Selef ilik
Dosya - IGMG
Dosya - IGMG
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
İslam düşünce tarihinde <strong>Selef</strong>iye adı geçmişte<br />
ve günümüzde kullanılmakla beraber, aslında<br />
bu isimde muayyen bir mezhep yoktur. Nasıl<br />
ki re’yciler adında muayyen bir mezhep olmayıp,<br />
re’yci mezhepler varsa, <strong>Selef</strong>ç<strong>ilik</strong> de, bir mezhepten<br />
daha genel olarak bir yöntem, yaklaşım tarzı ve anlayıştır.<br />
<strong>Selef</strong>iye, Kur’an ve hadisle birlikte, sahabe,<br />
tâbiîn ve tebe-i tâbiîn nesillerinin söz ve davranışlarını<br />
kudsiyet mertebesinde benimseyen; nassı ve<br />
nakli dinî bir dokunulmazlık seviyesine yükseltip<br />
mutlak surette hâkim sayan, nassa itiraz ve muhalefet<br />
etmeyi, tenkit ve te’vîl yapmayı kesinlikle kabul<br />
etmeyen ve hadisi merkeze alan bir anlayıştır.<br />
<strong>Selef</strong>c<strong>ilik</strong> yapan anlayışın, nasların zahirine (görünürdeki<br />
anlamına) aşırı bir şekilde tutunmaları,<br />
onları teşbîh cihetine taşımıştır. Böylece onlar, açıkça<br />
Allah’a cisim isnat etme ve mutlak tenzîhe delalet<br />
eden ayetlere açıkça muhalefet etme noktasına gelmişlerdir.<br />
Hâlbuki mutlak tenzîhe delalet eden ayetlerin<br />
geldiği yerler, diğerlerine bakarak hem daha<br />
çok, hem de manasını ortaya koymada daha açık<br />
naslardır. Hem daha çok yerde geçmesi, hem delaletçe<br />
daha açık olması sebebiyle, mutlak tenzîhle ilgili<br />
selbi sıfatlara delalet eden ayetlerin tercih edilmesi<br />
ve esas alınmasından asla uzak kalınamaz; diğer az<br />
sayıdaki ayetin zahirine sarılmaktan daha evladır.<br />
İki türlü delilin arasını telif etmek, onların bu yanlış<br />
yorum anlayışından daha iyidir. <strong>Selef</strong>î anlayış her ne<br />
kadar te’vilden uzak dursa da Ahmed b. Hanbel bile<br />
yerine göre bazı nasları te’vile mecbur kalmıştır.<br />
<strong>Selef</strong>i anlayış selef uleması arasındaki yaygın anlayış<br />
olsa bile selefin mezhebi diye bir şeyden bahsedilemez<br />
ve asla herhangi bir kişi, herhangi bir fırka<br />
veya mezhep tarafından bir bütün olarak temsîl<br />
olunamaz. Zira bunlar kendilerini takip iddiasıyla<br />
ortaya çıkmış yüzlerce fırkanın aynı anda kökleri<br />
olmaktadır. Bir kişinin veya bir fırkanın kendisini<br />
<strong>Selef</strong>-i Salihîn’in yegâne takipçisi sayması, diğerlerini<br />
bu yolda görmemesi şeklindeki bir “dini dışlamacılık”<br />
(religious exclusivism) kabul edilemez.<br />
<strong>Selef</strong>-i Salihîn dediğimiz dönem mezhepsiz dönem<br />
olmaktan ziyade, her bir mezhebin kendilerinden<br />
ilham aldıkları, kendi görüş ve yöntemlerini bir şekilde<br />
içinde buldukları bir döneme, zamansal bir<br />
devreye ve Bûtî’nin ifadesiyle, “İslami mezheb değil<br />
çok bereketli zamansal bir merhaleye,” işaret eder.<br />
Kısacası Hz. Ömer, Hz. Ali ve Abdullah b. Mes’ûd<br />
hepimizin sâlih selefidir, fakat fırka anlamında <strong>Selef</strong>iliğe<br />
asla sığmayacak kadar cesur ve özgür içtihatlar<br />
yapabilmiş bir seleftir. İmam Muhammed<br />
ibn el-Hanefiyye ve İmam-ı A’zam da aynı şekilde<br />
sâlih bir selef olmakla birlikte bir takım görüşlerinden<br />
hareketle <strong>Selef</strong>î akıma mensup sayılması doğru<br />
olmaz. Kaldı ki İmam Azam Ebu Hanife’nin selef-i<br />
sâlihliğine hiç de razı olunmamış, hatta kendisi kıyasıya<br />
eleştirilmiştir. O bu ümmetin salih selefidir,<br />
fakat eserci değil reycidir. İmam Muhammed ibn<br />
el-Hanefiyye’ki İslam tarihinde Medine’de ilk ve en<br />
büyük mektebi kurmuş ve biribirine ters birçok fikir<br />
bu mektepten çıkmıştır.<br />
MART 2013 • SAYI 219 • PERSPEKTİF<br />
21