse, kendilerini gü<strong>ve</strong>ncede hissedebileceklerdi” (Koloğlu, 1995:323). Bu noktadan itibaren, artık yalnızca “Hint ulus’unun üyeleri” olarak İngilizlerdenbağımsızlıklarını kazanma amacını değil, aynı zamanda “İslâm ümmet’ininüyeleri” olarak tüm İslâm dünyasının liderliği olarak gördükleri <strong>ve</strong>kendilerini de bağlı saydıkları Osmanlı halifeliğinin kurtuluşunu mücadelelerininayrılmaz bir parçası olarak öne sürmeye başladılar. Dolayısıyla Hilafet Hareketi’nin“bir panislâmik sembol temelinde Hint ulusal hareketine Müslümankatılımını sağlamaya yönelik” olduğu söylenebilir (Minault, 1982: 209).Halifelik nosyonunun hedefler arasına katılması, “ulusçu” mücadeleye Müslümanlarınkatılımının daha da artmasını sağladı. Ancak panislâmî halifelik idealiile Hint ulusçuluğunun kombinasyonunun hiç de kolay olmayacağını tahmin etmekzor değildir. Pratikte Hilafetçilerin İslâm gibi aşkın (ulus-aşırı) bir kimliküzerindeki ısrarları, onların Hint ulusçuluğunu savunmalarını sorunlu, Hindistan’dakidiğer gayrı-Müslim topluluklarla ayrılıklarını da vurgulu hale getirdi. Ayrıcakendi memleketlerine dışarlıklı bir konuya İslâm adına böylesi yoğun ilgileri,Hint coğrafyası bünyesinde yerel-yöresel bazda biçimlenen “özgün” müslümanlıklarıile <strong>ve</strong> bu sınırlarla bağlantılı çıkarları üzerinde yoğunlaşmalarını engelledi(Niemeijer, 1972: 171). Yanısıra, bu panislâmî yönelim Hilafet Hareketi’ne, Hintulusal bağımsızlığına sempati ile bakan pek çok siyasal etki sahibi İngiliz’in gözündede kendisiyle çelişik bir nitelik kazandırdı. Bu İngilizler Hilafet Hareketi’ninliderlerini, Osmanlılara kayıtsız-koşulsuz bağlılık şeklinde tezahür edeninançlarıyla “Hindistan’ı yönetmek gibi onurlu bir görevi yapabilmeye muktedirolmaktan uzak” gördüler (Watson, 1955: 84). Üstelik bu inanç temelinde mücadelelerininbir parçasını oluşturan halifeliği ihya etme amacı, mevcut reel-politikaçısından değerlendirildiğinde bir tür “fantezi” olmaktan öteye gitmemekteydi.Gerçekten Hint Hilafetçileri ne Türkiye içinde olup bitenlerden ne de diğerOrta Doğu ülkelerindeki gelişmelerden tam anlamıyla haberdardılar. Onlar OsmanlıHalifeliği’ni kurtarmak için mücadele ederken, diğer Müslüman ülkelerpanislâmist bağlayıcılıktan arınmış ulus-devletler kurabilmenin sorunlarıylauğraşmaktaydılar. Özellikle yaklaşık yüz yılı aşkın bir süredir Osmanlı topraklarındagörülmüş olan Batılılaşma girişimleri temelinde Türkiye’de söz konusuolan laik-batıcı dönüş ile Ortadoğu’da giderek yükselen Arap ulusçuluğu konusundaciddi bilgi eksiklikleri vardı (Niemeijer, 1972: 174). Halifeliğin kaldırılmasındanönce, Türkiye’deki gidişata ilişkin ipuçları <strong>ve</strong>rebilecek pek çok girişim(örneğin saltanatın kaldırılması, halife-sultan Vahdettin’in ülkeden çıkarılması<strong>ve</strong> yerine hiçbir etki <strong>ve</strong> yetkisi olmayan Abdülmecid’in getirilmesi) onlar üzerindegerektiği şekilde uyarıcı olmamıştı. 43 Aksine Halifeliği kaldırıp, halifeyi yurt-43 Saltanatın kaldırıldığı haberleri Hindistan’a ulaştığında ulema arasından küçük bir grup bunuİslâm’a aykırı bulup eleştirirken, çoğunluğun düşüncesi bu kararla halifenin günlük sıkıntılarla

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!