10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

252önemli toplumsal olayların, gerçek anlamda etkilerini, en az yüz yıl sonra göstermeyebaşlandığı tezidir. “Her seferinde büyük hayretlerle görülmektedir ki,belli düşünme, duyma <strong>ve</strong> davranış kalıpları, dikkati çekecek biçimde yeni koşullarauyarak, aynı toplumda birçok kuşak sonrasında yeniden ortaya çıkmaktadır”(Elias, 1990a: 8, 165). Bu nedenle, insanlık tarihini anlayabilmek için, yüzeryıllık devreleri açıklayabilecek modellere ihtiyacımız olduğunu söyler (Elias1990a: 8). Çünkü, eğer toplumsal dönüşüm diye bir şeyden söz etmek istiyorsak,bu ancak, birçok kuşağı birden kapsayacak gelişme aşamalarından geçerektamamlanabilir (Elias, 1981: 18).Uzun süreçleri kapsayan bir tarih perspektifi oluşturma fikrinin, hiç de Elias’aait bir yenilik olmadığının rahatlıkla ileri sürülebileceğini biliyorum. BaştaAugust Comte, Karl Marx olmak üzere 19. yüzyıl düşünürlerini, 20. yüzyıl sosyalbilimcilerinden ayıran temel noktalardan birisinin, onların, toplumsal olayları“uzun süreçler” içinde anlamaya çalışan teorik modeller kurma çabaları olduğunubiliyoruz. Elias da, başta Uygarlık Süreci kitabına 1968’de yazdığı önsözolmak üzere çeşitli makalelerinde bu gerçeğin altını çizer <strong>ve</strong> Comte <strong>ve</strong> Marx’ınözellikle bu yönlerinden övgüyle söz eder. Onları sosyolojinin “atası” sayar (Elias,1977: 127). Kendi yaptığını, Marx <strong>ve</strong> Comte’un başlatmış oldukları ama fazlasıyla“öznel kaygılarını” süreç analizlerine soktukları için beceremedikleriişin devam ettirilmesi olarak görür. Asla “eksik kalanı tamamlama” ilişkisi değildirbu. “Adorno Ödülü”nü aldığı törende yaptığı konuşmada söylediği gibi,kendisinden önce yakılmış bir meşalenin bir dönem “taşıyıcısıdır” <strong>ve</strong> kendisindensonra da başkaları bu meşaleyi taşımaya devam edeceklerdir (Elias <strong>ve</strong> Lepenies,1977).Elias’ın, uzun dönemleri kapsayan süreç analizinin en ayırdedici noktasının,esas olarak, tek-nedensellik ilişkisi üzerine oturan izah tarzlarını reddetmesidirdiyebiliriz. Birbirinden ayrı farklı süreçlerin altını çizer. Bu konuda değişik eserlerindedeğişik tasniflerde bulunur. Örneğin, Über Sich Selbst’de (Kendisi Üzerine)dört süreçten bahseder. A) Üretim araçlarının gelişimi, B) şiddet araç <strong>ve</strong> aygıtlarınıngelişimi, C) bireyin kendi üzerindeki özdenetiminin gelişimi <strong>ve</strong> D) yönelimaraçlarının (bilginin) gelişimi (Elias, 1990b: 157). Bu düzeyler birbirininiçine girer <strong>ve</strong> karşılıklı birbirini etkilerler. Her bir boyut kendi içinde ayrı bir gelişmedinamiğine sahiptir. Birindeki gelişme, diğerlerindeki gelişmelere indirgenemeyeceğigibi, onların otomatik sonucu olarak da açıklanamazlar. Bir başkaçalışmasında, A) (genellikle iktisadi düzeydeki işbölümü ile sınırlı tutulanama onunla asla sınırlı olmayan) toplumsal farklılaşma; B) giderek büyük entegrebirliklerin oluşması <strong>ve</strong> küçük birliklerin büyük birlikler içinde entegrasyonu;C) sosyal olarak neyin yasak, neyin izinli olduğunu belirleyen toplumsaldavranış ölçülerindeki değişmeler - ki bu insanların kişilik yapılarının giderek“uygarlaşması” olarak da anlaşılabilir; D) insanların kendi yönlerini bulmadakullandıkları araçların (bilginin) gelişimi <strong>ve</strong> E) sermayenin giderek yoğunlaşma-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!