Bir þey açýklamak istediði zaman, kendini kendi uydurduðubir kökensel durum içine koyan iktisatçý gibi yapmayalým. Bu türlükökensel durum hiç bir þeyi açýklamaz. Sorunu uzak ve bulanýk birdüþ içine itelemekten baþka bir sonuç vermez. Olgu, olay biçimiiçinden çýkarmak istediði þeyi, yani iki þey arasýndaki, örneðiniþbölümü ile deðiþim arasýndaki iliþkiyi, olay biçimi içinde verilmiþvarsayar. Böylece tanrýbilimci, kötülüðün kökenini ilk günah ileaçýklar, yani açýklamasý gereken þeyi, tarihsel biçim altýnda, bir nedenolarak görür.Biz güncel bir iktisadi olgudan yola çýkýyoruz.Ýþçi ne kadar çok zenginlik üretir, üretimi erk ve hacim bakýmýndanne kadar artarsa, o kadar yoksul duruma gelir. Ne kadarçok meta üretirse, o kadar ucuz bir meta olur. Ýnsanlarýn dünyasýnýndeðersizleþmesi, nesnelerin dünyasýnýn deðer kazanmasý ile orantýlýolarak artar. Emek sadece emtia üretmekle kalmaz; genel olarakemtia ürettiði ölçüde, kendi kendini ve iþçiyi de meta olarak üretir.Bu olgu sadece þunu dile getirir: emeðin ürettiði nesne,onun ürünü, yabancý bir varlýk olarak, üreticiden baðýmsýz [sayfa 153]bir erk olarak, ona karþý koyar. Emek ürünü, bir nesne içinde saptanmýþ,bir nesne içinde somutlaþmýþ emektir, emeðin nesneleþmesidir.Emeðin edimselleþtirilmesi, onun nesnelleþtirilmesidir. Ýktisataþamasýnda, emeðin bu edimselleþmesi, iþçi için kendi gerçekliðininyitirilmesi olarak, nesnelleþme nesnenin yitirilmesi ya da nesneyekölelik olarak, temellük yabancýlaþma, yoksunlaþma olarak görünür.Emeðin gerçekleþmesi kendini gerçekliðin öylesine bir yitirilmesiolarak gösterir ki, iþçi kendi gerçekliðini açlýktan ölecek derecedeyitirir. Nesnelleþme kendini nesnenin öylesine bir yitirilmesiolarak gösterir ki, iþçi sadece yaþamak için en gerekli nesnelerdendeðil, ama çalýþma nesnelerinden de yoksun býrakýlmýþtýr. Evet,çalýþmanýn kendisi ancak en büyük çabalar gösterilerek ve en düzensizkesintilerle elde edilebilen bir nesne durumuna gelir.kendi hesabýmýza biz de vazgeçiyoruz. Hegel de ayrým gözetmiyordu, ve bize kalýrsa,Görüngübilim çevirisinde, extranéation sözcüðünü yaratmýþ bulunan M. Hippolyte gibidavranmanýn bir yararý yoktur. Marx’ýn, vurgulamak için, her iki terimi de arka arkaya kullandýðýyerlerde, bunlardan birini yoksunlaþma (dessaisissemet) ile çevirdik. Marx’ýnentfremdet sýfatýný kullandýðý yerlerde, bunu, olanaklý olduðu zaman, yabancýlaþtýrýlmýþile çevirdik. Ama yabancýlaþmýþ (aliéné) terimi sadece entäussert’i karþýlamak için kullanýlmadý.62 Karl Marks<strong>1844</strong> Elyazmalarý
