Selef ilik
Dosya - IGMG
Dosya - IGMG
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Vehhâbiliği ayrı ve bağımsız bir<br />
mezhep olarak takdim etmek yerine,<br />
<strong>Selef</strong>iyye’nin bir takım aşırılıklar<br />
eşliğinde Suudîlerin siyasal<br />
himayesi altında yeniden sunumu<br />
olarak anlamak bilimsel açıdan<br />
daha gerçekçi ve doğru bir<br />
değerlendirme olur.<br />
anlaşılmasında, hem de Kur’an’da bulunmayan<br />
ahkâmın üretilmesinde, Sünniliğin diğer akımı olan<br />
Ehl-i Rey’in yaptığı gibi akli çözümlere (rey) iltifat<br />
etmeyip kendilerini zayıf bile olsa sadece hadisler ve<br />
sahabe sözleri ile sınırladıkları için Ehl-i Hadis adını<br />
almışlar. İçtihadın temeli olan rey, mantıksal düşünme<br />
yolları izlenerek yapılan akli bir faaliyetti. Hadis<br />
taraftarları bu faaliyeti kişisel arzuları, yani hevâ ve<br />
hevesi nasların önüne geçirme olarak anladılar ve<br />
mesela bu reyci metodu izleyen Hanefi mezhebini<br />
bir sapma olarak değerlendirdiler.<br />
<strong>Selef</strong>iyye ise yeni bir isim sayılabilir. Bu ismin<br />
ilk asırlarda bir mezhep ya da grup adı olarak<br />
kullanımına nadiren rastlanmaktadır. Ehl-i<br />
Hadis’in fıkhî sahada çoğunlukla İmam Ahmed<br />
b. Hanbel’in usulünü izlediği için Hanbeliyye<br />
olarak da anıldığını görmekteyiz.<br />
İslam tarihindeki ilk <strong>Selef</strong>i akımlarla günümüz<br />
<strong>Selef</strong>iliği arasında büyük farklılıklar var mı? Devamlılığın<br />
sürdüğü ve kopuşların olduğu alanlar hangileri?<br />
Ehl-i Hadis, Hz. Peygamber’in bir hadisinde<br />
“en hayırlı nesiller” olarak tanıtılan Müslümanların<br />
“ilk sâlih nesillerinin” (selef-i sâlihîn), yani sahâbe<br />
ve tâbiînin anlayıp yaşadıkları şekilde İslamiyet’i<br />
anlayıp yaşamayı hedeflediği için <strong>Selef</strong>iyye adıyla<br />
isimlendirildi. Dolayısıyla “halef ”in, yani “daha<br />
sonraki” nesillerin, güya Kur’an ve Sünnetten uzaklaşarak<br />
“aklileşen” dini metotları, doğrudan naslara<br />
başvurmak yerine bir takım itikadi ve fıkhi ekol<br />
kurucularının fikirleri etrafında “mezhepleşen”<br />
zihniyet kodları, hadislere dayalı zühd ve takva hayatını<br />
yaşamak yerine “tarikat” öğretileriyle bütünleşen<br />
dini hayatları, <strong>Selef</strong>iyye tarafından “bid’at ve<br />
dalalet” olarak vasıflandı.<br />
Bu nedenle <strong>Selef</strong>iyye ya da Ehl-i Hadis ta başından<br />
beri kendisini Ehl-i Sünnet’in yegane temsilcisi<br />
olarak görmüştür. El-Fırkatü’n-nâciye (kurtuluşa<br />
eren topluluk), ehlü’l-istikâmet (doğru yolun mensupları)<br />
veya et-tâifetü’l-mansûra (ilahi yardımı<br />
haketmiş grup) isimlerini de aynı sebeplerle kendisine<br />
uygun bulup kullanmıştır. <strong>Selef</strong>iyye’den olmayan<br />
Hanefîler, Eş’arîler, Şiîler, tarikat sâliki sufîler<br />
ve diğer Müslüman fırka ve akımların mensupları<br />
ise ehl-i bid’at kapsamındadırlar, tebliğ ve da’vete<br />
muhtaçtırlar <strong>Selef</strong>iliğe göre.<br />
Bu özellikleriyle Ehl-i Hadis-<strong>Selef</strong>iyye hattı, İslam<br />
düşüncesi içerisinde muhafazakar bir kanadı<br />
temsil etti her zaman. Akıl karşıtı metinci literalizmi,<br />
dar kalıplar içinde kalan fikri yapısı ve dışlayıcı<br />
tavrı nedeniyle Ehl-i Rey’e kıyasla zaman içinde<br />
fazla bir ilerleme kaydetmedi, geniş kitlelere hitap<br />
edemedi. Ama şunu da kabul etmek gerekir ki<br />
MART 2013 • SAYI 219 • PERSPEKTİF<br />
29