Bakanlığı kontrolünde Bakanlar Kurulu’nadevredilmesi, yerel yönetimler üzerinde sınırsızbiçimde merkezi idare kontrolünü getirmesinedeniyle yerel yönetimlerin özerkliği ilkesineaçıkça aykırıdır.Ayrıca 644 sayılı Çevre ve Şehircilik BakanlığınınTeşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun HükmündeKararname’de, Gecekondu Kanunu’nda, İskanKanunu’nda, Toplu Konut Kanunu ile İmar Kanunu’ndadeğişiklikler yapılmıştır.En dikkat çeken ise, Atatürk Kültür Merkezi Alanı ileilgili yapılan düzenlemedir.Tasarının 19’inci maddesinin (n) fıkrası ve 22’incimaddesi ile 2302 Sayılı “Atatürk‘ün Doğumunun100’üncü Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür MerkeziKurulması Hakkında Kanun”un 3’üncü maddesiyürürlükten kaldırılarak, bu alana ilişkin alınmış tümkoruma kararları ortadan kaldırılmakta, tasarrufyetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmektedir.Kanunun amacı ile hiçbir ilgisi bulunmayan<strong>Ankara</strong>’nın önemli bir açık ve yeşil alanı olanözel bir alanı yapılaşmaya açmayı hedefleyen birdüzenlemeye yer verilmiş olması bu yasanın afetrisklerinin azaltılması amacıyla yapılmadığınınbir diğer kanıtıdır.Sonuç itibariyle;Tasarı, bu haliyle ulusal ve uluslar arası hukuk ilegüvence altına alınan hakları ortadan kaldırmakta,doğal, kültürel, tarihi varlıklarımız ve kentlerimizdeyeni bir yağmanın önünü açmaktadır. Hukuk ve bilimdışı tasarının kanunlaşması halinde asıl afeti yaşayacakolan kentlerimizin bu anlayışa feda edilmemesi vetasarının geri çekilmesi gerekmektedir. ■TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong>http://www.mimarlarodasiankara.org/_media/4/3427.pdf52 KENT VE ÜLKE GÜNDEMİ
Bir “Afet Yasa Tasarısı” ÜzerineTuğba ARSLANVan ili merkezi ve Erciş ilçesinde yaşanan depremsonrasında meydana gelen ağır can ve mal kaybındansonra ‘Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkındaki Kanun Tasarısı’ TBMM gündemine alınarakgörüşülmeye başlanmıştır. İlk duyulduğunda ismi ilegüvenli ve sağlıklı yaşam çevreleri oluşturmak olarakalgılanan tasarı, kentsel dönüşüm konusunda ümitvermiş ancak içeriğiyle bunu hedeflemediği açık birşekilde kendini göstermiştir.Tasarının amaç ve tanımlar kısmı incelendiğindesadece riskli alanlar değil, bu alanlar dışındakiriskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerden debahsedildiği, dolayısıyla isminin dışında bir alanın datasarı konusu olduğu görülmektedir. Tasarının 2 no’lutanımlar maddesi kapsam olarak yeteri kadar açıklayıcıolamamakla beraber, idare tanımlanırken “BüyükşehirBelediyesi sınırları içindeki ilçe belediyeleri, Bakanlıktarafından yetkilendirilmesi halinde” ön cümlesiyle,yerel yönetimlerin yetkilerini Bakanlık takdirinebağlamaktadır.Kanun tasarısı kapsamında, riskli alanlardaki yapılarve riskli yapılara uygulama esnasında elektrik, su vedoğalgaz hizmetlerinin verilmeyeceği ve ilgili kurumve kuruluşlar tarafından bu hizmetlerin durdurulacağıhükmüne yer verilerek, insan haklarına aykırı birtavır sergilenmektedir. Bununla beraber anlaşma iletahliye edilen riskli yapıların maliklerine, kira yardımıyapılabileceği belirtilmiş, ancak kime hangi koşullardayardım yapılacağı net olarak belirtilmeyerek ucu açıkbırakılmıştır. Tasarının uygulama işlemleri başlıklı6. Maddesinde de “konut sertifikası verilebilir”,“kredi verilebilir”, “borçlandırma suretiyle deverilebilir” cümleleri açıklıktan uzak, uygulamadaayrımcılık yapılmasına neden olabilecek belirsizliklertaşımaktadır.Kentsel ölçekte, önemli olarak üzerinde durulmasıgereken konularından biri de Bakanlığın, tasarının6. Maddesi gereğince her tür ve ölçekteki planlamaişlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeyeve gerek görülürse plan kararları tayin etmeye, özelstandartlar ihtiva eden planlar yapmaya, onaylamayave kent tasarımları yapmaya yetkilendirilmesidir. Bubağlamda, kentsel yapının deneyim ve birikimlerleoluşmuş İmar Kanunu ve bu kanun uyarınca çıkarılmışstandartların dışında gelişeceği, yeşili barındırmayan,daha az kültürel ve sosyal tesis içeren planlamalaranlamını taşımaktadır. Aynı zamanda tasarının 8no.lu çeşitli hükümler maddesi kapsamında, her türve ölçekte plan yapımı ve imar uygulaması işlerininpazarlık usulü ile yapılması, tüm mimarlar ve şehirplancıları açısından haksız rekabete yol açmaktadır.Tasarının dikkat çekici maddelerinden biri de 9 no.luuygulanmayacak mevzuatlar adlı maddesidir. Bumadde ile kanun uyarınca yapılacak tüm planlar,imara ilişkin hükümler ihtiva eden tüm mevzuatlardabelirtilen kısıtlamalara ve askı ilan sürelerine tabiolmayacaktır. Bu madde çerçevesinde tüm kıyıları,tarım alanlarını, zeytinlik alanlarını, meraları, ormanalanlarını ve sit alanlarını korumaya ilişkin tümmevzuatlar yok sayılacaktır. Bununla beraber askısürelerinin de olmamasından dolayı kamunun haberibile olmadan, kent ve çevre tahribatlarının ortayaçıkacağı anlamı taşımaktadır.Kanun tasarısının en anlaşılmaz kısmı, 18 no.lumaddede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görevleriiçerisinde, Atatürk Kültür Merkezi Alanı ile bu alandabulunan tesis ve binalarla ilgili her türlü tasarruftabulunma yetkisi tanınması ve 22 no.lu maddedede “Atatürk Kültür Merkezi Alanı’na hiçbir yapıyapılamaz” maddesinin kaldırılmasıdır. ‘Afet RiskiAltındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki KanunTasarısı’na Atatürk Kültür Merkezi ile ilgili maddelerinkonulmasındaki yaklaşımın ne olduğu anlaşılamamaklaberaber, <strong>Ankara</strong> için “bir nefes” olan Atatürk KültürMerkezi Alanı korumasız bırakılmaktadır.Kentsel dönüşümün acil bir gereksinim olduğu birdönemde ‘Afet Riski Altındaki Alanların DönüştürülmesiHakkındaki Kanun Tasarısı’nda belirtilen; uygun,sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmeksadece amaç maddesiyle sınırlı kalmış, tasarınınkendisi bir “AFET” olmaktan öteye geçememiştir.53