Tasarıda bu yöntemlerle hedeflenen “tek imar otoritesi”oluşturulması aynı zamanda merkezî idareye “yağmaözgürlüğü” tanımaktadır.Tasarı bu şekliyle, “Demokrasinin Beşiği” olarak kabuledilen yerel yönetimleri “rantın merkezî hükümettenyönetimi” uğruna tamamen etkisiz ve yetkisiz kılmayayönelik “yerelleşme ve demokratikleşme” karşıtıanlayışın yasalaşması olarak dayatılmaktadır.Bugüne kadar, “Kentsel Dönüşüm Yasası” adıylagündeme gelen tüm yasa tasarıları hakkında, gerek<strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> gerekse diğer meslek kuruluşlarınınuzman görüş ve önerileri ile oluşturduğu raporlarda,ülkemizin gerçekleri ve genel şehircilik ilkeleriçerçevesinde sağlıklı bir “kentsel gelişim”in nasılsağlanabileceğine ilişkin görüşleri hiçbir şekilde dikkatealınmadan hazırlanan bu “tasarı”nın yasalaşmasıhalinde, zaten sorunlarla baş başa olan kentlerimizfelaketlere sürüklenebilecek, yoğun ve kapsamlıbir şekilde kamusal, çevresel, sosyal, kültürel veekonomik kayıplar yaşanacaktır.Bu değerlendirmelere bağlı olarak;Duyarlı Milletvekillerimizi, genel olarak sakıncalarınıbelirttiğimiz; ülkemizin tüm değerlerini veanayasal hakları yok edecek olan, kamu yararı ileuzaktan yakından ilgisi olmayan, “yerelleşme vedemokratikleşme” karşıtı ve kentlerimizi “afetlerekarşı güvenli hale getirmek” yerine “kendisi bir afet” ve“çılgınlık” olan “Tasarı”yı reddetmeleri ve “Tasarı”nıngeri çekilmesi için çaba göstermeye davet ediyoruz.Üstlendikleri demokratik sorumluluklar ve kentlerintoplum adına sahipleri olmaları nedeniyle başta“yerel yönetimler” olmak üzere; hakları gasp edilenve demokrasi, kentli hakları, tarihsel ve doğaldeğerlerden yana olan bütün kesimleri “Tasarı”nıngündemden kaldırılması için dayanışma içerisindeolmaya çağırıyoruz. ■62 BASIN AÇIKLAMASI
Sevgili <strong>Ankara</strong>, Sevgilim <strong>Ankara</strong>TMMOB <strong>Mimarlar</strong> <strong>Odası</strong> <strong>Ankara</strong> <strong>Şubesi</strong>14.02.<strong>2012</strong>Ne çok sevdik seni her birimiz, taşlarına bakıp gözyaşıdökenleri bağrında avuttuğunu ne çok gördük… Birdost omuz başı gibiydin tüm zamanlarda… Hangimizhaksızlığa uğrasak, sen bütün içtenliğinle açtınmekânlarını bize… TEKEL işçisiydik, kamu emekçisiydik,suyumuza, toprağımıza ve ormanlarımıza sahip çıkanköylülerdik, özerk demokratik üniversite isteyen,YÖK kaldırılsın diyen öğrencilerdik; bizi barındırdın,kaldırım taşınla, asfaltınla ses verdin sesimize. Seninduvarlarından, pencerelerinden yankılandı da duyuldudaha güzel bir ülkede yaşama çağrımız.Kendimize, kentimize, yaşamlarımızayabancılaştığımız, selamlaşmadan, hızlıca, kaçargibievimize gitmeye mahkûm olduğumuz günlerde senbize paylaşmayı, dayanışmayı yeniden hatırlatanev sahibi oldun. Çocuklarımızın doğumuna tanıklıkettin, tıpkı bir ülkenin yeniden doğumuna tanıklıkettiğin gibi… Hoyratça çiğnedik sokaklarını, otomobillastikleriyle ezdik caddelerini, unuttuk bazen senigündelik koşturmacalar içinde. Başkent olduğunu seneksildikçe fark ettik; şaşırarak dönüp baktık yıpranmışyüzüne; gülümsedin geç kalınmış bir baba gibi.“Çılgın” hesaplarla bir büyük kasabaya dönüştürülmekisteniyorsun, kötü makyajla sıvanıyor yüzün, mağrurçizgilerini saklamak istiyorlar sahte cepheler arkasında.Giderek daha çok egzoz dumanı pompalanıyorciğerlerine, giderek daha çok beton akıtılıyor yeşiline.Kimliğin silikleştiriliyor... Biliyoruz, asıl yok edilmekistenen sen değilsin elbette, seni sen yapan modernruhun.Sen <strong>Ankara</strong>’sın; sevdiğimiz, sevildiğimiz, ayrılıklarıile hüzünlendiğimiz, kavuşmalarını özlediğimiz.Sevgilimizsin.Bir kent sevgili olur mu? Olur… Yüreğimizin serinliğineaçılan bir penceredir nefes aldığımız; saflığına,dostluğuna vurulduğumuz aşkımızın kentidir <strong>Ankara</strong>…Sevdik seni; güneşli Mayıs göğünü sevdik, gri-beyazörtünmeni sevdik Ocak ayında, Ekim yapraklarınısevdik okul çocuklarının yollarına serdiğin. Hermevsimde yeniden keşfetmeyi sevdik seningüzelliklerini. Kentliliğini sevdik, başkentliğini.Biz <strong>Ankara</strong>’yı seviyoruz, karşılıksız… Biz <strong>Ankara</strong>’yıseviyoruz, tutkulu… Biz <strong>Ankara</strong>’yı seviyoruz,imkânsız… Biz <strong>Ankara</strong>’yı seviyoruz, öfkeli…Bir kent sevgili olur mu? Olur…Biz <strong>Ankara</strong>’yı seviyoruz, isyanı yürekte hissedişin,derin uykulardan uyanışın, inatla süren mücadeleninkentidir <strong>Ankara</strong>. Biliyoruz, toprağın, suyun, havanın,ateşin uyanışı kadar sancılıdır, bir kentin uyanışı… Busevgili kent, bu güzel sevgili bir kez daha uyanacakuykusundan.Direnişin ve UmudunBaşkenti olacakANKARA…63