Nesnenin temellükü kendini öylesine bir yabancýlaþma olarak gösterirki, iþçi ne kadar çok nesne üretirse, o kadar az temellük edebilirve kendi ürünü olan sermayenin egemenliði altýna o kadar çokgirer.Bütün bu sonuçlar, þu belirlenimin içinde bulunurlar: iþçi,kendi emek ürünü karþýsýnda, yabancý bir nesne karþýsýndaki ileayný iliþki içindedir. Çünkü bu durum, varsayým gereði açýktýr: iþçikendi emeði içinde kendini ne kadar dýþlaþtýrýrsa, kendi karþýsýndayarattýðý yabancý, nesnel dünya o kadar erkli bir duruma gelir;kendi kendini ne kadar yoksullaþtýrýr ve iç dünyasý ne kadar yoksulbir duruma gelirse, kendine özgü o kadar az þeye sahip olur. Bu,dinde de böyledir. Ýnsan Tanrýya ne kadar çok þey verirse, kendindeo kadar az þey kalýr. Ýþçi, yaþamýný nesneye koyar. Ama o zamanyaþamý kendisinin deðil, nesnenindir. Demek ki bu etkinlikne kadar büyükse, iþçi o kadar nesnesizdir. 98 O, emeðinin ürünüolan þey deðildir. Öyleyse bu ürün ne kadar büyükse, iþçi o kadaraz kendisidir. Ýþçinin [sayfa 154] kendi ürünü içinde yabancýlaþmasý,sadece emeðinin bir nesne, dýþsal bir varoluþ durumuna geldiðianlamýna deðil, ama emeðinin kendi dýþýnda, ondan baðýmsýz,ona yabancý, ve onun karþýsýnda özerk bir erk durumuna gelen birvarlýk olarak varolduðu, ve nesneye çevirdiði yaþamýn, hasým veyabancý bir yaþam olarak, ona karþý çýktýðý anlamýna da gelir.[XXIII] Þimdi nesnelleþmeyi, iþçinin üretimini, ve bu üretimdede, nesnenin, kendi ürününün yabancýlaþmasýný, yitimini dahayakýndan inceleyelim.Ýþçi, doða olmadýkça, duyulur dýþ dünya olmadýkça, hiç birþey üretemez. Doða, iþçi emeðinin içinde gerçekleþtiði, iþçinin içindeetkin olduðu, ona dayanarak ve onun aracýyla ürettiði maddedir(matière).Ama, nasýl ki doða, emeðe, emeðin üzerlerinde çalýþtýðý nesnelerolmaksýzýn yaþayamayacaðý anlamýnda, geçim araçlarý sunarsa,týpký öyle, öte yandan da dar anlamda geçim araçlarý, yaniiþçinin kendisinin fizik geçim araçlarýný da saðlar.Öyleyse, iþçi, emeði ile dýþ dünyayý, duyulur doðayý ne kadarçok temellük ederse, kendini geçim araçlarýndan þu iki açýdano kadar çok yoksunlaþtýrýr: ilkin, duyulur dýþ dünya, onun emeðine98Almanca deyim “gegenstandslos“dur.Karl Marks<strong>1844</strong> Elyazmalarý63
- Page 1 and 2:
KARL MARKS1844ELYAZMALARIEKONOMÝ P
- Page 5:
ÝÇÝNDEKÝLER9 Ö n s ö z14 Biri
- Page 9 and 10:
Ö N S Ö Zransýz-Alman Yýllýkla
- Page 11 and 12: yapýtlarý dýþýnda-, Hess’ in
- Page 13 and 14: lemede, felsefenin ve özellikle He
- Page 15 and 16: sahibi ile kapitalist, gelirlerine
- Page 20 and 21: mesi için zorunlu olan bölümü.
