Selef ilik
Dosya - IGMG
Dosya - IGMG
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Dosya<br />
sık dile getirdiği bu olgu, resmi kurum ve kuruluşları<br />
tedirgin bir havaya sokuyor. Dolayısıyla devlet kurumları,<br />
bilhassa Alman kökenli olup Pakistan-Afganistan<br />
bölgelerinde merkezleri bulunan örgütlere<br />
katılan vatandaşlarının, hangi sebepler dolayısıyla<br />
bu değişime yöneldiklerini bilmek istiyor. Ancak bu<br />
konuda net bir tahlil ve tespitin yapılabilmiş olduğunu<br />
söylemek şu an için mümkün değil.<br />
Yazar eserinde ayrıca, Almanya’nın, kendi vatandaşlarında<br />
radikal örgütlere yönelik eğilimleri<br />
analiz etme konusunda, tıpkı Neonazi dünyasına<br />
yönelenleri araştırmada gösterdiği yaklaşımı sergileyerek,<br />
bu yöneliş sürecindeki psikolojik ve sosyal<br />
etkileri iyi tahlil etmek zorunda olduğunu ve söz<br />
konusu insanlardaki değişim bu şekilde anlamaya<br />
çalışılması gerektiğini belirtiyor<br />
ve bunun için ‘‘Erlebniswelt’’<br />
denilen, bireyin ‘‘Deneyim<br />
Dünyası’’nın iyi analiz edilmesi<br />
gerektiğini vurguluyor. Ancak<br />
söz konusu bireylerin biyografilerini,<br />
yaşamlarında gerçekleşen<br />
dönüm noktalarını, temas<br />
kurdukları grup ve örgütlerle<br />
sağladıkları ilişkileri teferruatlı<br />
bir şekilde gözden geçirmeden,<br />
bu değişim süreçlerini tanımlayabilmekte<br />
güçlük çekileceği de<br />
atlanmaması gereken önemli bir<br />
ayrıntı olarak varlığını koruyor.<br />
Buna mukabil, International<br />
Center for the Study of Radicalisation<br />
London yöneticisi<br />
Peter Neumann, Batı’da oluşan marjinal radikal<br />
örgütleri ve mensuplarını ‘‘counter culture’’ olarak<br />
tanımlıyor. Neumann, toplumda var olan<br />
genel yapıya marjinal bir muhalefet şeklinin, bir<br />
boşluk ve arayış içinde olan gençlere çok çekici<br />
geldiğini vurguluyor. Öte yandan yazarın dikkat<br />
çektiği ve bazı grupların radikalleşmesinde<br />
etkili olan unsurlardan bir diğeri, dünya siyasetinde<br />
gelişen olaylar. Bilhassa Bush yönetimi<br />
döneminde gerçekleşen 11 Eylül olayları sonrası<br />
ABD’nin Afganistan, Irak ve Guantanamoda izlediği<br />
politikalara tepki olarak gelişen anti-amerikancı<br />
düşüncelerin, gençlerin marjinal gruplara<br />
yönelmelerinde ve genele muhalif bir konuma<br />
gelmelerinde etkili olduğu savunuluyor.<br />
On yıl önceye kadar<br />
tehlikeli olarak gördüğümüz<br />
örgütlenmelere<br />
sadece Doğulu<br />
ülkelerinden gelen<br />
bireyler katılırdı, ama<br />
artık Almanlar da bu<br />
hareketin içinde.<br />
Dünya siyasetinde gelişen olaylara karşı gelişen<br />
tepkinin yanı sıra, söz konusu bireylerin toplum içinde<br />
yaşadıkları kimlik krizi, aile içi problemler, psikolojik<br />
sorunlar gibi unsurların da etkisiyle, hızlı bir<br />
marjinalleşme süreci yaşandığı da yazarın iddiaları<br />
arasında. Ancak bu tespitlerin bireylerdeki radikalleşmeyi<br />
kavrayabilmek için tümüyle yeterli olmadığının<br />
da altı çiziliyor. Dolayısıyla, gençlerin neden bu tür<br />
radikal gruplara katılım sağladığı sorusuna genel bir<br />
cevap vermenin mümkün olmadığı belirtilse de Neumann<br />
gençlerde radikalleşme sürecini tetikleyen üç<br />
faktörden bahsediyor: Birincisi, bireylerin ötekeleştirmeye<br />
maruz kalması, yani sosyal hayatta ayrımcılığa<br />
maruz kalarak dışlanması, söz konusu bireylerin<br />
marjinal gruplara yönelmesini kolaylaştıran etkenlerin<br />
başında geliyor. Bu durumda<br />
bilhassa kimlik krizi yaşayan<br />
bireylerde ortaya çıkıyor. Sosyal<br />
hayatlarında aidiyet duygusu<br />
gelişmemiş ve arayış içinde olan<br />
gençlerin, bir takım örgütlerin<br />
ideolojik propagandalarından<br />
etkilenmeleri kolaylaşıyor. Diğer<br />
bir önemli etken; sosyal ve siyasi<br />
alanda patlak veren olaylara<br />
karşı gelişen tepkiler. Bilhassa<br />
son yıllarda, ‘‘Terörle Mücadele’’<br />
adı altında ABD önderliğinde<br />
yürütülen siyaset sonucu birçok<br />
ülkede kaos ortamının oluşmuş<br />
olması ve dünya kamuoyunun<br />
genelinde bir tepkisizliğin var<br />
olduğuna inanış, söz konusu<br />
bireylerin bu duruma tepki olarak marjinal gruplara<br />
yönelmesi gerçeğini ortaya çıkarıyor. Neumann’ın<br />
belirlediği üçüncü faktöre göre ise; bireyin kendisiyle<br />
aynı düşünce dünyasını paylaşanlarla iletişim kurarak<br />
bir gruplaşmanın oluşmasına meyili ve ancak bu<br />
şekilde kendini bütün olarak hissetmesi dolayısıyla...<br />
Marjinal bir grubun oluşmasıyla bireylerin birbirlerini<br />
tasdik ederek kendi içlerinde bir dinamizm oluşturması,<br />
kendilerinin bu tür gruplara karşı olan aidiyet<br />
duygularını da sabitleştiriyor.<br />
Ancak daha önce de belirtildiği gibi, bütün bu<br />
olası faktörlere rağmen, yazara göre bireylerde marjinalleşme<br />
sürecinin nasıl geliştiğine dair kesin bir<br />
tez sunmak mümkün değil. Ve bu husus Batı kamuoyunu<br />
daha uzun süre meşgul edeceğe benziyor.<br />
42<br />
PERSPEKTİF • SAYI 219 • MART 2013