10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

4kiyor <strong>ve</strong> Elias’ın kuramının bu bakımdan sunabileceği imkanları vurguluyor. Bukatkı, Defter dergisiyle beraber düzenlediğimiz “Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek”Sempozyumundaki tartışmaları hatırlamak, hatırlatmak için de bir<strong>ve</strong>siledir (bkz. Toplum <strong>ve</strong> Bilim 76, s. 5-6 <strong>ve</strong> Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek- Sempozyum Bildirileri, Metis 1998).Ayşe Öncü yazısında, Elias’ın Uygarlık Süreci kitabının, yayımlandığı zamanneden ilgi görmediği <strong>ve</strong> bugün neye bağlı olarak popülerlik kazandığı üzerindeduruyor. 1930’larda Frankfurt Okulu Alman işçi sınıfının radikal misyonunu nedenyitirdiğini sorgularken Elias’ın gündelik yaşamın ayrıntılarına giren çalışmalarımarjinal kalıyor. Öncü’ye göre, kitabın yazıldığı dönemde kabul görmemesininnedeni, odağında Marx değil Freud’un olması. Elias’taki, medeniyetiniçgüdülerin gemlenmesi üstüne bina edildiği fikri, Freud’un çözümlemelerinedayanıyor. Tam da bu yüzden, yani Elias Freud’un fikirlerini hiç sorgulamadanbir leitmotiv olarak kullandığı için, Avrupa’nın medenileşme öyküsünü, özgünbir evrim süreci olarak kavramlaştırıyor. Oysa ‘gayrı medeni’ dünyanın bu süreçtekikurucu rolü, bugün post-kolonyal eleştiri tarafından ortaya konmuş durumda.Buradan yola çıkarak Ayşe Öncü de, Elias’ın dışarıda bıraktıklarını yorumlayabilmekamacıyla Avrupa’nın kendini kuruşundaki ‘insanlık mertebeleri’ndensöz eden Michel-Rolph Trouillot’ya başvuruyor. Öncü, Elias’ın kitabının,hem biricikliğini ortaya koyuyor hem de kör noktalarını.Türkiye ile <strong>Japon</strong>ya, modernleşme tartışmalarında her zaman <strong>ve</strong>rimli birmukayese ekseni oluşturmuşlardır. Ancak, muhafazakâr modernleşme özlemidoğrultusunda yüz yıldır yapılan yüzeysel <strong>ve</strong> romantik atıfları bir yana bırakırsak,bu mukayesenin muhtevalı bir biçimde yapıldığını asla söyleyemeyiz. İşte,Selçuk Esenbel, uygarlık süreci kavramı ışığında bu açığı kapamaya dönük genişbir kapı aralıyor. 19./20. yüzyıl dönümünün Osmanlı İmparatorluğu <strong>ve</strong> <strong>Japon</strong>yası’nda“hal <strong>ve</strong> davranışı”, adab-ı muaşereti uygarlaşma istikametinde yenilemeyedönük arayışları <strong>ve</strong> ilmihalleri vukufla kıyaslıyor. Makalenin değerikullandığı zengin malzemeyle sınırlı değil; Esenbel, Osmanlı-Türk <strong>ve</strong> <strong>Japon</strong> modernleşmelerihakkında, özellikle Osmanlı-Türk <strong>ve</strong> <strong>Japon</strong> seçkinlerinin uygarlaşmayla<strong>ve</strong> eski <strong>ve</strong> yeni uygarlıkla ilgili anlayışları hakkında <strong>ve</strong>rimkâr yorumlarortaya koyuyor.Arus Yumul’un yazısının hususiyeti, “uygarlaşma” sorunsalının güncel kültürel-politikbağlamda nasıl sınıfsal-toplumsal açıdan stratejik bir kavram ya datahayyül olarak içeriklendirilebildiğine eğilmesinde. Bu yazı, uygarlık sürecininbir parçası olan, toplumsallaşma, rasyonelleşme, bireyselleşme <strong>ve</strong>tirelerindengeçmiş “medeni beden”lerin, günümüz Türkiye’sinde nasıl ‘militanca’ koğuşturulduğunadikkat çekiyor. Koğuşturan, medya-merkezli popülariteye damgasınıvuran, burjuva-modernist diyebileceğimiz bir anlayış - ki satirik ifadesi “BeyazTürkler”dir! Koğuşturulanın ise esas itibarıyla erkek bedenleri olması da ilginç.“Hanımlar”ın ev işlerini disipline <strong>ve</strong> nizama sokmaya dönük, Cumhuriyetin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!