- Page 22 and 23: Emek, kendini, ekonomi politikte, a
- Page 24 and 25: nin karþýlanmasý için yeterli o
- Page 26 and 27: [sayfa 110] adlý yapýtýnda, Ýng
- Page 28 and 29: en küçük bir kaygý duymaksýzý
- Page 30 and 31: Örneðin büyük bir servete konar
- Page 32 and 33: gerekli olanýn, her zaman ötesind
- Page 34 and 35: caklarý kendiliðinden anlaþýlý
- Page 36 and 37: zenginliðinin geliþmesini öngere
- Page 38 and 39: da, büyük ve küçük sermayeleri
- Page 40 and 41: iþçilerinin kazancýna gelince, f
- Page 42 and 43: tan sonra, nüfusunun on ya da onik
- Page 44 and 45: ellerine almýþlardýr. Bkz: Birmi
- Page 46 and 47: u iyileþtirmeler kendi öz fonlar
- Page 48 and 49: doðal rantý, ya da topraklarýn
- Page 50 and 51: dýrabileceði sayý oranýnda deð
- Page 52 and 53: örnektir, çünkü ev kirasý ile
- Page 54 and 55: Peru madenlerinin baþýna ayný þ
- Page 56 and 57: nün, tüm siyasal renkten arýnmý
- Page 58 and 59: Çünkü büyük toprak mülkiyeti,
- Page 60 and 61: [YABANCILAÞMIÞ EMEK][XXII] Ekonom
- Page 64 and 65: iliþkin bir nesne, onun emeðine b
- Page 66 and 67: de, týpký öyle, kendi öz etkinl
- Page 68 and 69: etkinlik, insanýn türsel özlüð
- Page 70 and 71: kendi emek ürününe ve kendi [say
- Page 72 and 73: la, iþçi bu emek ile ona yabancý
- Page 74 and 75: sorununu, yabancýlaþmýþ emeðin
- Page 76 and 77: ÝKÝNCÝ ELYAZMASI 1[EMEK VE SERMA
- Page 78 and 79: uzaklaþtýrýlmýþ bir varlýk ol
- Page 80 and 81: yardýmýyla geçindiren kölesine
- Page 82 and 83: araçlarý fiyatlarýný artýrýp,
- Page 84 and 85: ÜÇÜNCÜ ELYAZMASI 1[ÖZEL MÜLK
- Page 86 and 87: politik, kendini ortaya tek siyaset
- Page 88 and 89: yetinin feodal niteliðini kaldýr
- Page 90 and 91: tarafýndan konulmuþ [bir karþýt
- Page 92 and 93: insanla iliþkisidir, týpký insan
- Page 94 and 95: tanýnmýþ gerçek yaþamýnýn da
- Page 96 and 97: ütünsellik, gerçeklikte ya toplu
- Page 98 and 99: Ayný biçimde öteki insanlarýn d
- Page 100 and 101: hareketi ile bu kuruluþ için gere
- Page 102 and 103: ihin kendisi doða tarihinin, doða
- Page 104 and 105: sorun, bir soyutlama ürününün t
- Page 106 and 107: [ÖZEL MÜLKÝYET REJÝMÝNDE VE SO
- Page 108 and 109: - Bu yabancýlaþma öte yandan, bi
- Page 110 and 111: zenginliði koyar ve senin yapamad
- Page 112 and 113:
{Ýktisat ilkesi olarak gereksinme
- Page 114 and 115:
sahip bulunan insanal özün temell
- Page 116 and 117:
terini de kendi isteðinin kurbaný
- Page 118 and 119:
getiren fizyokratlarýn kanýtýna
- Page 120 and 121:
alýþveriþ ve deðiþim eðilimi
- Page 122 and 123:
me eðilimi gösteren bütün iþle
- Page 124 and 125:
kurulmasýný dile getirmesi sorunu
- Page 126 and 127:
229] (yeme, içme, nesnenin biçiml
- Page 128 and 129:
Shakespeare paranýn özünü yetki
- Page 130 and 131:
ireyin sadece imgeleminde varolan g
- Page 132 and 133:
öylesine bir güç ile olgunlaþm
- Page 134 and 135:
euerbach, hegelci diyalektik karþ
- Page 136 and 137:
cine karþý çýkaran ayrýmýný
- Page 138 and 139:
tüm onarýmý, soyut, yani mutlak
- Page 140 and 141:
diyalektik ile iliþkisini, ve hem
- Page 142 and 143:
ilincinin yabancýlaþmasýdýr; 3
- Page 144 and 145:
yani eðilimlerinin nesneleri, bað
- Page 146 and 147:
insanýn gerçek doðal tarihidir -
- Page 148 and 149:
ürününü tanýdýktan sonra, gen
- Page 150 and 151:
Týpký, aþýlmýþ niceliðin nit
- Page 152 and 153:
kendi öz ereði olan ve kendi kend
- Page 154 and 155:
kendinden vazgeçmeye, ve kendi yan
- Page 156 and 157:
anlamý vardýr.“Sýnýrlý tanr